DBP Eş Genel Başkanı Arslan: Ulusal birlik ruhuyla kongreye gidiyoruz

img

DİYARBAKIR- Partisinin 30 Kasım'da yapacağı 5'inci Olağan Genel Kongresi'ne ilişkin konuşan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Kürtler arasında ertelenmeyecek acil olan ulusal birlik ruhuyla kongreye gittiklerini söyledi. 

 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), "Ulusal birlik ruhuyla özgürlüğe yürüyoruz" şiarıyla 30 Kasım'da 5'inci Olağan Genel Kongresi'ni gerçekleştirecek. Kongre kararı, 17 Ekim'de Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından yapılan Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) alındı. 
 
DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, yapılacak kongreye ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu. 
 
Arslan, AKP'nin geliştirdiği baskı ve antidemokratik uygulamalardan kaynaklı demokratik siyasetin Türkiye'de anlamını yitirdiğini söyledi. Demokratik siyaset alanının daraltılmasının altındaki nedenlere dikkati çeken Arslan, "Bu uygulamaların bizler açısından tek bir anlamı vardır. AKP'nin demokratik siyasete ve seçime bir anlam yüklememesidir. Tek adam rejimiyle Türkiye'yi yönetme iddiasını her geçen gün yasaları ayaklar altına alarak topluma ve siyasi partilere dayatmasından kaynaklıdır" dedi. 
 
'TÜRKİYE'Yİ DEMOKRATİKLEŞTİRECEKTİR'
 
Söz konusu Kürt partileri olunca mevcut muhalif partilerden daha fazla baskının uygulandığını dile getiren Arslan, AKP'nin 4 Kasım 2016 tarihinden itibaren de muhalif partilere ve özelde de Kürt demokratik siyasetine yoğun bir baskı geliştirdiğine işaret etti. Tüm baskılara rağmen demokratik siyasette ısrarcı olduklarını kaydeden  Arslan, bundan kaynaklı da kongre kararı aldıklarını söyledi. Arslan, DBP olarak Kürt sorunun demokratik çözümü ve Kürtlerin kendi statülerini kazanması için demokratik yollarla mücadele ettiklerinin altını çizdi. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve toplumsal sorunların çözümü için üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirme iddiasını ortaya koyduklarını kaydeden Arslan, partilerinin kriminalize edildiğini, ancak ülkenin asli unsuru olduklarını kaydetti. Arslan, "Cumhuriyetin kuruluşundan beri kendini ifade edemeyen tüm azınlıkların, kültürlerin, inançların kendi kendini bu ülkenin asli unsurları olarak görmeleri için bir çaba harcıyoruz. Bu yaklaşım hem Türkiye'yi demokratikleştirecektir hem de ezilmiş, ötekileştirilmiş ve yok sayılmış tüm kesimleri bu ülkenin asli unsuru haline getirecektir" dedi. 
 
'DEMOKRATİK SİYASETTE ISRARCIYIZ'
 
DBP'nin Türkiye'deki mevcut tekçi anlayışına karşı demokratik, eşit ve özgür bir ortamın gelişmesi için mücadele ettiğini belirten Arslan devamla şöyle konuştu: "Uzun yıllardan beri demokratik siyaset alanında tüm engellemelere rağmen DBP olarak bizler, halklarımıza karşı duymuş olduğumuz sorumluluk gereği demokratik siyaset alanında ısrar ettik. Bundan kaynaklı da çok zorlu şartlarda mücadele etmeye çalışıyoruz" dedi. Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'in de aralarında olduğu birçok yöneticilerinin, PM ve MYK üyelerinin cezaevinde olduğunu kaydeden Arslan, "Ne yazık ki AKP, partimizi işlevsizleştirmek için bunları yapıyor. Tutuklamalar ile partimizi çalışamaz hale getirmek istiyor. Buna rağmen demokratik siyaset alanın açık kalması gerektiğini ve demokratik siyasetin yürütülerek sorunların çözümüne inandığımızdan kaynaklı kongremizi gerçekleştireceğiz. Türkiye'deki toplumsal sorunlar ve Kürt sorunu hakkında düşüncelerimizi ifade etmeye çalışacağız." 
 
