Saadet Partisi Grup Başkanı Kaya: Güven artırıcı adımlar atılmalıdır 2025-11-19 09:54:35   AMED - Sürece ilişkin güven arttırıcı adımların atılması gerektiğini ifade eden Saadet Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, “Demokrasi, özgürlük ve hukukun herkes için sağlandığı bir Türkiye’yi hep beraber başarmak zorundayız” dedi.    Kürt sorununun çözümüne ilişkin devam eden süreç gündemdeki yerini koruyor. Yeni Yol Grubu Grup Başkanı da olan Saadet Partisi Meclis Grup Başkanı Bülent Kaya, gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.    Kürt sorununun konuşulmaya, çözüm yollarının tartışmaya başlanılmış olmasını kıymetli bulan Kaya, sorunun TBMM zeminine taşınmasının önemli olduğunu söyledi. Meclis’teki komisyonun bu çözüm amacıyla kurulduğunu belirten Kaya, “Komisyonun bugüne kadar hemen hemen toplumun her kesiminden insanları dinlemesi bir düşünce ve ifade özgürlüğünün işareti anlamında önemliydi” dedi. En aykırı görüşlerin dahi bir masanın etrafında bir araya gelerek tartışma imkanını yakaladığını belirten Kaya, “Bence bu sorunun demokratik bir zeminde konuşulabilmesi açısından son derece önemli bir katkıydı. Komisyonun bugüne kadar yaptığı en büyük katkılardan biri de Türkiye’nin siyasal iklimini bu meselenin demokratik zeminde konuşulabilmesine imkan sağlamış olmasıydı” dedi.   ASIL MESELE ŞİMDİ KONUŞULACAK   Türkiye’nin negatif barıştan pozitif barışa evrilebilmesi için silahların devre dışı kalmasının önemli olduğunu dile getiren Kaya, “Lakin bu sorunun kök sebeplerini es geçmemiz gerekiyor. Bu durum sanki çatışma ve şiddetten başka, bu ülkede bir problem yokmuş gibi davranmamızı gerektirmiyor. Siyasal iklimin ve demokratik zeminin bu meseleleri konuşmaya uygun hale getirmesinin en önemli gerekliliklerinden bir tanesi de silahların ortadan kalkmış olmasıydı. Dolasıyla Kürt meselesinin bugün gündemde olmaması meselenin yokluğuyla ilgili değil en azından bir siyasal zemini inşa etmenin ön şartı olarak görüldüğü için böyle yaklaşılıyor. Dolayısıyla süratle komisyonun isminin de ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ olmasının en önemli sebeplerinden biri çatışma ve şiddet Türkiye’de sahneden çıktıktan sonra artık demokrasi açığı, Türkiye’deki hukuk eksikleri, Türkiye’deki eşitsizliklerle ilgili sorunların konuşulmaya başlanacak olmasıdır. Asıl meseleler daha yeni konuşulmaya başlanacak” diye ifade etti.   'GÜVEN ARTIRICI ADIMLAR ATILMALIDIR'   Süreç kapsamında yaşanan güvensizliklerin olduğunu ve bu yönlü iktidarı eleştiren Kaya, sözlerine şöyle devam etti: “Güvensizliklerin sebepleri süreci devlet adına yöneten iktidar partisinin geçmişteki ve hali hazırda bugün yaptığı bir kısım uygulamalardır. Bu süreçte bir taraftan barış görüşmesi yapılırken öbür taraftan CHP’ye siyasal operasyonlar, yine AKP’nin bu sürece siyaseten sahip çıktığına dair kamuoyunda bir tespitin olmaması gibi birçok husus bunu etkiliyor. Güven artırıcı adımların hem iktidar tarafından hem de diğer siyasi partiler tarafından ısrarla atılmaya devam edilmesi lazım.”   KOMİSYONUN İMRALI ZİYARETİ    Komisyon’un İmralı’ya gidişine dair ise Kaya şunları söyledi: “Komisyon kurulmadan önce de nihayetinde kamu bürokrasisi, güvenlik bürokratları aracılığıyla devlet gerekli görüşmeleri yapıyordu. Hem belirlenmiş olan İmralı heyeti, hem DEM heyetinin zaman zaman gidiş gelişlerini, yine güvenlik bürokrasisinin İmralı’da Öcalan’la görüşmesi hepimizin bildiği konular. Zaman zaman bunun kamuoyuna yansıyan mesajları da söz konusuydu. Komisyon bu bağlamda birçok kesimi dinledi ama henüz komisyonun gündemine bu konu taşınmadığı için yani komisyona Öcalan’ında kanaatlerini düşüncelerini iletmesiyle ilgili husus, komisyonun gündemine geldiği zaman bunu hep beraber değerlendirmiş oluruz.”   ‘YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI’   İktidarın süreç başladığı günden bugüne şartsız koşulsuz “barış” deyip Özgürlük Hareketi’nin taleplerini hiçe saymasını eleştiren Kaya, “Şunu net bir şekilde biliyorum ki fesih ve tasfiyenin bazı gereklilikleri vardır. Bu gerekliliklerden biri, bir örgüt kendini fesih ve tasfiye edip artık silahları bırakmak istiyorsa onun şartlarını oluşturmak devletin görevidir. Bu manada örgütün bunları şart olarak sunup sunmaması önemli değil. Bir şirketi bile tasfiye etmenin koşulları var. Kırk yıldır mücadele eden bir örgütün kadroları var, silahları var, farklı sivil toplum kuruluşları, farklı yapıları var. Bütün bunların bundan sonra toplumsal hayatla ne şekilde içli dışlı olacağına dair bir süreç yasaları gerekiyor. Bu bir gerekliliktir” dedi.   YASAL DÜZENLEMELER KONUŞULACAK   Bu adımların başında bir kısım idari tasarruflar ve meclisin yapacağı yasal düzenlemeler olduğunu söyleyen Kaya, “Bu iki ihtiyacın süratli bir şekilde artık karşılanacağı bir zemine doğru gelmiş bulunuyoruz.  Şuan hali hazırda cezaevlerinde örgüt üyeliği, örgüt yöneticiliği, örgüt sempatizanı, örgüte yardım yataklık her ne dersek diyelim 6 bin civarında bu davalardan yargılanan kişi var. Dışarda olup henüz tutuklu olmayan ama hala davaları devam eden örgüt mensubu kişiler var. Yine ağırlıklı olarak Kandil de, bir kısım da Suriye’de hali hazırda elinde silah bulunan örgüt mensupları, örgütün üst düzey yöneticileri, örgütün Avrupa’daki bazı mensupları var. Bütün bunların toplumsal hayata dönüşü ile ilgili neler yapılabileceğini konuşmak lazım. Bu müstakil bir yasayla mı olur yoksa mevcut yasaların içerisinde ki düzenlemeler ile mi olur işte tam da komisyonun bu konuları konuşacağı bir zaman dilimine giriyoruz” ifadelerinde bulundu.   ‘TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİYE İHTİYACI VAR’   Barışın toplumsallaşabilmesi için siyasi partilerin bunu talep etmesi, gündeme getirmesi ve kararlılıkla takip etmesi gerektiğini vurgulayan Kaya, Türkiye’nin bir birlik, beraberlik, kardeşlik ihtiyacı olduğu kadar demokrasi ihtiyacının da olduğunu söyledi. Bunun için siyasi partilerin meseleye yaklaşımının daha da pozitif hale gelmesi gerektiğini söyleyen Kaya, “Bence komisyonun kuruluş aşamasından tutunda çalışmalarında birçok kesimin dinlenmiş olması aslında muhalefetin bu ihtiyacı noktasında iktidarı zorladığının da bir göstergesidir. Bu zorlama, bu talep devam ettikçe barış toplumsallaşacaktır” diye kaydetti.    SİYASİLERİN DİLİ VE BARIŞ DİLİ   Kaya sürecin diline ilişkin ise, “Çünkü ilk başta siyası partiler kendi dil ve üsluplarını, barışın dili haline getirebilirse negatif sonuçların olmayacağını düşünüyorum. Nihayetinde 86 milyonun içerisinde herkes farklı kavramlar kullanacaktır ama bu işin çözülmesini isteyen, sorumluluk sahibi insanların kullandığı her kelimenin bir sonucu olacağını düşünerek daha sorumlu bir dil kullanılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.    ‘HERKES İÇİN DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK VE HUKUK’   Kürt sorununun demokratik zeminde konuşulabilmesi için çatışma ve şiddetin artık toplumsal hayattan çıkması gerektiğini ifade eden Kaya, “Bu yönüyle biten bir süreci değil daha yeni başlayan bir süreci görmek mümkün” dedi. Türkiye’nin ve bölgenin sorunlarını çözebilmesiyle ilgili demokrasi, hukuk ve adalet ihtiyacının sürekli gündemde tutulması gerektiğini belirten Kaya, “Böylelikle başta Kürtler olmak üzere bu süreçlerde mağdur olan bütün toplumsal kesimlerin kendi hak ve özgürlüklerine kavuşabileceklerini düşünüyoruz. Bu açıdan demokrasi, özgürlük ve hukukun herkes ama herkes için sağlandığı bir Türkiye’yi hep beraber başarmak zorundayız”  şeklinde konuştu.