Özsoy: Ortadoğu’da bir Kürt statüsü kaçınılmaz

img

ANKARA - Türkiye’nin Efrin işgalini ve uluslar arası güçlerin tutumunu değerlendiren HDP Dış İlişkiler Sorumlusu Hişyar Özsoy, Devlet Bahçeli’nin söylemiyle ‘Efrin’de taş üstünde taş, baş üstünde baş’ bırakılmasa da Ortadoğu’da kabul edilmek zorunda kalınacak Kürt statüsünden kaçmanın mümkün olmadığını söyledi. 

HDP Dış İlişkiler Sorumlusu ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tüm Suriye için alınan bir ay süreli “insani ateşkes” kararına uymayan Türkiye’nin Efrin’e dönük devam ettirdiği operasyonu ve uluslararası güçlerin buna karşı tutumunu değerlendirdi.
 
Türkiye’nin BM’nin aldığı kararı kendisine göre yorumlayıp, ÖSO yapıları ve çeteleri ile birlikte işgal girişimini devam ettirdiğine işaret eden Özsoy, ancak söz konusu işgal girişimin dünyanın çoğu ülkesince kabul görmediğini ifade etti. Buna rağmen uluslararası güçleri yeterince ses çıkarmamakla suçlayan Özsoy, “Avrupa, Amerika, özellikle Fransa, İsveç gibi birçok ülkeden hatta BM’nin kendisi de bunun kabul edilemez olduğuna dair açıklamalar yaptı. Fakat şu ana kadar güçlü söylemler olmadı” dedi.
 
‘TÜRKİYE FİİLİ DURUMLA EFRİN’E GİRDİ’
 
Türkiye’nin, Efrin’e dönük saldırıları konusunda gerekçe olarak iki argüman ileri sürdüğüne dikkat çeken Özsoy, bu argümanların uluslara arası hukukta karşılığının olmadığını söyledi. Özsoy: “Türkiye, BM konvansiyonu 51’inci maddeye göre ‘Ben kendimi savunuyorum. Kendimi savunma hakkım, meşru müdafaa hakkım var’ dedi. Ve ikinci argüman olarak, ‘YPG terör örgütüdür ve ben onlara karşı savaşacağım’ dedi. Tabi uluslararası hukuka göre bu ikisin de elle tutulur bir tarafı yok. Çünkü yakın zamanda Almanya’da, Federal Araştırma Bürosu açıkladı. Türkiye, Efrin’den kendilerine yönelik herhangi bir saldırıyı şuana kadar delil olarak sunmamış. Türkiye’nin argümanları söylem ama delil söz konusu değil. Ötesi YPG, hem uluslara arası koalisyon hem de BM tarafından terörist örgüt olarak görülmüyor. Türkiye fiili bir durumla Efrin’e girdi” dedi.
 
‘EFRİN’İ SUR’A, NUSAYBİN'E ÇEVİRMEK İSTİYORLAR’
 
Özsoy, Türkiye’nin, Efrin’de bulunan sivilleri çıkartmak için denenmedik yol bırakmadığının da altını çizdi. Özsoy, şunları söyledi: “Efrin kent merkezinin çevresini bombalıyorlar. Psikolojik olarak zorluyorlar. Efrin halkının suyunu ve elektriklerini kesiyorlar. Bir şekilde ne yapıp edip kenti sivillerden boşaltma ve kentin geri kalanını da yakıp, yıkma gibi bir niyetleri söz konusu”
 
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın sarf ettiği “Biz Efin’e Cizre’den Sur’dan deneyimli olan personelleri gönderdik” sözlerini de hatırlatan Özsoy, “Bu şu demek aslında. Efrin’i Cizre’ye, Sur’a, Yüksekova’ya, Nusyabin’e çevirmek istiyorlar. Yani yakıp yıkmak istiyorlar. Bunu daha veciz bir şekilde söyleyemezdi” diye belirtti.  
 
‘SAVAŞIN BOYUTU DEĞİŞECEK’
 
Türkiye’nin Efrin kent merkezine girmek için diplomasi çalışması yürüttüğünü söyleyen Özsoy, “TSK ve ÖSO Efrin kent merkezine girer mi?” yönündeki sorumuza ise, “Pekala olabilir” cevabını verdi. 
 
Özsoy, savaşın Efrin kent merkezine taşınması ile birlikte ise savaş boyutunun farklılaşacağını kaydederek, şunları söyledi: “Eğer kent merkezine yönelik ciddi bir saldırı olursa, kayıplar ve yıkımlar olacak ama Türkiye üzerindeki uluslara arası baskı da artacak. Türkiye bir taraftan zamanla da yarışıyor. Türkiye’nin Efrin kent merkezine girmesi gerçekten bir saçmalık ve delilik olur. Fakat bu mevcut iktidardan mantıklı bir şey beklemekte çok mümkün olmadığı için pekala Efrin kent merkezine saldırıp, belki bir yıl belki daha uzun öyle çok kapsamlı bir savaş içine de girebilirler. Çok ciddi yıkımlarda olabilir ama bu Türkiye’nin siyasetten kazandığı anlamına kesinlikle gelmeyecektir” ifadelerini kullandı.  
 
