Almanya: Güç de yetki de belediyelerde 2025-12-17 09:00:42   HABER MERKEZİ - Almanya’da belediyelerin özerkliği ve halkın katılımı anayasal güvence altında. Güçlü yerinden yönetim ilkesi ve başkanlık sistemi ile gerçek güç belediyelerde.    Almanya, 16 federal eyaletten oluşuyor. Yasama organı iki meclisli. Federal Meclis, halk tarafından seçiliyor; Eyaletler Meclisi ise eyalet hükümetleri tarafından gönderilen temsilcilerden oluşuyor. Her bir eyaletin kendi parlamentosu, yürütmesi, anayasası bulunuyor. Yetkiler, federal düzey ve eyaletler arasında paylaşılmış.    Eyaletler, eğitim ve kültür, medya ve yayıncılık, polis ve kamu düzeni, afet koruma, itfaiye, yerel yönetim, sağlık ve sosyal hizmetler, gençlik daireleri, çevre ve doğa koruma gibi alanlarda yasama, yürütme ve uygulamalarda tam yetkiye sahip. Dış politika, savunma, para politikası, gümrük ve sınır kontrolleri ile nükleer enerji gibi konularda ise yetki federal hükümete bağlı.   GÜÇ BELEDİYELERDE    Ülkede "Kommunen haben die Macht", yani "güç belediyelerde" sloganı geçerli. Belediyelerin özerkliği 1949 Anayasası ile garantiye alındı. Anayasa ile yerinden yönetim ilkesi benimsendi. Yerel yönetimler hem özerk görevler (eğitim, kültür, altyapı...) hem de eyaletler tarafından devredilen görevleri yerine getiriyor. Belediyeler "çift görev modeli” üzerine kurulu. Bu sistem, Avrupa'da en güçlü yerel özerklik modellerinden biri olarak kabul ediliyor.   Sistem eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Ancak tüm belediyeler açısından geçerli olan bazı temel ilkeler bulunuyor;   Yerel özerklik garantisi: Belediyeler kendi bölgelerindeki tüm konularda –kanunla başka bir merciye verilmedikçe– yetkili ve sorumludur.   Anayasal koruma: Yerel yönetim özerkliği federal anayasa ile korunur, devlet belediyeleri kolayca kaldıramaz veya yetkilerini tamamen elinden alamaz.    Çifte görev: Belediyeler hem kendi özerk görevlerini yerine getirir hem de devletin verdiği görevleri yapar.   YEREL YÖNETİM KATMANLARI   Belediyeler ülkede en alt ve en önemli katmanı oluşturuyor. Köy, kasaba ve şehir belediyeleri bu katmanda yer alıyor. Nüfusu 8 bin-12 bin altında olan yerler bir belediyeye bağlı. Büyük şehirler ilçe dışı şehirler olabilir, yani hem belediye hem ilçe görevlerini üstlenir. İlçeler birden fazla belediyeyi kapsıyor.    MALİ ÖZERKLİK VE FİNANSMANI   Belediyelerin vergi alma yetkisi bulunuyor. Belediyelerin ticari işletme ve emlak vergileri ile gelir ve KDV payı, harç ve ücretler gibi kendi gelirleri bulunuyor. Yine eyaletten gelen transferler ile federal hükümetten gelen paralar da bu gelirler arasında. Belediyeler ayrıca ihtiyaçlarına göre kredi de alabiliyor.   BELEDİYELERİN YETKİLERİ   Yerinden yönetim ilkesi belediyelere güçlü bir özerklik ve geniş bir yetki veriyor. Belediyelerin önemli bazı yetki ve görevleri şöyle:   Zorunlu görevler: Devlet bu görevlerin yerine getirilip getirilmediğini denetler. Yol, cadde, kaldırım yapımı ve bakımı ile atık su (kanalizasyon) ve temiz su temini bu görevler arasında. Atık toplama ve bertarafı da görevler içerisinde bulunuyor. Yine itfaiye teşkilatı, ilkokul ve anaokulu bina ve bakımı (öğretmen maaşı eyalete aittir), mezarlık işletmesi, nüfus müdürlüğü, pasaport ve kimlik işleri, toplu taşıma ve sosyal yardım ofisleri de belediyelerin görevleri arasında.     