Temelli: Kürt sorunu çözülmeden diğer sorunlar çözülemez 2019-06-11 13:16:15 ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Kürt sorunu çözülmeden diğer sorunların çözüme kavuşturulmayacağını belirterek, “Toplumsal uzlaşıdan, demokratik müzakereden, onurlu bir barıştan bahseden mesajlar gelmiştir. O yüzden diyoruz ki bu meselenin çözümü için Öcalan’a kulak verin” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında konuştu. Kayyumlardan geri aldıkları kentlere gerçekleştirdiği ziyaretlere dair Temelli, “Kayyumları süpürdükten sonra ilk ziyaretimizdi. Halkımız, herkes çok mutlu, bir ferahlık bir temizlik gelmiş. Kayyımlar döneminde belediyelerin önünde beton bariyerler, zırhlı araçlar, silahlı güçler vardı. Güvenlik güçleri adı altında belediyelerimiz adeta ablukaya alınmış, garnizona dönüştürülmüştü. Bunlardan hep birlikte kurtulduk. Tabii yine de bu garnizon aklıyla faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.   ‘BİZDEN SUÇLU ÇIKMAZ’   Belediyeler önüne getirilen X-ray cihazlarına tepki gösteren Temelli, bir suçlu aranacaksa kayyumların peşine düşmeleri gerektiğini belirtti. Temelli, “Cizre’de de söyledim; bizden suçlu çıkmaz bizden insan çıkar. Suçları bütün çıplaklığıyla ortada. Yapmış oldukları hırsızlıklar, talan hepsi ortada. Ama tüm bunlara rağmen halkımız eş başkanlarımız da meclis üyelerimiz de büyük bir moralle şevkle işlerinin başındalar” diye konuştu.   ‘SİLOPİ’DE KLİMAYI ÇALDILAR, İDİL’DE BİNAYI YOK ETTİLER’   Kayyumların icraatlarına değinen Temelli, kayyumların hırsızlıkta, yolsuzlukta sınır tanımadığını ifade etti. Temelli, şu örneği verdi: “Daha önce anlatmıştım bizim bir Van ve halı hikayemiz var. Halı hala gelmedi ama Silopi’de halıdan daha ilgincini gördük. Ne olabilir diye düşüneceksiniz. Çok ilginç bir hikaye ile karşılaştık. Silopi'ye gittik hava 40 derece, salon hınca hınç dolu, klimalar çalışmıyor. Dedim herhalde bu kadar borç var bizim belediye tasarruf ediyor. Başkan dedim, ‘sen yak klimayı,  serinleyelim’. Dedi, ‘açamayız, kayyım soğutma sistemini çalmış’. Klimayı götürmüşler. Bitmiyor İdil’e geçtik, ‘belediye binası yok, kültür binasını belediyeye çevirdik, orada bir araya geleceğiz’ dediler. ‘Niye’ dedim. ‘Belediye binasını yıktılar’ dediler. Neden yıktılar? Arsayı çalmak için.”   ‘SUR’A HAYAT GELMİŞ’   Sokağa çıkma yasakları sırasında yıkılan yerlerden biri olan Diyarbakır’ın Sur ilçesini de ziyaret ettiklerini belirten Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sur’da çocuk festivali vardı, ona katıldık. Kayyım döneminde bütün festivaller yasaklanmıştı, kültür sanat adına her şey yasak. Çünkü bunlar sanat ve kültür körü. Sanata düşmanlar. Ama Sur’a hayat gelmiş, çocukların sesi gelmiş, çok muhteşem bir konsere katıldık, çocuk korumuzun muhteşem konserine katıldık. Güzel şeyler de oluyor ama HDP ile oluyor.   