Salim Kaplan: Yolsuzlukların asıl sorumlusu iktidarın kendisi

img

İSTANBUL - Kayyım atanan belediyelerde yaşanan yolsuzlukların tek sorumlusunun iktidar olduğunu kaydeden HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Salim Kaplan, "Kayyımlarda bir gün kendilerinden hesap sorulmayacağına dair bir algı oluşmaya başlamış" dedi. 

Son yerel seçimlerin (31 Mart 2019) ardından el değiştiren belediyelerde yolsuzluk tartışmaları devam ediyor. AKP’nin elinde olan belediyelerde Sayıştay raporlarına yansıyan yolsuzluklara ilişkin ya hiçbir yasal süreç işlemezken, muhalefetin elindeki belediyelerin içinde müfettiş eksik olmuyor. 
 
2016 yılından itibaren Mardin, Diyarbakır, Van gibi büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere 95 belediyeye kayyım atandı. Atanan kayyımların daha sonra yaptıkları yolsuzluklar belgeleriyle ortaya çıkarken, savcılar yolsuzluklara ilişkin tek soruşturma başlatmadığı gibi usulsüzlükleri ortaya çıkaran gazeteciler yargı kıskacında. 2016 yılından itibaren atanan kayyımların belediyelere ciddi zarar verdiğini ifade eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Salim Kaplan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 25 yıldır AKP tarzı kesim tarafından yönetildiğini, bu 25 yılda belediyenin sadece 28 milyar liralık borcunun olduğunu ifade etti. Kaplan, Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinde 30 aylık kayyım döneminde 3 buçuk milyar civarında borcu olduğunu kaydetti.
 
‘KAYYIMLAR 100 YILLIK POLİTİKANIN DEVAMDIR’
 
Kayyımları sadece seçme ve seçilme hakkının gaspı üzerinden değerlendirmediklerini ifade eden Kaplan, kayyımların aynı zamanda asimilasyon politikalarına da hız verdiğini belirtti. Türkiye’de bir kayyım rejimi kurulduğunu dile getiren Kaplan, “Kayyımlar umumi müfettişliklerin bir devamıdır. Kürt halkı ile birlikte demokrasi ve özgürlük mücadelesi vermiş tüm halklara yönelik 100 yıldır aralıksız devam eden asimilasyon politikasının bir devamıdır. Bu kayyım rejimi Kürt düşmanlığını inşa ediyor ve bir kırım politikasını hedefliyor” diye belirtti. 
 
Kayyımların aynı zamanda yağma, talan, hırsızlık ve rüşvet sistemi haline geldiğine dikkati çeken Kaplan, “2014 yılında Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) kazanmış olduğu belediye sayısı 102’dir. 11 Eylül 2016 tarihinde 264 sayılı KHK’lara dayandırılarak 95 belediyemize kayyım atandı. O tarihten 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kadar kayyımlar 30 ay boyunca belediyeleri yönetti. 31 Mart yerel seçimlerinde kayyım atanan 65 belediyeyi tekrar kazandık. 7 belediyemiz seçilen başkanlar KHK’lıdır diye yeniden gasp edildi. Geriye kalan 59 belediyeye kayyımlar tarafından bırakılan toplam borç 5,7 milyar liradır. Sadece bunun anlaşılabilir olması için belki bir kıyaslama yapmakta ihtiyacı var. İBB’yi AKP 25 yıl boyunca yönetti. Bu 25 yıl içerisinde İDO’nun yenilenmesi, Marmaray, tramvay gibi devasa projeler yapıldı. Bunun yanı sıra TÜRGEV, Okçular Vakfı, Ensar Vakfı gibi dernek ve vakıflara akıtılan milyonlarca lira var. Halen dışarıda olan belediyeye ait araçların da nerede olduğu bilinmiyor. Tüm bunlara rağmen İBB’nin 25 yılda yapılan borcu 28 milyardır. Bir de bizim belediyelere bakalım sadece 30 ayda 5,7 milyar lira borç bırakıldı” diye konuştu.  
 
‘TEK BİR ÇİVİ ÇAKMADILAR’
 
Kayyımların belediyelere devasa borçlar bıraktığını, ancak halka hizmet konusunda tek bir çivi bile çakmadıklarını aktaran Kaplan, hizmet adı altında yapılan işlerin tümünün de Kocaeli, Ankara, İstanbul gibi büyükşehir belediyeleri tarafından yapıldığını dile getirdi. Türkiye’de nüfus yoğunluğuna göre ne fazla borçlu olan ilçe belediyesinin Siirt’in Kurtalan Belediyesi olduğunu, onun da toplam borcunun 255 milyon civarında olduğunu dile getiren Kaplan, Yüksekova gibi küçük bir ilçeye bırakılan borç miktarının ise 682 milyon lira olduğunu dile getirdi. Belediyelerin kapısına 17 yıl boyunca kilit vurulup sadece borçların ödenmesi için çalışılsa bile yaratılan borçların ödenemeyeceğini belirten Kaplan, Diyarbakır kayyımının 354 bin liraya mal edilebilecek sokakların aydınlatma sistemini bir buçuk milyona liraya mal ettiğini, bu örneğin bile kayyımların halen yolsuzluklarına devam ettiğini ifade etti.
 
‘HUKUK İLE İZAH EDİLEMEZ’
 
Bir belediye başkanının görevden alınabilmesi için başkanın kendi görev sınırları içinde suç işlemiş olması gerektiğini ifade eden Kaplan, şöyle devam etti: “2016 yılında hem de bu dönemki kayyımlara baktığımızda tek bir arkadaşımıza dair en ufak bir yolsuzluk ya da rüşvete yönelik açılmış soruşturma, kovuşturma ve yargılama yok. Peki, ne yaptılar? 5393 sayılı Belediyeler Kanunu 45’inci maddesine ek olarak eğer ‘terör’ ile iltisaklı suçlardan kaynaklı bir soruşturma açıldıysa belediye başkanı hakkında direkt görevden alıp onun yerine kayyum atama yetkisini getirdiler. Tutuklu bulunan 23 belediye eşbaşkanımızın dosyaları hukuk ile izah edilebilecek tek bir fezleke ya da tek bir savcılık mütalaasını bulamıyorsunuz. Örneğin Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanımız Ahmet Türk kayyıma gerekçe gösterilen davadan beraat etti. Yine 2016 yılında tutuklanan arkadaşlarımızın birçoğu tüm bu suçlamalardan beraat ettiler.” 
 
‘İKTİDAR YOLSUZLUKLARIN İÇİNDE’
 
Kayyım atanan belediyelerde yapılan yolsuzlukların önünü açanın iktidarın ta kendisi olduğunun altını çizen Kaplan, şunları söyledi: “17-25 Aralık yolsuzluk operasyonuyla açığa çıkmış ve kayyımlar üzerinden de artık ayyuka çıkmış tüm yolsuzlukların müsebbibi iktidarın kendisidir. Bakın artık kayyım olsun olmasın özellikle Kürdistan’da yerel mülki amirler yolsuzlukları çok aleni bir şekilde yapıyorlar. Bir gün kendilerinden hesap sorulmayacağına dair bir algı oluşmaya başlamış. Ancak bu kayyım rejimi halka mutlaka hesap verecek, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.”
 
MA/ Erdoğan Alayumat