HDP’li İrmez: Hükümetler ve politikaları değişti ama direniş değişmedi

img

ŞIRNAK - Osmanlı’dan bugüne Şırnak’ta dönük baskı ve saldırı politikalarını kıyaslayan HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, “Hükümetler ve politikaları değişti ama direniş değişmedi” dedi.

AKP Hükümeti tarafından 2014 yılının Eylül ayında hazırlandığı ortaya çıkan “Çöktürme Planı” çerçevesinde alınan kararların uygulandığı merkezlerden biri Şırnak oldu. Kentte Ekim 2015’te fiili olarak başlatılıp, 14 Mart 2016’da resmi olarak ilan edilen “sokağa çıkma yasağı”nın üzerinden iki yıl geçti. 246 gün süren yasak boyunca yaşanan çatışmalarda, çok sayıda asker ve polis ile Sivil Savunma Birlikleri (YPS) üyesi yaşamını yitirdi. 
 
Kentin yüzde 70’inin haritadan silinmesiyle sonuçlanan tablo, Şırnaklılar için ilk değildi. 1990’lı yıllarda da benzer bir durumu yaşayan kent sakinleri, her şeye rağmen hükümetin göç, yasak ve yıkımına karşı kentlerini terk etmeyerek direndi. 
 
Benzer saldırıların yaşandığı 1992 yılının Ağustos ayında, halka yönelik gerçekleşen saldırılarda annesinin ölümüne tanıklık eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, her iki dönemi değerlendirdi.
 
‘ O YILLARDA ŞIRNAK’I YÖNETEN BAŞKA GÜÇLER VARDI’
 
21 Mart ve 18 Ağustos 1992 tarihlerinde kentte halka yönelik girişilen saldırıları anlatan İrmez, “Şırnak merkezde resmen halka yönelik bir katliam saldırısı oldu. Cumhuriyet Meydanı’nda katliam girişiminde bulundular. O meydan kan gölüne döndü. Onlarca insan yaşamını yitirdi, onlarca insan yaralandı. O zaman aldığı yaralar ile yaşamaya devam eden bir sürü insanımız var. O meydanda bir sürü çocuk annesiz veya babasız kaldı. O dönem talimatları veren, o dönemin Başbakanı ya da o dönemin Meclisi değildi. Şırnak’a gönderilen kolluk kuvvetlerinin hepsi bizzat insanın canına kast edebilecek bir görünüme sahiptiler. Dönemin devlet yetkilileri kenti ‘Şırnak Cumhuriyeti’ olarak adlandırıyorlardı. Farklı uygulamalar olduğunu bizzat kendileri itiraf ettiler. Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten bir Başbakan var ama Şırnak’ı yöneten, emirleri ve talimatları veren başka güçler vardı” diye konuştu. 
 
Dönemin OHAL Valisi Mustafa Malay’ın bu konudaki itiraflarını hatırlatan İrmez, 90’lı yıllardaki uygulamaların, iki yıl önce ilan edilen yasak sırasında daha da ağırlaştırıldığını ifade etti. İrmez, o yıllarda insanların ve evlerin kurşunladığını ancak günümüzde evlerin tanklarla bombalandığına dikkat çekti.
 
 
‘DOĞDUĞUM, BÜYÜDÜĞÜM ŞEHRİN YOK OLMASINA TANIKLIK ETTİM’
 
24 yıl aradan sonra ilan edilen yasaklarla benzer politikaların devreye konulduğunu belirten İrmez, şöyle konuştu: “İnsanların bodrumlarda yakılmasına ve katledilmesine varan uygulamalara tanıklık ettik. Devlet güçlerinin bu kadar faşizan bir zihniyetle Şırnak halkının üzerine geleceğini tahmin etmezdik. Bir şehri haritadan yok etmeye çalıştılar. Büyük bir hukuksuzluğa tanıklık ettik. Doğduğum, büyüdüğüm ve yaşadığım şehrin yok olmasına, anılarımızın silinmesine tanıklık ettim. Şırnak’ın hafızasının yok edilmesine tanıklık ettik.”
 
TARİHİ YAPILAR DA HEDEF ALINDI
 
Kentte yürütülen operasyon sırasında canlılar kadar tarihi yapılar da hedef alındı. Bu durumun üzerinde duran İrmez, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1800’lü yıllarda Şırnak’ı işgali sırasında, halkın direndiği tarihi üç kasrın dahi yasakta yok edildiğini söyledi. 
 
Osmanlı sadrazamı kente girmek istediğinde, tüm halkın o kasırlarda direnerek, askerlerin şehre girmesine engel olduklarını paylaşan İrmez, “O kasırlar Şırnak için birer tarihtiler. O tarihi bile yok ettiler, tek bir taşını dahi bırakmadılar. Taşlara dahi hazmetmeyen bir zihniyet ile karşı karşıyaydık” dedi.
 
OSMANLI’YA, DEMİREL’E VE AKP’YE KARŞI DİRENİŞ
 
Tarih boyunca kent halkının üç kez göçertme politikaları ile karşı karşıya kaldığını söyleyen İrmez, şöyle devam etti: “Kenti ilk boşaltma girişimi 1800’lü yıllarda oldu. Halk direndi ve izin vermedi. İkinci girişim 90’lı yıllarda oldu. Çok iyi hatırlıyorum; 18 Ağustos 1993’te üç gün üç gece Şırnak’a saldırı oldu. O dönem her evin bodrum katında bir sığınak vardı, o sığınaklarda kaldık. Sonra hepimizi şuan Hükümet Konağı’nın bulunduğu yere topladılar. JİTEM, ‘Evlerinizden çıkın gidin, Şırnak’ı terk edin’ şeklinde tehdit ediyordu. Terk etsek de, üç ay sonra geri döndük. Son yasakta bunun üçüncüsü oldu. Şırnak, hem Osmanlı yönetimine, hem Süleyman Demirel yönetimine, hem de AKP’ye direndi. Bu durum onlarda bir yara oldu.”
 
‘HALK KİMLİKLERİNE, KÜLTÜRLERİNE VE TOPRAKLARINA SAHİP ÇIKTI’
 
İrmez, yasak sürecinde kentlerini terk etmeyerek çevresinde yaşam mücadelesi veren yurttaşları da hatırlattı. İrmez, “Binlerce insan Şırnak’ın çevresinde resmen bir barikat kurdu ve burada direndi. En büyük direniş bu oldu. Halk, devletin üç defadır kenti boşaltmak istemesini ve inkâr yolu ile asimile etme politikalarını boşa çıkarttı. 10 bine yakın evin yıkılmasına rağmen şehirlerine geri döndüler. Hükümetler değişti, politikaları değişti ama zihniyet değişmedi. İnsanlar değişti ama hikayeler değişmedi, direniş değişmedi. Halk direngen ruhu ile hem kimliklerine, hem kültürlerine, hem de kendi topraklarına sahip çıktı” ifadelerini kullandı. 
 
Ancak topraklarını terk etmeyen halkın bu kez de TOKİ konutlarına mahkum edilmek istendiğine işaret eden İrmez, böylece aslında şehrin kültürünün yok edilmek istendiğini söyledi. Halkın bu tür oyunlara gelmeyeceğinin altını çizen İrmez, sözlerini “Bu halk üç defa, çok büyük direniş ile şehrine sahip çıktı. Bu kültürü onların elinden almak ve mücadeleci ruhlarını yok etmek çok zor” cümleleriyle noktaladı.