DTK, HDK, DBP ve HDP eşbaşkanlarından ortak açıklama: Tecride son verilmelidir

img

İSTANBUL - DTK, HDK, HDP ve DBP eşbaşkanları, Leyla Güven'in eyleminin 100'üncü günü ve 15 Şubat'ın yıldönümünde direnişin etrafında birleşme çağrısı yaptı. Güven'in eyleminin Türkiye’nin demokratik bir sürece girmesi açısından önemli olduğuna vurgu yapan Pervin Buldan, "Tecrit uygulamasına bir an önce son verilmelidir " dedi. 

 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi eylemi 100'üncü gününde. Bu kapsamda DTK, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP)  ve HDP İstanbul Taksim'de bulunan bir otelde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan ve DTK Eşbaşkanlık Divan Üyesi Selim Sadak katıldı. 
 
‘KÜRTLERE DEĞİL DEVLETE KAYBETTİRİYOR’
 
Toplantıda ilk olarak DTK Divan üyesi Selim Sadak konuştu. 1999'da Öcalan'ın barış için açıklamalar yaptığını ancak Türkiye'nin o gün atılan adımları görmediğini söyledi. Öcalan üzerindeki tecridin Türkiye’ye yansımalarına dikkat çeken Sadak, “Demokratik bir şekilde sorunun çözümünü istiyoruz. Ancak devlet bunu kabul etmiyor. Eşbaşkanımız 100 gündür açlık grevindedir. Devlet Kürtlerin demokratik iradesini tanımıyor. Bu Kürtlere değil, devlete kaybettiriyor. Biz sadece Sayın Öcalan’ın tecridin kaldırılmasını değil, Türkiye’de bir arada yaşamı mümkün kılacak Sayın Öcalan’ın perspektiflerini uygulamak gerektiğini söylüyoruz" dedi. 
 
“Bir an önce İmralı tecridine son verilmelidir” çağrısı yapan Sadak, “Bütün Kürt siyasetçilerin serbest bırakılmasını ve Türkiye’nin sorunlarını kendi içerisinde çözmesinin önü açmalıdır. Açlık grevcilerinin taleplerinin karşılanması gerekiyor. Bir an önce 2013 sürecine geri dönülmelidir.Savaşı durdurarak Türkiye'yi düze çıkartabiliriz" ifadesinde bulundu. 
 
‘BU KOMPLONUN HİÇBİR İZAHI YOKTUR’ 
 
DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan da “15 Şubat Kürt halkı için kara günü ifade ediyor. 20’nci yılını geride bırakan bu komplonun bizler açısından hiçbir izahatı yoktur. Bu komplo sadece Sayın Öcalan’ın tutuklanmasını ifade etmiyor, Ortadoğu’da halkların bir arada yaşamasının önüne geçilmek için komplocuların kurmuş olduğu bir oyundur. Ne yazık ki 15 Şubat komplosu 1999’dan beri o kirli yüzünden hiçbir şey kaybetmeden devam etmekte. Bu 15 Şubat komplosunda yer alan güçleri buradan lanetliyoruz. Bu durum Türkiye ve Ortadoğu halklarının bir araya yaşamasına yönelik bir saldırıdır. Sayın Öcalan’a sade bir insan gibi yaklaşılmaması gerektiği bilinmelidir. Sayın Öcalan üzerinden gerçekleştirilen komplo ve 2015’ten bu yana geliştirilen ağırlaştırılmış tecrit tüm Türkiye ve Ortadoğu halklarına dayatılıyor” diye konuştu. 
 
‘SİYASAL OLARAK EN BÜYÜK AKTÖRDÜR’
 
Öcalan’ın 11 Eylül 2016’da kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmeye değinen Aslan, Öcalan’ın tutukluluk sürecinde ve bu görüşmede savaşta yaşamını yitirenler için gözüne uyku girmediğini söylediğini hatırlattı.  
 
2013 yılındaki  İmralı'da görüşmelerin yapıldığı bir sürece dikkat çeken Aslan şunları belirtti: “Sayın Öcalan’ın nasıl bir çözüm gücü olduğunu biliyorlar. Sayın Öcalan’ın rolünü bizde Ortadoğu halkları da biliyoruz.  Devlet de en az bizim kadar biliyor. 2015’te çözüm süreci bittikten sonra bu ülkede çatışmalar derinleşti ve bir darbe süreci yaşandı. Kürt sorununun çözülmemesi Türkiye’ye bir şey kazandırmıyor, tüm Türkiye halklarına kaybettiriyor. Sayın Öcalan üzerinde devam eden tecridin Türkiye’ye kazandırmayacağı ortadadır. Sayın Öcalan’ın bir siyasal rolü var. Siyasal olarak en büyük aktördür. Bu rolünü kullanacağı yerde Sayın Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit uygulanıyor.” 
 
‘GEÇ OLMADAN EYLEMCİLERİN SESİNE SES VERMELİYİZ’
 
Güven’in eyleminin 100’üncü günü olduğunu sözlerine ekleyen Aslan, “Sebahat Tuncel ve Selma Irmak’ın eylemi 33’üncü gününde. Yine 300’ü aşkın tutuklunun eylemi devam ediyor. Tek talepleri var o da İmralı tecridinin kaldırılmasıdır. Türkiye’nin sorunlarını aşabilmesi için tecridin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Barıştan, özgürlükten, demokrasiden yana olan herkesin açlık grevlerine destek vererek, bu tecridi sonlandırmak için çabalamalıdır” dedi. Öcalan’ın telefon ve aile görüşünün engellenmesiyle dünyayla ilişkisinin kesilmek istendiğini dile getiren Aslan, “Sayın Öcalan’a yönelik politikalarla devlet kendi yasalarını ihlal ediyor. Bir devlet kendi çıkardığı yasalara uymazsa, kimseyi yasalara uymaya çağıramaz. Bu eylemlerin olumsuz sonuçlanmaması için herkesin yapacağı şeylerin olduğunu düşünüyoruz. Bizlerin daha geç olmadan eylemcilerin sesine ses vermeliyiz. Devleti adım atmaya çağırıyoruz" diye vurguladı.  
 
