Arkadaşları Hrant Dink’i anlattı: Bir hakikat anlatıcısıydı 2021-01-18 09:04:00 İSTANBUL - Bir “hakikat anlatıcısı” olarak tanımladıkları Hrant Dink’i anlatan arkadaşları, O'nun bu topraklardaki bütün insanların bir arada, özgürce ve barış içerisinde yaşaması için çabaladığını dile getirdi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in, 19 Ocak 2007 günü Şişli’deki gazete binasının hemen önünde sokak ortasında katledilmesinin üzerinden 14 yıl geçti. Kaleme aldığı "Sabiha-Hatun'un sırrı" başlıklı yazısı sonrası ırkçı çevrelerce hedef haline getirilen Dink, tetikçi Ogün Samast tarafından katledildiği güne kadar kalemini hakikatlerden ve barıştan yana tutan bir isim oldu.    Ardından yeri doldurulamaz bir boşluk bırakan Hrant Dink’i arkadaşları anlattı.   Hrant’la, Agos’un yayın hayatına başlamasına yakın günlerde tanıştığını dile getiren Yazar ve Karikatürist Kemal Gökhan Gürses, o süreçte gazetecilik geçmişi olmayan, oldukça dar bir ekiple Agos’u yayınlamaya hazırlandıklarını, kendisinin de o ekibine yardım etmek üzere gazeteye gitmeye başladığını belirtti.   Gazeteci Ümit Kıvanç’ın gazetenin logosundan, sayfaların temel tasarımlarına dek büyük bir katkı sunduğunu söyleyen Gürses, o günleri “Ender Özkahraman karikatürleriyle destek sağladı. Kendi adıma bazen tashih yapıyordum, çoğu kez de düzenli olarak karikatür çiziyordum. Türkçe yayınlanacak bir gazete idi. Ermenice eki vardı. Halen öyle. Ermeniler ilk kez kapalı cemaat kimliklerini genel toplumuna sunmaya soyunmuşlardı. Hrant’ın amacı da bence buydu. Birbirini duyan ve anlayan, birbiriyle konuşan insanların ön yargılarından uzaklaşabileceklerini düşünüyordu. Son derece açık bir bakışla yapmak istiyordu bunu. ‘Tek yolumuz bir arada yaşamayı savunmak olmalı. Bu yol hem aklın hem de vicdanın gereği’ diyordu’ Hrant” cümleleriyle kelimelere döktü.   ‘VE SONRA SİLAH SESİ DUYULDU’   Hrant’ın kaleme aldığı “Aynılıklarımız, Farklılıklarımız” başlıklı bir makalesinde, “Ciddi, üslubu iyi tutturulmuş bir tartışma ortamına ihtiyacımız var. Bu ortamda kendi kendine 'mırmırımsı' konuşmaların yerini, 'anlaşılır' özgür ifadelerin alması gerek. Bunu yaparken birbirimizin hassasiyetlerine özen göstermek ise tutulacak üslubun mihenk taşı olmalı” diye yazdığını hatırlatan Gürses, Hrant Dink’in sesini duyurmaya, varlığı hissettirmeye başladıkça etrafını saran ve sözünü söylemesine engel olmak isteyenlerin de çoğaldığını ifade etti.   Gürses, “Bize bu ülkede yaşamı dar edenler, onun da yaşamını, yaşam alanını daraltmaya, korku çemberine onu da alıp sesini kısmaya çalışacaklardı” dedi.   Gürsel, ‘Neden Hedef Seçildim’ başlıklı yazısında ‘Bu Hrant Dink artık çok olmaya başladı... Ona haddini bildirmek gerek’ diyerek harekete geçti. Kabul ediyorum, kendimi ve Ermeni kimliğimi çok merkeze alan bir iddia bu. Abarttığım öne sürülebilir. Ne var ki benim ruhsal algılamam bu... Elimdeki veriler ve yaşadıklarım bana bu iddiam dışında bir seçenek bırakmıyor. İyisi mi şimdi bana düşen tüm yaşadıklarımı ve sezgilerimi sizlere aktarmak. Sonrası sizin bileceğiniz’ diyen Hrant’a yönelen o silah sesinin çok geçmeden duyulduğunu kaydetti.   