'Yurttaşlar devlete değil, devlet yurttaşlara destek olmalı’

img
İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyurulan "Toplumsal Dayanışma ve Yardım Kampanyası"na tepki gösteren siyasiler, yurttaşların devlete değil, devletin yurttaşlara destek olması gerektiğini belirtti. 
 
Koronavirüs salgını sonrası alınan kısıtlama kararlarıyla birçok yurttaş ekonomik olarak zorlanmaya başladı. İçişleri Bakanlığı kararnamesiyle kapatılan on binlerce kafe, restoran gibi işletmelerin işçilerinin yanı sıra birçok fabrikada da işçiler işten çıkarıldı ya da ücretsiz izne gönderilmeye başlandı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında alınması gereken önlemlerin içerisinde işçilerin iş güvencesi ve hane gelirinin korunmasını istedi. 
 
Koronavirüs ile mücadele kapsamında daha önce "Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketini açıklayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son konuşmasında da şirketlere sigorta prim borçlarının ertelenmesi gibi önlemler açıkladı. Yine "Toplumsal Dayanışma ve Yardım Kampanyası" başlattıklarını açıklayan Erdoğan, kampanyaya destek çağrısı yaptı. Başlatılan bu yardım kampanyasına tepki gösteren siyasiler ise, yurttaşların devlete değil, devletin yurttaşlara destek vermesi gerektiğini dile getirdi.
 
GÜLÜM: KABUL EDİLEMEZ
 
Halkların Demokratik Partisi  (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, devletin bütün olanaklarını halka açarak halkın sağlığını ve güvenceli yaşam hakkını koruyacak bir zemin yaratması gerektiğini belirtti. Salgın sonrası birçok yurttaşın işsiz kaldığını ya da ücretsiz izne çıkarıldığına dikkat çeken Gülüm, “Seyyar satıcılık yapan, günübirlik çalışan milyonlarca insanın şuan hiçbir geliri yok. Yine kadınların bir geliri yok ve gelirsiz olmaktan kaynaklı başka türlü bir şiddet biçimine de maruz kalıyorlar” dedi.
 
 Yurttaşların beklentisinin yoksullara bütçe ayrılması ve bu ödemelerin hızla yapılması olduğunu söyleyen Gülüm, iktidarın tam tersine halkan para istediğini ifade etti. HDP’li vekil, dünya ülkelerinin halkın gelir kaybı olmaması için bütçe ayırırken, Türkiye’de ise önceki süreçlerde olduğu gibi işin malinin yükünün yine halka yüklendiğini kaydetti. Gülüm, “Devletin görevi halkın üzerinden para toplamak değil. Tam tersine halktan bugüne kadar topladığı ve kendi sermaye gruplarına verdiği paraları alıp halk için kullanmaktır. Bu çağrı kesinlikle kabul edilemez” diye konuştu.
 
TÜMÜKLÜ: SADECE KENDİLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de, sistemin milyonlarca emekçiyi, yoksulu hiçbir şekilde düşünmediğini bir kere daha gördüklerini söyledi. İktidarın her kurgusunu kendi örgütlenmesini, yandaş sermayesini kurumak için kurduğunu vurgulayan Tümüklü, “Bu zamana kadar olağanüstü koşullar için topladıkları bütün vergilerin, haraçların hepsinin kaynağının bugün için olmadığını görüyoruz. Çünkü bu kaynakları bir şekilde kendi geleceğini kurtarmak için savunma ya da savaşa harcadılar” dedi. 
 
Bu nedenle yapılan çağrıya şaşırmadıklarını ifade eden Tümüklü, koronavirüs salgınına karşı hazır olmayan, halkı şiddet yoluyla baskı altında tutmaya çalışan bir rejim ile karşı karşıya kalındığını kaydetti. Tümüklü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurttaşları zekatla, duayla süreci atlatmaya ikna etmeye çalıştığını belirterek, “Ama cin şişeden bir kez çıktı. Egemenlerin aslında ne kadar ikiyüzlü ve emekçileri düşünmediğini, sadece kendilerini düşündüğünü bir kez daha görmüş olduk” diye konuştu. 
 
GÜNAY: DEVLET YARDIM İSTEME KURULUŞU DEĞİLDİR
 
Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay ise, başlatılan yardım kampanyasının baştan beri atılan adımların bir devamı olduğu görüşünde. Halkın sağlığının korunması için alınması gereken önlemlerin ısrarla tercih edilmediğini söyleyen Günay, “Halkın sağlığının korunmasıyla alınacak ekonomik tedbirlerin bire bir uyumlu olması gerekiyor. Birini eksik bıraktığınızda diğeri zaten tamamlanamıyor. Yani ‘Evde kal’ çağrısı yapılan insanlara aynı zamanda işe gitmediklerinde hayatlarını nasıl devam ettireceğine dair bir öneri sunmanız ve somut olarak bu konuda teşvik etmeniz gerekir” ifadelerini kullandı.
 
Yapılan yardım çağrısının da halkın sağlık hakkının korunması tutumundan ve salgının önlenmesi amacından oldukça uzak olduğunu belirten Günay, şunları söyledi: “Kısacası devlet vatandaştan yardım isteme, toplama kuruluşu değildir, olmamalıdır. Vergilerimizin gittiği, toplandığı kaynaklar hangi günler, zamanlar için toplanmaktadır. Bu soruyu tekrar tekrar sormaya devam ediyoruz ve edeceğiz.”
 
ŞENOĞLU: SORUMLULUK YURTTAŞLARA YÜKLENİYOR
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu da, başlatılan yardım kampanyasının etik ve ahlaki olmadığını söyledi. Hükümetin bu çağrıyı para olmadığı için yapmadığını vurgulayan Şenoğlu, “On milyarlarca lira inşaat şirketlerine veriliyor. Suriye’de, Libya’da çetecilere ödenen maaşlar var. Zenginlerden, sermayedarlara yapılan vergi kesintilerinden vazgeçilsin. Kanal İstanbul gibi yerlere milyarlar harcanıyor, onlardan geri dönülsün. Türkiye adına onlar geri alınsın, böyle olanaklar var” ifadelerini kullandı. 
 
Bu çağrının halka ‘kendi başının çaresine bak’ demek olduğunu belirten Şenoğlu, “Bu yönetim zihniyeti ile biz daha önce de karşılaştık. Van’daki çığ felaketinden sonra da çıkıp halka yardım çağrıları yapılmıştı. Daha önce yurttaşlardan doğal afet ve başka şeyler için trilyonlarca lira toplandı. Bu paralar nerede?” diye sordu. Bütün sorumluluğun halkın sırtına yüklemesinin kabul edilemez olduğunu belirten Şenoğlu, başka ülkelerin yurttaşlarından İBAN numarası isterken, Türkiye’de tam tersinin yapıldığının altını çizdi. 
 
MA / Tolga Güney