Eymir ve Mogan gölleri su havzasına maden tehdidi 2025-06-24 09:40:29 ANKARA - Yıldızlar Holding, Eymir ve Mogan göllerinin su toplama havzasını içinde kalan bin 100 hektarda maden ruhsatı aldı. ASKİ'nin olumsuz görüşüyle ÇED süreci sonlandırılan şirket, ÇED'in sürecine tabi olmayan 24,93 alan için çalışma başlattı.  Ankara'nın Gölbaşı ilçesine bağlı Alevi köyü Kırıklı ve bölgede bulunan Eymir ve Mogan göllerinin su havzası, Yıldızlar SSS Holding'in açmak istediği kömür madeni projesi tahdidi altında. Şirketin, bin 100 hektarlık ruhsatlı alanın 150 hektarlık alanında kömür ocağı kurmak istemesine ilişkin başvurusu, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdürlüğü'nün olumsuz görüşüyle Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci sonlandırıldı. Ancak firma, 25 hektarlık alanlarda maden araması yapılmasında ÇED raporunun hazırlanmasının zorunlu olmamasından faydalanarak, 150 hektarlık arama başvurusunu 24,93 hektara indirerek tekrar başvuru yaptı. Maden arama için hektar alanının düşürülmesinin ardından Ankara Valiliği, arama için "ÇED gerekli değildir" kararı verdi. Ancak, karara itirazda bulunan köylülerin lehine bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, projenin halk sağlığı, çevre ve kamu yararı açısından ciddi tehditler barındırdığına dikkat çekildi.  Firmanın yasal sınırları atlatmaya çalıştığını söyleyen köylülerin avukatı Pınar Gayretli, "Dava konusu ruhsat alanı aslında bin 100 hektar. Sadece Kırıklı köyünü değil, Gölbaşı ilçesinin büyük bir kısmını kapsayan bir alan. 2021'de bu ruhsat alanında 150 hektarlık bir alan için ÇED süreci başlatıldı. Yapılan değerlendirme sonucu ASKİ olumsuz görüş verince ÇED süreci sonlandırılmış. Hemen ardından aynı firma, proje alanını 24,93 hektara indirerek tekrar başvuru yapmış. Çünkü 25 hektar altındaki projeler için ÇED raporu hazırlama zorunluluğu yok. Böylece proje tanıtım dosyası hazırlayarak işlerine devam edebiliyorlar" ifadelerini kullandı.    'TANITIM DOSYASI DA HUKUKA AYKIRI HAZIRLANMIŞ'   Avukat Pınar Gayretli   Proje tanıtım dosyasını hazırlayan firmanın aynı zamanda proje sahibinin kurucusu ve yöneticisi olduğunu bilgisini veren Pınar Gayretli, "Normalde proje tanıtım dosyası ve ÇED raporları bağımsız uzman firma tarafından hazırlanmalı. Bu durum zaten hukuka aykırı. 'ÇED gerekli değildir' kararı almaya odaklı oldukları için eksiklikler ve hatalarla dolu, hiçbir etkiye gerektiği gibi ortaya koymayan bir rapor hazırlanmış. Ankara Valiliği de bu rapora 'ÇED gerekli değildir' kararı vermişti. Bu proje aynı zamanda Eymir ve Mogan göllerinin su toplama havzasında bulunan bir proje, ancak proje tanıtım dosyasında göllere etkisine dair bir cümle bile geçmiyor. Proje tanıtım dosyasında taş kömür çıkarılacağı yazıyor, ama burası linyit kömür havzası. Bu kadar baştan savma bir dosya... Köylüler tarım ve hayvancılıkla geçim yapmasına rağmen bu projenin tarım ve hayvancılığa etkisine dair de tek bir cümle geçmiyor" diye konuştu.    'PROJE İPTAL EDİLMELİ'   Bilirkişinin hazırladığı rapora değinene Pınar Gayretli, "Bilirkişi raporunda iddialarımızın tamamının gerçek olduğu bilimsel ve teknik verilerle ortaya koyuldu. 'ÇED gerekli değildir' kararının hukuka ve kamu yararına aykırı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini ifade ettiler. Bilirkişi raporunda bulunan 'Dosya içeriğinde bulunan bin 100 hektarlık alanının neden tam olarak sınır değeri için başvuru yapıldığına dair hiçbir açıklama bulunmamaktadır' ifadesi ise tek başına kararın iptali için yeterlidir. Bu, hakkın kötüye kullanılmasıdır" diye belirtti.    