Koçyiğit: Yükselen umudu örgütlemeliyiz

img
İSTANBUL - İstanbul seçimlerinin tüm demokrasi güçlerinin kazanımı olduğunu belirten HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yükselen umudu örgütlememiz gerekir. Bunun biricik yolu da demokratik bir ittifakın programını ortaya koymak, pratik ayağını toplumla buluşturmaktır” dedi. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 9’uncu dönem 4’üncü Genel Meclis toplantısını Beyoğlu’nda bulunan binalarında gerçekleştirdi. Toplantıya; HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu’nun yanı sıra kongre bileşenleri ve çok sayıda kişi katıldı. Toplantı, demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşuyla başladı.  
 
Ardından ilk sözü alan HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, 14 Temmuz büyük ölüm orucunda yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. Koçyiğit, “14 Temmuz direnişçilerinin açtığı yolda direniş devam ediyor. Direniş, bugün Leyla Güven öncülüğünde başlayan son açlık grevleri dönemlerinde tekrar edildi” dedi.  
 
‘DARBELER YÖNTEM DEĞİŞTİRDİ’
 
Türkiye coğrafyasının yıllardır tekçi bir sistemle yönetildiğini belirten Koçyiğit, kuruluşundan beri ittihat ve terakkinin toplum mühendisliği sonucu çeşitli kırımların yaşandığını dile getirdi. Toplumsal mücadelenin kabardığı, demokrasi güçlerinin yükselişe geçtiği her dönemde bu yükselişlerin askeri darbelerle kesintiye uğradığına dikkat çeken Koçyiğit, son 10 yılda buna sıkça tanıklık ettiklerini belirtti. Darbe sonucu ülkenin bir yönetim değişikliğine gittiğini ifade eden Koçyiğit, şöyle devam etti: “Bir askeri darbeden ziyade kesintisiz darbe rejimini normalleştirmek, gündelik hayat içerisinde normal hale getirmek gibi bir temel yaklaşımları var. 7 Haziran 2015’ten beri kurulan ittifak bloğunun kendisi; yani AKP-MHP ve Ergenekon güçlerinin her birisi toplumsal kabarışa, toplumsal değişim isteğine karşı kurulmuş yeni bir cephe ve ittifaktır. Bu ittifakın asli unsurunu aslında devletin içerisindeki derin güçlerin olduğunu, devletin birebir kendisi olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.”  
 
‘SORUN BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜLMELİ’
 
Kürt siyasal hareketinin kazanımlarını sınırlandırmak için sürekli operasyonlar yapıldığını, siyasetçilerin tutuklandığını ve HDP’nin siyasetteki alanının daraltılmaya çalışıldığını belirten Koçyiğit, şunları kaydetti: “Toplumda yeniden barış umudunun canlanmayacağı şekilde barışı kriminalize ediyor ve sürekli savaş politikalarıyla ülke ve bölgede savaş sarmalının içerisine Türkiye’yi hapis ediyor. Biz, 23 Haziran seçimlerini konuşurken sınır ötesi operasyon başlatarak Güney Kürdistan tarafından operasyon sahası olarak ilan edildi. Birçok sivil yerleşim yerleri her gün bombalanıyor. Sivil insanlar yaşamlarını yitiriyor. Buna karşı kimse halihazırda ses çıkarabilmiş değil. Güney Kürdistan yönetiminin sessiz kalmasının anlaşılır bir yanı yok. Kendi topraklarında Türkiye’nin kalıcı üsler yapmasına yol açan zihniyetin en nihayetinde kardeş kavgasını tetikleyeceğini açık ve net görüyoruz. Burada demokratik yapılar ve Kürdistan’daki bütün yapılara sesleniyorum, bunun önüne geçmek için el ele vermemiz gerekir. Kürtlerin birbirine silah doğrulttuğu dönemin yeni savaş cephesi açacağını ifade etmemiz gerekiyor. Kürt sorununun barışçıl yollardan çözülmesi ve tüm toplumun katılacağı mekanizmalar inşa edilmesi gerekir.”
 
