Anayasa Mahkemesi AİHM kararını ilk kez tanımadı 2020-07-14 17:13:59   DİYARBAKIR - Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği bir kararın uygulanmaması için ilk defa karar aldı.   Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Van Vergi Mahkemesi Hakimi görevini yürüttüğü sırada gözaltına alınan Yıldırım Turan’ın Fethullah Gülen yapılanması kapsamında gözaltına alınarak tutuklanmasında “tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” yönündeki kararının uygulanmaması yönünde karar aldı.    Karar, Türkiye’nin AİHM’in zorunlu yetkisini tanıdığı 28 Ocak 1990'dan bu yana AİHM kararının uygulanmasına ilişkin alınan ilk karar oldu.   Anayasa Mahkemesi’nin AİHM’in “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” yönünde karar verdiği Yıldırım Turan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) İkinci Dairesinin 16 Temmuz 2016 tarihli kararı ile Van Vergi Hakimi olarak görev yaptığı sırada “FETÖ/PYD” bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldı. Turan, aynı gerekçeyle 24 Ağustos’ta işten çıkarıldı, karar 29 Aralık 2016’da kesinleşti.   İLK DURUŞMADA TAHLİYE EDİLDİ   Turan, Van 20 Temmuz 2016’da Van 2. Sulh Ceza Hâkimliğine tarafından “terör örgütüne üye olma ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından tutuklandı. Turan, Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Aralık 2017’de görülen ilk duruşmada tahliye edildi.   Turan’ın Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi devam ederken, Turan, “suç işlendiğine dair somut bir delil bulunmadan ve mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklandığını belirterek “kişi hürriyeti ve güvenliğini hakkının ihlal edildiği” ileri sürerek hukuki süreç başlattı.   İç hukuk yollarının tükenmesiyle Turan AİHM’e ihlal başvurusunda bulundu. AİHM, Turan’ın haklı bularak “hürriyet ve güvenliği hakkının ihlal” ihlal edildiği yönünde karar aldı.   Ancak kararın uygulanmaması nedeniyle Turan Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi ilk kez, Anayasa’da iç hukukun üzerinde bir statü tanınan AİHM’in aldığı bur kararı tanımadı.   ‘GÖREV DEĞİL, KİŞİSEL SUÇ’   Kararı’nda Turan’ın “terör örgütü üyeliğiyle” suçlandığına işaret eden Anayasa Mahkemesi, Turan’ın suçlandığı konunun görev suçu değil kişisel suç olduğuna işaret etti. Türk hukukunda yargı mensuplarının tutuklanmasına ilişkin kanun hükümlerinin yorumlanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu gücü makamlarına ve nihai olarak mahkemelerine ait bir yetki olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin yorumunun AİHM içtihadıyla çelişmemesine de özen göstermiştir. Esasen Sözleşme ile tesis edilen denetim/yargılama mekanizmasının temel amaçlarından biri insan hakları alanında ortak bir Avrupa standardının oluşturulmasıdır. Buna göre Anayasa Mahkemesinin temel hak ve özgürlüklere yönelik değerlendirmelerinde AİHM içtihadını göz önünde bulundurması insan haklarına ilişkin konularda ulusal hukuk ile uluslararası hukuk arasında yaşanması muhtemel çelişkileri en aza indirme rolünün de bir gereğidir. AİHM’in kesinleşmiş kararları bağlayıcı olmakla birlikte, Türk hukukunda yargı mensuplarının tutuklanmasına ilişkin kanun hükümlerinin yorumlanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu gücü makamlarına ve nihai olarak mahkemelerine ait bir yetkidir. Türk mahkemelerinin ulusal hukuka ilişkin yorumlarının Sözleşme’de güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğini incelemek AİHM’in yetkisinde ise de AİHM’in ulusal mahkemelerin yerine geçerek ulusal hukuku ilk elden yorumlaması uygun görünmemektedir. Türk hukukundaki kanun hükümlerinin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM'e göre çok daha iyi konumdadır. AİHM'in Türk hukukundaki kanun hükümlerini yorumlayarak yargı mensuplarının tutuklanmalarının ulusal hukuka uygun olmadığı yönünde ulaştığı tespitin Sözleşme’nin yorumlanmasıyla ilgili olmadığının altı çizilmelidir. Esasen anılan tespit Türk hukukunun ne olduğuyla ilgili bir yargı içermektedir. Bu husus, konunun AİHM kararları sonrasında Anayasa Mahkemesi tarafından yeniden incelenmesinin de temel nedenini oluşturmaktır. Bu itibarla başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Türk yargı organlarının ulusal hukuka ilişkin tespit ve değerlendirmelerinde AİHM'in Türk hukukuyla ilgili yaptığı yorumdan farklı bir sonuca ulaşması, AİHM kararlarının Türk hukuk sistemindeki yeri ve önemiyle çelişen bir durum olarak kabul edilmemelidir.”   Anayasa Mahkemesi, Tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.