Yerel merkezden daha net: 'Barış' diyorsanız Öcalan gelip Meclis'te konuşmalı 2025-09-19 09:00:48   ÇEWLÎG - Çewlîg'de CHP, DEVA ve Saadet Partisi'nde başkanlık yapan isimler, anadil başta olmak üzere tüm haklara anayasal güvence istiyor. Ayrıca sürecin olumlu sonuçlanması için Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini vurguluyor.      Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, farklı çevrelerden isimleri dinlemeyi sürdürüyor. Komisyon, 10 ve 11'inci toplantılarında akademisyenlerin yanı sıra dernek ve vakıfları dinledi. Komisyonun süreç kapsamında gerekli yasal düzenlemelere dair ne gibi adımlar atacağı belirsizliğini koruyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşülmesine dair çağrılar da henüz komisyon tarafından karşılık bulmuş değil.    Komisyonda yer alan parti temsilcilerden sürecin gidişatına dair temkinli açıklamalar gelirken, aynı partilerin yereldeki temsilcileri ise süreç kapsamında somut adımlar atılmasını bekliyor. Çewlîg'de farklı siyasi partilerde yöneticilik yapan isimlere göre, sürecin gidişatına göre Devlet Bahçeli de Öcalan ile görüşmeli. Ayrıca anadil başta olmak üzere diğer haklar anayasal güvenceye alınmalı.   'SAMİMİ OLALIM, ÇÖZÜM ÜRETELİM'   CHP Çewlîg İl Kadın Kolları Başkanı Gülten Baylaz, çözüme dair başlatılan sürecin ülke için olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti. Meclis'te kurulan komisyonun çalışmalarına dikkati çeken Gülten Baylaz, çeşitli çevreler dinlenmesine rağmen herhangi bir adım atılmamasını eleştirdi. Gülten Baylaz, "Komisyon annelerin Kürtçe konuşmasına kısıtlama getirdi. Kürt ve Türk, bu sürecin neresine inansın?" diye kaydetti. Gülten Baylaz, AKP'nin süreci daha fazla sahiplenmesi gerektiğin vurgulayarak, "Çünkü bu toplantıların, barış sürecinin birinci müzakerecileri onlar. AK Parti’nin süreci fazla sahiplendiğini düşünmüyorum” diye kaydetti.     Gülten Baylaz, iktidarın antidemokratik uygulamalarına işaret ederek, "İktidar bir yandan barış ve kardeşlik diyor, diğer yandan baskı ve zulüm uyguluyor. Bu ikilem bana samimi gelmiyor. Benim gördüğümü halk da görüyor. Bence bütün muhalif partiler birleşip, öncelikle bu hükümetin gitmesi yönünde politikalar geliştirmesi lazım" ifadelerini kullandı.    CHP’ye dönük kayyım politikalarını eleştiren Gülten Baylaz, bu uygulamaların sürece uygun olmadığını söyledi. Gülten Baylaz, süreçte Kürt, Türk, Laz, Çerkez ayrımı yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: "DEM Parti, yıllardır eşit yurttaşlık ve anadilde eğitim istiyor. Biz de onu istiyoruz. Hepimiz geçmişle yüzleşmeliyiz, geçmişle yüzleşmeden önümüzü göremeyiz. Dolayısıyla herkes şapkasını önüne koymalı. Anneler ağlamasın diyorsak ve bunda samimiysek bazı adımların atılması gerekiyor. Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Bu sorunun artık çözüme, nihayete ermesi gerekiyor. Bu ülkede bu halklar yıllardır demokrasi savaşı veriyor. Hükümete sesleniyorum; gelin samimi olalım, el elle verelim bu sorun nerden kaynaklanıyorsa bir çözüm üretelim."    'GEREKİRSE BAHÇELİ DE ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELİ'   Saadet Partisi İl Başkanı Muhammed Fatih Tiryaki, 1990'lı yıllarda yaşanan köy yakmaları ve faili meçhulleri hatırlatarak, "Kürt’ün de Türk’ün de çocukları öldü. Dolayısıyla ‘ölümler olmasın’ talebimizi yıllar önce olduğu gibi bir kez daha dile getiriyoruz. Üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz” dedi.    