'Devlet hiyerarşisi ırkçılıktan nemalanıyor' 2020-10-20 09:03:37 İSTANBUL – AB’nin 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe gireceğini açıkladığı Göç ve İltica Paktı ile Cenevre Sözleşmesi’nde tanımlanan “İltica haktır” sözünün askıya alınacağını belirten HDK Göç ve Mülteciler Komisyonu üyesi Müge Yamanyılmaz, devlet hiyerarşisinin ırkçılıktan nemalandığını söyledi. Suriye’de yaklaşık 9 yıldır süren iç savaş nedeniyle milyonlarca Suriyeli, Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Mülteciler Derneği’nin 23 Eylül 2020 tarihli verilerine göre, Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı toplam 3 milyon 621 bin 968. Bunun 1 milyon 664 bin 249’unu (yüzde 46,7) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. 0-18 yaş arası çocukların ve kadınların toplam sayısı ise 2 milyon 556 bin 631 (yüzde 70,5). Bu rakamlara kayıt dışı Suriyeliler eklendiğinde de 5 milyonu geçiyor. Mültecilerin büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşurken, ciddi bir iş gücü potansiyeli de bu grubun arasında bulunuyor.    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre, sadece 34 bin 573 Suriyelinin çalışma izni var. Yine birçok Suriyeli, kayıtlı olduğu illerin dışında yaşadığı için Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye gönderdiği yardım fonlarından yararlanamıyor. Çoğunluğu kayıt dışı ve merdiven altı işletmelerde asgari ücret altında çalıştırılan mülteciler, ırkçı saldırıların da hedefinde. Başta iktidar bloğu olmak üzere siyasilerin göçmen karşıtı söylemleri ve yaşanan ekonomik kriz, var olan karşıtlığı daha da derinleştirerek saldırıları arttırıyor.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Göç ve Mülteciler Komisyonu üyesi Müge Yamanyılmaz, Türkiye’nin mülteci politikasını ve karşıtlığını değerlendirdi.    ‘İNSAN TİCARETİ MEŞRULAŞTIRILDI’   Türkiye’nin 5 milyonun üzerinde mülteci bulunmasına rağmen hala bir göç politikasının olmadığını dile getiren Yamanyılmaz, bu süreçte 10 bini aşkın mültecinin Avrupa’ya geçmek isterken, açık sularda yaşamını yitirdiğini söyledi. Bu süreçte AB ile Türkiye arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’na değinen Yamanyılmaz, “Geri Kabul Anlaşması, aslında devletlerarasında insan ticaretinin meşrulaşmış hali oldu. Daha öncesine gidersek Cenevre Sözleşmesi Türkiye’nin batısından gelenlere mülteci statüsü verirken, doğusundan gelenlere ise bu statü verilmiyor. Buna göre Türkiye haklarıyla beraber sadece 50 mülteci barındırıyor. Bu sözleşme, İkinci Dünya Savaşı sonrası insan ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bir sözleşmedir. Dolayısıyla yeni bir sözleşmeye ihtiyaç olduğu ortada” diye konuştu.   ‘ALINAN PARALAR BİLİNMİYOR’   Türkiye’nin mültecileri bir tehdit unsuru olarak AB’ye karşı kullandığının altını çizen Yamanyılmaz, “Suriye, İdlib’de yaptığı katliamlara ses çıkarılmamasını sağlamak üzere bu insanları bir tehdit unsuru olarak kullanıyor” dedi. Türkiye’nin taahhüt ettiği politikaları hayata geçirmeyerek mültecileri idare ettiğini vurgulayan Yamanyılmaz, mülteciler için Avrupa’dan alınan paraların nerelere harcandığının da bilinmediğini söyledi.   ‘UTANÇ PAKTI’   AB’nin geçtiğimiz haftalarda açıkladığı ve 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girecek olan Göç ve İltica Paktı’na da değinen Yamanyılmaz, bu anlaşma ile birlikte Cenevre Sözleşmesi’nde tanımlanan “İltica haktır” sözünün askıya alınacağını söyledi. Yamanyılmaz, “Mültecileri seçerken de gayet ayrımcı pratikler içerisinde olabilirler. Bunun içerisinde ten renginden eğitim düzeyine, yaştan cinsel yönelime kadar hangi kurallara göre mültecileri seçeceklerini bilmiyoruz. Bu durum tamamıyla devletlerin inisiyatifine kalacak. Türkiye de bu ‘utanç paktı’nın gelir elde eden tarafı” diye belirtti.    IRKÇILIK ALARM SEVİYESİNDE    Irkçılığı yükselten politikaların Türkiye’nin yaptığı en iyi işlerden olduğunu sözlerine ekleyen Yamanyılmaz, şöyle dedi:  “Özellikle 2015’ten sonraki uygulamalara bakarsak sürekli bir kutuplaşma yaşanıyor. Burada siyasi kutuplaşmadan bahsetmiyorum, duygusal bir kutuplaşmadan söz ediyorum. Bu duygusal kutuplaşmayı da hayatımızda, her yerde görüyoruz. Bir mahallede emlakçıya gidiyorsunuz ve ev kiralamak istiyorsunuz. ‘Orada Suriyeliler yaşıyor’ diyebiliyor. Yeri geliyor, işçiye ihtiyacımız oluyor, ‘Suriyeli işçi ucuza çalışır’ diye onları çalıştırıyor. Toplumun tamamına empoze edilmiş bir ırkçılıktan bahsediyoruz. Zaten Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri belirli ırksal sözleşmelerle hayata geçmiş durumda. Dolayısıyla buna şaşırmıyoruz ancak bugün artık ırkçılığın alarm seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz.”    ‘10 KİŞİDEN 6’SI SURİYELİLERİ İSTEMİYOR’   Yapılan son anketlerde her 10 kişiden 6’sının Suriyelilerin geri gönderilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade eden Yamanyılmaz, Suriyelileri daha az yetenekli bulanların sayısının ise yüzde 49 olduğunu aktardı. Acil olarak yerel halka ırkçılık karşıtı eğitimler verilmesi gerektiğine dikkati çeken Yamanyılmaz, fakat devlet hiyerarşisinin bundan nemalandığı için devam ettirdiğini belirtti.    ‘KÜRTLERİN HAKLI KAYGILARI VAR’   Parti tabanlarında da durumun aynı olduğunu aktaran Yamanyılmaz, bu durumun Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) tabanına dahi sirayet ettiğini kaydetti. Suriyeliler ile Kürtler arasındaki temasın da az olduğunu kaydeden Yamanyılmaz, “HDP’nin tabanının yoğunlukla Kürt siyasetçilerden oluştuğunu düşünürsek; Kürt halkının bu anlamda ciddi çekinceleri var. Efrin’de biliyoruz ki insanlar zorla yerinden edildi ve oraya Arap Suriyeliler yerleştirildi. Yine zorla yerinden edinme politikalarından, sokağa çıkma yasaklarından biliyoruz ki; insansızlaştırma, yok etme, oraya farklı halkları yerleştirme, kültürel yapı ve değerleri yok etme politikası izleniyor” dedi.    Kürtlerin bu nedenle anlaşılır ciddi kaygılarının olduğunu aktaran Yamanyılmaz, bu kaygıların giderilmesi gerektiğini ifade etti. “Halkların kardeş olduğu”nun bilinmesinin yetmediğini kaydeden Yamanyılmaz, bunun için “eşitlik” talebinin sağlanması gerektiğini dile getirdi. Barış talebinde ısrar edilmesi gerektiğinin altını çizen Yamanyılmaz, “Halkların özgür iradeleri ile kuracakları, Suriyelilerin siyasi bir özne olabilecekleri ve buna yardımcı olmamız gerektiğini kendimize bir görev olarak belirlemeliyiz. HDP tabanında bu eksiklikler varsa bu HDP yönetiminin de eksikliğidir. Aynı zamanda özeleştiri verilmesi de gerekmektedir” diye belirtti.    DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR   Diğer bir konunun ise doğru bilinen yanlışlar olduğunu belirten Yamanyılmaz, şunları ifade etti: “Türkiye’de yaşayanların yüzde 78’i ‘Suriyelilere daha iyi davranılıyor’ diyor. Yani insanlar ‘benim erişemediğim hizmetler Suriyelilere sağlanıyor’ diye düşünüyor. Hâlbuki öyle değil. Türkiye vatandaşı da bugün çoğu zaman sağlık hizmeti alamıyor. Bakıyoruz, Suriyeli olan da alamıyor. Suriyelilerin yaşadıklarına benzer şeyleri bu ülkenin işçileri, emekçileri, yoksulları da yaşıyor. Bu rekabetin aslında yapay bir rekabet olduğunu anlatmak gerekiyor.”   HDK’NİN GÖÇ VE MÜLTECİ POLİTİKASI    HDK’nin göç ve mülteci politikalarına değinen Yamanyılmaz, “Hiçbir mültecinin geri dönüşe zorlanamayacağını eğer buraya geldiyse hoş geldiğini, eğer gitmek istiyorsa yolunun açık olduğunu söylüyoruz. İlticanın bir hak olarak tanınmasını, herkese onurlu yaşam hakkının tanınması gerektiğini söylüyor, bu prensip ile birlikte mücadele etmeye çalışıyoruz. Sınırları kimin açacağı kimin kapatacağı biliyorsunuz ki egemenlerin gözetiminde oluyor. Bir gözetim toplumunun içinde yaşıyoruz denizden geçen mültecileri droneler ile tespit edip onları batırabiliyorlar. Dolayısıyla sınırların böyle bir öldürme kapasitesi olduğunu biliyoruz ve bu nedenle sınırları açın diyoruz” ifadelerini kullandı.    ‘DEVLETLERİN VİCDANINA BIRAKILMAMALI’   Göçmenlerin hiçbir şekilde devletlerin vicdanlarına bırakılamayacağının altını çizen Yamanyılmaz, Ortadoğu’da ki yayılmacı politikaların da bir an önce durması gerektiğini vurguladı. Mülteci haklarının seçim kampanyalarına alet edilemeyeceğini dile getiren Yamanyılmaz, “İYİ Parti’nin, Ümit Özdağ’ın ve AKP’lilerin ırkçı saldırılarını görebiliyoruz. En son Kemal Kılıçdaroğlu Antep’te Suriyelileri gönderme vaadinde bulundu. Bu Türkiye’nin dâhil olduğu uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına aykırıdır. Göçmenlerle ilgili zulüm ve yasadışılığın içinde kim bulunursa onların karşısında biz olacağız” dedi.    MA / Tolga Güney