Mızraklı: Kayyum belediyenin taşınmazlarını usulsüz devrediyor

img

DİYARBAKIR - HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı Selçuk Mızraklı yaklaşan seçimler dolayısıyla kayyum Cumali Atilla’nın yangından mal kaçırırcasına telaş içinde mülkiyeti belediyeye ait olan gayrimenkulleri, Diyanet ve İçişleri Bakanlığına bağlı kurumlara usulsüz bir şekilde devrettiğini söyledi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili ve aynı zamanda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı Selçuk Mızraklı, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyum olarak atanan ve hala görevde olup mahalli ve yerel seçimlerde AKP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi adayı olan Etimesgut Kaymakamı Cumali Atilla’nın belediyenin taşınmazlarını usulsüz bir şekilde İçişleri Bakanlığı ve Diyanet Başkanlığına bağlı olan İl Müftülüğüne tahsis ettiğini söyledi. 
 
‘İKİ GAYRIMENKUL DEVREDİLDİ’
 
Mızraklı, mülkiyeti belediyeye ait olan bir taşınmazın Kayapınar Kaymakamlığına yine diğer bir taşınmazın da İl Müftülüğüne usulsüz bir şekilde tahsis edildiğini aktardı. Seçim takvimi yaklaşırken kayyumların yangından mal kaçırırcasına bir telaş içine girdiklerini ifade eden Mızraklı, “Bu taşınmazların bir kısmı İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlara, bir kısmı da Diyanet Başkanlığına bağlı müftülüklere verilmiş durumda. Kayapınar Belediyesine ait olan taşınmazın Kaymakamlığa devredilmesi ve yine tarihi Ulu Cami yanında bulunan belediyenin eski binası İl Müftülüğüne tahsis edildi. Meclis kararı ile tahsis edildiği söyleniyor. Ancak ortada bir meclis yok. Kayyumun atanmasından itibaren tüm kararlar tek ağızdan çıktı. Meclis hiçbir zaman toplanmadı” şeklinde konuştu. 
 
‘İŞLEMLER MEVZUAT VE HUKUKA AYKIRI’
 
Kayyumların yönettiği 2 buçuk yıllık zaman dilimini “Korkunç bir savurganlık, yağma ve tahribat” şeklinde değerlendiren Mızraklı, “Tam bir miras yedilik durumu var. Bu halka ait olduğu dönemlerde oldukça zorluklarla biriktirilmiş değerlerin adeta yağmalandığını gördük. Bütçelerini tükettiklerini biliyoruz. Tüketmekle kalmayıp, kamuya ait bir takım gayrimenkullerin satışa çıkarıldığını gördük. Bu satışa çıkarılan taşınmaz malların bir kısmına engel olduk. Ancak bununla beraber yoğun bir şekilde tahsisatların yapıldığını biliyoruz. Diyarbakır’da yaşayan her yurttaşın hakkı olan, vatandaşların kullanımına açık olmasına gereken yerlerin belli bazı kurumlara tahsis edildiğini görüyoruz. Belediyeye ait olmasına rağmen fütursuzca sağa sola dağıtılan gayrı menkullerin mevzuata ve hukuka uygun olmadığını tespit etmiş durumdayız. 1 Nisan’dan sonra yapacağımız en önemli işlerin başında da bu devredilen taşınmazlar geliyor. Diğer yandan kaynakların çok bonkörce israf edilmesinden ötürü kaynak bulamayıp bir takım iş ve işlemlerin döndürülmesi için belediyelere ait olan taşınmazların satışına başladıklarını biliyoruz” dedi. 
 
‘1 NİSAN’DA İLK İŞİMİZ SAYIŞTAY’I DAVET ETMEK’
 
Seçim takviminin yaklaşmasıyla kayyumların yangından mal kaçırırcasına bir telaş içine girdiklerini ve seçimin ertesi günü yapacakları ilk işin Sayıştay’ı davet etmek olacağını kaydeden Mızraklı, “Yereldeki ihalelerin kentin şirketlerine verilmesi yerine kent dışındaki şirketlere verildiğine dair bilgi aldık. Yine belediyede etkinlik kazanma noktasında AKP içinde rant kavgasının çıktığını biliyoruz. AKP oldum olası belediyeleri çok sevdi, belediyeleri önemli bir rant alanı olarak gördü. Yeri geldiğinde çalışan sayılarını kabartarak yandaşlarına iş bulma kurumuna çevirdi. Yine ihale süreçlerinde usul dışı işlemlerle yandaşa kaynak aktarmasına çok tanık olduk. Özellikle Sur’da tanık olduğumuz ve engellediğimiz 14 büyük parsel halindeki yaklaşık 180 dönüm civarındaki arazinin yandaşa nasıl ucuza peşkeş çekileceğini görüp müdahil olarak engelleyebildik. Temennim o ki 1 Nisan’a kadar bu işlemleri yapamayacaklar. Türkiye’deki AKP belediyeciliğine baktığımız zaman da bu konuda ne kadar savurgan davrandıklarını biliyoruz. İnşallah belediyede bir takım yangınlar çıkartıp, bilgileri, belgeleri, evrakları yakabileceklerini düşünmüyorlardır. Çünkü bu tür belgeler, bir değil birkaç yerde kayıt altında olan işlemlerdir. Seçimden sonra yapacağımız ilk işlerden bir tanesi, belediyelerimizi gasp ettikten sonra 2 buçuk yılda yapmış oldukları bütün iş ve işlemlerin denetlenmesi olacaktır. Denetçi kurumlar vasıtasıyla başta Sayıştay olmak üzere denetlenmesi için çağrıda bulunacağız” şeklinde konuştu. 
 
