‘Kayyım rektör projesi dikta bir anlayıştır’ 2021-01-22 09:41:33 İZMİR - Üniversitelerdeki baskı ve rektör atama yöntemlerine tepki gösteren İzmir Üniversitesi Dayanışması üyeleri, kayyım rektör projesinin bir dikta anlayışı olduğunu belirtti.  Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyım olarak atanan Rektör Melih Bulu'ya karşı başlattıkları direniş, farklı şehirlerden de öğrenciler büyük bir destek verdi. Üniversite öğrencileri, “Boğaziçi heyecanıyla” diyerek, İzmir Üniversite Dayanışması’nı kurdu.    Dayanışma üyeleri Pınar Usta ile Zehra Akbıyık, üniversitede yaşanan sorunları, baskıları ve kayyım rektör uygulamalarını karşı yürüttükleri çalışmaları anlattı.    İzmir Üniversite Dayanışması'nın kayyım rektörlere ve üniversite öğrencilerinin yaşadıkları sorunlara karşı bir dayanışma ihtiyacından doğduğunu dile getiren Ege Üniversitesi Ziraat Mühendisliği Bölümü Öğrencisi Pınar Usta, öğrenci toplulukları ve konseylerin üniversitelerin demokratik, özerk yapısına uymayan yöneticilerin baskısı altında olduğunu söyledi. Usta, "Kayyım rektörlerin, öğrencilere ve akademiye yönelik anti demokratik uygulamalarından kaynaklı üniversitelerde öğrenci topluluk ve konseylerinin temsilcileri, çok uzun yıllardır kendini ifade edecek alan bulamıyor" dedi.   DİKTA ANLAYIŞI   Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyım olarak atanan kayyım rektör Melih Bulu'ya karşı başlattıkları direnişe de değinen Usta, "Üniversitelerin çoğunda anti demokratik uygulamalar, anti bilimsel yönetim anlayışları öğrencilerin en önemli sorunu haline geldi. Bu durum online eğitimlere bile sirayet etti. Kayyım rektör projesi aslında, yönetmedikleri akla ve üretilen bilgiye dahil olunmadığından bir dikta anlayışıdır. Bu dikta, akademisyenleri ihraç ederek, tüm yönetim kadrolarını kendi sözlerini taşıyacak bir elçiye çevirerek gerçekleştirmek istiyorlar" diye konuştu.   ‘SÖZ SÖYLEYEMEZ HALE GELDİK’   Öğrencilerin kampüslerde kendi sözlerini, sanatlarını, topluluklarda kendi etkinliklerini yapamaz hale geldiğini anlatan Usta, "Seçmeli derslerimize bile müdahale edildi. Toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri zorunlu olmalıyken, seçmeli derslerden bile kaldırıldı. Üniversitelerde anti demokratik uygulamalar, cinsiyetçi uygulamalarla geliştirilerek, cinsiyetçi, muhafazakar politikalar, üniversitelerin göbeğine kadar sirayet etti. Bunun en önemli örneği akademisyenlerin tacizlerini şikayet etmemize rağmen rektörler, soruşturma başlatmıyor. Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi, Kadın ve LGBTİ+’ler için güvenli olan alanlar kaldırıldı” diye belirtti.    ÜNİVERSİTELER ABLUKA ALTINDA   Üniversitelerin öğrenciler için bir yaşam alanı olması gerekirken, tahakküm ve abluka altına alındığını, akademi açılışı gibi etkinliklerde bile yoğun kolluk kuvvetiyle ablukaya alındığına dikkat çeken Usta, şunları kaydetti: "Etkinliklerde üniversiteyi polis kuvveti sarıyor. Bunun bilimsel bilgi alınana bir saldırı olduğunu düşünüyorum. Tüm bu anti bilimsel uygulamaların kaldırılmasını istiyoruz. Öğrencilerin ve tüm üniversite bileşenlerinin, karar mekanizmalarına dahil olabileceği, demokratik seçimlerle rektör ve kadroların oluşturulabileceği bir anlayışı savunuyoruz. İzmir Üniversite Dayanışması olarak üniversiteler bizimle özgürleşecek diyoruz"   ANTİ UYGULAMALARA KARŞI BİR SES   Yaşar Üniversitesi Yazılım Mühendisliği Bölümü Öğrencisi Zehra Akbıyık ise, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyım rektör Melih Bulu'ya karşı başlattıkları direnişe İzmir'den destek vermek için bir araya geldiklerini ve üniversitelerdeki sorunların çözümünde mücadeleyi ortaklaştırma hedefiyle dayanışmayı bu dayanışma ağı etrafında toplandıklarını söyledi.    DAYANIŞMAYI BÜYÜTECEĞİZ   Akbıyık, sözlerini şöyle sürdürdü: "İzmir'in iki büyük üniversitesi Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerinde kayyım olarak atanan rektörler var. Yaptıkları da akıl dışı, anti bilimsel uygulamalar. Yemekhane zamları, soruşturma süreçlerindeki baskıları, İzmir Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi’nin, öğrencilerin itirazlarına rağmen taşınması. Pandemi sürecinde sağlık öğrencilerinin üzerindeki baskılar. Bütün bunlara karşı ses çıkarma ihtiyacı, İzmir Üniversite Dayanışması’nın kurulmasını sağladı. Üniversitelerdeki tüm sorunlara karşı mücadeleyi ve dayanışmayı büyüteceğiz."   MA / Sevda Aydın