'HDP LEHİNE GERİ ÇEKİLDİK'
 
Arslan, kongre çalışmalarına başlamadan önce Kürt partilerinin ve kurumlarının yaşadığı sorunlara ilişkin ilgili kurumlarla tartışmalar gerçekleştirdikleri bilgisini de verdi. Arslan, "DBP, Türkiye ve Kürdistan'ın birçok yerinde etkin ve yaygın bir örgütlenme sistemine sahipti. Kongre öncesi birçok il ve ilçe örgütlerimizi feshettik. Sadece Antep, Diyarbakır, Van ve Mardin illerindeki il ve ilçe yönetimlerini koruduk. Bunun nedeni ise Türkiye'de özellikle Kürt demokratik siyasetine yönelik çok ciddi yönelimler var. Bugün bizler demokratik Kürt siyaseti ve Türkiye'deki muhalif siyaseten ana muhalefet rolünü üstlenen bir HDP gerçekliği var. Biz de HDP'nin ana omurgasını oluşturan bir partiyiz. Hem Kürt sorunun çözümü konusundaki görüş ve düşüncelerimiz hem de Türkiye'deki tüm sorunlarıyla ilgili en güçlü kitleye sahip olan parti DBP'dir. HDP'nin bu süreçte özellikle son süreçte göstermiş olduğu başarı, HDP fikriyatının her geçen gün toplumda kabul gördüğünü ve kökleştiğini, artık değişmez bir realitesi olduğunu kanıtlamıştır. DBP olarak HDP fikriyatının ve tüm sorunların çözümü için var gücümüzle örgütlü yapılarımızı HDP'ye kanalize ederek, HDP fikriyatını Türkiye'de oturmasını ve demokratik bir mücadeleyi HDP çatısı altında vermeyi kararlaştırmıştık. Bundan kaynaklı da yaygın örgütlenme pozisyonumuzu değerlendirmek zorunda kaldık. Birçok alanda HDP'nin lehine geri çekilme kararını uygulamaya koyduk" diye belirtti. 
 
'SÖZÜMÜZÜ SÖYLEYECEĞİZ'
 
Türkiye'deki toplumsal sorunların çözümü konusundaki düşüncelerini olduğu gibi koruduklarını söyleyen Arslan, "Parlamentoda, yerel yönetimlerde olmasak da her örgütümüz ve teşkilatımız olmasa da bizler, Türkiye'deki tüm sorunları çözme iddiamızı ve perspektifimizi ortaya koyacağız. Yaygın bir şekilde halklar ile yan yana gelmek için Kürt halkına doğru bir öncülük yapmak için sözümüzü söyleyeceğiz ve örgütlülüğümüzü sağlamaya çalışacağız. Hiç bir mekâna, zamana sıkışmadan halkı örgütleyebileceğimizi, halk ile bağlarımızı kurabileceğimizi ve kendi çözüm perspektifimizi ortaya koyabileceğimizi düşünüyoruz" dedi. 
 
'GERİ ÇEKİLME DEĞİLDİR'
 
