Başaran: Gözaltında üyelerimize toplu fotoğraf dayatılıyor 2019-11-07 14:14:08 ANKARA - Gözaltına alınan üyelerinin yasadışı bir şekilde görüşme odalarına çağrıldığını ve toplu fotoğraf dayatıldığını belirten HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Bu fotoğrafların neden çekildiğini, Selçuk Mızraklı’nın gözaltına alındığı sırada çekilen fotoğrafından biliyoruz” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, parti üyeleri ve yöneticilerine yönelik gözaltı operasyonları ile belediyelerine yönelik kayyum atamalarına ilişkin partisinin Genel Merkez’inde basın toplantısı düzenledi.   ‘MASUMİYET KARİNESİ İHLAL EDİLİYOR’   Parti üye ve yöneticilerine dönük gözaltı ve tutuklama operasyonların devam ettiğini vurgulayan Başaran, son olarak Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde aralarında ilçe eşbaşkanlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alındığını söyledi. İktidarın HDP’yi yargı eliyle tasfiye etmeyi çalıştığını ifade eden Başaran, dün Ankara’da kadın siyasetçilere yönelik operasyona değinerek, “9 kadın arkadaşımız havuz medyası tarafından terörize edilerek gözaltına alındılar. Arkadaşlarımızın avukatlarla görüşme talebi reddedilmiş, avukatların savcıyla görüşme talepleri de reddedilerek verilen dilekçe iade edilmiş. Dosyada kısıtlılık kararı olduğu belirtilmiş ama bununla ilgili bir belge iletilmemiş. Kadınların neden gözaltına alındıklarına dair bir bilgi verilmemiştir. Türkiye de bir süredir önce suçlu oluyorsunuz sonra da bu suçtan aklanmaya çalışıyorsunuz. Masumiyet karinesi her gün iktidar eliyle ihlal ediliyor” diye konuştu.   GÖZALTINDA TOPLU FOTOĞRAF   Gözaltına alınan kadınların terörize etmek için toplu fotoğraf dayatıldığını ve yasadışı bir şekilde görüşme odalarına alındığını belirten Başaran, "Masumiyet karinesinin yok sayılması için kadınların toplu fotoğraflarının çekilmesi istenmiştir. Bu fotoğrafların neye yaradığını Selçuk Mızraklı gözaltına alınırken servis edilen fotoğrafından biliyoruz. Fotoğraflar çekilir, basında 'İşte bunlar teröristtir' diye afişe edilir. Bu kadınların da toplu fotoğrafları basına servis edilmek için çekilmek istenmiş, kadınlar bunu reddetmişler. Sağlık sorunu olan kadınlara su bile verilmemiş, saatlerce yemek verilmemiş" dedi.   KAYYUM ATAMALARI   Başaran, 19 Ağustos’ta partisinin yönetiminde olan büyükşehir belediyelerine kayyum atamalarının da sürdürüldüğünü belirterek, “Bu haftaya da yine bir belediyemize kayyım atanması haberiyle uyandık. Bugüne kadar KHK’li oldukları gerekçesiyle yerlerine 2’inci sıradaki AKP’lilere mazbata verilmesiyle beraber, toplam 21 belediyemize kayyım atandı, gasp edildi. Bu 21 belediye içinde Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerimiz var. Kayyım atanan bu belediyelerden şuan 10’unun eşbaşkanı tutuklandı. Birazdan ifadelerini okuyacağım, nasıl suç uydurulduğunu, sandıktan çıkan sonucu tanımamaya yönelik nasıl bir girişim olduğunu göstereceğiz. Bu belediyeleri nasıl gasp ettiğini size göstereceğim” diye belirtti.   ‘TANIKLAR SEÇİM ZAMANI ORTAYA ÇIKMIŞ’   Tutuklanan belediye eşbaşkanlarının tutuklama gerekçelerine dikkati çeken Başaran, şunları söyledi: “Bir tane iftiracı tanık mevcut. Bu iftiracı tanıklar 31 Mart seçimlerinden birkaç gün önce ya da sonra ifade vermişler. Selçuk Mızraklı dosyasında iftiracı sanık Mayıs 2016’da teslim olmuş. 