‘SIFIR BORÇTAN KREDİ ALAMAYACAK DURUMA GETİRİLDİ’
 
Türkiye’nin borçsuz olup kasasında yüksek miktarda bütçesi olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kredi alamayacak duruma getirildiğine dikkat çeken Mızraklı, “Devletin kamu kurumlarının maliyesine ilişkin iş ve işlemlerini denetlemekle yükümlü olan Sayıştay tarafından tespit edilerek raporunda ortaya çıkanlar,  bir kısmı hukuka uygunluk açısından tartışmalı olan ve bir kısmı da kaynakların fütursuzca harcanmasından dolayı ciddi ekonomik sıkıntılar içine giren belediye borç alamayacak duruma gelmiş. Boğazına kadar borç altına konulan ve belediyede ödemelerin seçim sonrasına bırakıldığını biliyoruz. Yine İller Bankasının kayyumların kredi taleplerine artık yeter dediğini de biliyoruz. Belediyeyi gasp ettikleri dönemde sıfır borcu olduğu aleni olan ve kasasında 13 Milyon TL gibi bütçesi olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kredi talebini reddediyorsa burada açık bir şekilde geriye dönük ödeme noktasında uygunsuzluk olduğu yani daha önce büyük oranda borç edindiği ve bu nedenle de belli yasal eşikler açıldığı için böyle bir sonucun ortaya çıkmasını doğurur”
 
‘MÜFETTİŞLER VİCDAN AZABI ÇEKTİ’
 
Daha önce belediyelerimizce programa alınmış ödenek kalemi bile hazırlanmış birçok projenin sadece yürütüldüğünü gördük. Sokağa çıktığınız zaman yeni yapılmış gibi görünen çalışmalar, belediyenin meşru Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı döneminde hazırlanmış olan projelerin tamamlanma sürecidir. Denetleme amacıyla gelen müfettişlerin 'yaptığımız incelemeyi herhangi başka bir belediyede yapsaydık eminiz ki dünya kadar yanlış işlem çıkardı. Sizde hiçbir şey yok. Bizler de baskı altındayız. Bir şey bulun' buna benzer sözlerine defalarca ifade ettiler. Vicdan azabı çektiler ancak korktukları için konuşamadılar. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini ziyaret eden birçok kesimin kamuya yansıtmadığı bir gerçek var. Diğer illerden gelen AKP’li Belediye Başkanlarının söylediği şey şu. ‘Bunlar geçmiş dönemde bu kentin yapısal sorunlarını bitirmişler. Sizin yapacağınız çok fazla bir şey yok. Sadece biraz makyajlama yapacaksınız’ yönünde duyumlar aldık. Eşbaşkanlarımız Gültan Kışanak ve Fırat Anlı görevlerini layıkıyla sürdürüyorlardı. Bunu bilenler çok iyi biliyorlar. Burada samimiyetle söyleyebilirim ki. Yerel yönetimlerimiz döneminde açık, şeffaf ve dürüst pratiğimiz çok net bir şekilde ortadadır. Bunu bir meziyet olduğunu düşünmüyoruz. Olması gerekenin bu olduğunu söylüyorum. Eğer size emanet edilmiş bir yerde iş çalışma yürütüyorsanız sonuna kadar ilkeli, şeffaf ve herkesin hayır duasını alabileceğiniz bir şekilde yapmalısınız. Hiç kimse orada babasının malını devralmıyor. Halka ait olan kaynağın kullanımında mümkün olduğunca hassas olmak gerekir” değerlendirilmesinde bulundu.  
 
‘KAYYUMLARA TÖREN DÜZENLEYECEĞİZ’
 
"Evinizin içinde evin sahibi olmayan birileri, o evde biriktirilmiş her parçasında hafızası olmayan birileri gelseler kiracı gibi orada kalıp ve evi çok hor bir şekilde kullanırlarsa evinizi geri döndüğünüzde nasıl bulursanız muhtemelen biz de öyle bulacağız" diyen Mızraklı, "Bütün bunlara karşın bu halk evine sahip çıkacak, yerine sahip çıkacak, iradesine sahip çıkacak ve özellikle bu darbeci düzeneği boşa çıkartacak olan güçlü bir sesle yerel yönetim kademelerine tekrar geçtiğimiz zaman bizim derdimiz rövanş almak olmayacak aksine evini derlemek toparlamak ve halka ait olan bir takım hizmetlerin iş ve işlemlerin güçlü bir şekilde yürümesini sağlamak. Gasp edilmiş, darbelenmiş bir duruma karşı çok güçlü bir cevap vermek zorundayız. 24 Haziran’dan daha fazla bir oranla buraya ait olmayanları bulundukları adreslere gönderme töreni düzenlemeliyiz” dedi. 
 