'DİRENİŞİN ETRAFINDA BİRLEŞMELİYİZ'
 
HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinin 20’nci yılı ve Güven’in açlık grevinin 100’üncü günü olduğunu söyleyerek, “Leyla Güven; ‘Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın, ahlakın kabul etmediği tecrit sonlandırılmalı’ diyor. Güven’in eylemi Türkiye’de içine girilen çözümsüzlükten çıkılması için, onurlu bir yaşama dair direniştir. Bugün Sayın Abdullah Öcalan İmralı’da tecrit altında tutuluyorsa, en insani hakları elinden alınıyorsa bu şunu gösteriyor; Sayın Öcalan’ın yürüttüğü mücadele bazılarının işine gelmiyor. 2013-2015 yıllarında Sayın Öcalan topluma seslenme fırsatı bulduğunda, bu halklarda çok büyük bir karşılık buldu. Sayın Öcalan’ı, halkları şeytanlaştırmak isteyenlerin politikaları çöktü. O süreçte toplum geleceğe büyük bir umutla bakmaya başladı. Sayın Öcalan o sürecin mimarıydı.Bugün bu tecridi kırmak gerekiyor. Leyla Güven’lerin eyleminin amacı budur. Bu direnişin etrafında birleşmeye ihtiyacımız var. O zaman bu tecrit kaldırılır” dedi. 
 
‘DÜŞÜNCELERİYLE KOMPLOYU BOŞA ÇIKARMIŞTIR’
 
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da “Bugün 15 Şubat 2019. 20 yıl önce bugün Sayın Öcalan’ın uluslararası bir komplo süreci ile İmralı’ya getirilmesinin yıl dönümü. Sayın Öcalan 20 yıldır İmralı cezaevinde olmasına rağmen Türkiye’nin, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için görüşleri kitap, savunmaları ve avukat görüşleriyle kamuoyu ile paylaşılmıştır. Sayın Öcalan’ın çok önemli tespit ve çözümlemeleri vardır. Buna tanıklık ettiğimiz dönemlerde oldu. 2013-2015 yılları arasında heyetlerin devletin bilgisi dahilinde yaptığı görüşmeler sürecinde çok önemli görüşmeler oldu. 5 Nisan 2015’te çözüm sürecinin bitirilmesi ve Sayın Öcalan’ın ağırlaştırılmış bir tecrit ile karşı karşıya kalmasına birlikte tanıklık ettik” dedi.
 
Öcalan ile yapılan görüşmeler döneminde güzel gelişmelere tanıklık ettiklerini vurgulayan Buldan, bu sürecin heba edildiğine işaret ederek,“Annelerin ağlamadığı bir dönemi yaşadık. Sayın Öcalan son yaptığımız görüşmede; ‘Bu görüşmeler gözlemci heyetler olmadan yapılırsa süreç tuzla buz edilir’ demişti. Bu sürece de tanıklık ettik. Her tarafta evlere cenazelerin gittiği bir sürece tanıklık ettik. O günden bugüne yaşananları bu kısa zaman diliminde anlatmaya belki fırsat bulamayız. Sayın Öcalan 20 yıllık komplo sürecini düşünceleriyle boşa çıkarmıştır. Kürt halkı da bu süreci boşa çıkarmıştır” ifadesinde bulundu.  
 
’GELECEĞİMİZ TEHLİKEDEDİR’
 
Tecridin sadece Kürtleri değil tüm Türkiye halklarını ilgilendirdiğini dile getiren Buldan şöyle devam etti: “Geleceğimiz için toplu bir söz söyleyemiyorsak geleceğimiz tehlikededir. Tam 100 gündür Leyla Güven açlık grevinde. Yüzlerce kişi cezaevlerinde, yurt dışında bedenlerini açlığa yatırmış durumda. Karşılanmayacak bir talepten söz etmiyorlar.Devletin kendi çıkardığı yasaları uygulamasını istiyorlar. 2015 yılından sonra kardeşi Mehmet Öcalan’ın bir kere adaya gitmesi tecridin kalktığı anlamına gelmiyor. Ailelerin, avukatların adaya gitmesi devletin kendi yasalarını uygulamasıdır. Güven ve arkadaşlarının zor bir durumda kalmaması için taleplerinin karşılanması gerektiğini bizler buradan ifade etmek istiyoruz. Bugün Leyla Güven’in evinin önünde milletvekili arkadaşlarımız da açıklama yapacak. Kendi seçildiği kentlerden Diyarbakır’da gelmek isteyen seçilmişler her türlü saldırıya, engelleme ile karşı karşıya kalmıştır. Ancak tüm baskı ve engellemelere rağmen milletvekili arkadaşlarımız Leyla Güven’in evinin önüne gitmeyi başarmıştır. Türkiye’nin geleceği, yarınları ve demokratik bir sürece girmesi açısından önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Tecrit uygulamasına bir an önce son verilmelidir.”
 
'HÜKÜMETİN DURUMDAN HABERİ VAR'
 
"Hükümetle görüşme yaptınız mı?" sorusuna yanıt veren Buldan, “Hükümet ile herhangi bir görüşme yapma ihtiyacı duymuyoruz. Görüşmeden öncede onların devreye girmesi gerekiyor. Biz her yerde konunun önemine dair açıklamalar yapıyoruz. Hükümetin durumdan haberi var” diye yanıt verdi.