‘Ölüme terk edilen tutuklular için özgürlük talebi 200’üncü haftada’ 2018-06-16 09:04:37   ANKARA – Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi'nden Nuray Çevirmen, eylemlerinin 200’üncü haftasında hasta tutukların sağlık durumuna dikkat çekerek, “Hasta mahpuslar yavaşlatılmış ölüme terk ediliyor” dedi.   Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi'nin her Cumartesi gerçekleştirdiği eylem 200’üncü haftasını geride bırakıyor. Eylemler devam ederken, hasta tutukluların sağlık durumları da her geçen gün kötüye gidiyor. Hasta tutuklular kendi deyimleriyle “yavaşlatılmış ölüme mahkum edilmiş” durumda.   ADALET BAKANLIĞI: 841 HASTA MAHPUS VAR   Adalet Bakanlığı verilerine göre ağır hastalığı nedeniyle tahliye edilmeyi bekleyen mahkum sayısı 2017 yılı Şubat ayı itibarıyla 841'e çıktı. Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklarının 31'ini kadınlar oluşturuyor.    Cumhuriyet Başsavcılıkları aracılığıyla ceza infaz kurumları tarafından yapılan bildirimlere göre hastalığı sebebiyle tahliye edilmeyi bekleyenlerin 795’i hükümlü, 46’sı ise tutuklu.   Son 5 yılda ceza ertelemesi için tam teşekküllü devlet veya üniversite hastanelerinden, ağır hastalıklarına ilişkin rapor almalarına rağmen talepleri ATK tarafından kabul edilmeyen tutuklu sayısı korkutucu boyutlara ulaşırken, hapishanelerde ölümü bekleyen bin 86 hasta tutuklu bulunuyor.   SON 17 YILDA 3 BİN 500 HASTA MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ   İHD Genel Merkezi Cezaevi Komisyonu tarafından 1 Mart 2018’de yayınlanan hasta tutuklu raporuna göre ise 386 cezaevinde bin 154 hasta tutuklu bulunurken, 402’sinin durumu ağır ve acil. İHD verilerine göre, son 17 yılda cezaevlerinde 3 bin 500’e yakın tutuklu yaşamını yitirdi.   Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi ve İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, 2014 yılının son aylarında kurdukları inisiyatif aracılığıyla başladıkları eylemleri anlattı. İHD olarak hasta tutukluların sürekli gündemlerinde olduğunu ancak özellikle onların durumlarına dikkat çekmek için bir inisiyatif kararı aldıklarını anlatan Çevirmen, Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD- FED), İHD ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) çeşitli siyasi partilerin de desteğiyle bir inisiyatif oluşturduklarını söyledi. 200 hafta süren eylemlerinde kefen giyerek yaptıkları eylemlerden bakanlığa yürüyüş düzenlemeye kadar birçok eylemsellik gerçekleştirdiklerini kaydeden Çevirmen, “Bazı kazanımlar da elde ettik ama bir bütünen hasta mahpusların durumu iyileştirilmedi” diye konuştu.   ‘OHAL SONRASI BAŞVURULAR ARTTI’   Çevirmen, ilk önce Güvenpark’ta başladıkları eylemleri, polis baskısı yüzünden Yüksel Caddesi’ne oradan Sakarya ve İHD Ankara Şubesi önüne taşımak zorunda kaldıkları en son OHAL'in ilan edilmesiyle de İHD Ankara Şube'nin içine hapsedilmeye çalıştıklarını söyledi.   Çevirmen, “Hasta tutukluları çıkarmaya çalışırken OHAL ile birlikte bizler içeriye hapsedildik” diyerek durumu özetledi. OHAL sonrası cezaevlerinde durumların daha da ağırlaştığını kaydeden Çevirmen, “2017 ile 2018 arasında tespit edebildikleri 41 hasta mahpusun yaşamını yitirdi. OHAL ile birlikte başvurular arttı” dedi.   ‘YAŞAMLARINI KAYBETME NOKTASINDALAR’   İnisiyatif üzerinden birebir hasta tutuklulara ulaşarak, raporları üzerinden durumlarını tespit etmeye çalıştıklarını dile getiren Çevirmen, şöyle dedi: “Bu çalışmamızda tahminleri aşan bir boyutta zorluklar yaşadıklarını gördük. Ne yazık ki onların tabiriyle yavaşlatılmış ölüm dayatılıyor hasta mahpuslara. Hiçbir şekilde gerekli tedavi yapılmıyor, kelepçeli muayene, tedavi etmeme noktasına gelen durumlar, cezaevi koşulları hastalıklarını tetikleyici boyutlara ulaşmış. Hastaların hiçbirinin tedavisi iyi boyutlara taşınmıyor, çoklu hastalıklara evriliyor. O nedenle yaşamlarını kaybedecek duruma gelmiş hastalar var.”   ‘YAŞAM HAKKI KUTSALDIR’   Cezaevlerindeki hasta tutukluların durumlarının kritik aşamada olduğuna dikkat çeken Çevirmen, cezaevlerine, Adalet Bakanlığı ve Meclis Cezaevi Komisyon’una yaptıkları başvurulardan sonuç alamadıklarını söyledi. Yaşam hakkının kutsal olduğunu ifade eden Çevirmen, “Hangi koşullarda olursa olsun yaşam hakkının korunması hem anayasamızda hem de uluslararası sözleşmelerde vardır. Cezaevinde tecrit içinde tecrit yaşatılıyor. İhmaller zinciri birbirini takip ediyor. Tüm özgürlüklerden mahrum bırakılıyorlar, psikolojik olarak zorluklar yaşatılıyor. Yaşam hakkı kutsaldır bir şarta dayandırılamaz, insanlar rehin tutulamaz. Acil olarak tedavilerinin yapılması ve haklarının ivedilikle verilmesi gerekiyor” ifadelerinde bulundu.   Çevirmen, hasta mahpusların ailelerine, sivil toplum örgütlerine kamuoyu oluşturarak, mücadele etme çağrısında bulundu.   MA / Berivan Altan