‘KAYYUMLA GELEN KAYYUMLA GİDECEK’
 
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yönetimine kayyumla beraber dışarıdan atanan yöneticilerin kayyumla beraber gideceğini vurgulayan Mızraklı, “Belediyelere dönük saldırı sadece bir kurumsal saldırı, sadece bir idari düzenleme saldırı olarak görmemek gerekir, yerel yönetimler ölçeğinde özellikle Kürt demokratik siyasi geleneğinin yaratmış olduğu önemli birikimler vardır. Yerel yönetimlere yapılan bu darbenin arkasında bugüne kadar ortaya konulmuş değerlerin imhası hesap alınmıştı. Bunu yaparken şüphesiz çok sayıda insanımızı aç açıkta bırakmayı hedefleyerek, onların kolunu kanadını kırmayı amaçlayarak bir çok insanımızı işlerinden, aşlarından ettiler. Beraberinde de adeta Kürt belediyeciliğinin, Kürt kimliğini talan edercesine birçok belediyemize dışarıdan atanmış olan birçok kadronun da getirildiğini biliyoruz. Şunu çok açık ve net söyleyelim. Bu kent kendi tadında, deminde ve kendi kimliğinde yerel yönetimleri tarif ediyorsa burada bir çalışma sistemi olarak emeği ile çalışan bu konuda ideolojik davrananlarla işimiz ayrıdır. Ancak ideolojik davranmayan hiç kimseyle bir sorunumuzun olacağını zannetmiyorum. Biz emek düşmanı değiliz. Bunu çok açık ve net olarak söylememiz gerekir. Beraberinde bir orkestrasyon, bir çalışma ekibi tesis olması söz konusudur. Bu konuda geçmişte bu görevlere tayin edildiği zaman geldiklerini ama günü geldiği zaman geldikleri gibi geri gideceklerini bilmeleri gerekiyor” hatırlatmasını yaptı. 
 
‘KENTTE YAŞAM AKIŞI KİMLİĞİNİ YANSITACAK’
 
Kayyumların kentte yarattığı tahribatları onaracaklarını vurgulayan Mızraklı, “Kültürü ve anadili unutturma rejimi ve zihniyetine karşı kentimizde toplumsal hafızayı canlı tutacağız. Amed’de yaşam akışı kentin gerçek kimliğini yansıtacak. Çok dilli belediyecilik politikamız yeniden uygulanmaya konulacak yaşam burada yaşayanların dili ile olacak. Hayatın bütün dönemlerini olağan değil olağan dışı yaşamış, toplumsallığı örselenmiş, hukuk düzeni itibarıyla baktığımız zaman normali görmemiş, devlet güvenlik mahkemelerinden, sıkıyönetim mahkemelerine kadar hukuk düzenini normal yaşayamamış, İktisadi açıdan baktığımız zaman bölgede kamu kaynaklarının kullanımı itibariyle oldukça eksik kalınmış. Diğer taraftan kimliği ve değerlerinden ötürü sosyal ve siyasal olarak da biriktirilmesi, inşasında güçlü bir tecrübeye sahip bir halkımız var. Bu anlattığımız toplumsallığın aşamayacağı hiçbir engel yoktur. El ele verip yan yana durduğu zaman biriktirdiklerini harekete geçirdiği zaman her zamankinden daha güzel bir Diyarbakır, her zamandakinden daha fazla umutlu bir Amed’in var olduğuna inanıyorum” dedi. 
 
‘TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMAYA GELİYORUZ’
 
Mızraklı, son olarak şunları kaydetti: "Taş üstünde taş bırakmayacağız’ diyenlere karşı taşın üstüne taş koymaya omuzların üstündeki başları da alnından öpmeye ve onları biriktirdiği büyük değerleri daha fazla çoğaltmaya geliyoruz. Bu kadar çok sorunla uğraşan ve yaralanmış bir Diyarbakır’ın bir an önce rehabilitasyonu ve onarımını yapmak; gülen, aydınlanan bir Diyarbakır, kendi kimliğiyle ve değerleriyle gerekli olan bütün toplumsallığı ve kurumlarıyla kendisini yeniden teçhiz eden yerelliğiyle gurur duyan kendi köklerinden alabildiğince beslenen ve evrenseli tüm yoğunluğuyla kucaklayan Amed olarak herkes görecektir. Halkımıza güveniyoruz. Burada yaşayanlar hoşgörülü ve özverilidir. Fedakarlığı ve erdemliliği ile önümüzdeki ayda önemli çıkışlar yapacaktır. Güveniyoruz, inanıyoruz, kararlıyız, azimliyiz, üstesinde geleceğiz.”
 
 
MA / Lezgin Akdeniz