Bakırhan: Öcalan’ın özgür çalışacağı koşulları ne zaman yaratacaksınız? 2025-03-13 13:42:19 RIHA - Abdullah Öcalan’ın memleketi Xelfetî’den iktidara seslenen DEM Parti EŞ Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Sayın Öcalan’ın özgürce çalışacağı müzakere ve yaşam koşullarını ne zaman yaratacaksınız? Neyi bekliyorsunuz?” dedi.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın memleketi olan Riha’nın Xelfetî ilçesinden "Rêbertiya Azad Civaka Demokratîk" ve "Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu" şiarlarıyla Newroz kutlandı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın posterinin açıldığı kutlamada konuşan halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürtlerin ve Ortadoğu halklarının Newroz’unu kutladı.        ‘SAYIN ÖCALAN’IN SİZE HEMŞEHRİLERİNE SELAMI VAR’   Xelfetî’nin Kürtlerin kimliği ve mücadelesi için önemli bir yerde olduğunu belirten Tuncer Bakırhan, “Xelfetî, eşitçe bu topraklarda yaşamamız için çok önemli bir merkezdir. Kürtler Xalfetî’de var oldu, Halfeti’de ayağa kalktı. Kürtler Halfetili Sayın Abdullah Öcalan’ın başlattığı mücadele ile kimliğine, onuruna, barışına kavuşuyor. Bugün Sayın Öcalan’ın doğduğu Halfeti'de olmaktan, sizinle olmaktan, Newrozun ilk startını verdiğimiz Kent olmasından dolayı büyük mutluluk duydum. Daha geçen gün İmralı adasında Sayın Abdullah Öcalan ile görüştük. Sayın Öcalan’ın hemşerilerine, Halfetililere, Urfalılara çok selamları vardı. Newroz bayramınızı kutluyordu. İnşallah bu kutsal Ramazan ayındaki dilekleriniz kabul olur, bundan sonraki Newrozları Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne kavuştuğu ve hep birlikte karşıladığımız yıllara ve günlere vesile olur. Sayın Öcalan’ın sağlığı yerindeydi, morali yerindeydi” diye konuştu.    ‘KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞACAĞI BİR YIL OLACAK’   2025 Newrozu'nun Kürtlerin özgürlüğüne kavuşacağı bir yıl olacağını belirten Tuncer Bakırhan, “Haklarını ve hukuklarını alacakları bir yılın startı olacaktır. Bu Newroz hepimiz için çok önemlidir. Bu Newrozları kutlamak için çok can verdik, çok bedeller ödedik. Çok arkadaşımızı, yoldaşlarımızı kaybettik. Bu vesile ile yaşamını yitirmiş Muhsin Melik, Feridun Yazar, İbrahim Ayhan şahsında bizleri bugünlere getirenleri bin kez anıyoruz şükranlarımızı sunuyoruz. Hiçbir şey boşuna gitmedi, hiçbir emek boşuna verilmedi. Bugün hem Türkiye’de hem Ortadoğu’da hem Suriye’de yaşamını yitirenler, bedel ödeyenlerin mücadelesi artık eşit yurttaşlık, demokratik halklarına kavuşacakları bir sürece geldiler. Hiçbir şeyimiz boşuna gitmedi. Çok iyi günleri göreceğimiz bir tarihin eşiğine hep birlikte geldik” ifadelerini kullandı.     ‘YÜZYILLIK İNKAR POLİTİKALARI BİTİRİLMELİ’   Kürt Halk Önderi Öcalan'ın çağrısına işaret eden Bakırhan "Bu çağrı demokratik barışa davet çağrısıdır. Bu çağrı kardeşliğe davet çağrısıdır. Bu çağrı yüzyıllık inkar politikalarının bitirilmesi çağrısıdır. Bu çağrı Kürtlerin, Alevilerin diğer halklar ve inançların eşitçe, kardeşçe bir arada yaşamalarını sağlayacak çok önemli bir çağrıdır. Dolayısıyla en başta bizlerin bu çağrıyı sahiplenmesi gerekiyor. Çünkü bu çağrıda diyor ki Kürtler eşit yurttaş olsun, kadınlar katledilmesin, gençlerin yaşam hakları ve gelecekleri çalınmasın. Halfeti'nin iradesine kayyım atanmasın, yüzyıllık inkar ret bitsin çağrısıdır. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın hemşerileri olarak en fazla siz gençlerin, kadınların bu çağrıya sahip çıkması gerekiyor. Halfetili gençler Sayın Öcalan’ın çağrısını sahiplenmeye, ev ev, sokak sokak anlatmaya var mısınız? Kadın arkadaşlar Sayın Öcalan İmralı Adasında en büyük selamı sizlere gönderdi. 'Kadın sorunu dünyanın en büyük sorunlarından birisidir' dedi. Kürtler kadın sorununu çözmek için çok yol aldılar. Jin, Jiyan, Azadî sloganı ile Hindistan’dan Arjantin’e kadar Kürt kadınının mücadelesi artık dünyada bir örnek haline geldi, bir model haline geldi. Kadın mücadelesine büyük katkılar sunan Sayın Öcalan’ın emeği fazladır" diye konuştu.   ‘ÇAĞRIYI HALKLARA GÖTÜRMEYE VAR MISINIZ?’   “Sayın Öcalan’ın mücadelesi ne kadar Kürtlerin demokratik haklarına kavuşması içinse, bir o kadar da kadınların özgürleşmesi içindir” diyen Tuncer Bakırhan, devamında şunları söyledi: “Kadınların demokratik yaşama katılma mücadelesidir. Onun için bu çağrıyı sahiplenecek en önemli dinamiklerden birisi de siz kadın arkadaşlarsınız. Siz de var mısınız, Sayın Öcalan’ın çağrısını Türkmen’e, Arap’a, Halfeti’de Urfa’da yaşayan bütün halklara götürmeye var mısınız? Sayın Öcalan bu çağrı ile diyor ki 'artık kan akmasın. Artık Halfeti gençleri yaşamını yitirmesin. Artık Çanakkaleli, Edirneli kardeşlerimiz yaşamını yitirmesin. Çatışma yerine, şiddet yerine, diyalogla, müzakereyle Kürt meselesini çözelim. Türkiye’yi demokratikleştirelim. İnsanların cezaevine atılmadığı, katledilmediği, düşüncelerinden dolayı ellerine kelepçe vurulmadığı demokratik bir Türkiye olsun' dedi.   Bu çağrı ile sadece Türkiye etkilenmeyecek. Bu çağrı Ortadoğu’yu etkileyecek, Suriye’yi etkileyecek. Bakın Sayın Öcalan’ın çağrısından sonra Suriye geçici yönetimi ile QSD Genel Komutanı arasında bir mutabakat imzalandı, bu mutabakatta da Sayın Öcalan’ın dediği gibi Kürtlerin yönetime ortak olma mücadelesidir. Kimliksiz Kürtlerin kimliği ile diliyle farklılıklarıyla birlikte demokratik bir Suriye rejiminde eşit yurttaşlar olarak yaşama çağrısıdır. Sayın Öcalan’ın çağrısının etkileri sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde yankı buldu. İlk defa bir çağrıya dünyanın dört bir yanından destek çağrıları geldi. Çünkü Sayın Öcalan’ın çağrısında kardeşlik var, adalet var, eşitlik var. İnsanca yaşamak var. Horlanmadan, ötekileştirilmeden Kürdün kendi kimliği ile insanca yaşadığı bir çağrı var.    TEKÇİ ULUS DEVLET DAYATILDI   Özellikle son yüzyıldır Ortadoğu’ya tekçi ulus devletler dayatıldı. Sizlere soruyorum tekçilik Ortadoğu’ya çare oldu mu, olmadı. Ortadoğu bugün kan gölü içerisindedir. Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Ortadoğu’nun birçok ülkesinde bu tekçi mezhepçi Ortadoğu’nun dokusuna uygun olmayan bu süni ulus devlet anlayışı artık yok olmalıdır. Tekçilik yerine AraP’ın, Alevi’nin, Kürt’ün eşit haklarını tanıyan ve onların eşit demokratik bir zeminde eşit yurttaş olarak yaşamlarını sağlayacak yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Eşit olmak istiyorsak rejimlerin değişip dönüşmesini istiyorsak bugün Halfeti’de olduğu gibi Sayın Öcalan’ın çağrısına sahip çıkacağız, anlatacağız, örgütleyeceğiz büyüyeceğiz ve hep birlikte kazanacağız. Rahmetli İbrahim Ayhan’lara, Feridun Yazar’lara layık olmak için, Muhsin Meliklere layık olmak için bu çağrının arkasında her zamankinden daha güçlü duracağımızın sözünü Halfeti’den yeniliyoruz."   Yüzyıllar önce Ortadoğu’da halklar ve inançların bir arada yaşadığına işaret eden Bakırhan, "Ne olduysa tekçi ulus devletlerle oldu. Selahattin Eyyubi yüzyıllar önce bu topraklarda yönetim kurduğu zaman Kürt’ü, Alevi’yi, Türk’ü, suniyi ayırt etmedi. Eyyübi’nin yönetim sisteminde öteki yoktu, ötekileştirilen yoktu. Yüzyıllar önce Selahattin Eyyübi’nin başlattığı, bugün Sayın Öcalan’ın devam ettirdiği bu anlayışta kardeşlik var, barış var. Birlikte yaşam var. Savaşsız, kavgasız, kansız, insanların kendi kimlikleriyle yaşayacakları bir zemin var. Selahattin Eyyübi’lerden Sayın Öcalan’lara kadar bitip tükenmeyen bu hakikat, bu adalet, sizin emekleriniz ve desteklerinizle birlikte devam edecektir. Yüzyıl sonra bir Kürt Selahattin Eyyübi gibi çıktı ve dedi ki 'Kürt inkarını tanımıyorum, Alevilerin yok sayılmasını, kadınların katledilmesini tanımıyorum. Kürdün, kadının, Alevinin eşit yaşadığı ötekileştirilmediği bir Türkiye bir Suriye ve Ortadoğu mümkün' dedi. Ne kadar gurur duyarsanız azdır. Bunların tamamını sizin hemşeriniz, yoldaşınız, akrabanız, bu topraklarda yetişen Sayın Abdullah Öcalan gerçekleştirdi. Halfeti ne kadar kendisiyle gurur duysa azdır.    21'İNCİ YÜZYIL ÖZGÜRLÜK YILI   Sayın Öcalan bize aynen şunu söyledi. 'Türkiye’de demokrasi, Kürtsüz, Alevisiz, kadınsız olmaz. Suriye’de demokrasi Kürt’ü, Êzîdî’si, Ermeni’si orada yaşayan halkların ve renklerin katıldığı bir biçimde olur.' Dünyanın çare olamadığı Ortadoğu’ya bir çare ve çıkış sunarak, bir yol açarak, Sayın Öcalan sadece Ortadoğu’da değil dünyada da paradigmasıyla, çözümüyle dünyaya örnek oldu. Ne mutlu bize ve size ki Sayın Öcalan gibi insanlık için mücadele eden, 27 yıldır 12 metrekarelik hücrede direnen bir yoldaşa ve lidere sahibiz. