Ölümü 'hukuka uygun' bulundu 2018-03-13 10:22:20 ŞIRNAK - Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı,  2015 yılında Cizre’de yürütülen operasyonlar sırasında öldürülen Mehmet Emin Levent ile ilgili soruşturmaya dair “takipsizlik” kararı verdi. Yapılan değerlendirmede, vücudunda ateş artığına rastlanılmaması ve görgü tanığının anlatımlarına rağmen Levent’in ölümü için “hukuka uygun” denildi. Şırnak'ın Cizre ilçesinde, 4 ile 12 Eylül 2015 tarihleri arasında ilan edilen ilk “sokağa çıkma yasağı”nın devam ettiği 5 Eylül tarihinde, Nur Mahallesi’nde bulunan evinden önünde polislerce vurulan Mehmet Emin Levent’in (21) ölümüne ilişkin yapılan başvuru “takipsizlikle” sonuçlandı. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevsizlik kararı verilerek, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı gönderilen dosya hakkında eksiklikleri tamamlanmadan takipsiz kararı verildi.   GÖRGÜ TANIĞI ANLATTI    Yürütülen soruşturma kapsamında bakkala gitmek üzere evinden çıkan Levent’in ölümüne tanıklık eden komşusu Halise Menteş’in ifadesi dosyada yer aldı.    Menteş, savcılık tarafından alınan ifadesinde şunları söyleşi: “Bir arka sokağımızda oturan ve akrabamız olan Mehmet Emin Levent evden bakkala çıkmış, evden bakkala giderken, ben Mehmet Emin’i sokakta yürürken gördüm. Bir anda silah sesleri gelmeye başladı, bir anda Mehmet Emin’i yerde sırt üstü yatarken gördüm, kafasından kan akıyordu. Hemen sokaktakiler, Mehmet Emin’in başına geldik, nabzını kontrol ettiğimizde nabzı atıyordu. Mehmet Emin’i bir battaniyeye sardık ve sokağın kenarına götürdük. Çatışmalar olduğu için Mehmet Emin’i eve ya da hastaneye götüremedik. Mehmet Emin’in örgütle herhangi bir bağlantısı yoktu.”   KRİMİNAL RAPOR: ATEŞ ARTIĞINA RASTLANMADI   Ölümünden saatler sonra gelen ambulans ile Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Levent’in cenazesi, ardından Şırnak Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada otopsisi yapılan Levent’ten alınan el ve avuç içi svaplar, elbiseler ve yaralandığı sırada bir kadına ait beyaz tülbent Diyarbakır Kriminal Polis Labaratuvarı’nda incelenmeye alındı.    Yapılan inceleme tutanağında, “M. Emin Levent isimli şahıstan alınan svaplarda atış artıklarına rastlanılmamıştır. 2 nolu tişört üzerinde tarafımızca alınan svapta atış artıklarına rastlanılmamıştır. 3 il numaralandırılan tülbent üzerinden tarafımızca alınan cevapta atış artıklarında bulunan Antimon elementi tespit edilmiştir” ifadelerine yer verildi.   DELİL SUNULAMADI    Levent’in dosyasında, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı ile Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün, TEM Büro Amirliği’ne, “Ölüm olayını gerçekleştiren faillerin, ölenin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti, üzerinde çıkan eşyaların incelenmesi, varsa kamera görüntülerinin CD ortamında gönderilmesi ile delillerin toplanması” gönderdiği talimata verilen yanıt da yer aldı. TEM Büro Amirliği verdiği cevapta, “Güvenlik nedeniyle olay yeri bölgesinde herhangi bir inceleme yapılamadığını, 04.09.2015-12.09.2015 tarihleri arasında operasyona katılan Özel Harekat Şube Müdürlüğü’ne bağlı kobra araçlarına ait görüntüler ile İHA (İnsansız Hava Araçları) görüntülerin alınması Şırnak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından devam etmekte olduğu ve en kısa sürede dönüleceği” belirtti.    Ancak sonrasında olaya dair tek bir görüntü, kamera kaydı, İHA görüntüsü veya ses kaydı gönderilmedi.   HANGİ SİLAHTAN ÇIKTIĞI YİNE BELİRLENEMEDİ!   Yine Levent'in ölümüne sebebiyet veren kurşuna dair balistik rapor alınması talebinde de bulunuldu. Ancak verilen yanıtta, benzer diğer vakalarda karşılaşıldığı gibi kurşunun hangi silaha ait olduğunun "belirlenemediği" yanıtı verildi.     SAVCIYA GÖRE ÖLÜMÜ ‘HUKUK UYGUN’    Tüm bunlara rağmen savcılık, “kovuşturmaya yer yok” kararı vererek, dosyayı kapattı. Savcılık kararında, “Maktulün kimliğinin tespit edilmesine binaen PKK/KCK terör örgütü üyesi olup, olmadığı yönünde yapılan araştırmaya ilişkin tanzim edilen arşiv araştırma tutanağı ve maktul hakkında PKK/KCK terör örgütü üyesi olduğu yönünde herhangi bir bilgiye rastlanmadığının bildirildiği, ancak Cumhuriyet Başsavcılığı’nca TEM Büro Amirliği’ne yazılan 10/10/2017 tarihli müzakere uyarınca cesedin bulunduğu mahallede başka terörist cenazelerinin ele geçirilip, geçirilmediğine ilişkin araştırma yapılması yönünde müzekkere cevabı uyarınca, cesedin ele geçirildiği mahallede 17/10/2017 tarihli araştırma tutanağı uyarınca 04-12/09/2015 tarihleri arasında toplam 31 adet kişi hakkında TEM Büro Amirliği tarafından ayrı tahkikatlar düzenlenerek soruşturma dosyalarının açıldığının belirtildiği, güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyon esnasında öldürüldüğü değerlendirilen maktulün ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anca hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, güvenlik güçlerinin kanunun verdiği yetkiyi kullandıkları ve amirin emrini ifa ettikleri tespit edilmiştir” ifadelerine yer verdi.   Yine yasak sırasında Nur Mahallesi’nde yaşamını yitirenler arasında “örgüt üyesi” kişilerin yer aldığını belirten savcılık, buradan hareketle Levent’in ölümünün bir bakıma “hukuk çerçevesinde” olduğunu kaydetti.    KARARA İTİRAZ EDİLDİ   Verilen bu karara, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukatlar tarafından itiraz edildi. İtiraz dilekçesinde, “Somut olayda herhangi bir çatışmanın varlığı ortaya konulmadığı gibi, maktule ait herhangi bir ateşli silah da bulunmamıştır. Olayın yaşanmasına bizzat tanık Halise Menteş’in ifadesi mevcuttur. Dolayısıyla kolluk kuvvetlerinin ateşli silah ve bomba ile nasıl bir tehlikeyi uzaklaştırmayı amaçladıkları şaibelidir. Kanaatimizde burada meşru müdafaa çerçevesinde bir değerlendirme ile sorumlular hakkında takipsizlik vermek yerine, objektif bir soruşturma ile kasten öldürme suçundan etkili bir soruşturma yürütülmesi gerekmektedir” denildi.   Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerini dilekçelerinde hatırlatan avukatlar, dosyadaki eksikliklerin tamamlanarak etkili bir soruşturma yapılmasını ve takipsizliğin kaldırılmasını talep etti.