'Tek seçenek Üçüncü Yol'

img

İSTANBUL – İstanbul seçim sonuçlarına göre Cumhur ile Millet ittifaklarının politik yaklaşım ve çizgilerini yorumlayan EMEP, ESP, SYKP ve Halkevleri yöneticileri, kutuplaşmış siyasetten tek çıkış seçeneğinin "Üçüncü Yol" olduğunu vurguladı.

Yüksek Seçim Kurumu (YSK) kararıyla 23 Haziran’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) seçimlerinde Millet İttifakı’nın adayı olan CHP’li Ekrem İmamoğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı olan AKP’li binali Yıldırım karşısından sandıktan galip çıktı. Seçimde 800 bin fazla oy alan İmaoğlu, Yıldırım’a yüzde 10’lık bir fark attı. Başta İstanbul seçimleri olmak üzere geride kalan yerel seçim sürecinde kendisini en çok hissettiren ise, siyaset ve toplumdaki kutuplaşma hali oldu. Özellikle iktidarın son yıllarda izlediği siyaset ve kullandığı söylemlerle büyüttüğü bu kutuplaşma haline, ana muhalefet partisi konsumundaki CHP de benzer yaklaşımları ile su taşıdı. 
 
Bu kutuplaşma içerisinde İmamoğlu’nun seçimleri kazanmasında AKP’nin tüm tarafsız bırakma çabalarına rağmen HDP’nin verdiği destek belirleyici oldu. Bu desteği, siyasete yeni bir soluk aldırmak ve ve “Üçüncü Yol” olarak tanımlanan çizgiyi hayata geçirmek amacıyla verdiğini ilan eden HDP’nin bu yaklaşımı konuşulmaya devam ediliyor.
 
Emek Partisi (EMEP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) ve Halkevleri başkan ve eş genel başkanları, istanbul seçimlerinin sonuçlarının ne anlam taşıdığını ve “Üçüncü Yol”a olan ihtiyacı değerlendirdi. 
 
GÜNAY: HALK ‘BİRLİKTE YAŞAM MÜMKÜN’ DEDİ 
 
Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, İBB seçim sonucunun özelde AKP’nin belediyecilik anlayışına, genelde ise iktidar olduğu günden bu yana ki tüm politikalarına verilmiş demokratik bir halk tepkisi olduğu görüşümnde. Günay’a göre, 31 Mart sonucunda çok kuvvetli bir biçimde teyit edilen bir şey varki o da, AKP’nin 25 yıllık belediyecilik anlayışına, siyasal İslam’ın din sömürüsüne, talan politikasına verilen yanıt.
Günay, bu duruma dair “31 Mart seçimlerinde halk bu itirazını sandığa taşımıştı. Halk, sandıkta birlikte yaşam mümkün demişti. 23 Haziran seçimleri de halkların birlikte yaşama arzusunun bir ifadesi olmuştur” ifadelerini kullandı.
 
‘BİZİM İTTİFAKIMIZ HALKLARIN İTTİFAKIDIR’
 
HDP ve diğer birçok kurumdan, yurttaştan oluşan demokrasi cephesinin ise sıradan bir ittifakın çok daha ötesinde olduğunu ve bunun ilerleyen süreçlerde de devam etmesi gerektiğini vurgulayan Günay, “Esasında bu Cumhur ve Millet ittifakı gibi birliktelikleri bir kenara bırakmamız lazım. Seçimin kaderini etkileyen şeyin halkların yaptığı demokratik ittifaktır. Bu sandık sonuçlarında da ifadesini bulmuştur. Dolayısıyla bundan sonra muhalefet güçlerine Türkiye’nin demokratik, laik, barış, eşitlik içinde yaşadığımız bir zemine çekilme mücadelesidir. Burada hepimize önemli görev düşüyor. Bizim ittifakımız halkların ittifakı olmak durumundadır. Bunun için uğraşacağız” dedi.
 
GÜRKAN: HALK, İKTİDARA TOKAT ATTI
 
23 Haziran seçimleriyle halkın AKP’ye dönük tepkisini en iyi şekilde gösterdiğini ifade eden Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da, halkın haksız ve hukuksuz bir şekilde verilen yenileme kararına karşı iktidara yakıcı bir etkiyle cevap verdiğini söyledi.
 
Gürkan, bu etkiye dair şunları dile getirdi: “Esasında bir süredir iktidarın uyguladığı politikaların işçi ve emekçiler içerisinde sorgulanmaya başladığı, ekonomik krizin sorumluluğunu iktidarda görme eğiliminin arttığı, uygulanan baskıların ve baskıcı hamaset siyasetinin halk nezdinde benimsenmediğine dair eğilimleri gözlemliyorduk. Bu eğilimler 7 Haziran seçimlerinde, referandumda, 24 Haziran seçimlerinde ve son olarak 31 Mart yerel seçimlerinde görülmüştü. İstanbul’un yenilenen seçimi ise, iktidar için adeta halk tokadı olmuştur”. 
 
‘TEK ADAM REJİMİ TUTMADI’
 
Seçim sonuçlarında emek ve ekonomi alanında yaşanan daralmaların belirleyici bir faktör olduğunu vurgulayan Gürkan, iktidarın İstanbul’la birlikte ülkenin birçok metropol kentini kaybetmesine işaret etti.Gürkan, “Yerel seçimler sonuçları, işçi ve emekçinin iktidara olan toplam birikiminin sonucudur. İstanbul yenilenen seçiminin sonucu tek adam rejiminin tutmadığının, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı politikanın kabul görülmediğini, iktidarın yalanlarının ve iftiralarının yarattığı öfkeyi açığa çıkarmıştır. Bakın, Ankara, İstanbul çok konuşuldu, Mersin, Adana, Antalya gibi büyük kentleri CHP aldı ama belediyeleri almış olsa da Cumhur İttifakının Kayseri, Kocaeli ve Bursa dahil pek çok büyük sanayi kentlerindeki oy oranındaki düşüş bize işçinin, emekçinin eğilimleri hakkında işaret vermektedir” diye belirtti. 
 
