Temelli: Bu kararı tanımıyoruz

img

ADANA - HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a ve HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e verilen hapis cezasının utanç verici olduğunu söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Bu ülke yargı bağımsızlığına bir an önce kavuşmalıdır. Bu kararı tanımıyoruz. Bizim nezdimizde yok hükmündedir" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin ve beraberindeki HDP'li heyetin Adana'daki programı Adana Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleriyle bir araya gelmesiyle son buldu. Şirin Park Otel'de gerçekleşen Adana'da bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Tabip Odası, 78’liler, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Adana'daki Alevi kurumları, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Emek Partisi (EMEP), Devrimci Parti, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) gibi birçok siyasi parti, dernek ve sendika temsilcisi katıldı.

REZALET

Buluşmada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, bu buluşmanın hem kendisi için hem de partisi için çok önemli olduğunu ve Adana yerelinde bulunan demokrasi güçleri ile bir araya gelmelerindeki amacın demokratik güç birliğini kurmak olduğuna dikkat çekti. Temelli, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a ve HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e verilen hapis cezasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından onaylanması sert tepki gösterip, "Yerel seçimlere giderken 'ne yapmalıyız, nasıl ortaklaşmalıyız' sorusuna yanıt aramak üzerine yan yana geldik. Bu konudaki düşüncelerimizi paylaşmak, sizlerin katkılarını almak bizim öncelikli amacımızdır. HDP olarak bunu önemsiyoruz. Ama bu konuya geçmeden önce bizim açımızdan çok üzücü, Türkiye yargı sistemi açısından, Türkiye hukuku açısından rezalet olarak adlandırabileceğimiz utanç verici bir kararı paylaşmak istiyorum. Biraz önce Sevgili Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı İstinaf Mahkemesince onaylandı"       

Temelli konuşmasına şöyle devam etti:

“Biliyorsunuz AİHM çok net bir karar vermişti. O kararın verildiği gün bu ülkenin Cumhurbaşkanı o kararı tanımadığını, gereğinin yapılacağını söyledi. Gereği buydu. Bu yargılama başlı başına hukuksuzdu. Mevcut yasaları yok sayan bir mahkemeydi. Birleştirme kararlarını dikkate almadan ayrıca mahkeme oluşturularak bir ceza verildi. Hem Selahattin Demirtaş hem Sırrı Süreyya Önder’in yaptığı Newroz’da barışı dillendirmek, demokrasiyi dillendirmek, bir arada yaşamı savunmaktı. Ki o günler büyük bir umudun beslendiği günlerdi. O konuşmalar hepimizi barış konusunda umutlandıran konuşmalardı. O gün o konuşmaları olumlayanlar bugün talimat verenlerdir. Türkiye’de yargı artık doğrudan talimat alan bir utancın parçasıdır. Bu ülke böyle bir yargıyı, böyle bir yönetimi hak etmiyor. Bu ülke yargı bağımsızlığına bir an önce kavuşmalıdır. Bu kararı tanımıyoruz. Bizim nezdimizde yok hükmündedir. Bu kararı aşmanın yolu demokrasi mücadelemizden geçer. Bunun gereğini yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülke bu iktidardan kurtulduğu gün bu tür kararların hükmü kalmayacaktır. Bize düşen bu iktidardan kurtulmaktır.

UYDURMA KARAR

Selahattin Demirtaş’ı tahliye etmeyenler, buradan siyasi rant peşinde koştuklarını deklare etmiştir. Yargı da buna alet olmuştur. Çok öncesinde cübbe iliklemeye başlamışlardı şimdi artık AKP rozeti de takabilirler. Çünkü artık AKP’nin seçim kampanyasını yürüten mahkemeler vardır. Bu suçu işleyenlerden hesabını soracağız. Maalesef çok üzgünüz. Çünkü AİHM kararı hukuktan, demokrasiden uzaklaşmış bir ülke için hukuk devleti olmak adına son bağlardan biriydi. Selahattin Demirtaş tahliye olsaydı yasa tanımadan tutuklanan pek çok arkadaşımız da tahliye olabilecekti. Demokrasi adına ülke yeniden umutlanabilecekti. Oysa bırakın kararı uygulamayı bugün İstinaf Mahkemesi İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği uydurma kararı onaylamıştır.