Tiryaki, Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan'ın Meclis'te konuşmasına dair yaptığı çağrıyı hatırlatarak, "Bazı kesimler sanki bu sürecin bir ayağında örgüt yokmuşçasına hareket ediyor. Bunun yok sayılmasını kabul etmiyoruz. Elbette silah bırakacak olan örgütse, bu örgütün bir lideri varsa kendisinin muhatap alınması gerekir. Yani Sayın Abdullah Öcalan’ın göndermiş olduğu mektuplarda gayet barışçıl çözümlemeler var. Burada emeği geçen kim olursa olsun teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.    Abdullah Öcalan’ın beyanlarının dikkate alınması gerektiğini ifade eden Tiryaki, komisyonun da Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğini söyledi. Tiryaki, "Bu süreç içerisinde heyetin muhakkak gidip kendisiyle görüşmesi ve hatta gerekirse Devlet Bahçeli’nin bile kendisiyle görüşmesi ve ne istediğini bir masada konuşması gerekir. Aynı zamanda bu ülkede yine köyü yakılan, farklı ülkelerde yaşamak zorunda kalan, mezarı dahi bilinmeyen insanlar var. Bu hususta bu sürecin en büyük muhatabı örgüt olsa da bütün Kürt halkının hakkı teslim edilmeli" dedi.   ‘HAKLAR GÜVENCEYE ALINMALI'    Hakların anayasal güvenceye alınması gerektiğin vurgulayan Tiryaki, "Ortadoğu bugün kan gölüne çevrilmişken doğunun ve batının kardeşliğine ihtiyaç var. Bugün Filistin’in yaşadığı durum ortada, yarın bu durumun Ortadoğu’ya sıçrama durumu yüksek. Bu nedenle büyük bir birlikteliğe ihtiyaç var. Bu da itibarın iade edilmesiyle, yani karşılıklı samimiyetle olur. Sırf siyasi düşüncelerinden kaynaklı bugün cezaevlerinde olan insanlar var, onları bırakılması gerekir. 30 milyona yakın nüfusu olan Kürt halkının varlığı yok sayılmaz. Yoksa bu birlikteliğe büyük bir zarar verir” dedi.     ‘KÜRTÇE DE RESMİ DİL OLMALI’   Meclis komisyonunun şeffaf hareket etmesiyle sürecin olumlu yönde ilerleyebileceğini söyleyen DEVA Partisi İl Başkanı Nihat Barac ise, "Türkiye de 30 milyona yakın Kürt nüfusu var. Bunun için anadilde eğitim verilmeli. Türkçenin yanı sıra Kürtçe de resmi dil olmalı. 50 yıla yakındır bu sorun devam ediyor. Bu sorunun son bulması hepimiz için iyi olur. Türkler ve Kürtler bu ülkede demokratik bir şekilde, kardeşçe yaşasınlar istiyoruz. Anayasal güvenceyle bu sorunun çözüme kavuşturulmasını istiyoruz” diye kaydetti.    ‘ÖCALAN’IN MECLİS'TE KONUŞMASINI BEKLİYORUZ’   Bahçeli'nin "Öcalan Meclis'te konuşsun" sözlerin hatırlatan Barac, "Biz de bunu savunuyoruz. Madem bu barış sürecini düşünüyorsunuz gelsin (Abdullah Öcalan) Meclis'te açıklamasını yapsın. Biz hala Sayın Abdullah Öcalan’ın gelip konuşmasını bekliyoruz. Ama süreç şeffaf yürütülmediği ve sözler tutulmadığı için süreç tıkanmış durumda. Aldığımız duyumlara göre Meclis'te kurulan komisyondan 3 üye İmralı’ya gidecek ve Sayın Abdullah Öcalan ile görüşecek, onu komisyona davet edecek" dedi.    Siyasi tutukluların özgür olması gerektiğini belirten Barac, şunları söyledi: "Bir kişi kendini özgürce ifade etti mi ya PKK’den yada FETÖ’den direk cezaevine atılırdı. Biz bu ülkede artık bunun yaşanmamasını ve herkesin kendini özgürce ifade etmesini istiyoruz. Süreçte her şey şeffaf yürütülmeli, verilen sözler topluma açık söylenmeli. Şuan kurulmuş olan komisyonla her şey net bir şekilde açıklanmalı ve halka anlatılmalı. Bütün siyasi partiler bilgilendirilmeli ve siyasi partilerin halkın içine girip süreci anlatması gerekir."   MA / Heval Önkol