Îdir eşbaşkan adayları: Kenti sahiplerine teslim edeceğiz 2024-03-15 09:24:46   ÎDIR - İktidarın Îdir’a dönük politikalarını “çeteleşme” olarak tanımlayan DEM Parti Belediye Eşbaşkan adayları, yerel seçimlerde "kenti sahiplerine teslim edeceklerini" söyledi.    Üç ülkeye sınırı bulunan tek kent olma ve Akdeniz iklimi ile bilinen Îdir, aynı zamanda birçok halkın birlikte yaşadığı önemli kentlerin başında geliyor. Üç ülkeyi besleyen Aras Nehri’nin taşıdığı verimli toprakların oluşturduğu ova üstüne kurulu Îdir, havası en kirli kentlerin de başında geliyor. Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta da ön sıralarda yer alan kent, ticaret yolları bulunmasına rağmen kapıların ya kapalı ya da yarı açık olması nedeniyle ticaret hacmini karşılayamıyor.    Siyasi olarak da keskin bir tercihe sahip kentte, AKP-MHP ve diğer birçok parti ittifak yaptığı halde 2009, 2014 ve 2019 yıllarda belediyeyi kazanamadı. Kenti yıllardır yöneten Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) geleneği, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine de büyük bir coşkuyla hazırlanıyor. Belediyesine kayyım atanan ve eşbaşkanı tutuklanan DEM Parti, kentte yaşayan Azeri, Türk, Kürt ve Terekemelerin sevgisini kazanan ve ön seçimde en yüksek oyu alan Mehmet Nuri Güneş ile Nejla Kum’u eşbaşkan adayları olarak belirledi.    YSK’NİN OYUNU TUTMADI   Adayların netleşmesi sonrasında isimler Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bildirildi. Ancak kentin İlçe Seçim Kurulu, Güneş’in adaylığını kabul etmedi. İki gün boyunca muğlakta kalan durum nedeniyle kent sakinleri sokağa indi ve Güneş’e yapılanın hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. DEM Parti’nin itirazı üzerine İl Seçim Kurulu, verilen bu kararı bozdu ve Güneş’in adaylığı iade edildi. Bu tartışmaların sona ermesinin ardından ise kent neredeyse DEM Parti etrafında kenetlendi. DEM Parti Belediye Eşbaşkan adayları Güneş ve Kum, YSK kumpası ve kente ilişkin yapacakları çalışmaları anlattı.    SİYASETTE 27 YILLIK YOLCULUK    1987 yılından bu yana Kürt siyasetinde yer alan Güneş, 2009 yılında belediye başkanı seçildikten 10 ay sonra tutuklanarak, yaklaşık 9 yıl cezaevinde kaldı. Mahkeme kararıyla siyasi yasaklı olan Güneş, mücadelesini farklı alanlarda sürdürdü. Güneş’in tutsaklık döneminden de bulunan Kürtçe ve Türkçe olmak üzere 3 tane yazılı eseri de bulunuyor. Güneş, bu mücadelenin içinde yer alma nedenini ise, “Ulusal davamıza bağlılık anlamında yer aldım. Saflarımızı netleştirmek zorundaydık. Koşullar, kimliğimiz, bizi bu yolla itti” sözleriyle açıkladı. Îdir’in coğrafyasına ve geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığa dikkat çeken Güneş, kentin demografik olarak da Türkiye’nin küçük bir minyatürü olduğunu ifade etti. Kürtlerin, Azerilerin ve Terekeme yanı sıra pek çok etnik ve inanç grubun birlikte yaşadığını kaydetti. Güneş, “Halklar; yıllarca birbiri ile uyum içinde karşılıklı ilişki içinde yaşam sürdürmüşlerdir. Ancak özellikle kitle önderlerinin tercihine, algısına, yönlendirilmesine göre de zaman zaman karşı karşıya getirilmiş olsalar da onanmaz yaralar açılmamıştır” dedi.   ‘KORKUYA KARŞI UMUT OLDUK’   Halkların iç içe yaşamasının önemine Güneş, “Geçmişten bugüne kadar yani 86 yıl boyunca sağcı kesimler tarafından bu kent yönetildi. Azerlerin tercih ettiği kişiler tarafından yönetildi. Çok göreceli bir biçimde imarından tutunuz istihdam alanlarına varıncaya gözle görülür bir ayrıcalık söz konusuydu. 2009’da biz seçim çalışmalarına başlarken, Sinan Oğan’ın çok yoğun kışkırtmasıyla karşı karşıya kaldık. Ana korku kaynağı ise bizim gelmemizle birlikte Iğdır’daki Azerilerin yaşamlarının altüst olacağı, onların göçertileceği yönünde yoğun bir kuşku vardı. Ancak bizim gelişimiz ile birlikte bu kuşku ortadan kalktı. Bugün bile eğer Iğdır’da korkunun hakim olduğu iktidar anlayışının alabildiğine kişiyi kuşattığı bir ortamda bile umut oluyorsak, 2009’da paradigmanın ürünü görüşümüzden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.   