Oluç: Türkiye’nin yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı var

img

ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, yeni yönetim şeklinde revizyon tartışmalarına ilişkin, “Revizyon değil daha köklü bir değişim gerekiyor. Hukukun üstünlüğü de demokratik işleyişler kalmamıştır. Türkiye’nin yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı var” dedi. 

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Oluç, ilk olarak Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasını değerlendirdi. Oluç, “Tarihte ilk defa böyle bir şey yaşandı ve Merkez Bankası Başkanı da KHK mağdurlarından oldu” dedi.  
 
‘MERKEZ BANKASI’NIN DEMİR YOLLARI’NDAN FARKI KALMADI’
 
Oluç, Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınma ilişkin “Merkez Bankası kaynaklarına erişime yüklü faiz indirimine direnildiği için yapıldı. Peki bu adım ne gösterdi bizlere ve bütün piyasalara, uluslararası dahil olmak üzere. Burası güvensiz bir piyasadır, hukuksuz bir alandır. Hukukun üstünlüğü yoktur.  Hukuk ve demokrasi her an çiğnenebilir, belirsizlik, öngörülemezlik ve plansızlık hakimdir. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı vitrinlikti. Bu bağımsızlık şimdi vitrinden de kaldırıldı. Artık Merkez Bankası ile devlet demir yolları arsında bir fark kalmamış oldu, alınan kararla” diye belirtti. 
 
‘DAMAT HEDEFLERİ TUTTURAMADI’
 
Merkez Bankası’nın itibarının sarsıldığını ifade eden Oluç, “Bugün merkez bankasıyla iktidar arasındaki çelişki reel olanla reel olmayan arasındaki çelişkidir. Fakat burada dikkat çekmek istediğimiz konu kurumsal hedeflerden para politikaları kurumu sorumlu biliyorsunuz. Yeni başkan da para politikaları kurumu üyesidir. Tuhaf bir durum. Sorunlu olduğu için görevden alındı denilen kurulun üyesidir yeni başkan. Kurumsal hedefler tutturulamadı deniyor. Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Albayrak kurumsal hedeflerini tutturdu mu, enflasyon bütçe açığı cari açık hedeflerini tutturdu mu,  hayır. Tutturamadı. Hedefler yanlış. Maliye politikası para politikaları hedefinin tam tersine yöneldi. İşte bu nedenle Merkez Bankası’nın yedek akçesini hazineye aktarmak istiyorlar. Kurumsal hedefler tutturulamadı diye Hazine ve Maliye Bakanı görevden alınmıyor. Neden aile içi kriz olmasın diye ülke ekonomisi kriz yaşamaya devam ediyor. 25 Temmuz’da bir para politikaları kurulu toplantısı olacak faizlerle ilgili bir kara alınacak ama bu toplantının artık bir hükmü kalmamıştır. Piyasalar için de itibarsız karar olacağı açıkça ortadadır. Bu adım vahim bir adımdır” diye konuştu.
 
‘HADSİZLİKTİR’
 
Kadrolaşmadan ve fişlemeden en fazla AKP iktidarının yakındığını ama her gün gündeme fişleme belgelerinin ortaya çıktığına dikkat çeken Oluç, Siyaset Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın (SETA) gazeteciler hakkındaki raporunu sert bir dille eleştirdi. Oluç, “Yeni bir fişleme belgesi SETA adlı vakıf hazırlamış. Aslında buna rapor demek raporlara haksızlık olur. Bir rapor değil fişleme ve ihbar belgesidir. Çok açık bir şekilde görevlerini yapan gazetecileri fişleme belgesidir. Raporda adı geçen gazeteciler Türkiye’nin saygın gazetecileridir. Bu isimler gazetecilere verilen tüm baskı ve tehditlere rağmen mesleklerini yapmaya devam eden,  gerçekleri kamuoyuna aktarmaya çalışan insanlardır. Yaptıkları suç değildir. Suç olan ise medyayı boyunduruk altına almak iletişim basın haberleşme özgürlüğünü çiğnemek basın ahlakına ve ilkelerine aykırı davranmaya zorlamaktır. Yani bu ihbar belgesinde yapılmış olandır esas itibariyle ahlaki olmayan ve suç olan şey. Bu belgede HDP milletvekilleri hakkında yazılmış olan bölüme bir şey söylemek istemiyorum, hadsizliktir. Hadleri değildir, HDP milletvekillerinin güvenilir olup olmadığını sorgulamak bu vakfın” dedi. 
 