3 yıl boyunca beklemiş. Selçuk Mızraklı DBB adayı oluyor ve seçime 11 gün kalana kadar herhangi bir ifade yok. 3 yıl sonra 20 Mart 2019 da her nasılsa Mızraklı ile ilgili ifade veriyor. Bunlar basına servis edildi ve gerçeklikten uzak bazı beyanlar bahane ediliyor. Mızraklı, örgüt mensuplarını tedavi ediyor diye, maalesef bu belediye eşbaşkanımızın tutuklanmasına gerekçe yapıldı.   TANIKLARIN CÜMLELERİ AYNI   Kayapınar Belediye Eşbaşkanımız Kezban Yılmaz’la ilgili iftiracı tanık da 3 yıl boyunca herhangi bir ifade vermemiş. Diyarbakır'da yöneticilik yapan, avukatlık yapan Kezban Yılmaz ile ilgili de herhangi bir beyanda bulunmamış. Ta ki Yılmaz aday olmuş, seçime kalmış 4 gün, bu itirafçı tanık beyanlarda bulunmuş ve onun kadın yapılanması içinde olduğuna dair iftiralarda bulunmuş. 3 yıl sonra her nasılsa adaylığı kesinleşiyor, seçimin sonucu aleni bir şekilde ortaya çıkıyor ve arkadaşımız bu beyanla tutuklanıyor. Yine Kocaköy Belediye Eşbaşkanımız Rojda arkadaşımız hakkında ifade veren iki tane iftiracı tanık var. Aynı beyanlarda bulunuyor, aynı cümlelerle ifade veriyorlar. Noktası virgülü değişmiyor. ‘Evinin yerini biliyorum girişinin, sol tarafında orman diğer tarafta…’ Aynı, cümle değişikliği yok. Cümle hataları bile aynı. Cümlenin hatalı dizilişi bile aynı.   Saray Belediye Eşbaşkanımız hakkında da keza böyle. Adaylıkları kesinleşince yalan ve iftiralarla beyanlarda bulunuyor. Aday tanıtımları dahil 8 Mart ve Newroz etkinlikleri suç sayılmış. Bakın, kendi aday tanıtımları bile suç sayılmış. Newroz etkinliklerine ilişkin Mızraklı ve Yılmaz'a aynı sorular sorulmuş. ‘Yasa dışı sloganlar atılmış, siz bunları tespit edebilir misiniz?’ Milyonlarca insanın olduğu bir alanda kimin slogan attığının tespiti bizim belediye eşbaşkanlarımıza bırakılıyor. Uyduruk gerekçelerle arkadaşlarımız tutuklandı.”   BAŞVURULARA YANIT YOK!   Kızıltepe Belediyesi’ne kayyum atanması ardından Eşbaşkan Nilüfer Elik Yılmaz’a kararın tebliğ edilmemesini anımsatan Başaran, bakanlığın uzaklaştırma kararlarıyla ilgili yaptıkları başvurulaa yanıt verilmediğini, sadece DBB Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın Diyarbakır İdari Mahkemesi’ne yaptığı başvuru sonucunda verilen yürütmenin durdurulması kararının reddedildiğini söyledi.    Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve Özel Yetkili Mahkemeleri hatırlatan Başaran, “Bu ülke hiçbir zaman bu kadar kanunsuzlukla karşı karşıya kalmadı. Böyle bir dönemde bize geri adım atın diyorlar. Baskıyla yapamadıklarını fiilen gerçekleştirmek istiyorlar. Demokratik siyasetten vazgeçmemizi istiyorlar. Defalarca söyledik; vazgeçmeyeceğiz. Toplum kayyımın da icraatlarını gördü bizim belediyelerinde icraatlarını gördü” dedi.   ‘KAYBEDENLER ONLAR OLACAKTIR’   Kürtlerin vatandaş olarak kabul edilmediklerini dile getiren Başaran, “Vatandaş olarak seçme, seçilme, yaşam hakkınız vardır. Kürtler açısından seçme, seçilme, yaşam hakkı yoktur. İktidar ‘Benim seçtiğimi seçerseniz kabul ederim, yoksa ben oraya sömürge valisini atarım’ diyor.  Mardin Valiliği kayyım sisteminin çok iyi olduğunu ve bundan sonra Türkiye’de belli bölgelerde bu sistemin uygulanmasını istemişti. İçişleri Bakanı bu talebi yerine getirerek kayyım atadı. Bütün bu yönelimlerle bizi demokratik siyasetin dışına çıkarma girişimlerine karşı geri adım atmayacağız. Bu toprakların asli unsurları olan bizler; siyaset yapmaktan, topluma umut olma iddiamızdan hiçbir şekilde geri adım atmayacağız. Kaybedenler bugün bu halkın iradesini, varlığını, kimliğini, tarihini kabul etmeyenler olacak. Onlar da benzer iktidarları gibi tarihin çöp sepetinde yerlerinde yerini alacaktır. Bizler burada olmaya, siyaset yürütmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.