FARKLILIKLARI ZENGİNLİK OLARAK GÖRÜRDÜ   Arkadaşlarından Tatyos Bebek de, Hrant Dink’in bu topraklarda bütün insanların bir arada, özgürce ve barış içerisinde yaşaması için çabaladığının altını çizdi. Bebek, bu çabasını ise yine Dink’in, “Türkiyeliyim, Ermeniyim ve iliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün bile ülkemi terk etmeyi, geleceğimi Batı denilen o hazır özgürlükler cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek oluşturdukları demokrasilere yamanmayı düşünmedim. Kendi ülkemi de o tür özgürlükler cennetine dönüştürmek temel kaygım oldu” şeklindeki sözleriyle hatırlattı.    Hrant Dink’in farklılıkları zenginlik olarak gördüğünü vurgulayan Bebek, “Başta azınlıklar olmak üzere ayrımcılığa maruz kalanların sorunlarına sahip çıkılmalıydı. Azınlık sorunu da, Kürt sorunu da, Alevi sorunu da, türban sorunu da aslında bir kimlik sorunuydu. Tüm bu sorunların demokratikleşmeyle çözülebileceğine inanıyordu. İkna edici, samimi üslubuyla tüm kesimleri etkileyebiliyor, onların gönlünde farklı pencereler açıyordu. Farklı kimliklere dair itibar görecek biçimde söz üretebiliyordu. Hrant’ın bu tavrı, yıllardan beri tabu olan Ermeni meselesini de dinlenebilir, tartışılabilir kıldı. Ermeniler için adeta bir aydınlanma başlamış, umut yeşermişti” dedi.   Tatyos Bebek, sonrasında ise her şeyin herkesin gözü önünde apaçık oluverdiğini kaydetti. Tedirgin ‘Barış Güvercini’ni susturulduğunu ifade eden Bebek, geri kalanların ise bu coğrafyada, demokratik barış mücadelesinin gerekli olduğunu ama halisane amaca ulaşmanın hiçte kolay olmadığını bir kez daha gördüğünü dile getirdi.     ENGİN: OMZUNA DOKUNAN ELİNİN SICAKLIĞINI…   Hrant’ın yakın arkadaşlarından biri de deneyimli Gazeteci-Yazar Aydın Engin. Engin, tanışmasını şu sözlerle analttı: “Önceden tanışmazdık. Hatta adını da duymamıştım. 1992’de 12 yıl süren siyasal göçmenliğe son verip, Türkiye’ye döndüm. Ama Özal iktidarının çıkardığı yasa gereği kesinleşmiş hapis cezalarımın altıda birini yatmak zorundaydım. Yani havalimanından evime değil, hapishaneye gidecektim. Uçağın kapısında polislerce alınıp, havalimanı polis merkezine götürülürken beni karşılamaya gelen bir avuç gazeteci arkadaşın arasında kara gözlü, kara saçlı, uzun boylu ve yakışıklı biri hızla sıyrıldı. Polislerin engellemesine zaman bırakmadan omuzuma dokundu ve ‘Biz senin yazılarınla büyüdük Aydın Abi, aramıza hoş geldin. Ben Hrant Dink’ dedi. Bir gazeteciye 12 yıllık göçmenlik yaşamından sonra bundan daha büyük nasıl bir ödül verilebilirdi ki? O gün omuzuma dokunan elin sıcaklığını şimdi bu cevabı yazarken bir kez daha duyumsadım. Onunla böyle tanıştık işte…”   ‘ÇİZGİSİNİ GENÇ HRANTLAR SÜRDÜRÜYOR’   Hrant Dink’in çizgisinin bugün genç Hrantlar tarafından aynı kararlılıkla sürdürüldüğünü söyleyen Engin, Agos’un da Cumhuriyet tarihi boyunca bazen tırmanarak, bazen yumuşayarak ideolojik ve siyasal egemenliğini sürdüren Türk milliyetçiliği karşısında susarak, boyun eğerek, ses çıkarmayarak, itiraz etmeyerek kendini koruduğunu sanan bu tercihe sımsıkı sarılan Ermeni cemaatinden çok farklı bir ses olarak yayına başladığının dile getirdi.   