LEYLA GÜVEN ZİYARETİ   Leyla Güven’e uğradık, ziyaret ettik. Hepimize kucak dolusu selamları var. Morali her zamanki gibi çok yüksek, mücadele azmi her zamanki gibi çok yüksek. Onun şahsında bu mücadeleyi sürdüren tüm arkadaşlarımızı biz de buradan kucaklıyoruz.   YARGI PAKETİ   Geçtiğimiz günlerde yargı reformu strateji belgesi açıklandı. Uzun süredir ciddi beklentiler yaratılarak kamuoyu gündemine getirilen bu belge bir ittifak belgesiydi aslında. Demokrasiden, hukuk devletinden ne denli uzaklaşıldığının aslında deşifresi idi. 17 yıldır iktidarda olan bir parti ve onun başındaki insan yargı reformu strateji belgesini açıklıyor.  Daha strateji belgesi aşamasındalar reformu geçtik hala bir strateji belgesi hazırlıyorlar.  17 yıl sonra bu belgeye baktığımızda aslında yargı konusunda ne denli içler acısı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu hep birlikte izledik.   BELGE İLE ADALET SİSTEMİNDEKİ ÇÖKÜŞÜ GÖRDÜK   Yani yine her zamanki gibi önden topluma, kamuoyuna umudu, beklentileri servis ediyorlar sonra da zamana yayma politikasıyla strateji belgesi eylem planı yayınladık diyorlar.  Aslında bu beklentileri yine karamsar bir bekleyişe çevirmekle meşguller. Belge ile adalet sistemindeki tahribatı ve çöküşü gördük. Aslında Türkiye’nin yargı konusunda ne denli acil adımlar atılması gerektiğine hep birlikte şahit olduk.   TEK ADAM REFORMU   Kendisini yasanın, hukukun üstünde gören bir Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile böyle bir mekanizma yaratıldı. Herkese hakaret ediyor, kendisini eleştirdiğinizde ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret edemezsiniz’ diye dava açıyor. En ufak bir eleştiriyi bile hakaret mevzusu olarak ele alan Cumhurbaşkanı sabahtan akşama kadar herkese hakaret ediyor. Bu maddeye dokunulmamış, Yargı reformu strateji belgesinde buna dair bir şey yok. Biz bu reformu tek adam reformu olarak nitelendirebiliriz.   TMK KALKMADAN YARGI REFORMUNDAN BAHSEDİLMEZ   Bu ülkenin gizli anayasasıdır TMK. Kürtlere, muhaliflere karşı uygulanan gizli bir anayasadır TMK. TMK kalkmadan bu ülkede bir yargı reformundan bahsetmek mümkün değildir. Eğer bu ülkede bugün toplumsal barış bu denli tahrip edildiyse bu TMK nedeniyledir. Çünkü bu kanun toplumsal muhalefete, Kürtlere, demokrasi güçlerine karşı Demoklesin kılıcı gibi sürekli sallandırılmaktadır.  Eğer gerçekten yargıda samimi reforma ihtiyaç duyuyorsanız, bakın bizim hazırlığımız var. İsteyin gönderelim, inceleyin. Bizim hazırlığımız toplumsal barış üzerinedir. Toplumsal barışı tahrip eden bütün düzenlemelerden bu ülkeyi kurtarmak üzerinedir.   HAZIRLIĞIMIZ VAR, KATKI VERMEYE HAZIRIZ   Demokratik siyasetin önünün açılması, kürsü dokunulmazlıklarının sağlanması, demokratik siyasetten dolayı hiç kimsenin yargılanmaması üzerine hazırlanmış ve toplumsal barışı inşa edecek iddialı bir çalışmamız var. Evet alıp inceleyin reform nasıl olur değişim nasıl olur görün, katkı vermeye hazırız hazırlığımızı yaptık bekliyoruz. Gelin Meclis çatısı altında müzakere edelim, toplumun beklentilerini bir an önce karşılayalım. Toplumun bu konuda beklentileri yüksektir. İhmal etmeyelim, cezaevlerinde hasta tutsaklar var, çocuklar var. Cezaevinde bunun ötesinde bu ülkede sendikal haklar yasaklı, grev yasaklı. Bu ülkede vicdani ret hakkı yok. Kadın katliamları almış başını gidiyor. Katilleri yani kadınları katledenleri maalesef yargı koruyor. Yargıda hakim olan erkek egemen zihniyetin kırılmasına yönelik herhangi bir ifadeyi de biz bu belgede göremedik.   