HDP’li Hatimoğulları: Hükümet, devletin hukukuna dönüp bakmalıdır

img

DİYARBAKIR - DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in tecridin kaldırılması talebiyle sürdürdüğü açlık grevi eylemine dikkat çeken HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, demokratik kitle örgütlerine çağrıda bulunarak, “Leyla Güven’leri hep birlikte yaşatmalıyız” dedi.

 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’nin tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlattığı ve tahliye edildikten sonra evinde sürdürdüğü eylemi 86’ncı gününde. HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, açlık grevi ve tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Öcalan üzerinde uygulanan tecridin ne uluslararası ne de Türkiye’nin iç hukuku ile bağdaşmadığını dile getiren Hatimoğulları, uygulanan tecrit ile de aslında bir şahsın değil Kürt halkının tamamına uygulandığını belirtti. Çözüm sürecinin bitmesinin ardından Kürt halkına dönük şiddet politikalarının devreye konulduğunu hatırlatan Hatimoğulları, tecridin de yürürlüğe konulan bu politikaların bir parçası olarak gördüklerini ifade etti. Tecridin sadece İmralı’da değil Kürdistan’ın 4 parçasında uygulandığını vurgulayan Hatimoğulları, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da “faşist rejim”in halkları yok sayma ve uyguladığı baskı politikalarını daha da ağırlaştırdığını ifade ederek, hükümetin bu politikaları da Türkiye’nin her tarafına yaydığını ifade etti.
 
‘TIKANAN DAMARLARIN AÇILACAĞINI UMUT EDİYORUZ’
 
Türkiye’de mücadele olanaklarının çok sınırlandırıldığını belirten Hatimoğulları, bundan kaynaklı da bir direniş biçimi olan açlık grevlerinin başlatıldığını ifade etti. Uygulanan baskı politikalarından dolayı toplumsal muhalefette bir geri çekilmenin görüldüğünü aktaran Hatimoğulları, Türkiye’de 80 milyonun açık cezaevi hayatı yaşadığını belirtti. Güven ve açlık grevcilerinin mücadelenin tıkanan damarlarının yeniden açılması için açlık grevine girdiğini vurgulayan Hatimoğulları, “Açlık grevleri elbette son aşamada başvuracağımız bir eylemdir. Bedenini açlığa ve ölüme yatırmak ağır bedellerdir. İnsanlar, bunları göze alarak yola çıkarıyor. Bu direnişi selamlıyoruz. Bu eylemle de mücadelenin tıkanan damarların açılacağını umut ediyoruz” diye konuştu.
 
‘TABUTLAR ÇIKMADAN TALEP KABUL EDİLMELİ’
 
Güven’in cezaevinden tahliye edilmesine de değinen Hatimoğulları, “Sembolik bir mahkeme gerçekleşti. Hükümet, bu tahliye ile eylem kırıcılığı yapmak istedi; ama bu gerçekleşmedi. Açlık grevleri vicdanlara seslenen bir eylem biçimidir. Tabutlar çıkmadan, açlık grevcilerin talepleri kabul edilsin” dedi. Hükümetin, cezaevlerinde açlık grevi eylemlerinin yaygınlaşmasını istemediğini belirten Hatimoğulları, “Hükümet, açlık grevcilerini caydırmak ve eylemlerini kırmak için adım atacaktır. Bunu, hepimiz tahmin edebiliriz” dedi. Hükümetin açlık grevcilerine dönük olası bir müdahalesinin hiç kimseye bir faydasının olmayacağını vurgulayan Hatimoğulları, “Bu, Türkiye’nin 80 milyonuna zarar verecek bir uygulamadır. Türkiye’de, hak, hukuk ve insan hakları yeterince darbelenmiş. Bu müdahale, 80 milyonunu hayatına kast etmektir bizim nazarımızda” şeklinde konuştu.
 
‘HÜKÜMET BU SESİ DİNLEMEK ZORUNDA’
 
Güven ve açlık grevcilerinin talebinin Anayasa’da var olan mevcut haklar olduğuna dikkat çeken Hatimoğulları, “Bizler bu hakkı talep ediyoruz. Bu hükümet, bu devletin hukukuna dönüp bakmalıdır. Bedenini ölüme yatıran insanların sesini dinlemek zorundadır” diye konuştu. Kürt sorunun barışçıl, adil ve demokratik bir şekilde çözülmesi gerektiğini belirten Hatimoğulları, çözülecek bur sorunla da Türkiye’nin önündeki tüm engellerin kaldırılmasına katkı sunacağını ifade etti.
 
Türkiye’de daha fazla toplumsal kutuplaşma ve duygusal kırılmaların olmaması için Güven’in taleplerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, tüm demokratik kitle örgütlerine çağrıda bulanarak, “Leyla Güvenleri hep birlikte yaşatmalıyız” dedi.
 
MA / Mehmet Şah Oruç - Özgür Paksoy