Belçin Galip: İngiliz halkı Kürtlerden, hükümet Türkiye’den yana 2018-02-25 09:13:53 İSTANBUL - Efrin saldırısına ilk desteğin İngiltere’den geldiğini hatırlatan Oxford Üniversitesi’nden Dr. Özlem Belçin Galip, “İlişkilerini finansal çıkarlar doğrultusunda kuruyor. AB’den çıkış sürecinde İngiltere’nin dikkatini Kürtlere çekmek hiç kolay olmayacak. Ancak İngiliz halkının Kürtlere büyük bir sempatisi var” dedi. Oxford Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Dr. Özlem Belçin Galip, Türkiye’nin Efrin saldırısına Avrupa’dan ilk desteğin İngiltere’den gelmesini, Türkiye, İngiltere ilişkileri ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma (Brexit) sürecini Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.    ‘BARIŞÇIL BİR POLİTİKASI OLMADI’   İngiltere’nin dış politikasının AB’den çıkış kararıyla değiştiğini ancak genel hatlarıyla aynı olduğunu belirten Dr. Özlem Belçin Galip, “İngiltere, Muhafazakar Parti’den önce İşçi Partisi döneminde de barışçıl bir politikaya sahip olmadı. Uluslararası ilişkilerde özellikle Ortadoğu’ya yönelik tavrına baktığımızda Avrupa ülkeleri arasında duyarsız ülkeler arasında olduğunu söyleyebiliriz. İlişkilerini tamamen diplomatik ve finansal çıkarlar doğrultusunda kuruyor. Ortadoğu politikalarında ya AB ülkelerinin ya da ABD’nin izinde giden bir çizgisi var. AB ile arası özellikle Suriye iç savaşından sonra iyi olmadığı için en büyük müttefiki olan ABD’ye daha da yakınlaştı” diye belirtti.    ‘KENDİNE MÜSLÜMAN’   İngiltere insan haklarını ulusal sınırlarının ötesini geçmediğini, dolayısıyla Efrin gibi başka yerlerdeki ihlallere duyarsız olduğunu vurgulayan Belçin Galip, “Tabiri caizse ‘kendine Müslüman’ bir çizgisi var. Ancak hükümet ne kadar güçlüyse, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve medya da o denli güçlü. Sivil toplum örgütleri ve özellikle muhalif medya kamuoyunu, hükümetin yanlışlarına yönelik bilinçlendirip harekete geçirebiliyor. Elbette ki birçok ülkede olduğu gibi hiçbir güç hükümetten daha kudretli değil. Özellikle mevcut hükümet olan Muhafazakar Parti’nin destekçileri sermayeyi elinde tutan ve ülkenin kaderini değiştirebilecek güçte olduğu için, halkın ve medyanın ne istediği önemli olmayabiliyor. Çoğunluk AB’de kalmak istiyor. Ama hükümet istemediği için İngiltere AB’den yine de çıkacak. Yani dün de bugün de ister liberal sol olsun, isterse merkez sağ olsun, İngiltere’nin Ortadoğu politikası değişmedi. Gerektiğinde kendi çıkarları için askeri müdahalede bile bulunuyor” değerlendirmesinde bulundu.    ‘YÜZÜNÜ TÜRKİYE’YE ÇEVİRDİ’   AB’den çıkış kararı ile çok sancılı bir dönemden geçtiğini sözlerine ekleyen Belçin Galip, şöyle devam etti: “Hükümet bunu kabul etmese de AB’den çıkışın bedeli çok ağır olacak. Etkileri şimdiden görülmeye başlandı. Ekonomi Bakanlığı dışında bütün finansal kurum ve kuruluşlar İngiltere’nin büyük bir ekonomik çıkmaza gireceğine işaret ediyor. Hükümet bunu biliyor ancak AB’nin kurallarına bağlı kalmamak adına çıkmak istiyor. AB ülkeleriyle ticari ilişkilerinin çok zarar göreceğini bildiği için yüzünü Avrupa dışındaki ülkelere çevirdi. Çin, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi.”    ‘KÜRTLERE KARŞI’   İngiltere’nin Türkiye ile ilişkilerini her zaman iyi tuttuğunu vurgulayan Galip, “AB ile müzakere sürecinde bile Fransa’nın aksine Türkiye’yi gücendirmedi. İngiltere, PKK’yi ‘terörist’ listesine ilk alan ülkeler arasında oldu. Yani Kürtlere karşıt tavır alan ülkelerin başında oldu. Ticari anlaşmalar, İngiltere’deki Kürtlerin siyasi teslimiyetlerini ve haklarını dahi olumsuz etkileyebilir. İngiltere’deki Kürtler, hükümetin kendilerini yok saydığına inanıyorlar” diye konuştu.    ‘ELEŞTİRİ BEKLEMEK NAİFÇE OLUR’   Başbakan Theresa May ve Dışişleri Bakanı Boris Johnson’un Türkiye’nin Efrin saldırısı sonrasında yaptığı açıklamalara dikkat çeken Galip, şöyle devam etti: “Açıkçası çok şaşırtıcı açıklamalar değil. Sivillere zarar gelmesine rağmen hükümetten yeni bir açıklama gelmedi. Bu yüzden de Türkiye’nin bu saldırılarına İngiltere’den bir müdahale ya da eleştiri beklemek çok naifçe olur. Tek üzücü kısım, muhalif seslerin ve muhalefet partisi olan İşçi Partisi’nin çok pasif kalması oldu. İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn daha geçenlerde bu saldırılara ilişkin bir kınama yazısı yayınladı. Bunun da yegane sebeplerinden biri İngiltere’nin içinden geçtiği durum. AB’den çıkış süreci bütün gündemi kaplıyor.    HALKIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU KÜRTLERE SEMPATİ BESLİYOR   Suriye’nin durumu ve Kürtler sık sık İngiliz medyası sayesinde gündeme geliyor. İngiltere’nin büyük bir çoğunluğu artık Kürtleri tanıyor ve Kürtlere karşı büyük bir sempati besliyor. Kürtleri, kendilerini radikal dincilerden koruyan kahramanları olarak görüyorlar. Ancak bu destek, sistematik ve kurumsal bir destek boyutunda ne yazık ki değil. Kürtleri destekleyen sivil toplum örgütleri ve grupları var ama sınırlı imkanlar. Sırtlarını yasladıkları güçlü bir kesim olmadığı için kitleleşen bir destek yok. Avrupa’daki Kürt kurumları ve lobisi her zaman hayati öneme sahip oldu. Özellikle şimdilerde. Bu AB’den çıkış sürecinde İngiltere’nin dikkatini Kürtlere çekmek hiç kolay olmayacak.”   ‘TÜRKİYE’Yİ HEP TERCİH ETTİ’   ABD ile İngiltere’nin Ortadoğu politikalarının uyuşmadığını ancak ABD’nin bu yüzden İngiltere’ye tavır almayacağını sözlerine ekleyen Galip, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Birbirlerini idare ederler, bir şekilde. Tarihte benzeri fikir ayrılıklarını gördük ama yine de her zaman birbirlerinin bir numaralı müttefiki olmaya devam ettiler. İngiltere birçok konuda ABD’nin izinden gitse de Suriye’deki iç savaşının başından beri Rojava’daki Kürtleri destekleyen bir portre çizmemeye de dikkat etti. Türkiye saldırısının hemen ardından Türkiye’yi destekledikleri mesajını verdi. İngiliz hükümeti, Kürtler mi Türkiye mi ayrımında Türkiye’yi seçtiğini her defasında yineledi. Bu yüzden kesin bir dille İngiltere’nin Kürtleri desteklemediğini söyleyebiliriz. ABD de İngiltere’nin bu tavrını değiştirmesini istemeyecektir. ABD’nin de İngiltere’nin de ulusal çıkarları faklı yönde dolayısıyla farklı aktörleri desteklemeleri normal görünüyor.”    ‘İNGİLİZ BASINI KÜRTLERİN YANINDA’   Medyanın rolüne dikkat çeken Galip, muhalif yayınların Suriye’deki Kürtlerin mücadelesini anlatan ve analiz eden birçok haber yayınlandığına dikkat çekti. Galip, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu yüzden de İngiliz halkının Kürtlere büyük bir sempatisinin olduğunu söyleyebiliriz. Medyanın bağımsızlığı ve özgürlüğü İngiltere için büyük bir tabu. Hükümetin müdahalesi ve etkisi tartışılamaz. Bu yüzden de İngiliz basını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye ve Kürdistan’daki medya ve basına yönelik baskıları ve yasakları defalarca kınadı. Hatta Erdoğan, İngiliz basınını hedef alan konuşmalar bile yapmıştı. Bu yüzden genel anlamıyla eleştirel yaklaşımlar olsa da İngiliz basının Kürtlerin yanında olduğu söylenebilir.”    MA / Yasin Kobulan