DBP PM: Her şeye rağmen halkların ittifakı kazandı

img

DİYARBAKIR - 24 Haziran seçimlerinde her türlü şiddet, baskı ve hileye rağmen halkların büyük ittifakının kazandığını belirten DBP Parti Meclisi, “Meclis’te HDP’nin olması başta kadınların ve halkların, farklılıkların temsiliyeti açısından tek adam rejiminin önündeki en önemli cephedir” denildi. 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM), Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir başkanlığında 7-8 Temmuz tarihlerinde Diyarbakır İl Örgütü Konferans Salonu’nda toplandı. 24 Haziran seçim sonuçlarını değerlendiren DBP PM, toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. Sonuç bildirgesinde, seçimlerde her türlü şiddet, baskı ve hileye rağmen halkların büyük ittifakının kazandığı vurgusu yapıldı.  
 
AKP- MHP ittifakının seçim kararı almasının nedenlerinin yer aldığı sonuç bildirgesinde, 24 Haziran seçimlerini normal şartlarda kazanamayacaklarının farkında olan Erdoğan ve ekibinin, OHAL kanunlarıyla Kürtler başta olmak üzere tüm sol, sosyalist ve demokratik kesimleri tutuklayarak, sindirerek kontrol edeceğini; özellikle Efrin ve Minbiç gibi Kürt şehirlerini bombalayarak, işgal ederek milliyetçi kesimin desteğini almayı hedeflediği hatırlatıldı. 
 
‘KAYYUMLAR İKTİDARA ÇALIŞTI’
 
Sonuç bildirgesinde, eşit şartlar içermeyen, muhalefetin susturulduğu, medyanın nerdeyse tamamının iktidarın borazanlığını yaptığı, aksi şekilde sosyal medya üzerinden yapılan eleştirilerin yargı eli ile engellendiği, özellikle Kürdistan’da sıkıyönetim uygulamaları altında meşru görülemeyecek bir seçim olduğu vurgusu yapıldı. 24 Haziran seçimlerinde bölgedeki il ve ilçelerde halk iradesinin gasp edildiği belediyelere atanan kayyumlar aracılığıyla belediyelerin tüm imkanlarının iktidar partisi ve ittifakı için peşkeş çekildiğine dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, “Seçim süreci boyunca AKP hükümeti eliyle çok sayıda seçim ihlali yaşandı. Zor, baskı ve hile ile seçim sonuçları manipüle edilmiştir. HDP’nin baraj altında bırakılması için adeta her türlü şiddet ve usulsüzlük; saklama gereği duymadan kamuoyuna yönelik açıklamalarda dile getirilmiştir. Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş anayasa ve hukuk yok sayılarak cezaevinde tutulmuş, diğer adaylarla eşit bir şekilde seçim çalışması yapması engellenmiştir. Yoğunluklu HDP ve demokratik bileşenler hedef alınmış olsa da genel olarak muhalefet büyük bir baskı kıskacı altına alınmıştır” denildi. 
 
‘HDP İLE KAZANAN KADINLAR OLDU’
 
AKP tarafından insanlık dışı bir katliamın Suruç’ta gerçekleştirildiği, halklara ve demokratik kesimlere katliam üzerinden faşizmin mesajı verildiği belirtilen sonuç bildirgesinde, şöyle denildi: “AKP MHP ittifakının meclis çoğunluğunu elde etmesi için devletin tüm imkanları seferber edilmiştir. Halkımızın sandık başına gitmemesi için özellikle Kürdistan illerinde çok yönlü politikalar geliştirilmiştir. Ancak tüm zor, baskı ve tehditlere rağmen halkımız sandıklara ulaşmak ve oy kullanmak için yoğun emek ve irade göstermiştir. Tüm bu inkar ve düşmanlığa karşı halklar HDP’nin yanında olduğunu göstermiş, çalınan ve engellenen oylara rağmen HDP 11.70 oy oranıyla 67 vekille meclise girmiştir. Meşru olmayan şartlarda, milliyetçiliğin, mezhepçiliğin, cinsiyetçiliğin her yönüyle meydanlara egemen olduğu, halkların, inançların, gençlerin, kadınların yok sayıldığı bu baskın seçimin meşru olmadığını belirtmek gerekir. Ancak mecliste HDP’nin olması başta kadınların ve halkların, farklılıkların temsiliyeti açısından tek adam rejiminin önündeki en önemli cephedir. Bu yüzden HDP ile kazanan kadınlar ve halklar olmuştur.
 
İTTİFAKI BÜYÜTMEK
 
AKP ve Erdoğan’ın nihai hedefi tek adam rejimini ilan etmek değil, muhalefetin örgütlenme ve demokratik siyaset yollarını tıkayıp herkeste değişime dair bir umutsuzluk üretmeyi inşa etmektedir. Bu yüzden demokratik siyaset meclisin HDP rengini göstermesi bir parçasıyken, her koşulda ve her alanda demokratik siyaseti örgütlemek Türkiye Halkları açısından demokrasi mücadelesi veren kesimlerin temel sorumluluğundadır. Türkiye ve Kürdistan halkları ile birlikte kurduğumuz bu ittifakı önümüzdeki süreçte daha da büyütmenin çabası ve mücadelesi içinde olmamız gerekmektedir.
 
 DEMOKRATİK ULUS
 
Demokratik ulus, Türkiye’nin içine düştüğü toplumsal, siyasal ve ekonomik krizlerin en önemli çözümüdür. Başkanlık sistemiyle ileriki günlerde daha yakından tanık olacağımız krizleri bertaraf etmenin yollarını oluşturacak, siyasetin sonuçlarını ve etkilerini yaşayan kesimler olmak yerine toplumsal dönüşümü ve demokratik siyasetin toplumsallaşmasını oluşturacak bir muhalefet örgütlenmesine girilmelidir. Meclis kadar sokakta da örgütlenmeyi güçlendirmek, karalılık, inanç ve umudu yükseltmek için yapılması gereken en önemli örgütlenme çalışmasıdır. Nitekim, Türkiye halklarının faşizme karşı mücadelesi, çok kültürlü, çok kimlikli, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir mücadeledir. Tek adam rejimini ilan eden AKP ve Erdoğan’a karşı sistem karşıtı demokratik mücadeleler, meşru olmayan bir seçimin sonucu pasifize olacak değildir. Mücadeleyi yükseltmek ve alanlarda bunun örgütlenmesi geliştirmek, toplumsal eğitimlerin her kesime ulaşmasını sağlamak temel görevimiz olacaktır.
 
 KÜRT ULUSAL BİRLİĞİ
 
Gerek Türkiye’de gerekse de Kürdistan’da faşist ittifaklara karşı oluşturduğumuz halkların demokratik ittifaklarını güçlendirmek yeni döneme yönelik en anlamlı cevap olacaktır. Demokratik ulus inşasında ulusal birlik çalışmalarımızı seçime endeksli bir birlik olarak değil, Kürt gerçekliğinin ve sorunun çözümü için yine Kürt gerçekliğinde halkların özgürlüğü için temel misyonumuz olarak görmekteyiz.
 
Demokratik, özgürlük ve eşitlik mücadelemizde her türlü baskı ve şiddete karşı, yalnızca iradesini göstermekle kalmayıp inançlı ve kararlı duruşuyla 24 Haziran seçimlerine cevap olan halkımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz."