Garzan Mezarlığı'nda 4 cenazesi çıkarıldı: Bir kez daha nefessiz bırakıldım 2018-01-06 09:03:23 BİTLİS - 20 yıl boyunca verdiği mücadele sonucu iki çocuğu ve iki akrabasının cenazesine ulaşarak Garzan Mezarlığı’na defneden Lütfiye Oruç, “Bir kez daha nefessiz bırakıldım” diyerek cenazelerin neden çıkarıldığını sordu.  Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyündeki Garzan Mezarlığı’nda 267 cenazenin ailelerden habersiz çıkarılarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na ATK) gönderilmesi ve mezarlığın tamamen yıkılması, ailelerin acısını yeniden desti. Mezarlıkta çıkartılan cenazelerin çoğu 90’lı yıllarda toplu mezarlarda defnedilmiş insanlara ait olması ailelerin acısının katladı. Yıllar önce kaybettiği iki çocuğunun ve iki yeğeninin cenazesini bulmak için uzun süre mücadele veren Lütfiye Oruç’un (90), ulaştığı ve gömdüğü cenazelerin yerinden çıkarılmasına “Bir kez daha nefessiz bırakıldım” sözleriyle tepki gösterdi.    AYNI AİLEDEN 6 SİVİL…    1993 yılında boşaltılan köyler arasında yer alan Ahlât’ın Kırıkkaya (Kêrs) köyünde yaşayan Oruç ailesinden 6 sivil öldürülerek köye yakın bir dere kenarına atılır. Bütün köy yakıldıktan sonra Oruç ailesi, Türkiye'deki çeşitli kentlere dağılmak zorunda kalırken, eşini köy boşaltmadan bir yıl önce kaybeden Lütfiye Oruç da 4 çocuğuyla Bursa’ya yerleşir. Oruç, yasağın kalmasıyla 2000’li yıllarda yeniden Ahlat’ta döner.     3 ÇOCUĞU YAŞAMINI YİTİRDİ   Oruç’un ilk çocuğu Etem Oruç 1989 yılında, Kızı Şadiye Oruç 3 kuzeniyle birlikte 1990’lı yıllarda ve en küçük çocuğu Sertip Oruç 1993 yılında PKK’ye katılır. Etem ve Şadiye 1993 yılında yaşamını yitirirken, Sertip, 2008 yılında yaşamını yitiriyor. 2013 yılına kadar 3 çocuğunun cenazesine ulaşamayan Lütfiye Oruç, “Gözümün görebildiği bir yerde mezar taşları olsun” diyerek 20 yılda kaybettiği 3 çocuğunun cenazesini bulmak için mücadele ediyor. Şadiye ve Etem’in cenazelerine 2013 yılında ulaşan anne Oruç, İran sınırında yaşamını yitirdiği belirtilen üçüncü çocuğu Sertip’in cenazesine ise hala ulaşamamış.    20 YIL SONRA AYNI ACI    Garzan’da 2013-2014 yıllarında mezarlığın kurulmasıyla önce büyük oğlu Etem’in cenazesini Bitlis’te bulan getiren anne Oruç, daha sonra kızı Şadiye’nin ve iki kuzenin cenazesini Siirt’in Eruh ilçesine bağlı bir köyde bulup aynı mezarlığa defnediyor. Yaşamının büyük bir bölümünü göç, yoksulluk ve kaybettiği çocuklarını arayarak geçiren anne Oruç, yakalandığı hastalıklardan dolayı yaşamını güçlükle idare ediyor. Uğruna çok fazla acıya katlandığı köyünü bırakamadığını ve her fırsatta oradaki eve gittiğini anlatan Oruç, “Unutmadığım ilk acı köyde bize yaşatılan o acılardı” diye konuştu. Anne Oruç, “Köye her gittiğimde aynı acıyı yaşıyorum ama gitmekten de vazgeçmiyorum. Gitmesem boğuluyorum” diyor.   ‘BİR KEZ DAHA NEFESSİZ BIKARILDIM’   Acısına acı katıldığını dile getiren anne Oruç sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir şeyi eskisi gibi hatırlamıyorum. İnsan nasıl olur da bu kadar çok acı yaşayıp ayakta durabiliyor, asıl ona şaşırmak lazım. Benim o mezarlıkta iki çocuğum değil, aslında 4 mezarım var. Kızım Şadiye gittiğinde 3 kuzeniyle birlikte katılmıştı. Yıllar sonra Şadiye ve iki kuzenin cenazelerini Siirt’in Eruh ilçesine bağlı bir köyde bulduk Bitlis'e getirerek Garzan Mezarlığı'na defnettik. Dördü de benim çocuklarımdır. Mezarlığa zarar verilmeden önce en azından gidip başlarında onlarla konuşuyor ve ağlıyordum. Şimdi öyle bir imkanım da kalmadı. Daha önce mezarlığa zarar verildiğinde oraya gittik ve mezar taşlarının kırıldığını gördüm. Cenazelerin mezarlardan çıkarıldığını yeni duydum.  Zaten hepsi 1990’lı yıllarda hayatını kaybetmişti. Biz çocuklarımızın cenazelerini bulduğumuzda sadece kemik kalmışlardı. Şimdi soruyorum; tekrar o kemikleri niye çıkardınız? Bir anne olarak bunun cevabını bekliyorum. Şuan kalbim sıkışıyor, bir kez daha nefessiz bırakıldım. Tek isteğim, onları görebileceğim, ziyaret edebileceğim bir yerde olmalarıydı ama o da çok görüldü.”    Oruç ailesi, savcılığa ve İHD’ye cenazelerini alabilmek için başvuruda bulunacaklarını belirtti.    MA / Nimet Ölmez