Yüksekova Çetesi'nden Susurluk ve Şemdinli olaylarına karanlık bir portre: İsmet Ölmez 2024-03-15 09:22:23   HABER MERKEZİ - AKP’nin Colemêrg’te belediye için aday gösterdiği İsmet Ölmez, daha önce "Yüksekova Çetesi”nin sanıkları arasında yer alıp yargılandı. Ölmez'in adı Şemdinli ve Susurluk olaylarında da geçti.    AKP’nin 31 Mart yerel seçimlerinde aday olarak gösterdiği isimler arasında en dikkat çekenlerden biri, Colemêrg Belediye Başkan Adayı İsmet Ölmez. Anlaştığı reklam şirketleriyle her anını kayıt altına alan, gittiği her evde yoksul insanları propaganda aracına dönüştüren Ölmez, seçmenlere para dağıtmasıyla da gündemde.    DEM Parti Colemêrg İl Örgütünce geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada AKP'li Ölmez'e yönelik, "Örfü ile kültürü ile adından söz ettiren Colemêrg halkın iradesini rüşvet yardımları ile satacaklarını zannedenler, kendilerini ve değerlerini o kadar unutmuşlar ki, bu halka saygısızlık ettiklerinin dahi farkında değiller” ifadeleri kullanıldı. Seçmenlere para dağıtmasıyla gündeme gelen Ölmez’in adı, daha önce “Yüksekova Çetesi”nin sanıkları arasında ve Susurluk, Şemdinli gibi karanlık olaylarda geçti.    YÜKSEKOVA ÇETESİ   AKP’li İsmet Ölmez’in adı ilk olarak korucubaşı olduğu dönemde, Yüksekova Çetesi ile anılmaya başlandı. Gever’de (Yüksekova) iş insanı Abdullah Canan'ın alıkonularak öldürülmesinin ardından başlatılan soruşturma ile Yüksekova Çetesi’nin izine rastlansa da kimseye dokunulmadı.   Yüksekova Çetesi, Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz ve JİTEM bünyesinde faaliyet gösteren itirafçı Kahraman Bilgiç'in 1996 yılında Diyarbakır DGM savcısına verdiği ifadelerle deşifre oldu. Çete içerisinde yüksek rütbeli subay ve astsubaylar, özel harekat polisleri, köy korucuları ve belediye başkanlarının yer alması bir anda ülke gündemine oturdu. Fidye için adam kaçırıp faili meçhul cinayetler işleyen çetenin askeri araçlarla uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapan çetenin, asker tabutu içerisinde uyuşturucu naklettiği yönündeki itiraflar kamuoyuna yansıdı.   Anlatımlara göre, yapılanlar dönemin Yüksekova Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı Albay Hamdi Poyraz, Yüksekova Sınır Tabur Komutanı Yarbay Kanber Oğur ve eski Dağ Komando Tabur Komutanı M. Emin Yurdakul'un bilgisi dahilinde cereyan ediyordu.    Bu itiraflar üzerine yapılan tutuklamaların ardından Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, korucubaşı Kemal Ölmez, İsmet Ölmez, Özel Harekatçı Enver Çırak, Üsteğmen Bülent Yetüt gibi isimler hakkında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) ile Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 ayrı dava açıldı.    ÇETE ÜYELERİNE CEZA YAĞDI   Diyarbakır DGM'de açılan dava, 22 Mart 2001'de sonuçlandı. Mahkeme, sanıklardan Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul'u çete kurmak, gasp ve bombalamaya azmettirmekten 25 yıl, Özel Harekâtçı Enver Çırak'ı 3 yıl 8 ay, Üsteğmen Bülent Yetüt'ü 7 yıl 4 ay, PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç'i 30 yıl, korucubaşı Kemal Ölmez'i ise 13 yıl  hapse mahkûm etti. Hakkında gıyabi tutuklama kararı verilen Binbaşı Yurdakul'un geçen süre içinde emekliye ayrıldığı ortaya çıktı.    ÖLMEZ HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI KALDIRILDI!   Ancak Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 8 Şubat 2002'de 5 sanığın hakkındaki cezaları "eksik inceleme” gerekçesiyle bozdu. 8 sanık hakkında verilen beraat kararlarını onadı. Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ile korucubaşı İsmet Ölmez hakkındaki gıyabi tutuklama kararlarını da kaldırıldı. Yargıtay, TCK'nin "cürüm işlemek için teşekkül oluşturma" fiilini düzenleyen 313. maddesine ilişkin suçların DGM'lerin görev kapsamından çıkarılmasını dikkate alarak, dosyanın Diyarbakır DGM'deki esası kapatıldıktan sonra Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini kararlaştırdı.    Bu kararın ardından 5 sanık, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne yeniden yargılandı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin verdiği bozma kararına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı itirazı kısmen kabul etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 7 Mayıs 2002'de yaptığı toplantıda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun 6. Ceza Dairesi'nin söz konusu davada verdiği karara yönelik 7 farklı noktada yaptığı itirazı sonuçlandırarak 4 konudaki itirazı kabul etti.   DAVA ÜÇ KEZ GÖRÜLDÜ   Bunun üzerine dava yeniden Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü ve ikinci karar Kasım 2003'te verildi. Bu tarihte emekli edilen Binbaşı Yurdakul 29, Yüzbaşı Yetüt 7, özel harekatçı polis memuru Enver Çırak 4, korucubaşı Kemal Ölmez 14 ve Kahraman Bilgiç de 31 yıl 4 ay hapse mahkum edildi. Mahkeme, Kurmay Albay Poyraz ve eski Gever Belediye Başkanı Ali İhsan Zeydan'ın da aralarında bulunduğu diğer sanıkları beraat ettirdi. Bu karar yine Yargıtay'a gitti ve 6. Ceza Dairesi'nce bozuldu. Böylece dava üçüncü kez başladı. Hakkari Ağır Ceza'da, Kasım 2005 tarihinde görülen davada da Binbaşı M. Emin Yurdakul, Üsteğmen Bülent Yetüt'ün de bulunduğu sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Davada ceza alan tek sanık ise itirafçı Kahraman Bilgiç oldu. Aldığı 8 yıl cezayı çeken Bilgiç, tahliye olurken, Abdullah Canan'ın öldürülmesi nedeniyle Türkiye AIHM tarafından 103 bin Euro para cezası ile cezalandırıldı. Böylelikle tüm itiraflara rağmen Yüksekova Çetesi tıpkı diğer karanlık olaylar gibi cezasızlıkla sonuçlandı.    SUSURLUK RAPORU    AKP’li İsmet Ölmez’in adı daha sonra Susurluk Raporu’nda ortaya çıktı. JİTEM elemanı olan ve aynı zamanda Amed ve Colemêrg’te çalışan Astsubay Hüseyin Oğuz, 18 Şubat 1997 yılında Susurluk Komisyonu tarafından dinlendi. Kurdistan’da işlenen birçok karanlık olayla ilgili bilgi veren Oğuz, İsmet Ölmez’e ilişkin de şu ifadeleri kullandı: “Kahraman Bilgiç bu sorgusunda, halen Genelkurmay’da İcra Tetkik Dairesi Başkanı olan, o zaman Tugay’da Kurmay Albay Hamdi Poyraz’dan bahsettiğini, Hamdi Poyraz’ın (Albay) kendisi ile Kemal ve İsmet Ölmez ve sözde haber elemanı bir Kuzey Iraklıyı Çukurca Çiğli’ye gönderdiğini, yolda arandıkları zaman rahat geçmeleri için bir yazı verdiğini, Çığlı’da kendisinin askeriyede kaldığını, Kuzey Iraklının Irak’a geçtiğini, sonra içi silah dolu ağır bir çuvalla geri geldiğini, bunu İsmet Ölmez ile birlikte Tugay Karargahına Hamdi Poyraz’ın odasına götürdüklerini öğrendim.”   Özel Harekât Timi ile birlikte bir köyde operasyon yaparken kümesten 13 kilo eroin ile 4 adet silah çıkardığını, tabancaları Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’a verdiğini, eroinin 8 kilosunu Yurdakul’un taburundaki bir astsubaya verdiğini anlatan Oğuz, “Bu astsubayın İzmir’de yakalandığını, ifadesinde binbaşının ismini vermediğini, çünkü bunun için Mehmet Emin Yurdakul’un karısının adı geçen astsubayın karısına 480 veya 580 milyon lira gönderdiğini, Yurdakul’un iki çobanla daha sonra tanıklık yapmasın diye namaz kılarken babalarını öldürdüklerini, ayrıca Esendere Yolu’nda iki gencin öldürülüp karlı bir zamanda atıldığını, bu olayla ilgili olarak Abdullah Canan’ın akrabası olan Mehmet Canan ile Yakup Ediş’in evinde pazarlık yaptıklarını 24 bin marka anlaştıklarını, Mehmet Canan’ın bunun 7 bin markını ev sahibi Yakup Ediş’e bıraktığını, bunu Kemal ve İsmet Ölmez’in kardeşi Burhan Ölmez’e verdiğini, çünkü onlarla beraber olduğunu, daha sonra bunlarla Otel Şenler’de görüştüğünü”  anlattı.   ‘KAÇAKÇILIK OLAYLARINDA İSMET ÖLMEZ VARDI’   Oğuz, yine Kemal Ölmez ve İsmet Ölmez’e ilişkin ise, “Kaçakçılık olaylarında Kemal Ölmez ve İsmet Ölmez vardı. Bu kişilerin daha önce fakir olduklarını, Colemêrg’e giden otobüslerde muavinlik yaptıklarını, şimdi ise altlarında birer Chavrolet marka araba olduğunu, bunları Kurmay Albay Hamdi Poyraz’ın kendisine tanıttığını” şeklinde beyanlarda bulundu.   KİTABINDA ANLATTI: HELİKOPTERLE EROİN TAŞIDILAR   JİTEM elemanı itirafçı Kahraman Bilgiç de o karanlık döneme ilişkin yazdığı kitapta asker, korucuların yaptığı uyuşturucu ve silah kaçakçılığını, gözaltına alınan köylülerin nasıl öldürüldüğünü, 1995 yılında yapılan sınır ötesi Çelik-1 operasyonlarda sağ yakalanan PKK’lilerin nasıl kurşuna dizildiğini yazdı.    JİTEM elemanı Bilgiç, kitabında İsmet Ölmez’e ilişkin şunları kaleme aldı: “Korucubaşı Ölmezler devletle ilişkilerini iyi geliştiriyorlardı. Korucubaşı Kemal Ölmez ve İsmet Ölmez bir ara Albayla sohbet esnasında o kadar rahat bir tavırla hiç çekinmeden ellerinde yirmi kilo eroin olduğunu, Diyarbakır’a götürmek için Colemêrg-Amed yolunda sıkı aramalar olduğundan götüremediklerini söyleyince, Albay da, ?’eroini çantalara bırakıp normal bir şekilde helikopterle Diyarbakır’a götürürsünüz’ dedi. Bunun üzerine ertesi gün onlar da ellerindeki malı Diyarbakır’a helikopterle götürdüler.”     BOMBACI ASTSUBAY ÖLMEZ’İ ARADI   İsmet Ölmez’in adı 9 Kasım 2005 gelindiğinde bu kez Umut Kitapevi’ne yönelik bombalı eylemle yeniden anılmaya başlandı. Şemzînanlıların suçüstü yakaladığı, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “Tanırım, iyi çocuktur” dediği Astsubay Ali Kaya’nın olaylardan sonra birçok kişi ile telefon görüşmesi yaptığı ve bu kişiler arasında İsmet Ölmez’in de olduğu ortaya çıktı   YENİ ŞAFAK'IN ÖZEL HABERİ    Yeni Şafak Gazetesi’nin 18 Mayıs 2006’de servis ettiği “Şemdinli sanığı Mutkili Ali'nin iş adamı dostları” başlıklı özel haberde soruşturma dosyasında yer alan Ali Kaya’nın İsmet Ölmez’i aradığı yönündeki bilgiler yer aldı. Gazetenin haberi şöyle: “Telefon kayıtlarında astsubay Kaya'nın, 9 Kasım günü meydana gelen patlamadan sonra akşam 21.58'de Kaya İnşaat adına kayıtlı ve Ali İhsan Kaya'nın kullandığı numaralı telefonla görüştüğü belirlendi. Ali Kaya'nın yalnızca Ali İhsan Kaya ile değil, Şemdinli olayından önce de Ceylan İnşaat, Aziz İnşaat ve Tuba İnşaat adına kayıtlı telefonları da aradığı ortaya çıktı. Telefon kayıtlarında Ali Kaya'nın işadamı Kaya'nın yanı sıra eylemden sonra birçok kişiyle de görüştüğü ortaya çıktı. Astsubay Kaya, Şemdinli olayı ortaya çıktıktan sonra Yüksekova Çetesi sanıklarından korucubaşı İsmet Ölmez ile birçok sefer telefonla konuştuğu belirlendi.” AKP’li Belediye Başkan Adayı İsmet Ölmez, bu karanlık sicilini sonraki yıllarda kurduğu madencilik şirketleriyle iş insanı görüntüsü arkasında gizlemeye çalıştı.   Açtığı maden sahaları ile kentin dağlarını adeta delik deşik eden Ölmez’in başka illerde de madencilik faaliyetleri içerisinde. Ölmez, doğayı talan ederek kazandığı milyonları şimdilerde seçimi kazanmak için harcıyor.