İKTİDARIN POLİTİKALARI: ÇETELEŞME   İktidarın kente yönelik politikaları ve kayyım atamalarına değinen Güneş, kentte var olan durumu “çeteleşme” olarak nitelendirdi. Özellikle Azerilerin bu durumdan çok rahatsız olduğunu dile getiren Güneş, bu nedenlerle Azerilerin kendi partilerine yöneldiğini söyledi. Kentin kirli havası ve bunun nedenlerini irdeleyen Güneş, konum ve imar planının bu noktada etkili olduğuna işaret etti. Güneş, kentte çarpık bir yapılaşmanın olduğunu belirterek, “Bir diğer nokta Iğdır’da ucuz kömürün fakir fukara dağıtılmasıdır. Bu iktidar tarafından dağıtılan kömür. Fakat biz burada yerel yönetimleri aldığımızda çözüm üretmeye çalışmıştık. Bizim yaptığımız planlamaya göre bulunduğumuz yerden 30 kilometre uzaklığa, kenti dağa taşımaya planlamıştık. Zaten üniversiteyi taşıdık. Ancak gözaltına alınıp tutuklandım. Üzülerek söylüyorum, benden sonra da ne bizden görüş alındı ne projelerimize işlevlik kazandırıldı” diye belirtti.   TAŞINMAZLAR YANDAŞLARA SATILDI    Kayyım politikasının da irade gaspı olduğunu dile getiren Güneş, “Bizim yerel yönetim programımız demokrasinin bel kemiğidir. Yerel yönetimler halkın her konuda karar ve söz sahibi olduğu bir yönetim anlayışıdır. Temsili demokrasi bile Iğdır’da büyük yara almış. Seçim ile gelen bir iradesini yok sayıp kayyım ile yönetmek siyasi katliamdır. Keyfiyetin hakim olduğu, çıkarın, rantın kendi çevrelerine dağıtımı üzerine kurulu bir sistemin toplumda yaratacağı yığınla tahribat var. Hizmet yok, talan var. Devlete ait ne kadar arsa varsa, neredeyse hepsi satıldı. Hep yandaşlara satıldı. İmar planı adı altında yapılan revizyon ile insanların elli yıllık zilliyetindeki arsaları tekrar iki kat, üç kat kendisine satmak zorunda bırakıldı” diye aktardı.   ‘VALİ KENTTE PARTİZANCA DAVRANIYOR’   AKP-MHP ve kayyım olarak kenti yöneten vali arasındaki ilişkilere dikkat çeken Güneş, valinin siyasi parti çalışanı gibi evlere gidip çalıştığını ve yurttaşlara oy vermeleri yönünde baskı kurduğunu söyledi. Güneş, “İnsanları aleyhimize yönlendirmeye çalışıyor. Sandığa gitmemeye yönlendirmeye çalışıyor. Bir vali etrafındaki korumalarıyla bizim sokaklarda bayraklarımızı indirecek kadar partizanca davranıyor” diyerek tepki gösterdi.   ‘HALKIMIZ DAVASINA SAHİPÇ IKTI’   Güneş, adaylığının İlçe Seçim Kurulu tarafından kabul edilmemesine dair şunları söyledi: “Zaten sonuç alınamayacağı beliydi, biliniyordu. Biz bütün hazırlıklarımızı her zaman ikişer nüsha, alternatifli olarak yapıyoruz. Aksini hesap ederek, hazırlıklı olduğumuz için bunun döneceğini biliyorduk. Halkımız gereken tepkiyi gösterdi. Tepki sonucu kararı geri aldılar. Bariz bir hukuksuzluk vardı. Halkımızın davasına sahip çıktı. Biz iddialıyız. Geçmiş deneyimlerimiz, ortaya koyduğumuz çalışma sistematiği bizim iddialı olmamız için de bir neden. Halkımız hiçbir dönem olmadığı kadar davayı sahiplenmesi de bize umut veriyor. Bize düşen de umudu güçlendirmek, güçlendirmek için de çok yönlü çalışmaktır. Mutlaka kazanacağız. Seçildiğimiz gün paradigmamızın gereği yapacağız.”   ‘IĞDIR’I IĞDIRLILARA TESLİM EDECEĞİZ’   Kente 5 bin civarında asker ve polisin seçmen adı altında taşındığını aktaran Güneş, “Biz çalışmalara eksi beş bin ile başladık. Tarama sistemi kurduk ve gidilmedik ev bırakmak istemiyoruz. İl dışında öğrencisi olan, il dışında çalışanı olan insanlarımızı tespit edip sandığa getirmeyi hedefliyoruz. İkinci hedefimiz Iğdır’da bu dönem seçime katılımı yüzde 90’a çıkarmak. Ne kadar artarsa, o denli başarı şansı yakalamış olacağız. Bizim elimizdeki verilere göre de getirmek istedikleri o sahte kayıtlar taşıma seçmene rağmen biz şu anda onlardan ilerdeyiz. Çağrımız şudur: Bu vicdan hareketidir. Karşımızda bizi yok sayan, demokrasi güçlerini yok sayan, bizim mücadelemizi yok sayan acımasız güç zehirlenmesi yaşayan bir anlayış var. Iğdır’ı Iğdırlılara teslim edebilmek için herkes bulunduğu yerden örgütlerimiz ile temasa geçsin. Gün vicdan gündür. Gün bu çete anlayışı bertaraf etme, Iğdır’ı sahibine teslim etme günüdür” ifadelerini kullandı.   ‘ÇİZGİMİZDEN ŞAŞMADIK, HALKIN İÇİNDEYİZ’   Eşbaşkan adaylarından Nejla Kum, yıllarca gençlik ve kadın çalışmalarında yer aldığını söyledi. Şimdi ise doğup büyüdüğü kente belediye eşbaşkan adayı olduğunu paylaşan Kum, “Bu hareketin yabancısı değiliz. Ailemiz nedeniyle biliyoruz. O günden bugüne hareketin içinde ve peşindeyiz. Çizgimizden şaşmadık. Halkın içindeyiz” diye kaydetti. Belediyeyi kazandıklarını ve tüm imkanları halka sunduklarını ancak kayyım atamasıyla bunun bertaraf edildiğini ifade eden Kum, “Dört yıldır kayyım Iğdır’ın bütün yaşam alanlarını yok etti. Ekolojiyi bitirdi, şu anda sağlıklı bir yaşam yok. Kirlilik almış başını gidiyor. Iğdır’ın alt yapısı yok. Ulaşım sıkıntılı. Çoğu evlerimizde su şebekeleri yok. Onların belediyecilik anlayışı bu. Bu durum halkın gözünü de açtı. Şu anda bütün kesimler kayyıma tepki gösteriyor” dedi.    ‘KADINLARLA BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ’   DEM Parti’nin halkın umudu olduğunu dile getiren Kum, şöyle devam etti: “Halk burada DEM Parti olursa DEM Parti insanlara bir şeyler yapacak diyor. Iğdır’a daha önce de yaptık. Pratiğimiz var. Hiçbir ayrım yapmadan projeler yaptık. Kentte hiçbir şekilde kadınlara dokunulmamış. Tekçi zihniyetin anlayışı bu. Kadınlar ne istiyor? Belediyeyi kazandığımızda kadınlar ile birlikte yürüyeceğiz. Ortak akıl ve ortak proje ile hareket edeceğiz. Şu anda kadınlar ulaşım konusunda sıkıntı yaşıyor. Kendini var edemiyor. Tarihte hep kadınlar öncüydü. Bin yıllardır kadınlar köleleştiriliyor. Dört duvar arasına atılmış. Evde zindan hayatı yaşıyor. Kadın köle değildir. Yaşamın her alanında var olacaktır. Kültürel anlamda genel anlamda her yerde kadınlarımız olacak” şeklinde konuştu.   ‘İMKANLARI GENÇLERE SUNACAĞIZ’    Belediyeyi kazanmaları halinde kadınlar ve gençler için ücretsiz ulaşım kartı hizmeti sunacaklarını belirten Kum, aynı zamanda anadil atölyeleri açacaklarını aktardı. Kadınların yaşadıkları sorunların bilincinde olduklarını vurgulayan Kum, sözlerini şöyle sürdürdü: “O sözü kendimize veriyoruz. O imkanlarla kadınlara ve gençlere gideceğiz. Şu anda kadınlar, gençler bitmiş. Atölyeler, fabrikalar kuracağız. Belediyenin verdiği imkanları gençlere aktaracağız. Ekonomik boyuta kendilerini var etmesini sağlayacağız. Yerelin özgünlüğüne göre çalışmalarımız olacak.”   ‘KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURACAK’   Kentte bulunan kadınların düşük ücret karşılığında gün boyunca tarlalarda çalıştırıldığını ancak belediyeyi kazanmaları halinde belediyeye ait arazilerde kadınlara tarım alanları açacaklarını dile getiren Kum, “Bu bizim üzerimize büyük bir yüktür. Bizim boyun borcumuzdur. Belediyeye ait tarım arazileri için kooperatif kuracağız. Neden o kadınlar güçlerine göre kendilerini var etmesin. Kazançlarını kendileri kazanacak. Köle gibi kölelik sistemi gibi çalışmayacak. Kendi ayakları üzerinde duracak” diye belirtti.   ‘YEŞİL ALAN PROJELERİMİZ OLACAK’   Ayrıca kadın okulları da açacaklarını söyleyen Kum, “Anadilde eğitim verilecek. Kadın orada kendini örgütleyecek. Bir bireye ezdirmeyecek. Parti okullarımız olacak. Yaşam alanı yok. Saat 5-6 oldu mu, insanlar evlerine tıkanıyor. Çünkü temiz bir hava yok. Yeşil alanlarda yürüyüş yolları yapacağız. Kadının zaman geçirebileceği alanlar inşa edeceğiz. Zamanını güzel geçirebilecek birkaç saati neden olmasın? Neden sadece vali yoluna mahkum olsunlar. Oraya sadece zenginler gidiyor. Yeşil alan dediğimiz projelerimiz olacak” şeklinde anlattı.    MA / Mehmet Aslan