‘ABD’NİN KÜRTLER DIŞINDA ÇOK FAZLA SEÇENEĞİ YOK’
 
Pentagon’un sahada Kürtler ile yakın çalışma içerisinde olması üzerinde de duran Özsoy, yine ABD Dış İlişkiler Bakanlığı’nın Kürtler ile çalışılıyor olmasından rahatsız olmadığını ifade etti.
 
Ancak aynı Amerikan’ın, Türkiye’nin kaygılarına da cevap olup, dışlamak istemediği için dengeleyici bir pozisyonda durduğunu kaydeden Özsoy, şunları söyledi: “Aslıdan bir denge kurmak istiyorlar. ABD eğer uzun vadeli bir şekilde Suriye’nin siyasi geleceğine yön verecek bir pozisyon almak istiyorsa, Kürtlerle yaptığı ittifakın dışında çok fazla bir seçeneği yoktur. Esad ile bunu yapamaz. Yani Suriye içindeki güçlerden bahsediyorum. Yine orada IŞİD var. El Nusra var.  ÖSO dedikleri çete yapılanmaları var. Zaten ABD çok uzun dönem bunları hem askeri, hem ekonomik hem de diplomatik olarak çok destekledi. Ama gördüğünüz gibi dağıldılar. Yani Özgür Suriye Ordusu diye bir şey yok. ABD o projeden çekildi. Öyle ki Türkiye, ‘Ya ben ya Kürtler’ dediği zaman bile ABD, ‘Kürtler ile çalışmayacağım’ demedi. Türkiye çok dayattı hatta ilişkiler kopma noktasına geldi yine de Amerika o konuda taviz vermedi. Çünkü Suriye’de, Irak’ta herhangi bir pozisyon almak istiyorsan, Kürtleri hesaba katmadan bu mümkün olmuyor. Bunu ABD görüyor ama maalesef şuan Türkiye’yi yönetenler bunun görmüyorlar. Yani Avrupa, Amerika gibi birçok güç, Suriye’de ya da Irak’ta Kürtsüz yeni bir siyasal denklem mümkün değil noktasına gelmişken Türkiye ‘Kürtler olamayacak, buharlaşıp uçacak, ben istemiyorum’ gibi acayip, tuhaf, bir sürdürülebilirliği olmayan söylemlerde bulunuyor.  Bu kazanabilecek bir tutum falan değil. Kürtler orada olacaklar. Efrin’e saldırsalar da yerle bir etseler de, Devlet Bahçeli’nin söylemiyle taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmasalar bile Ortadoğu’da Suriye dâhil bir Kürt statüsü olacak. Yani bundan kaçmak mümkün değil. Bu gerçeklikle acı da olsa yüz yüze gelmek zorunda Türkiye. Aksi halde kendisi kaybedecek.”
 
‘ÇOK YÖNLÜ DİPLOMASİ ÇALIŞMASI YÜRÜTÜYORUZ’
 
HDP olarak ise Efrin sürecinin başladığı günden bu yana dünya genelinde çok yönlü diplomasi yürüttüklerini belirten Özsoy, “Temel olarak bir an önce bu çılgınlık durumuna son verilmesi ve bu işgal durumunun bir an önce sona erdirilmesine yönelik çağrılarımız var. Türkiye kent merkezine yaklaştıkça diplomatik ilişkiler de belli bir hızlanma oldu. Bizim de o yönlü çabalarımız var. Şu önümüzdeki dönem de tabi bunlar artarak devam edecektir” diye konuştu.
 
‘KÜRTLER AYAKTA KALABİLMENİN BİLGİSİNİ ÖĞRENMİŞ BİR HALK’
 
Kürtlerin tarih boyunca birçok kez katliam, baskı zülüm süreçlerini yaşadığını kaydeden Özsoy, son olarak şunları söyledi: “Kürtlerin Efrin’deki direnişi 56’ıncı gününe girdi. Kürtlerin bu direnişi aslında herkes tarafından bekleniyordu. Son yüz yıldır kendisini müdafaa derdinde olan Kürtlerin en iyi olduğu durumların başında mücadeleleri geliyor. Yani o kadar katliamlara, kıyımlara maruz kalmışlar ki, özellikle son yüzyıl içerisinde yani 1910’lardan tutun Musul’a, oradan tutun Şêx Seyitlere,  oradan bugüne alın gelin. Yüz binlerce ölüm, onlarca kızıl katliam, baskı, zülüm.  Ama Kürtler tüm bu süreçleri yaşayarak aslıdan ayakta kalabilme yeteneklerini çok yükseltmişler. Yani her koşul ve şart altında Kürtler bir şekilde var oluyorlar. Yani Kobanê gibi bir yerden çıkabiliyorlar. Halepçe’den çıkabiliyorlar. Dersim’den çıkabiliyorlar. Yani Kürtler o kadar çok katliam ile yüz yüze kalmışlar ki, bir şekilde ayakta kalabilmenin bilgisini mücadeleleri sonucu öğrenmiş bir halk. Buna inanmayan Kobanê’ye baksın. Son dakikaya kadar iki binden fazla ölüm oldu.  Tüm kent yıkıldı. Ama Kobanê üzerinde Kürtler, Ortadoğu sahnesine çok güçlü bir şekilde girdiler. Şimdi Efrin’e bakalım. Yanlış hesap Bağdat’tan döner diye düşünüyorum.”
 
MA / Selman Güzelyüz