‘SAYIŞTAY DENETİMİNDEN KORKMANIN MANASI YOK’
 
Meclis gündemine ilişkin de konuşan Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hafta Meclis gündemine turizm tanıtma ve geliştirme ajansıyla ilgili kanun teklifi gelecek. Bir maddesine özellikle değinmek istiyorum. Teklifin 8’inci maddesi turizm tanıtım ve geliştirme ajansı 6085 sayılı Sayıştay Kanunu ve  Kamu İhale Kanununa (KİK) tabii olmayacaktır. Bunu son derece vahim görüyoruz. Hukuk devlerinin temel ilkeleri arasında yer alan denetim şeffaflık ve hesap verilebilirlik bir kez daha yok sayılacaktır Sayıştay denetiminden kaçırılarak. Kamu ihale kanununa tabi olmamasını sağlayarak çok açık bir biçimde denetimden kaçırılacaktır. Ajansın çeşitli iştirak ve yatırımlarda bulunacağını da göz önüne aldığımızda söz konusu denetimden kaçış çok büyük bir sorun olacaktır. Ajansın kaynaklarından biri genel bütçe olacak. Bu her bir yurttaşın vergilerinden oluşan genel bütçeden ayrılacak payla çalışacak bu ajans Sayıştay denetiminden nasıl kaçırılabilir. Talebimiz çok açık. Sayıştay denetimi olmalı, KİK'e uyum sağlanmalı. Bu Sayıştay denetiminden bu kadar korkmanın manası da yok.”
 
YARGI REFORMU MECLİS GÜNDEMİNE GETİRİLMELİ
 
Yargı Reform Strateji belgesinin hala Meclis’e getirilmediğini anımsatan Oluç, şöyle devam etti: “Öyle görünüyor ki Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde konuşulmuş olan konularla ilgili yargı reformu paketinin ilk bölümü henüz Meclis gündemine getirilmemiştir, getirilmeyecek gibi görünmektedir. Getirilmeme ihtimali de yüksek. Biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü strateji belgesi itiraf niteliğindedir. Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı çok açık ortadadır. Bu bağımlı ve taraflı yargıyı biraz reforme edilecek adımların atılması ciddi bir iştir. Dolayısıyla yargı reformu paketinin bir an önce Meclis’e getirilmesi gerekmektedir. Aynen askerlik kanununda olduğu gibi bir durum yarattılar.  Askerlik kanunu çıkacak dendiği andan itibaren çok sayıda asker terhis gününü heyecanla bekledi. Ve bu beklentinin sonunda da bir sonuç alınmıştır. Şimdi yargı reformu tartışılmaya başlandığı andan itibaren cezaevlerinde hukuksuz ve haksız tutulanlarla beraber tutuklu bulunanlarda beklenti içine girmiştir. 
 
TMK, TCK’DA KÖKLÜ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI
 
Bunu sadece siyasi rehin olarak tutulanlar için söylemiyorum. Cezaevlerindeki herkes için söylüyorum. Bu beklentinin boşa çıkarılması büyük bir hatadır. Meclis bu hatayı yamamalıdır. Bir an evvel yargı reform paketi gündeme gelmeli, büyük bir mutabakat sağlanmalı.  Ve bu mutabakat sayesinde hem yargıdaki işleyiş düzenlenmeli hem TCK hem TMK’deki çeşitli maddelerde köklü değişiklikler yapılmalı. Türkiye’de düşünce ifade özgürlüğü, toplantı gösteri yürüyüşü hakkındaki engeller kaldırılmalıdır.  Sınırlar, engeller bir an evvel ortadan kaldırılmalıdır. İnfaz yasasındaki eşitsizlikler bir an evvel düzenlenmelidir. Yargı alanındaki bu eksikliklerle ilgili adım atılması için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.”
 
‘MR İLGİNÇ BİR BENZETME OLMUŞ’
 
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Oluç, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için “Röntgeni, MR’ı çekilecek” şeklindeki açıklamalarıyla ilgili soruya, şu yanıtı verdi: “MR çekme ilginç bir benzetme olmuş. Demek ki bir hastalık var ve bu hastalığın ne olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Bu bir yılın sonunda mutlaka anayasanın tartışılması gerekiyor, mutlaka bu sistemin hukuka ve demokrasiye aykırı yanlarının tartışılması gerekiyor. Biz bunları söyledik, revizyon dediler biz revizyon değil daha köklü bir değişim gerekiyor dedik. Ama laflar üzerinde çok fazla tartışmaya gerek yok. Esas itibariyle Anayasa’yı tartışmaya gerek var. Bu Anayasa kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmıştır. Bu sistem dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Dolayısıyla bunun mutlaka tartışılması gerekiyor. Hukukun üstünlüğü de demokratik işleyişler de kalmamıştır. Denge denetleme mekanizmaları da ortadan kaldırılmıştır. Bu konudaki talebimizi ve önerilerimizi hem Meclis’te hem Meclis dışında dile getireceğiz. Türkiye’nin yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı vardır.”