'Kadınlar krizin faturasını ödememek için daha fazla örgütlenmeli'

img

İSTANBUL - Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği'ni fabrikalarda çalışan kadınların sorunlarına çözüm bularak dayanışmak ve kadına yönelik şiddet ile çocuk istismarında farkındalık yaratmak amacıyla kurduklarını anlatan Dernek Başkanı Adile Doğan, "Kadınlar krizin faturasını ödememek adına daha fazla örgütlenmeli" dedi. 

İstanbul’un Pendik ilçesinde oturan ve çevre ilçelerdeki fabrikalarda çalışan kadınların sorunlarına çözüm bulmak ve onlarla dayanışmak amacıyla kurulan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, kurulduğu 2013 yılından bu yana pek çok çalışmaya imza attı. Ev emekçisi ve işçi kadınların bir araya gelerek sosyalleşebildiği ve dertlerini konuşarak çözüme kavuşturmayı amaçlayan dernek, müzik ve folklor eğitiminin yanı sıra sağlık seminerleri de gerçekleştiriyor. Dernek, ayrıca kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı konusunda da farkındalık yaratarak kadınların örgütlenmesine katkıda bulunuyor.
 
Derneğin başkanı Adile Doğan, derneğin kuruluş hikayesi ve dernek bünyesinde yaptıkları çalışmaları anlattı.
 
‘BİRÇOK MESELEYE DAİR SÖZ SÖYLEMEYE ÇALIŞAN BİR DERNEĞİZ’
 
5 yıl önce kurulan dernek bünyesinde çok fazla çalışma yürüttüklerini söyleyen Doğan, işçi emekçi kadınların yan yana gelebildiği ve sorunlarına beraber çözüm olabildikleri bir derneğin mahallelerinde yer almasının son derece önemli olduğunu belirtti. “Mahalleden doğru kadınların yaşadığı sorunlardan başlayarak Türkiye’de yaşanan birçok meseleye dair söz söylemeye çalışan bir dernek olduk” diyen Doğan, yaptıkları çalışmalara ilişkin de, “Burada kadınlara yönelik sosyal etkinlikler yapıyoruz. Müzikten, folklora çeşitli seminerlerden panellere kadar birçok iş yaptık ve hala yapmaya devam ediyoruz. Onun yanı sıra özellikle fabrikada çalışan kadın işçilerin çalışma koşullarının ağırlığına dikkat çekecek, farkındalık yaratacak çalışmalar da yürütüyoruz. Böyle olunca kadınlar fabrikalarda yaşadıkları sorunlarla birlikte derneğe ulaşıyorlar ve onların sorunları etrafında neler yapabiliriz diyerek dayanışmayı güçlendiriyoruz” dedi.
 
‘ÇÖZÜM OLMAYA ÇALIŞIYORUZ’
 
Derneklerinin fabrikada tacize uğrayan işçi bir kadına dayanışma göstermesinin, sorunlarını çözüme kavuşturmasının diğer kadınlara da örnek oluşturarak güç verdiğine vurgu yapan Doğan, “Öte yandan işçi kadınlar sendikalaşıyorsa da destek sunduğumuz işler yapıyoruz. Diğer yanıyla da kadına yönelik şiddet, çocuklara yönelik istismar maalesef bizim mahallemizde de sayıca çok fazla. 500’ün üzerinde bu anlamıyla derneğimize ulaşan olay var. Derneğimiz kurulduğundan beri en son Helin Palandöken olmak üzere bu bölgede 10 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu dernek buralardan ses  yükselterek muhakkak sözünü söylemiştir. Sadece sözünü söylemekle kalmamış kadınları aynı zamanda kendilerine ve bedenlerine yönelik şiddete karşı örgütlemeye de çalışıyor” diye belirtti. 
 
‘BURASI DAYANIŞMA DUYGUSUYLA AYAKTA DURUYOR’
 
Derneklerinin iyi bir dayanışma örneği olduğunu ifade eden Doğan devamla şunları söyledi: “Şiddete uğradığı için derneğe ulaşmış, sorunu çözmüşüz ya da çözememişiz önemli değil burada dayanışmanın bir parçası olan birçok kadın arkadaşımız var. Burada eğlenceli ve keyifli işler de yapıyoruz. Örneğin 25 Kasım, 8 Mart ve kendi yıldönümlerimizde ya da herhangi bir kadın arkadaşımızın doğum gününü kutlayacaksak onu bile yine dayanışma ve yan yana gelerek eğlenerek yapıyoruz. Zaman zaman kadınları mahallenin dışına çıkarıp farklı yerlere gezmeye ya da piknik ve kahvaltılara gidiyoruz. Bunların hepsini dayanışmayla yapıyoruz. Burayı da zaten kadınlar kendi dayanışma duygusuyla ayakta tutuyor. Bütün ekonomik giderleri vs. dayanışmayla çözüyoruz. Herhangi bir yerden destek almadan yalnızca kadınların desteği. Sadece birkaç kadının fikriyle değil, 300’e yakın kadının bir araya geldiği, kafa yorduğu nasıl yaparız dediği bir mekan. O yüzden de kadınlar buraya sahip çıktı ve çıkmaya da devam ediyor. Dişinden tırnağından ayırarak, 5 lirasını kenara koyarak derneği besleyip katkı sundu ve bu hala devam ediyor.” 
 
