‘Şengal’de yakılan Newroz ateşini Efrin’e taşımakla mükellefiz’ 2018-03-17 09:04:51 İSTANBUL - 4 yıl önce Şengal’de yaktıkları ateşi Efrin’e taşımak istediklerini belirten Êzidî Sosyolog Azad Barış, “Efrin karanlıkla boğuşurken, biz Newroz’un en güçlü ateşini oraya taşımakla kendimizi mükellef görüyoruz” dedi. Dehak’ın zulmüne karşı başkaldırı günü olan 21 Mart Newroz Bayramına sayılı günler kaldı. Êzidî Sosyolog Azad Barış, Newroz’un Êzidî halkı için taşıdığı anlama değinerek, “Newroz ‘yeni gün’ demek. Yeni gün karanlığın kırılması anlamına gelir. Dolaysıyla Newroz, ışığın kendisi için yeni bir pencere açtığının bir metaforudur. Biz Êzidîlerde, Newroz baharın uyanışı, tabiatın uykudan kalkması, canlanması anlamına gelir. Biz Newroz’un rengi olarak bahara bakarak o yıl ki Newroz’un ne kadar bereketli olacağını, cemrelerin sona ermesiyle birlikte anlarız” diye konuştu.    ‘SON ATEŞİN YAKILDIĞI GÜNDÜR NEWROZ’   Halk olarak bütün kış boyunca Newroz’un gelmesini beklediklerini dile getiren Barış, şu ifadeleri kullandı: “Newroz’dan hemen sonra aslında bir devamı olarak biz de Çarşema Serê Nîsanê dediğimiz, yeni yıl olarak kutlanan Çarşema Sor (Kızıl Çarşamba) vardır. Kızıl Çarşamba Nisan’ın üçüncü haftasında kutlanır. Ama bir şekilde Newroz’un bir devamı olarak kutlanan bir bayramdır. Biz Newroz’un bütün halkların birbirleriyle olan ilişkilerinin tekrar güncelleştiği, o kış koşullarında herkesin kendi kasabasına, köyüne, evine hapis olduğu koşullarının bitip yeni baharın başladığı, ilişkilerin yoğunlaştığı, canlandığı bir dönem olarak görüyoruz. Onun için de Newroz bütün halkların bayramıdır. Bu bayram bütün halkları kardeş kılar.  Dolayısıyla renkli geçer, renkli olur ve son ateş yakılır. Sona karşı son ateşin yakıldığı gündür bizim için Newroz.”   ‘ŞENGAL SAVUNMASI EN BÜYÜK NEWROZ’DUR’   Bir diğer anlamıyla Newroz’un direniş ve başkaldırı olduğunu dile getiren Barış, “Barış kavramı aslında hayata tutunmanın birebir tecrübesidir. Dolayısıyla zulme karşı direnme aynı zamanda doğadaki ilişkiyle de ilişkilendirilebilir. Böylelikle bizim gibi katliamlara, fermanlara maruz kalmış, öldürülmüş ve sürgün edilmiş olan halkların Newroz ne anlama geldiğini de bize gösteriyor. Yani Newroz, Demirci Kawa’nın, Dehak’a karşı halkları savunmak, çocukların hayatlarını kurtarmak üzere o devrimci eyleminin aslında dışavurumudur. Êzidî kültüründe Newroz, kendisine sahip çıkma, komşunun kapısını çalma ve aslında Newroz’un o ateşiyle karanlığı yakma ve boğma demektir. Bizde ateş kutsal olduğu için son ateş Newroz’da dışarıda yakılır. Büyük ateş yakılır ve bu ateş aynı zamanda özgürlüğün, canlanmanın da sembolüdür. Çünkü ateş canlı bir varlıktır. Dolayısıyla direnmenin kendisi ateşle birebir ilgilidir. Biz böyle bakıyoruz. Ama modern kavram olarak halk hareketleri, direnme hareketleri üzerinden tercüme ettiğimiz zaman bugün Şengal’in kendisini savunması en büyük Newroz’dur” dedi.   ‘NEWROZ ATEŞİNİ EFRİN’E GÖTÜRMEKLE MÜKELLEFİZ’   “Biz ilk defa modern Newroz’un ateşini akrabalarımız, yakınlarımız olan coğrafyanın kadim kavmi Kürtlerin modern direnişi olan 4’lerin ateşinden ödünç aldık” diyen Barış, “Biz bu ateşi belki 40 yıl sonra ve 4 yıl önce Şengal’de büyük bir Newroz ateşi yaktık. Katliam üreticidir. Doğru. Ama artık üşümemek için kendi Newroz ateşimiz var. Bugün 4 yıl önce Şengal’de yaktığımız o ateşi, meşaleyi bizim Efrin’e götürme gayretimiz var. Efrin karanlıkla boğuşurken, bütün karanlık güçler Efrin üzerine giderken, biz Newroz’un en güçlü ateşini oraya taşımakla kendimizi mükellef görüyoruz” diye kaydetti.  Efrin’de tamamen karanlık meleklerin kol gezdiği bir yer olduğunu dile getiren Barış, “Biz ateşin meleklerini oraya taşımakla mükellefiz. Biz orada Newroz’un ateşini yakmazsak insanlık bu sene Newroz’u kutlayamayacaktır. Newroz’un en büyük ve şanlı kutlaması Efrin’de olmalı” diye ifade etti.   ‘EFRİN’E SAHİP ÇIKMAK NEWROZ’A SAHİP ÇIKMAKTIR’   Êzidîler olarak Efrin’i anayurtları olarak gördüklerini söyleyen Barış, “Çünkü biz zeytin halkıyız. Biz Nuh’tan bu yana hiçbir zaman zeytinden kendimizi soyutlamadık. İç içe yaşadık. Orada onlarca Êzidî köyü, kasabası var. Büyük bir Êzidî kitlesi var. Diğer bütün halklarla iç içe yaşayan ve Newroz’larını kardeş bayramlar şenliğiyle kutlayan bir coğrafyadan bahsediyoruz. Efrin’e sahip çıkmazsak, bu yıl Newroz biraz da yetim kalacak” dedi. Newroz’u kardeş bayramı havasında kutlamak isteyen halkların Efrin’e sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Barış, “Efrin’e sahip çıkmamak Newroz’a sahip çıkmamaktır. Çünkü, Newroz zulme, Dehak’a karşı devrimci Kawa’nın eylemidir. Onun için de bütün halkı özellikle de Êzidîleri, dünyanın her yerinde Şengal’den Kanada’ya, Avusturya’dan, Avrupa’nın herhangi bir ücra köşesine kadar Newroz’da Efrin’e sahip çıkmak için meydanlara çıkmalıdır. Çünkü Efrin’i boğarlarsa Newroz’un ateşi azalır ve ateş zarar görür” diye belirtti.   ‘DEHAKLARA KARŞI BAŞKALDIRMALIYIZ’   Barış, “Newrozun bütün halkların bir bayramı olarak, kardeşlik havasında geçmesi için Efrin’i her şekilde sahiplenmeliyiz. İşgalcilere, çağdaş Kawaların torunları olarak maalesef Dehakların ruhlarını ödünç almış bu çağın Dehaklarına karşı başkaldırmaktan başka hiçbir silahımız yok. Silahımız bedenimizdir, ruhumuzdur, onu da ortaya koymak zorundayız” diyerek, Efrin halkı olmak üzere bütün halkların Newrozunu kutladı.     MA / Sadiye Eser