4 il dışındaki il ve ilçelerin yönetimlerinin feshedilmesinin zayıflık olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Arslan, "Bu bir geri çekilme değildir. Türkiye'de mevcut siyasi ortamın yaratmış olduğu zorluklara yeni nefes borusu açmaktır. Bizler, HDP'nin daha güçlü bir siyaset yürütebilmesi ve örgütlenmesi için bazı alanlardan feragat ediyoruz. Bizim, il ve ilçelerde kapattığımız yerlerde siyasi faaliyetlerimizin olmayacağı anlamına gelmiyor. Bizler, siyasi faaliyetlerimizi ve örgütlenmemizi yürütürken bir zaman ve mekâna sıkışmayacağımızı söylüyoruz. Çünkü Kürt siyaseti çok uzun yıllar boyunca ne parlamentoda ne yerel yönetimlerde kendini temsil edemedi. Ama güçlü bir toplumsal örgütlenmesini her alanda sağlıyordu. Türkiye'de parlamento dışında kalsalar da güçlü bir muhalefet yapma güçleri vardı. Kürt halkı, gerçek manada Türkiye'deki iktidarların ana muhalefetine layıkıyla yerine getiren tek halktır. Bundan kaynaklı DBP'nin örgütsel varlığını sadece teşkilatlar ile değerlendirmemiz gerekiyor. Bizler, çözüm perspektiflerimizi, Türkiye'deki siyasal süreçle ilgili perspektifimizi tüm fikirlerimizi her ortamda ifade edeceğiz" diye kaydetti.
 
"DBP'nin varlık gerekçesi, Kürt sorunun çözümü ve Kürtlerin statülerinin sağlanması ile ilgilidir" diyen Arslan, "Bunun için de parti tüzüğümüz ve programımız oluşturulmuş ve Türkiye'de sorunların çözülebilmesi için bir demokratikleşmeye ihtiyaç olduğunu, demokratikleşme olmadan da ne Kürt sorunu çözülür ne de başka bir sorun çözülür. Türkiye'de Kürt sorunun baskılayarak ne demokrasi gelir ne de özgürlük gelir. Türkiye'de Kürtleri yok sayarak ne iktidar ne muhalefet oluna bilinir. Bu en son 31 Mart seçimlerinde de görülmüştür" sözleriyle dikkati çekti. 
 
'ULUSAL BİRLİK ACİLDİR'
 
Ulusal birlik ruhuyla kongreye gittiklerinin altını çizen Arslan, "Kürtler arasında ulusal birlik artık ertelenemeyecek kadar acil bir gündemdir. Kürt halkının en son Rojava dönük saldırıyla birlikte artık kurtuluşlarının tek bir güvencesi vardır o da Kürtlerin kendi arasında birlikten geçtiğini düşünüyoruz. Bundan kaynaklı Kürtler, egemenler tarafından 4 parçaya bölünmüştür. Oysa Kürtler, tek bir parçadır. Kürdistan, Kürdistan'dır. Kürtlerin 4 parçaya ayrılmış olmaları, yürütmüş oldukları demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelelerini zorlamaktadır. DBP olarak arzumuz, Kürtlerin 21’inci yüzyılda maruz kaldıkları bu katliam uygulamalarından kurtuluşun tek yolu olan kendi içlerinde ulusal birliklerini sağlamaktır. DBP olarak hem Kürt sorunun demokratik yollarla çözümüyle ilgili Kürtlerin birlikteliğinin oluşması gerektiğini hem de demokratik ulus perspektifinin hem Türkiye'de hem Ortadoğu'da hayat bulması için tüm toplumsal kesimlerin faşizme karşı ortak bir cephede örgütlenmesi ve mücadele etmesinin gerektiğini düşünüyoruz. Hiç bir inancın başka bir inanca, hiçbir ulusun başka bir ulusa hükmetmediği, hiç bir farklılığın başka bir farklılık üzerinde baskı uygulamadığı demokratik bir ortamın gelişebilmesi için herkes inancıyla, diliyle, rengiyle farklılığıyla kendisini ortaya koymalıdır ve faşizme karşı mücadele etmelidir" ifadelerini kullandı. 
 
Hem Türkiye hem Kürdistan halkına çağrıda bulunan Arslan son olarak, faşizmi zorla dayatan anlayışa karşı, demokrasinin, eşitliğin ve özgürlüğün gelişmesi için herkesi DBP etrafında örgütlenerek dayanışmaya ve tüm kesimleri 30 Kasım'da yapacakları kongreye davet etti. 
 
MA / Mehmet Şah Oruç