'Efrin'de kadınların mücadelesinden aldığımız feyzle Newroz'a' 2018-03-17 09:20:43 İSTANBUL- Efrin direnişinde yer alan kadınlardan öğrenecek çok şeyleri olduğunu söyleyen HDP MYK Üyesi Gülsüm Ağaoğlu, "Efrin’deki kadınların mücadelesinden aldığımız feyz ile Newroz alanlarını dolduracağız" dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK ve Kadın Meclisi Üyesi Gülsüm Ağaoğlu, 57'nci gününe giren Efrin askeri operasyonunda kadınların rolüne, yaklaşan Newroz'un kadınlar için ne anlam ifade ettiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   'ATAERKİL DÜZEN EN ESKİ EZME BİÇİMİ'   Erkek egemen ataerkil düzenin dünyanın en eski ezme biçimlerinden biri olduğunu söyleyen Ağaoğlu, tanıdık olan bu ezme biçiminin en çok kadın ve çocuklar üzerinden hayata geçirildiğini belirtti. Ağaoğlu, ayrıca 16 yıllık AKP iktidarının izlediği muhafazakar çizgi ile kadın düşmanı politikalarının artan baskıları ikiye katladığını dile getirdi.   'HALKIN GERÇEKLERLE BULUŞMASI ENGELLENİYOR'   Son süreçte hem kadına hem de çocuklara dönük saldırıları hatırlatan Ağaoğlu, artan çocuk istismarına oluşan tepkiden kaynaklı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “haber yapılmasın” yönünde verdiği talimata tepki gösterdi. Ağaoğlu, “AKP halkın gerçeklerle buluşmasının önüne geçmeye çalışıyor. Çünkü bütün bu yaratmak istedikleri güllük gülistanlık alanda yaşanan kokuşmuşluğun tezahürü yasaklamalarda kendini gösteriyor. Bütün bunlar yok saymacı politikaların devamı. Bunların olmadığını ve yokmuş gibi davranmak etrafında bir mücadelenin de şekillenmesi amaçlanıyor. Bu anlamda AKP’nin politikaları süreklilik arz ediyor. Önce bunların görülmesini engelliyor, engellerken de bunlar etrafında bir mücadelenin örtülmesini engelliyor. Asli olan ise sosyal devlet olmanın gereği olarak cinsel istismarı engelleyici politikalar geliştirilmesidir. Kimyasal hadımdan bahsediliyor örneğin. Bu olaya bir hastalık olarak bakmak o olayın kendisini bir hastalık meselesi ile açıklamak, bütün bunlar erkek egemen aklın tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumu lanetliyoruz" dedi.   ‘MEDYADA KULLANILAN ŞİDDET EFRİN İLE RUTİN HALE GELDİ’   “Efrin’e yönelik işgal girişimine ve orada süren savaşın acımasızlığına ekranlardan her gün tanıklık ediyoruz” diyen Ağaoğlu, tırmandırılan savaş çığırtkanlığı ve militarizme ilişkin de şunları söyledi: “İnsanların ölümleri sayılar üzerinden aktarılıyor. Erkek egemen militarist dilinin şiddeti meşrulaştırdığını biliyoruz. Çünkü savaş en çok kadınları ve çocukları vuruyor. Çocukların gündelik hayatta kullandığı dilden oyuncuklarına kadar bu süreç yansıyor. Medyada kullanılan şiddet elbette gündelik hayatın her zerresine işliyor. Efrin ile bu durum hayatın rutini haline geldi. Olaylara  ‘3 bin kişi öldü’ yaklaşımı ile bakılıyor fakat biz oradaki sivil ölümlere tanığız” dedi.     ‘KATLİAMLARA KARŞI DİRENİŞLERİN ŞİİRLEŞTİĞİ AY’   İçinde bulunulan Mart ayının önemine de dikkat çeken Ağaoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ideolojisinin katliamlar eliyle yeniden tanzim edilmeye çalışıldığı ve katliamlara karşı da direnişlerin şiarlaştığı, şiirleştiği bir ay Mart ayı. 8 Mart ile başlayan, 12 Mart Gazi Katliamı, 16 Mart İstanbul Üniversitesi saldırısı ve en önemlisi de Kürt halkı özelinde son derece önemli bir yere sahip olan 21 Mart Newroz Bayramı… 21 Mart da devrimci Kawalarla şiarlaşan Newroz ateşinin yükseldiği bir ay. Bütün dünyada bilindiği gibi katliamlar geçmişte kalır ama buna yönelik direnişler şiarlaşır. O yüzden de biz Dehak’ı değil Kawaları, Clara Zetkin’leri hatırlarız” diye konuştu.   ‘EFRİN’DEN ALDIĞIMIZ FEYZLE NEWROZ’A’   8 Mart ve sonrasına doğru giden süreçte kadınların ortak taleplerinin savaş dili ve militarizm yerine barış olduğunu belirten Ağaoğlu, “8 Mart’ta kadınlar savaş istemediğini dile getirdi. Newroz’a yaklaştığımız şu günlerde kadınlar bir kez daha bunu alanlardan dile getirecek çünkü yanı başımızda devam eden Efrin savaşı duruyor. Bu bilinçle kadınlar ve halklar Newroz alanlarını dolduracak. Biz yasaklı olan 8 Mart alanlarını da doldurarak sokakları tekrar özgürleştirmiştik. Bu 8 Mart’ta da en büyük ittifakın kadınlarla olacağı mesajı da verilmişti. Buradan hareketle, Efrin’deki kadınların mücadelesinden aldığımız feyz ile Newroz alanlarını dolduracağız. Sara Rojbin ve Ronahilerle onlardan aldığımız feyz ile Newroz’umuzu kutlayacağız” ifadesinde bulundu.     ‘EFRİN DİRENİŞİNDEN ÖĞRENECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR’   Ağaoğlu devamla şunları söyledi: “IŞİD’in Kobane’ye saldırdığı dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından salyalar akarak ‘Kobane düştü, düşecek’ diye muştuladığı dönemde ben Arin Mirkan’ın bedenini tankların önüne atarak müdahaleyi engellemesini ‘yaşamı devrimden yana döndüren kadın’ şeklinde yorumlamıştım. Ve böyle demeye de devam ediyorum. Tabi ki Arin Mirkan’lar yalnız değil. Bugün biz bir kez daha dünyanın her yerinde kutlanan 8 Mart’ların Efrin’de direnen kadınlara atfedilmesine tanıklık ettik. Bu bizim bu taraftaki mücadelemize de ilham veriyor. Bu anlamıyla Efrin direnişinden öğreneceğimiz çok şey var. Biz de onların direnişinden aldığımız ilhamı yansıtacak eylemlilikleri hayata geçirebiliriz.    Bu anlamıyla NATO’nun ikinci büyük ordusu ve yanındaki çete artıklarıyla beraber Türkiye’nin işgal girişimine karşı bugün 57’nci gün. İstanbul’un bir ilçesi bile sayılmayacak bir yerde hafif silahlarla yapılan direnişe bakıldığında ne denli anlamlı olduğunu görüyoruz. Bu direnişin en büyük taşıyıcı ve direngen unsurlarından biri de kadınlar. Biz o kadınlara çok şey borçluyuz.” Efrin’de yaşananları “işgal girişimi” olarak nitelendiren ve salt orada yaşayan Kürtlerin kazanımlarına dönük bir saldırı olmadığına işaret eden Ağaoğlu, “Biz Rojava’da hayat geçirilen anayasadan çok şey öğrendik. Eşitlikçi ve konfederal yapıyla hakların birlikte yaşamasının önüne geçilmek isteniyor. Bu sistem aynı zamanda dünya için bir örnek. Dünyadaki egemen ve emperyallerin böyle bir sisteminin görünür olmasına çok fazla izin vermeyecekleri de tahmin edilesi bir şey. Eşitlikçi sistemin Ortadoğu’da bir nüve gibi çoğalmasından rahatsızlık duyuluyor” dedi.   MA / Necla Demir