Duymuyor, konuşamıyor, hatırlayamıyor yine de cezaevinde 2018-03-17 09:28:54 İZMİR – Bayraklı'da kısmi hafıza kaybı yaşayan, duyu ve konuşma yetisini kaybeden, sağ tarafı felçli ve tutunarak yürüyebilen Ahmet Sılık, bir yıl sonra ilk kez evinden çıktığı esnada tutuklanarak cezaevine gönderildi. Eşi ve kızı, cezaevinde hayati tehlikesi bulunan Sılık'ın serbest bırakılmasını istedi.  İzmir’in Bayraklı ilçesine bağlı Onur Mahallesi’nde ikamet eden duyu ve konuşma yetisini yüksek oranda kaybeden, sağ tarafı felçli ve duvarlara tutunarak yürüyebilen 74 yaşındaki Ahmet Sılık, hakkında 2012 yılında verilen 6 yıl 6 ay 22 günlük hapis cezasının onanmasıyla cezaevine konuldu. Hastalığı nedeniyle evinden bir yıl sonra ilk defa çıkabilen Sılık’ın ailesi, hayatını tek başına idame ettiremeyeceğini belirterek, serbest bırakılmasını istedi.    Siirt’in (Sêrt) Eruh (Dih) ilçesine bağlı Payamlı (Dêrawit) köyünden 1984 yılında ailesiyle İzmir’e göç eden Sılık, yıllar sonra 2004'te tekrar köyüne gidebildi. O günden sonra yılda bir kez fıstık ağaçlarına bakmak için köyüne gitmeye başlayan Sılık, yine fıstık ağaçlarına bakmak için gittiği köyünde 4 Kasım 2011 tarihinde “ihbar” olduğu iddiasıyla Suphiye Sain (75) ve oğlu Orhan Sain (57) ile birlikte gözaltına alındı. Sılık ve beraberindekiler 8 Kasım 2011’de çıkarıldıkları mahkemece “Örgüte yardım ve yataklık" yaptıkları iddiasıyla tutuklandı. Yaklaşık bir yıl cezaevinde kalan 3 kişi, 19 Ekim 2012’de tahliye edildi. Yaklaşık 2 ay sonra kapatılan Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında Suphiye ve Orhan Sain hakkında beraat kararı verilirken, Sılık hakkında ise, “Örgüte yardım ve yataklık yapmak” iddiasıyla 6 yıl 6 ay  22 gün hapis cezası verildi. Sılık’a verilen ceza 21 Şubat 2017’de Yargıtay tarafından onandı.    AYLAR SONRA İLK DEFA DIŞARI ÇIKABİLMİŞTİ   Yargıtay’ın 4 yılı aşkın bir süre sonra kararı onaması ardından hakkında yakalama kararı verilen Sılık ise, bu süreçte prostat hastalığı, şeker, kalp ve yüksek tansiyon hastalıklarından tedavi görmeye başladı. Bir süre sonra da kısmi felç geçiren Sılık, hafızasını da yüksek oranda yitirdi. Sılık, bu sırada bir defa prostat ve bir de beyne giden damarları tıkandığı için iki ayrı ameliyat geçirdi. İhtiyaçlarını kendi başına karşılayamayan Sılık, 2017 yılının ilk günlerinden itibaren evinin bahçesi dışına çıkamazken, kararın onandığını duyan ailesi ve avukatları, Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumlara Sılık’ın durumunu anlatan dilekçeler yazarak, cezasının ertelenmesi talebinde bulundu.    Uzun zaman boyunca evinden çıkamayan ve 9 Mart’ta ailesinden habersiz mahallede bulunan kıraathaneye giden Sılık, kıraathaneye gelen polislerce yapılan GBT sonrasında hakkında yakalama kararı olduğu gerekçesiyle polislerce gözaltına alındı. Sılık, önce İzmir Adliyesi’ne oradan da Kırıklar 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldü.    'CEZAEVİNDE HAYATİ TEHLİKESİ BULUNUYOR'   Binevş Sılık (71), eşinin durumunu anlatarak, altını bile temizleyemediğini ifade etti. Eşinin kendisine banka kartı diye otobüs kartı verecek hale geldiğini, yürüyemediğini ve hafızasını yitirdiğini vurgulayan Sılık, eşinin hastalığı ve ilerleyen yaşından dolayı serbest bırakılmasını istedi.     Kızı Ayşe Sılık ise, babasının cezaevinde tek başına hayatını idame etmesinin imkansız olduğunun altını çizdi. Babasının hastane raporlarını gösteren Sılık, cezaevlerinde OHAL ile birlikte yaşanan sıkıntıları okuduklarını ve hasta tutukluların yaşadıkları sıkıntıların her geçen gün arttığını belirterek, babasının bir an önce serbest bırakılması gerektiğini belirtti. Babasının cezaevinde “Bağımsızlar koğuşu” olarak bilinen koğuşa konulduğunu kaydeden Sılık, şunları aktardı: “Babamın serbest bırakılması için gereken işlemler ne ise başlattık. Cezaevinden bu süreçte ihtiyaçlarının karşılanması için en azından bağımsızlar koğuşundan alınarak diğer siyasi tutsakların olduğu koğuşa alınmasını talep ettik. En azından orada kendisine yardımcı olacak birileri olur diye. Talebimiz kabul edilmedi. Babamızın cezaevinde hayati tehlikesi bulunuyor. Bu yüzden derhal hem o hem de onun gibi olan tüm hasta tutsakların serbest bırakılmasını istiyoruz.”    MA / Ahmet Kanbal- Ruken Demir