Gönüllü görevler: Bu görevler tamamen belediyenin isteğine bağlı; kültür (tiyatro, konser salonu, müze, kütüphane), spor tesisleri (havuz, spor salonu, stadyum), gençlik ve yaşlı merkezleri, halk eğitim merkezleri, şehir parkları, yeşil alanlar, yerel enerji şirketi elektrik (doğalgaz, ısıtma), konut inşaatı (sosyal konutlar), turizm teşvikleri ve şehir pazarlaması.   Devlet tarafından devredilen görevler: İnşaat ruhsatı verme, çevre koruma denetimleri ve seçimlerin organizasyonları. Belediye görevleri yerine getirir, masrafı genellikle eyalet öder.    Planlama yetkileri: İmar planı ve arazi kullanım planı hazırlama; şehrin nasıl gelişeceğini belediye belirler. Yerel vergi oranlarını belediye belirler.    HALKIN KATILIMI    Almanya’da halkın dolaylı ya da doğrudan katılım mekanizmaları bulunuyor ve bunlar anayasal güvenceye alınmıştır. Belediye meclisi bile halk oylaması ile alınan bir kararı değiştiremez.    * Doğrudan yapılan seçimler ile halk hem belediye meclisini hem de belediye başkanını 5 yıllığına seçiyor. Almanya, belediye başkanı çok güçlü olan bir modeli benimsiyor.   * Halkın önemli karar alma mekanizmalarından biri referandumdur. Halk, belirli bir konuda yeterli imza ile referandum talep edebiliyor. Bu Almanya’da yaygın bir uygulama.   * Halk belirli bir konunun meclis gündemine alınmasını talep edebilir (daha düşük imza oranı). Bu durum danışma niteliğinde, ama meclis tartışmak zorunda.   * Belediye başkanı belirli aralıklarla halk toplantısı düzenlemek zorunda ve yurttaşların sorunlarını ve önerilerini dinler.   * Büyük projelerde (yeni tramvay hattı, büyük inşaat) zorunlu halk toplantıları yapılır.   MAHALLE KONSEYLERİ   Mahalle konseyleri de halkın katılımını sağlayan önemli mekanizmalardan biri. Konseylerin bağlayıcı karar alma yetkisi yok, sadece danışma ve öneri hakkı bulunuyor. Amaç mahallenin sorunlarını tespit edip, çözüm projeleri önermek. Yerel parklar, oyun alanları, trafik sakinleştirme, kültürel etkinlikler, gençlik merkezleri gibi mahalleyle ilgili konularda belediyeye öneri sunar. Belediye meclisi bu önerileri dikkate almak zorunda değil, ancak siyasi ağırlıklarından dolayı genelde dikkate alır. Bütçeleri sınırlıdır.   ÖRNEK MODEL: NSM   Almanya'da belediyeciliğin en örnek ve etkili modeli, 1990'lardan itibaren yaygınlaşan Neues Steuerungs Model (NSM) olarak bilinir. Bu model, belediyelerin verimliliğini, şeffaflığını ve yurttaş odaklılığını artırır. NSM, bütçe baskıları ve birleşme sonrası reformlarla (örneğin Alman Birliği sonrası) ortaya çıkmıştır. NSM, belediyelerin geleneksel bürokratik yapısını modernleştirir ve şu unsurlarla öne çıkar:   Performans odaklı yönetim: Hedefler, ölçümler ve sonuç değerlendirmeleriyle hizmet kalitesini yükseltir. Örneğin belediyeler hizmetleri dış kaynaklara (özelleştirme veya sivil toplum) devrederken, denetimi elinde tutar.   Mali özerklik ve eşitlik: Yerel vergiler ile federal/eyalet transferleri dengelenir. "Kota modeli" gibi finansal eşitleme mekanizmaları, fakir bölgelerin güçlenmesini sağlar.   Vatandaş katılımı: Doğrudan belediye başkanı seçimleri ve ağ tabanlı yönetim ile yerel demokrasiyi güçlendirir.   Merkezi ve yerel denge: Federal sistemde eyaletler yerel kuralları belirler, ancak Anayasa'nın 28. maddesi özerkliği korur. Bu, merkeziyetçilik baskılarına rağmen yerel inisiyatifiteşvik eder.   Yarın: Belçika modeli   MA / Diren Yurtsever