Beştaş: Efrin’e saldırı vatan savunması değil, AKP-MHP ittifakını kurtarmadır

img

ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Efrin’in 53 gün öncesine kadar Suriye’nin en güvenli bölgesi olduğunu ifade ederek, saldırıyı, “Vatan savunması değil, AKP-MHP ittifakını kurtarmadır” sözleriyle yorumladı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından getirildiği Grup Başkanvekili görevindeki ilk basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.
 
Beştaş, ilk olarak Efrin’e dönük devam eden saldırılara değindi.
 
‘EFRİN SURİYE İÇİNDE EN GÜVENLİ YERDİ’
 
Efrin’in 52 gündür ana haber bültenlerinin birinci sırasında yer aldığını ifade eden Beştaş, “Efrin’de 53 gün öncesine kadar hiçbir çatışma yoktu. Efrin, Suriye içinde en güvenli yerdi. Diğer bölgelerden Efrin’e bir akış vardı. Efrin’de savaş yoktu. 52 günde Efrin sadece ölüm ve kanla anılıyor. Şimdi Türkiye’nin saldırısıyla Efrin yıkım bölgesi olma yolunda ilerliyor” diye konuştu.
 
‘EFRİN’İN DEMOGRAFİK YAPISIYLA OYNANILIYOR’ 
 
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililerinin Efrin ile ilgili yaptığı açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını kaydeden Beştaş, şöyle devam etti: “Son söylemleri, ‘Efrin’i gerçek sahiplerine teslim edeceğiz.’ Bu halkı kandırmaya yönelik bir söylem. O topraklarda zaten sahipleri oturuyor. Efrinliler ve Efrinlilere misafir gidenler oturuyor. Savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınanlar mı Efrin’e yerleştirilecek? Efrin’in sahipleri El Bab’dan kaçanlar mı? Bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Çünkü açıklamalar çok muğlak. Türkiye’nin başka bir ülkenin topraklarına gidişinden söz ediyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırı var. Bu uluslararası hukuka göre suçtur. Birleşmiş Milletler’e göre bu bir saldırı savaşıdır. Bu, aynı zamanda Efrin’in demografik yapısıyla oynamaktır.” 
 
‘VATAN SAVUNMASI DEĞİL AKP-MHP İTTİFAKINI KURTARMADIR’
 
“Türkiye’nin iç işine nasıl başka bir ülke karışamayacaksa Türkiye'de başka bir ülkenin demografik yapısıyla oynayamaz. Başka ülkenin topraklarında ne işimiz var bizim? Niye askerler orada?” diye soran Beştaş, şunları söyledi: “Diyorlar ki biz Efrin’i işgal etmeye gitmedik. Peki; Efrin’de Türk bayrağı ile görüntüleri nasıl izah edeceğiz? Neden oraya Türk bayrağı çekiliyor? ‘Vatan savunması’ diyorlar ya oradaki hem askerin hem de AKP Genel Başkanı’nın yaptığı bozkurt işaretini nereye koyacağız? Efrin, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı bir yer mi? Vatanın savunması değil, bu AKP-MHP ittifakını kurtarma çalışması. Amaç AKP ve MHP’ye içeride 50+1’i aldırmaktır. Kendi iktidarlarının bekası için bu ülkeyi topyekün savaşa soktular. AKP-MHP kongrelerinin, basına açık tüm demeçlerinin tek gündemi Efrin. Toprağa düşen canlar kongre salonlarının gündemi oluyor. Malzeme olarak kullanılıyor. Ölümler üzerinden oy hesapları yapılıyor. Artık yüksek sesle gerçekleri söylemezsek sorumluluğu bizim de boynumuzun borcu olur.”
 
 'HALA KÜRTLER KARDEŞİMİZ Mİ DİYECEKSİNİZ'
 
Efrin’de demokratik bir yönetim istenmediğini söyleyen Beştaş, “Diyorlar ki orada baskı var, terör var. Daha geçen hafta Efrin’de kadınlar 8 Mart’ı karşıladı. Baskı altında falan da değil, direnen kadınları gördük. Efrin’de kadınların direnmesini de istemiyorlar. Kadınlar alanlara çıktığında Efrin’de kimse onlara saldırmadı, gözaltına almadı. Ama Türkiye’de kadınların 8 Mart kutlamasına engel olundu. Onların istediği Efrin’de 8 Mart’ı bile kutlamayacak bir ortam yaratmak. Efrin, Türkiye’nin elinde olursa -ki öyle bir şey olmayacak- Ankara’daki gibi Çorlu’daki gibi 8 Mart engellenecek. Bu işin dayanağında ne var? Türkiye neden Efrin’e saldırıyor? Çünkü; orada Kürtler, Araplar, Türkmenler demokratik bir yönetim kurduklarını söylüyor. Bunun aksini gösteren bir bilgi yok. Orada en çok Kürtler yaşıyor. Türkiye’de de nüfusun dörtte biri Kürtler. 20 milyon Kürt, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Efrin’e saldırıldığında buradaki Kürtlerin canı yanmıyor mu? Oradaki halaları, büyük babaları, yeğenleri bombaların hedefi olduğunda bunu içerideki Kürde nasıl anlatacaksınız? Hala Kürtler kardeşimiz mi diyeceksiniz. Buna kim inanır? Siz her gün ‘Çanakkale’de birlikte savaştık, Kürtler bizim kardeşimiz’ diye siyaset yapıyorsunuz, ama her gün Kürtlere saldırıyorsunuz” ifadelerini kullandı. 
 