Hrant’ın her daim Ermeni azınlığın bu ülkenin eşit haklı yurttaşları olması gerektiğine inandığını ve bunu cesaretle savunduğunu vurgulayan Engin, şunları ekledi: “Agos, Ermeni cemaatinin sözcülüğünü hatta siyasal, ideolojik ve kültürel yönetimini kendi elinde tutan Patrikhane’ye bir dinsel merkez ve sadece bir dinsel merkez olduğunu, saldırgan olmadan ama geri adım da atmadan hatırlatan bir gazete oldu. Bu çizgi bugün de genç Hrantlar tarafından aynı kararlılıkla sürdürülüyor. Hrant yaşasaydı tek fark, gazetenin künyesinde yayın yönetmeni olarak onun adı yazmaya devam ederdi. Bir de o tadına doyulmaz ve cesur yazılarını okumaya devam ederdik. Onun ötesinde hiçbir şey değişmezdi.”    ‘KAHRI BİR LANET GİBİ DURACAK’   Hrant'la 1990’ların sonunda Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin çalışmaları esnasında tanıştıklarını ifade eden arkadaşlarından Emel Kurma’nın da, hayatta denk geldiğine en mutlu olduğu kişilerden biri Dink.    Kurma’ya göre, çok içten bir insan olarak tanımladığı Hrant, bu memleketi, bu ahaliyi iyileştirmeye çalışan, yeniden dünyaya gözümüzü açmamızı, birbirimize güvenmemizin yollarını sağlamaya çalışan, ezberlerden kurtulmamızı sağlamaya çalışan insanlardan biriydi.   Hrant’ın yine onun deyimiyle ‘yaşadığımız cehennemi cennete çevirmeye’ çalışan insanlardan biri olduğunu söyleyen Kurma, “Onun etkisi ne olursa olsun silinemeyecek bir şey. Öldürülmesinin kahrı da hepimizin üzerinde bir lanet gibi duracak. Şahsen ben öldüğüm güne kadar bu kahırla yaşayacağım. Hayatta hepimizin kalbini, gözünü açması için destek olan kişiler vardır. Hrant, bu memleket için, bir sürü insan için öyleydi. Benim için de böyle biridir” diye konuştu.    BU YIL Kİ ANMA ONLİNE YAPILACAK    Hrant’ın Arkadaşları İnisiyatifi’nden Bülent Aydın ise, Hrant’ı bir “hakikat anlatıcısı” olarak tanımladı.    Bu yılki Hrant Dink anmasının diğer yıllardan farklı olacağını söyleyen Aydın, her yıl Agos Gazetesi’nin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde yapılan anma töreninin bu yıl pandemi nedeniyle çevrimiçi yapılacağı bilgisini paylaştı.   Herkesin 19 Ocak’ta yayınlayacakları internet adresi üzerinden anmaya katılabileceğini ve ‘Buradasın Ahparig’ yazan çevrimiçi pankartlarını Hrant Dink’in öldürüldüğü yere bırakabileceğini belirten Aydın, gün boyunca yapılacak yayınlarda Rakel Dink’in, eşi Hrant Dink’in öldürüldüğü Sebat Apartmanı önünden sesleneceğini, Hrant’ın Arkadaşları adına yapılan anma konuşmasının da yine çevrimiçi olarak yayınlanacağını belirtti.    Aydın, her zamanki gibi bu yılda arkadaşları olarak Hrant’ı her yerde anacak ve adalet taleplerini dile getirmeye devam edeceklerini vurguladı.   MA / Ferhat Çelik