“İşin özü; halkın işe, aşa, demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı var” diyen Gürkan, şunları ekledi: “O nedenle sandıkla bitmiyor diyoruz. Şimdi demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri kazanmak için biriktirdiğimiz deneyimleri ilerleterek, ortaklıkları ve birliktelikleri geliştirerek mücadeleyi örgütleme zamanı. Elbette burada sorumluluk hepimize düşmektedir.” 
 
YÜCE: DİRENİŞ RUHU BİR KEZ DAHA BAŞINI KALDIRDI
 
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce ise, toplumsal ittifakın büyük potansiyelinin İBB seçimleri sonucunda ortaya çıktığını ve AKP-MHP bloğunun kaybetme sürecine girdiğini belirti. 
İstanbul seçim sonuçlarının kibir, ötekileştirme, saflaştırma, ayrıştırma, düşmanlaştırma siyasetine karşı verilmiş bir yanıt olduğunu söyleyen Yüce, “Gezi direnişinden beri toplumun bütün katlarında mayalanan direniş ruhunun bir kez daha başını kaldırdığını gördük. Bu direniş ruhunun başını kaldırışına 7 Haziran milletvekili seçimleri ve Anayasa Referandumu sonuçlarıyla da tanıklık etmiştik. AKP-MHP faşist iktidar bloğuna kaybettiren yolun ne olduğu artık büsbütün ortaya çıkmıştır” dedi.
 
‘ÜÇÜNCÜ BİR YOL MÜMKÜN’
 
Yüce, örgütlü bir güç olarak HDP’nin bu gücünü seçim stratejisini belirlemede çok doğru kullandığını da ifade etti. HDP’nin bu seçimle beraber Türkiye siyasetinde ‘Artık üçüncü bir yol mümkündür’ dediğini vurgulayan Yüce, şunları söyledi: “Partimizin seçim taktiği aslında bu ülkenin bütün ezilenlerinin, yok sayılanlarının, tabandaki ittifakının gereğini yerine getirmekti. Bu ülkenin bütün halkları bu seçimde onları yoksullaştıran, yok sayan, birbirine kırdırmaya çalışan, açlığa ve savaşlara mahkum eden bir iktidara ‘dur’ demiştir. HDP kurulduğu günden bu yana var etmeye çalıştığı barış, demokrasi ve kardeşlik mücadelesinin bu seçimde kendiliğinden halkların nezdinde karşılık bulduğunu görmüştür. Ve bizler bugünden sonra bu halk ittifakının gereğini her alanda yerine getirmek için çaba harcayacağız.” 
 
TÜMÜKLÜ: SEÇİM SONUÇLARI İKTİDARIN MEŞRUİYETİNİ SARSTI
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de seçim sonucunda meydana gelen gelişmelerle birlikte iktidarın meşruiyetinin toplumsal anlamda sarsıldığı görüşünde. AKP-MHP cephesinden yapılan çeşitli açıklamaların da bu durumu doğrulayacak nitelikte olduğunu ifade eden Tümüklü, iktidarın küçük ortağı olan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin alelacele seçimlerin gündemden kalktığı ve herkesin önüne bakması minvalindeki açıklamaları ile AKP cenahından yükselen ‘sistemin rehabilitasyonu’ açıklamaları ve yerel yönetimlerin bypas edilmesi yönündeki adımların aynı kapsamda ele alınabileceğini kaydetti.
 
Tümüklü, diğer tarafta mnillet ittifakını oluşturan partiler için ise, “Seçimlerden galibiyetle çıkan CHP-İYİ Parti cephesinin ortaya çıkan tabloyu rejimin reorganizasyonu temelinde değerlendirmeye çalışacağı anlaşılıyor. Seçimlerin dumanı çekilmeden başlayan Anayasa tartışmaları bu bağlamda okunabilir” dedi.
 
‘TEK ÇIKIŞ YOL ÜÇÜNCÜ YOLDUR’ 
 
Anayasa tartışması ve bağlı olarak devlet düzeninin yeniden reorganizasyonu sorununun önümüzdeki dönemin temel tartışma konularından biri olarak öne çıkacağını söyleyen Tümüklü, “Ne var ki ne rehabilitasyon ne de reorganizasyon cephesinin rejimi açmaza sürükleyen yapısal sorunlardan çıkış için bir yolu yok. Kürt sorunu başta olmak üzere, Aleviler, Ermeniler, ezilen topluluklara haklarının iadesi sorunu ve hepsini içerecek ve genişletecek biçimde politik özgürlük sorununun bireysel ve biçimsel düzenlemelerle aşılabileceği fikrine dayanan bu görüş açısı, tarih boyunca bir dizi deneyimden geçerek boşa düşürülmüştür. Bu yol dolambaçlı yollardan yeniden aynı noktaya açılacaktır. Tek çıkış yolu Üçüncü Yol’dur. Ezilenlerin ve onlar adına siyaset üreten politik güçlerin bağımsız programı ile öne çıkmasıdır” dedi.