‘BM ATEŞKES KARARININ ARKASINDA DURMALIDIR’
 
 “Biz her türlü tartışmaya açığız. Nasıl dün Kobanê meselesinde ‘Kobanê düştü düşecek’ denildiğinde Kürtlerde kırılma yaşandıysa bugün de Efrin meselesinde Kürtlerde büyük bir kırılma, öfke var” diyerek konuşmasını sürdüren Beştaş, şunları söyledi: “Bir Kürt uzaya gitmeye çalışsa oradan indirmeye çalışacaklar. Eğer biz eşitsek aynı haklara sahip olmamız gerekiyor. Kürtlerin bu ülkenin yurttaşı olarak Efrin’e yönelik saldırıyı sorma hakkı vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ateşkes kararının arkasında durmak zorundadır. Burada Efrin düşmeyecek, insanlık düşecek. Orada insanlık değerlerine bağlı bir yaşam var. Tüm dünyaya karanlık günlerin gelmesini engelleyecek bir yaşam. Birkaç binlik bir nüfus değil, insanlık düşecek. DAİŞ’e karşı insanlık mücadelesi verildiğini unutmayalım. Orada Efrinliler mi yaşamalı yoksa DAİŞ’liler mi yerleşmeli? Efrin’le ilgili her şeyin konuşulması yasaklanıyor. Eğer bir yönetim haklıysa konuşulmasını neden yasaklar? Düşüncenin suç sayıldığı bir ortamda saklanan, görünmez kılınan gerçekler vardır. Kaldırsınlar basın üzerindeki sansürü, kaldırsınlar baskıyı, kaldırsınlar OHAL yöntemi ile hakkı bastırmayı bakalım Türkiye’nin Efrin saldırısını kim destekliyor. Bu gencecik askerler neden Efrin’e gidiyor, kimin savaşı için gönderiliyor? İktidar koridorunu açmak için gönderiliyor.”
 
'SIFIRLANAN PARALAR VARDI ŞİMDİ HALK İRADESİ SIFIRLANIYOR'
 
Meclis Genel Kurulu’nda bugün görüşülmeye başlanacak olan AKP ve MHP ortaklığıyla getirilen “ittifak yasası” teklifine ilişkin de konuşan Beştaş, adına “cumhur ittifakı” denen yasanın seçim güvenliğini ortadan kaldırma ve halk iradesini gasp etme yasası olduğuna vurgu yaptı.
 
Beştaş, “17- 25 Aralık’ta sıfırlanan paralar vardı, şimdi de sandıklarda halk iradesini sıfırlamaya yönelik yasa geliyor önümüze. Yüzde 10’luk seçim barajı korunuyor. Ama ittifaka dahil olan partiler yüzde 0.99 bile alsa parlamentoya giriyor” dedi.
 
Teklifin seçim güvenliğini ortadan kaldıracağının altını çizen Beştaş, “Bu, bir seçim dolandırıcılığı yasasıdır. Seçimde dolandırıcılık yapacaklar” ifadesini kullandı.
 
‘AKP VE MHP ORTAKLIĞI KOLTUK KORUMA KOALİSYONUDUR’
 
İttifak tartışmaları konusunda partisinin tutumunu da dile getiren Beştaş, şöyle devam etti: “HDP’nin konumuna gelince, biz parti olarak ittifaklara karşı değiliz. Demokrasi, barış, özgürlükler, kadın, ekoloji ve birçok konu açısından farklı partilerle ittifak yapan bir çatı partiyiz. Bu yüzden AKP-MHP birlikteliğine ittifak demek büyük yanılgıdır. Bu bir ortaklıktır, bu demokratik bir ittifak değildir. Bu koltuk koruma koalisyonudur. Bu ittifakı bugün canhıraş bir şekilde savunanlar, geçmişte koalisyon ve ittifaklara ne diyorlardı? 7 Haziran’dan sonra meydan meydan koalisyonların ne kadar zararlı olduğunu anlatıyorlardı. ‘Koalisyon kaos getirir’ diyorlardı. Bugün koltuk koalisyonu kuranlar ‘bir daha hiçbir zaman koalisyon olmayacak’ diyerek başkanlık sistemi için oy istediler. Daha bir yıl bile geçmedi üzerinden.” 
 
TOĞRUL’A SALDIRI 
 
Beştaş, son olarak geçtiğimiz hafta Antep Milletvekili Mahmut Toğrul’un AKP’lilerce darp edilmesine değindi. Beştaş, “Toğrul, Efrin konusunda konuştu. Buna sözle cevap veremeyenler şiddete başvurdu. Bir milletvekili kürsüde konuşamayacaksa nerede konuşacaktır? Bu da tahammülsüzlüklerinin başka bir resmidir. Meclis’te yaşanan bir linç girişimidir. Bu linç girişimine karşı her türlü başvuruyu yapacağız. Meclis’te bir milletvekilini konuşması sebebiyle bu uygulamayı reva görenler cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde, Efrin’de neler yapıyordur; bir düşününüz” dedi.
 
‘KÜRDE KARŞI KURT POLİTİKASI’
 
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının Erdoğan’ın partisini Mersin İl Kongresi’nde bozkurt işareti yapmasına ilişkin sorusuna ilişkin, “Kürde karşı kurt olma politikasıdır. Bu birbirlerinden hiçbir farkları olmadığının, Bahçeli, Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Akşener’in kurt işaretlerinin aralarındaki farkların ne kadar inceleştirdiği ve Kürtlerin özgürlük talebi söz konusu olunca nasıl kurda dönüştüklerinin göstergesidir” yanıtını verdi.