‘SAYIN ÖCALAN HAZIR DEVLETİN ADIM ATMASI GEREKİYOR’
 
Açlık grevleri sonucu ilki 2 Mayıs olmak üzere PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yapılan 4 görüşmeye değinen Koçyiğit, “Sayın Öcalan’la yapılan görüşmelerde kendisinin hazır olduğunu, 2013’te koyduğu çerçeveyi ileriye götürdüğü, gerçek barışın arifesinde olduğumuzu ama devletin adım atması gerektiğini ifade ediyor. Bu sadece devlet ve hükümetle olabilecek bir şey değil. Toplumun da barış için adım atması, barış mücadelesini yükseltmesi ve bu şiddet politikalarına karşı çıkması gerekiyor. Bugün en biricik görevimiz, onurlu barışın mücadelesini yürütmek ve gerekçelerini ortaya koymaktır” ifadelerini kullandı.  
 
‘YÜKSELEN UMUDU ÖRGÜTLEMELİYİZ’
 
Ülke açısından yeni bir siyasal iklime adım atıldığını söyleyen Koçyiğit, seçim sonuçlarının gösterdiği şekilde yıkılmaz denilen AKP iktidarının yenilebileceğini gördüklerini dile getirdi. İstanbul seçimlerinin tüm demokrasi güçlerinin kazanımı olduğunun altını çizen Koçyiğit, “Yükselen umudu örgütlememiz gerekir. Bunun biricik yolu da demokratik bir ittifakın programını ortaya koymak, pratik ayağını toplumla buluşturmaktır. Yenilgilerden sonra, AKP geri adım atacak diye düşünceye girmişti ülke. Kriz sürecinde böyle bir gevşemeden daha hızlı çözüleceğini düşündüğü için daha fazla güç yığmaya, daha fazla baskıyı artırmaya ve daha fazla otorite eğilimini güçlendirdiğine tanık oluyoruz. ‘AKP’nin içinden muhalefet çıkacak, onlar bölünecek, biz de rahat nefes alacağız’ Bunun böyle olmadığını görmemiz gerekiyor. Onlardan çıkacak aklın bizi demokrasiye ulaştırmayacağını, ılımlı kısmını ifade edeceğini, gerçek kurtuluşun ezilen yığınlardan geçtiğini, çözümün üçüncü yolda olduğunu ifade etmemiz gerekiyor” diye konuştu. 
 
ORTAK MÜCADELE HATTINDA BULUŞMA ÇAĞRISI
 
Ortak mücadele hattını toplum önüne koyma çağrısı yapan Koçyiğit, milyonlarca insanın beklentisinin bu olduğunu vurguladı. Bu konuda sorumluluk almaya hazır olduklarını dile getiren Koçyiğit, “Mevcut AKP’nin yenilgisinden sonra, FETÖ demediği, kendisine ait kılamadığı yapıları yok etmek yönünde bir tercihi olduğunu görüyoruz. ODTÜ Kavaklığında yapılmak istenen KYK yurdu bunun örneği. ODTÜ’nün  ne anlama geldiğini ideolojik manada ne manaya geldiğini biliyor. ODTÜ’ye saldırı, ideolojik bir saldırıdır. ODTÜ gelenek, hafıza ve mücadeledir. 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf'te utanmadan yok etmeye çalışmalarını düşünmemiz gerekiyor. Tarihe, insana düşman iktidarla karşı karşıyayız. Bu kötülüklerin karşısında, demokrasiyi büyütmek olmalı amacımız” ifadelerini kullandı.
 
‘IŞİD’İN ŞEFFAF YARGILANMASI TARİHİ ÖNEME SAHİP’
 
Geçtiğimiz günlerde Kuzey Suriye’nin Amude kentinde yapılan konferansa da değinen Koçyiğit, Türkiye’nin konferansa tepki göstermesini eleştirdi. Koçyiğit, istedikleri şeyin insanlık düşmanı bir örgütün, bütün dünyanın gözleri önünde şeffaf yargılaması olduğunu belirterek, DAİŞ’in ideolojik beslenmesi ve mali ayağının açığa çıkarılmasının önemli olduğunu ifade etti. Koçyiğit, “Bugün bu sorunun cevabı gelecek yıllarda yeni bir İŞİD tehdidiyle karşılaşmamak amacıyla stratejiktir. Bölge ülkelerinin IŞİD’in finansmanındaki ve insan kaynakları rolünün açığa çıkarılmasında ve ülkenin rolünün açığa çıkarılmasında tarihi önemini görmemiz gerekiyor” dedi.
 