'SULARIMIZ İÇİLMEZ HALE GELDİ'   Bölgede daha önce açılan ve işletmeleri süren ocaklarının çevreye verdiği zarardan şikayetlerini dile getiren bölge sakinleri ise yeni maden arama projeleriyle yaşam alanlarının daha fazla tahrip edilmesi tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti.      Maden işletmesi için köy yolunu kullanan TIR'ların, kamyonların çocukları için tehdit oluşturduğunu ifade eden köy sakinlerinden Fadime Binici, "Madenlerin burada olmasını istemiyoruz. Sularımız içilmez hale geldi. Kaynak sularımız kurudu. Orası bizim tarım alanımız. Tarımı, hayvancılığı bitirmek istiyorlar. Ocağın tozundan dolayı ağaçlarımız kuruyor, ağaçlar meyve vermiyor artık. O tozdan hepimiz astım hastası olduk" şeklinde konuştu.    'MEYVE AĞAÇLARIMIZ KURUDU'     Köy sakinlerinden Ali Yıldız, şunları söyledi: "Kırk yıldır köyde kömür çıkartıyorlar. Rüzgar estiğinde her yer duman içinde kalıyor. Köylülerin astımı var, herkesi hasta etti. Eşim astım hastasıydı, sonra kalp böbrek hastalıkları çıkınca kaybettik. Sularımız akmıyor. Ankara'dan şebeke suyu getirdiler. 50 tonluk TIR'lar geçiyor köyden. Köyün yollarını bozdular. Bahçemizdeki meyve ağaçları kurudu. Kömür ocağının etrafında tarlası olanlar ekin alamıyor, toz yapışınca kuruyor. Köylüleri tarlaları satmaları için zorluyorlar. Kömür için köy satılır mı?"      Mevcut maden işletmeleri nedeniyle köyde astım, akciğer hastalıkları gibi hastalıkların arttığını söyleyen Sevgi Yıldız, "Yeni maden ocağı eskisinden daha kötü olacak. Şu an 15-20 kamyon çalışıyorsa burada en az 70-80 kamyon çalışacak. İnsanlar köyde yaşayamaz hale gelecek" dedi.    'KADINLAR GENÇLER İÇİN PROJE YAPILMALI'     Köy sakini Filiz Binici "Meralar kalmadı. Hayvanlarımızın otlayacağı yerleri yok. Yeraltı kaynaklarımız kurudu. Kömür ocağının yapıldığı yerde su çıktı. Orası açılınca köye gelen su kurudu. Bütün kaynaklarımız kurudu. Köylüler topraklarını satmak istemiyor, ama devlete ait olan meralar şirketlere veriliyor. Kömür ocağı yerine farklı işler kurulabilir, kadınlar, gençler için proje yapılmalı. Biz köyümüzde yaşamak istiyoruz, ama iş olmayınca gençler köyde kalamıyor. Köyleri bitirmek için yapıyorlar. Sadece biz değil, çevre köyler de zarar görecek. Onlar da istemiyor ocağın yapılmasını, çünkü onlar da tarım hayvancılıkla geçiniyor" diye belirtti.    'KIRIKLI MADENİ YERİN DİBİNDE KALSIN'     Köy sakinlerinden Bahri Erol ise, şunları dile getirdi: "Eskisinden yeteri kadar çektik yetmiyormuş gibi Yıldızlar Holding gelip 25 dönümle başlayıp 7-8 köyü etkileyecek bir maden ocağı kurmaya çalışıyorlar. Tüm köylüler bir araya geldik ve buna karşı ne yapacağımızı tartıştık. Dedik ki 'Havama toprağıma suyuma dokunma.' Bu doğa bizim doğamız. Çocuklarımızdan ödünç aldığımız bir doğa. Yukarı derelerden gelen sularımızın tamamı kurudu. Endemik bitki türleri var, yok olmakla karşı karşıya...  Büyüklerimizin çoğu kanserin farklı türlerine yakalanarak öldüler. Hem meskenimize zarar veriyor, sosyal yaşantımıza, geçim kaynaklarımıza zarar veriyor. Kırıklı'nın madeni yerin dibinde kalsın. Çevre aktivistleri de destek veriyor bizlere. Sadece Kırıklı'ya özgü bir şey de değil, ne zaman televizyonu açsak ormanını suyunu koruyan, madenlere karşı mücadele eden birilerini görüyoruz. Sorunlarımız ortak. Mücadelemiz de ortak olacak."     Köy Muhtarı Ali Rıza Özdemir de köyde maden ocağı istemediklerini, hukuki mücadele vermeye devam edeceklerini söyledi.    MA / Sema Bingöl