HDP MÜCADELEYE GÜÇ KATMAYA HAZIR

Türkiye böyle bir atmosferde, karanlık günlerin içinde. Türkiye’de artık bağımsız yargı yok. Bu süreçten çıkmanın yolu, bu girdaptan kurtulmanın yolu Türkiye’deki demokrasi cephesini genişletmektir. Demokrasi, insan hakları, hukuk üstünlüğü konusunda taraf olanlar yan yana gelmelidir. Bu demokrasi konusunda hepimizin asgari müştereğidir. Bundan ötesi siyasettir ama siyaset yapacak zemini kaybetmişsek eğer politik farklılığımızın da anlamı kalmamış demektir. Bu tekçi anlayış tarafından yutuluyoruz demektir. Binlerce arkadaşımız cezaevinde ama hepimiz açık cezaevinde yaşıyoruz. Bu coğrafyaya bu zulmü dayatanlar bu zulmü Orta Doğu’ya da, Avrupa’ya da dayatıyorlar. Mültecileri rehine pazarlığına konu ediyorlar, Kürt düşmanlığıyla halklar arasında ayrımcılık yaparak savaş ve yolsuzluk politikalarıyla iktidarlarını sürdürüyorlar. Nerede duracağı belli olmayan bir felakete sürükleniyoruz. Bu gidişi durdurma zamanı geldi. Farklılıklarımız üzerinden birbirimize karşı siyaset yapma zamanı değil farklılıklardan güç alarak bu rejime karşı mücadele etme zamanıdır. Biz HDP olarak bütün samimiyetimizle bu mücadeleye güç katmaya hazırız.

SONUN BAŞLANGICINI YARATALIM

20 yılı geride bıraktık. 99 yerel seçimlerinden 2019’a giderken 20 yılı birlikte değerlendirdiğimizde nasıl bir gidişatın içinde olduğumuzu konuşabiliriz. AKP öncesi başlayan ve AKP ile doruğa ulaşan neoliberal politikalar ne getirdi; emek sömürüsü, psikolojik savaş, inanç farklılıklarını düşmanlığa çevirme ve bu ülkeyi cehenneme çevirdiler. Bu ateşi söndürmemiz lazım. Şimdi yeniden yerel seçimlere gidiyoruz. Buna sadece yerel seçim olarak bakmak bu iktidarın beklentilerine hizmet eder. Bu bir demokrasi mücadelesidir. Türkiye hızla demokrasiden uzaklaşıyor. 24 Haziran’da HDP baraj altında kalsaydı 400 vekile ulaşacak ve anayasal diktatörlüğü kuracaklardı. Yıktık barajı. Ama yeterli değil. Çünkü ikinci tura kalmalıydık. Bu konuda bütün muhalefet özeleştiri vermeli. Şimdi ikinci tura bırakamadığımız o süreci yeniden örebilir bu seçimleri ikinci tura çevirebiliriz. Bu iktidar için sonun başlangıcını yaratabiliriz.

FAŞİZMİ KURUMLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR

Tek adam rejimi, Cumhurbaşkanlığı sistemi bu ülkenin tarihine, kültürüne, bir arada yaşama iradesine uymaz, tekçiliktir. Bu tekçiliği yıkmak zorundayız. Yerel seçimler bu anlamda büyük bir fırsat. STK’lar, sendikalar, emek-meslek örgütleri, toplumsal muhalefetin tüm dinamikleri bir araya gelerek bu güçlü adımı atabiliriz. Yerel seçimlerde bu ortaklaşmayı sağlamak çok önemli bir anlam ifade ediyor. Sadece Türkiye için değil Orta Doğu için de. Çünkü Türkiye’de demokrasi demek Orta Doğu’da barış demek. Bizi yerel seçimlere giderken bir strateji belirledik. Geçmişin hesaplarına takılıp kalmadan herkesi kapsayacak bir çağrıda bulunduk. Dedik ki: Önce kayyum atanan il ve ilçelerde yeniden iktidara geleceğiz. Sadece kayyum atanan 96 merkezde değil, daha fazlasında da yerellerde iktidara geleceğiz. Bize bu özgüveni veren halkımızın iradesi. Ama bu yeterli değil, kayyumların ötesinde birçok belediyede AKP MHP ittifakı var. Faşizmi kurumsallaştırmaya çalışan bu ittifakı hızla geriletmemiz lazım. Fazla teferruata girmeden, bu tartışma içinde kaybolmadan, demokrasi konusundaki müştereklerde buluşmak, ilkeli güç birliklerini inşa etmek, halkın beklentilerine uygun adımı atmak bizlerin görevi. Bu İstanbul’da da Adana’da da her yerde mümkündür. Bunu başarırken ilkelerimiz önemlidir. Bizim bir dayatmamız söz konusu değildir ama bir dayanışma ruhuyla bu bariyeri geçmek bir güç kaynağıdır.

Hiçbir parti, hiçbir oluşum tek başına AKP-MHP ittifakını geriletemiyorsa, tek başına yerellerde iktidara gelemiyorsa bize düşen bu güç birliğini sağlamaktır. Şuna da inanıyoruz. Biz siyasi partiler oturup pazarlık yaparak yol alamayız. Siyasi partileri hareketlendirecek olan sizlersiniz, halktır. Eğer Adana, Seyhan, Yüreğir, Ceyhan yerelinde bu inisiyatif açığa çıkıyorsa HDP olarak gereğini yapmaya hazırız"

Temelli'nin konuşması ardından emek ve demokrasi güçleri kendi aralarında toplumsal muhalefetin nasıl örülmesi gerektiğini ve bu yaklaşan 31 Mart seçimlerinde nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiğini tartıştı.