‘DEMOKRATİK ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR’
 
Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına da dikkat çeken Koçyiğit, şunları dile getirdi: “Nafaka hakkımızı geri almak istiyorlar. İstanbul Sözleşmesi gibi kadına yönelik şiddette çok önemli olan sözleşmelerin ortadan kaldırılması gibi adım atıyorlar. Her gün kadınları katledenlerin ceza indirimi aldığı yargılamalar devam ediyor. Kadın mücadelesi yeni bir aşamaya girdi, hem kadın meclisleri olarak aktif mücadelede olacağımızı söylüyoruz. Bugün bir açığa çıkan yeni düzlemi örgütlemek gerekiyor. Yaşadığımız olumsuzlukların devletin kuruluş nizamındaki hatalarından olduğunu biliyoruz. Demokratik olmayan yasa, kötü iktidarlarda topluma karşı silah olabiliyor. Demokratik cumhuriyeti inşa ederken bunu tamamlayan yasa mücadelesini yürütmemiz gerekiyor. Her birimizin demokratik anayasaya ihtiyacı var. Bu yasayı toplumla beraber yapmak zorundayız, toplumun içinden toplum mücadelesini yapmak gerekiyor. Mücadele ederek faşizmi yıkmakta kararlıyız. Buna inanıyoruz. AKP ve MHP faşizmin, topluma ve bize yönelik yönelimleri keskinleşecek ama bunun karşısında çoğalarak mücadele etmeyi örgütleyeceğiz.” 
 
‘SALDIRI VE KUŞATMA KABUL EDİLEMEZ’
 
Ardından konuşan HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu ise AKP-MHP blokunun seçim sonuçları itibariyle bir darbe aldığını vurguladı. İktidarın bir iktidarsızlık içine girdiğini belirten Şenoğlu, bu sürecin örgütleyeni ve var edenin ise HDP’nin seçim stratejisi olduğunu söyledi. Hem siyasal hem de toplumsal örgütlenme bakımından çok önemli gelişmelere tanıklık ettiklerini ifade eden Şenoğlu, “Bir anlamda iktidarın istikrarsız hali, toplumsal meşruiyetini yitirmiş olması önemli boşluklar da doğurdu. Önemli olan şu bu boşlukları kim nasıl dolduracak? Biz tabi ki kökten yapısal Türkiye’de demokrasinin özgürlüklerin önünü açan bir çizginin temsilcisiyiz. Aynı zamanda bu yeni denge, bizim bakımımızdan çok pozitif sonuçlar doğurmasına rağmen Türkiye’de toplumsal ve siyasal yapıyı değiştirmek açısından önemli siyasal sonuçlar oldu. Siyasal anlamda üçüncü cephe dediğimiz süreci biçimlendirecek kuvvetlerin örgütlenmesi meselesidir. 10’uncu kongreye giderek en temel yolumuz irademizin bu olması lazım” diye belirtti. 
 
‘SALDIRI KABUL EDİLEMEZ’
 
Türkiye’de bir iktidar sorununun olduğunu vurgulayan Şenoğlu, “Yönetememe krizi, geldiğimiz her aşamada derinlik kazanmış durumda. Üçüncü yol dediğimiz aktif olarak gündeme gelen bu sistemi inşa etmek, bu çizginin bir demokrasi ittifakı etrafında birleşmesi onun toplumsal temelinin yerel demokrasi ve meclisler olarak güçlendirilmesi ve kazanılması 23 Haziran’dan sonra açığa çıkan büyük arayış isteğinin ve toplumsal kaynaşmanın somut bir hale gelmesi görevi önümüzdeki en temel gündem. Sistem değişikliği meselesi başta ülkemiz, Ortadoğu ve Suriye’den bağımsız değil. Rejim güçleri bu boşluğu, yeni bir işgal hareketiyle özellikle Irak Kürdistan’ına dönük kuşatma ve hareket var. Türkiye rejiminin saldırısı ve kuşatma kabul edilemez” şeklinde konuştu.