Ermeni katliamında yaşamını yitirenler anıldı 2018-04-24 18:04:44 HABER MERKEZİ - Ermeni katliamında yaşamını yitirenler Adana, İzmir ve İstanbul'da çeşitli etkinliklerle anıldı.   1915 Ermeni katliamının 103. yıldönümü dolayısıyla İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şube binasında yaşamını yitiren Ermeniler anıldı. Anma, yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. O dönem yaşanan olayları anlatan sinevizyon gösteriminden sonra konuşan İHD Adana Şube Başkanı avukat İlhan Öngör, Ermenilerin bu toprakların en kadim halklarından biri olduğunu kaydetti.   ‘CEZALANDIRILMAYAN SUÇ İŞLENMEYE DEVAM EDER’   Ermeni soykırımın bugün hala inkar edildiğini belirten Öngör, inkar etmenin bu soykırımı ve insanlık suçunu sürdürmek olduğunu dile getirdi. Öngör, "Bizler insan hakları savunucuları olarak diyoruz ki; soykırım her şeyden önce devlet eliyle gerçekleştirilen en kitlesel insan hakları ihlalidir. Soykırım sonucu ana yurtlarından kopartılıp dünyanın dört bir yanına dağılmış Ermenilerin büyük kayıplarının telafisine yönelik haklı talep ve isteklerine yanıt verilmelidir. Cezalandırılmayan suç işlenmeye devam eder. İnkar soykırımı sürekli kılar. Hatırlamalı ve yüzleşmeye hazır olmalıyız" dedi.   Etkinlik şiir dinletisi ve katliama ilişkin yapılan konuşmalarla son buldu.   İZMİR’DE DE ANMA VARDI   İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri de, Alsancak’ta bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde anma düzenledi.    Anma kapsamında yapılan açıklamada konuşan TMMOB Şube Sekreteri Melih Yalçın, Ermeni soykırımını unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını söyledi. Yalçın, ermeni katliamının tarihin en büyük acılarından biri olduğunu belirtti. Yalçın, Anadolu’nun farklı uluslardan halkları bir arada barındıran yapının en büyük bileşenlerinden olan Ermenilerin mebus, kadın, çocuk ve erkeklerinin acı bir süreçle yüz yüze kaldığını kaydetti. Yalçın, “Katliamın ilk adımı olarak o gün, iki yüzü aşkın Ermeni aydını evlerinden alınarak zorla sürgüne tabi tutuldu ve yol üzerinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin illegal örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından katledildi. 24 Nisanda yaşananlar adına ister Ermeni Tehciri, ister Ermeni Soykırımı densin 100 binlerce Ermeni’nin yüzyıllardır yurt bildiği topraklardan edildiği ve katledildiği günlerin başlangıcı olarak bilinmektedir” diye aktardı.   ‘DEVLET DENETİMİNDE YAPILAN KATLİAMLARLA ANADOLU ARINDIRILDI’   24 Haziran tarihinden sonra devlet denetiminde gerçekleştirilen sürgün ve katliamlarla Anadolu topraklarının Ermenilerden arındırıldığını belirten Yalçın, yerinden yurdundan edilen, ermeni halkının geride bıraktıkları çocuklarına dahi el konulduğunu ifade etti. Ermenilerin tehcir edilmelerinden sonra kültürel mirasların tahrip edildiğini hatırlatan Yalçın, “Ermeni halkının tarihsel varlığı bölge halkına ve hatta Ermenilere bile unutturulmaya çalışılmıştır. Katledilenlerden, sürülenlerden geride kalanlar bugüne kadar kimliklerini gizleyerek, kültürlerinden mahrum bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmıştır” şeklinde tepki gösterdi.     ‘ERMENİ HALKINA DÜŞMANIK 21’İNCİ YÜZYILDA DA DEVAM EDİYOR’   Sadece Ermeni halkının değil, Asuri-Süryani başta olmak üzere Anadolu’nun diğer Hristiyan halklarının da tehcir edildiğini vurgulayan Yalçın, bu sürgün ve katliamın en büyük amacının varlık göstermeye başlayan yeni ulusal burjuvaziye sermaye birikimi oluşturmak olduğunu aktardı. Ermeni halka düşmanlık 21’inci yüzyılda da sürdüğünü ve devlet eliyle körüklendiğini söyleyen Yalçın, Gazeteci Hrant Dink’in katledilmesine ilişkin açılan dava yıllarca sürüncemede kaldığını belirtti. Yalçın, “Yine Er Sevag Balıkçı’nın sözüm ona bir ‘Kaza’ kurşunuyla ölmesine yol açan olan aydınlatılması ve sorumlularının cezalandırılmasına yönelik de hiçbir adım atılmamıştır. Tüm bunlar Ermenileri katletmenin devlet nezdinde bugün de meşru olduğunun açık göstergesidir” diye ifadelerine yer verdi.    ‘GERÇEK DEMOKRASİNİN YOLU HALKARIN EŞİTLİĞİNDEN GEÇER’   Ermeni halkının 1915 yılından bu yana katliamlara maruz kalan bireylerini saygıyla andıklarını ifade eden Yalçın, “Bu büyük yaranın biraz olsun iyileşmesi için yapılmasın gereken, inkardan vazgeçmek, gerçeklerle yüzleşmek ve sorumluluğu kabullenmektir. Gerçek bir demokrasinin tesisinin yolunun ancak halkların eşit ve kardeşçe yaşadığı bir ülke yaratma mücadelesinin başarıya ulaşmasından geçtiğini hatırlatıyoruz. Soykırımı unutmadık, unutturmayacağız” dedi.   Açıklama 10 dakikalık sessizlik eylemi ile son buldu.    ‘ERMENİLER BU TOPRAKLARDA YAŞAMAMIŞ GİBİ DAVRANILDI’   İstanbul’da da DurDe Platformu, Ermeni Soykırımı'nın 103’üncü yıl dönümünde Taksim’de bulunan Tünel’de anma düzenledi. Anmaya Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç’ın yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Soykırımda yaşamını yitirenlerin resimlerinin bulunduğu pankart açılırken, anma boyunca Ermenice şarkılar çalındı.   Grup adına basın açıklamasını Devrimci Sosyalist İşçi Partisi üyesi Yıldız Önen ve Ufuk Uras yaptı.     Ülkede, 24 Nisan 1915’ten beri yaşamın çoraklaştığını belirten Önen, toplumun tüm değerlerinin yaralandığını söyledi. Bir halkın bütün kültürüyle birlikte tasfiye edildiğini dile getiren Önen, “Ermeniler gibi, arkalarında bıraktıkları kültürel mirasın izleri de yok edildi. Binlerce tarihi yapı, kilise ve okul bilinçli olarak harabeye dönüştürüldü. Sanki Ermeniler gibi onlar da bu topraklarda hiç bulunmamış gibi davranıldı. Anadolu’nun bu kültürel ve insani çoraklaşması, nesiller boyunca Türkiye’de yaşayan tüm insanları yalnızlaştırdı. Kuşakları etkileyen, etkileyen ve hastalandıran bu çoraklık ancak bir yüzleşme hamlesiyle giderilebilir” diye konuştu.   ‘YIKIMLA YÜZLEŞMEK ZORUNLULUKTUR’   1915’le yüzleşmenin demokrasinin kalıcı bir norm haline gelmesine yardımcı olacağını ifade eden Önen, “Demokrasinin, çatışma kültürü yerine barış içinde bir arada yaşama dinamiklerinin güçlenmesi, ırkçılığın ve nefret söyleminin geriletilmesi, içindeki her bireye, gruba ve çevreye güven veren bir sosyal dokunun inşa edilmesi, bunların hepsinin başarılması için 103 sene önce başlayan ve birkaç sene içinde tamamlanan bu yıkımla yüzleşmek zorunluluktur” şeklinde konuştu.   ‘İNKARCILIĞA SON VERİLMELİ’   24 Nisan tarihinin, bir halkın maruz kaldığı şiddetin başlangıç günü olduğunu aktaran Uras, “1915’le yüzleşme olmadan Hrant Dink’i, Sevag Balıkçı’yı, Marisa Küçük’ü öldürerek o korkunç geleneği sürdüren ve bebeklerden katil yaratan karanlığın üzerindeki ağırlığından kurtulmamız mümkün olmayacak. Bu yüzleşmenin gerçekleşmesi için çabalamak, Hrant Dink’e ve dünyanın dört bir yanında dağılan topraklarından uzakta yaşamak zorunda kalan kardeşlerimize olan borcumuzdur” dedi.    İnkarcılığa son verilerek somut adımların atılması gerektiğinin altını çizen Uras, “103 sene geçti. Bu toplumun daha fazla zaman kaybetmeye tahammülü yok” diye belirtti.    Anma, yaşamını yitirenlerin isimlerinin okunmasının ardından son buldu.