‘KADIN DAYANIŞMASI YAŞATIR’
 
Yıllardır kurulmuş olan dayanışma ağını daha da büyütmek istediklerini ve kadınların kendi sorunları etrafında örgütlenmesini esas aldıklarını sözlerine ekleyen Doğan, “Çünkü biz örgütsüzsek hiçbir şey yapamıyoruz. Örgütlü bir güçle kadınların yaşadıkları sorunlara müdahale etmek, sözünü söylemek her zaman önem kazanmıştır. Biz 5 yıllık deneyimimizde bunu çok fazla gördük ve deneyimledik. Bunun katlanarak devam etmesini istiyoruz. Çünkü kadın dayanışması yaşatır” dedi.
 
‘KADINLAR BU KRİZ BİZİM KRİZİMİZ DEĞİL DİYOR’
 
Mahallelerinde ve çevre illerdeki fabrikalarda ağır çalışma koşullarında çalışan çok fazla kadın olduğunu ve yaşanan ekonomik krizden fazlasıyla etkilendiklerini  hatırlatan Doğan, bir yandan da emek mücadelesi veren kadınlara krizin faturasının kesilmeye çalışıldığını söyledi. Yaşanan krizin kadınlar tarafından nasıl görüldüğüne ilişkin de konuşan Doğan, “Memlekette döviz kuruyla başlamış gibi görünen bir kriz söz konusu ama bunun böyle olmadığını elbette biliyoruz. Sermayenin aşırı kar hırsının, daha fazla kazanmanın krizi bu ve bu krizin faturasının bir şekilde emekçilere yığma planı var. Biz bunu 2001 ve 2008 krizinde de özellikle kadınlar olarak çok ağır bedellerini de ödeyerek yaşadık. Bu dönem bu kadar canlıyken hemen peşinden 2018 krizinin gelmesiyle birlikte yine en başta etkilenen işçi kadınlar oldu. Bir süre sonra bu durum kendi yaşamlarından pazar fiyatlarından tutalım mutfağına o kadar can alıcı bir şekilde yansıdı ki artık sorgulamaya da başladı kadınlar. ‘Bu kriz bizim krizimiz değil, biz dün de asgari ücretle yaşamımızı sürdürüyorduk bugün de aynı şekilde yaşıyoruz’ diyor. Dolayısıyla biz bu krizin faturasını ödemeyeceğiz. Bunun koşullarını oluşturmamız lazım” sözleriyle ifade etti.
 
‘KRİZİN EKONOMİK ŞİDDET OLARAK KADINA YANSIYACAĞI AÇIK’
 
Doğan son olarak şöyle konuştu: “Eğer örgütsüz ve dağınık durmaya devam edersek bu krizin faturasını ne yazık ki biz ödeyeceğiz. Çünkü patronlar öte taraftan gayet örgütlü duruyor. Krizin faturasını ödememek adına da bir sürü yol buluyorlar. İşte işsizlik fonunun sermayeye devredilmesi gibi belki gelecekte işçilerin kıdem tazminatının gündeme kaldırılmak üzere gelmesi ve en önemlisi kadınların yaşamına nasıl yansıyacağını biliyoruz ve yaşadık. En başta işten çıkarılanların kadın olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Kadın krizden kaynaklı kendi yaşamından birtakım kısıtlamalara gidiyor. Kendine alışveriş yapmıyor. Oradan arttırıp çocuğuna ekmek parası bulmaya çalışıyor. Her anlamda kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin ağır olduğu bir memlekette yaşıyoruz ve bunun ekonomik şiddet olarak kadınlara döneceği çok açık. 
 
Bizim derneğimizin burada üstleneceği en önemli işlerden bir tanesi kadınların krizin faturasını ödememek adına acil talepler etrafında örgütlenmesi ve buradan müdahale etmesi gerektiğidir. Çünkü yarın öbür gün bir fabrikadan 5 işçi atılıyorsa bunun 3 tanesi kadın işçi olacağını biliyoruz. Bunun nedeni de kadını yok sayan politikalardan kaynaklı. Örgütsüzse bunu yaşayacak ama örgütlüysek ve mücadelenin bir parçası haline geldiysek hayatımızdaki değişiklikleri görürüz. Yoksa sermaye bu dönem kadın erkek ayırmadan haklarımıza saldıracak. Zaten var olan sorunların üzerine bunlar da eklenince kadının sorunu biraz daha artmış olacak. Ondandır ki kadınlar krizin faturasını ödememek adına daha fazla örgütlenmeli.”
 
MA / Necla Demir