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın tohumlarını ektiği bu çağrının meyvelerini çalışarak hep birlikte alacağız. Kimliğimiz ve onurumuzla ötekileştirilmeden bu topraklarda eşitçe ve kardeşçe yaşayacağız. Sayın Öcalan’ın çağrısı diyor ki, 21. yüzyıl Kürtsüz olmaz, demokrasi ve eşitlik Kürtsüz olmaz. Sayın Öcalan diyor ki 21. yüzyıl Kürt yüzyılıdır, 21. yüzyıl eşitlik yüzyılıdır, 21. yüzyıl özgürlük yüzyılıdır. Evet, Sayın Öcalan’a katılıyoruz. Yüz yıl sonra ilk defa tekrar Kürtlerin önüne, Ortadoğu halklarının önüne bir fırsat çıktı. Şimdi bu fırsatı demokrasi ile eşit haklarla taçlandırmak için bizlere çok büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Var mısınız, bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmeye? Var mısınız, yaşamını yitirenleri anısını, bayrağını onurlu bir şekilde taşımaya? Var mısınız Türkiye’yi demokratikleştirmeye? Bu tekçi, bu yok sayan sistem yerine adil, eşitlikçi yoksulun açın olmadığı, herkesin kendi kimliğiyle yaşadığı bir Türkiye yaratmaya var mısınız?" diye konuştu.    ‘PARADİGMAYI SAVUNACAĞIZ, ÖRGÜTLEYECEĞİZ’   Çağrının son olmadığını, aksine mücadelenin yeniden daha güçlü bir şekilde yürütülmesinin çağrısı olduğunu kaydeden Bakırhan, şöyle devam etti: "Bu çağrı ile hiçbir şey bitmiyor. Bu çağrı ile her şey yeniden başlıyor. Gençler, yeniden gençlik ruhuyla bu çağrıyı örgütlemek gibi bir sorumluluğunuz var. Bu çağrıya sahip çıkma gibi bir sorumluluğunuz var. Bugün burada binlerleyiz ama bundan sonra burada Türkü, Türkmen’i, Kürt’üyle birlikte 21. yüzyılın en gerçekçi, en doğru, en hakkaniyetli, en adil paradigmasını sahipleneceğiz, savunacağız ve örgütleneceğiz.   MECLİS’E ÇAĞRI    Evet, Sayın Öcalan çağrı yaptı ama iktidar henüz bir adım atmadı. Buradan Halfeti’den, Sayın Öcalan’ın doğduğu bu kentten iktidara bir çağrı yapmak istiyorum. Sayın Öcalan’ın özgüce çalışacağı müzakere ve yaşam koşullarını ne zaman yaratacaksınız? Neyi bekliyorsunuz? Önce Sayın Öcalan’ın müzakere ve yaşam koşulları düzeltilmelidir. Sonra cezaevinde bulunan Selahattin’ler, Figen’ler, Leyla’lar, Ayşe’ler ve binlerce tutsak yoldaşımızın burada bizimle birlikte mücadele etmesinin alt yapısı hazırlanmalıdır. Yine bu çağrı karşısında devletin samimiyetini nasıl test edeceğiz. Daha dün burada Halfeti belediyesine kayyım atayan iktidara sesleniyoruz. Eğer samimiyseniz Halfeti’nin iradesini temsil eden bir Kürt ve Türkmen eşbaşkanlarımızı tekrar görevlerine iade edin. Kayyımlarınızı geri çekin, kayyımcı anlayıştan vazgeçin. Önce Kürtlerin ve Türkiye’de yaşayan diğer halkların eşitçe ve bir arada yaşayacakları yasal düzenlemeleri yapın. Meclis’e de çağrı yapıyorum. Bu çağrı tarihi çağrıdır. Meclis bu tarihi çağrı karşısında rolünü oynayarak biran önce yasal düzenlemelerin yapılması ve çağrının gereklerinin yerine getirilmesi için bir araya gelip toplanmalıdır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yolumuz uzun büyük bedeller ödedik büyük mücadele ettik şimdi haklarımızı alma sonuca ulaşma Kürtlerin demokratik bir Türkiye’de eşit haklara sahip olmasını sağlayacak bir dönemin içerisindeyiz. Bunu başaracağımıza inanıyorum."   Yapılan konuşmaların ardından Newroz ateşi yakıldı. Kutlama sanatçı Arhat’ın seslendirdiği şarkılar eşliğinde çekilen halaylar ile son buldu.