HALFETİ’DE İŞKENCEYE MARUZ KALDILAR   Yargı reformunu konuştuğumuz bu süreçte sadece bu alan ihmal edilmiş değil, uygulamada hangi zihniyetin uygulandığını görmek için Halfeti’ye bakın. 54 insan Halfeti’de gözaltına alındı. Hiçbir mukavemet yok. Gözaltına alındılar ve işkenceye maruz kaldılar. Adeta 12 Eylül hafızası canlandı. Elektrik verildi, darp edildiler. Tecavüz ile tehdit edildiler, yani 12 Eylül cuntasının uyguladığı işkence yöntemlerini biz Haziran’ın ikinci yarısında Halfeti’de gördük. İşkence insanlık suçudur. İnsanlık onuru işkenceyi yenecektir. Bu iktidar işkenceci olma sıfatına da sahip olmuştur. Halfeti’de yaşanan bu meseleyi takip etmeye devam ediyoruz. Bu işkenceyi gerçekleştirenlerden, bu suçu işleyenlerden hesap soracağız.   ÇAVUŞOĞLU’NU KÜRDİSTAN’DA GÖRDÜK   23 Haziran da İstanbul seçimleri var, önemli seçimler bunlar. Aslında bu seçimin haklı bir gerekçesi yok. YSK marifeti ile karşımıza çıkmış bir zorunluluk. Adaylardan biri Binali bey Diyarbakır’a gitmiş. Kampanyasını Diyarbakır’dan yapıyor nedense. Kürdistan mebusu demiş.  Devam etmiş, Kürtçe konuşmuş. Diyarbakır, Diyarbakır olalı böyle bir Kürtçe duymamış bir kişi anlamış o da Mehdi Eker. Oysa 31 Mart’a giderken AKP Başkanı Erdoğan meydan meydan bağırıyordu. Kürdistan diyoruz diye, ‘defolun gidin, Kürdistan orada’. Her gün bize Kürtlere hakaret, terörist olduk defolun hakaretlerine maruz kaldık ama Allah’ın işine bakın geçen Çavuşoğlu’nu Kürdistan’da gördük hem de Çavuşoğlu demokrasi şehitlerinin anıldığı törendeydi. Ve Çavuşoğlu bilinmeyen bir dilde konuşulan bir yemin törenini izliyordu.   KÜRTÇE TABELALAR İNDİRİLDİ   Biliyoruz, bu Mecliste Kürtçe konuşulduğunda bilinmeyen bir dil diye hakaret ettiniz. Ama 3-5 oy için ya da kirli pazarlıklarınız için hiç bir şey olmamış gibi Kürdistan diyorsunuz, Kürtçe konuşuyorsunuz, Kürtçe konuşanları saygı içinde dinliyorsunuz. Tam bunların konuşulduğu günlerde Tatvan ve Bitlis’te tabelalar iniyordu. AKP’nin belediye başkanlarının meşruiyetleri her zaman sorgulanacak. Bunlar seçilmediği, atandığı, hile ile orda oturdukları için de utanmadan o tabelaları indirebiliyorlar. Evet tam o günlerde belediye başkanları Tatvan’da, Bitlis’te belediye başkanları Kürtçe tabelaları indirdiler, tam o günlerde tabela Dêrsim olsun diyen belediye kararı valilik tarafından engellendi.  Birkaç kelime Kürtçe konuştunuz diye Kürt halkı nezdinde bir değeriniz, itibarınız olmayacak. Çünkü bu sözlerle Kürtçe konuşma girişimi samimiyetsizdir, çıkar amaçlıdır. Kürtçe seçim yatırımlarına, gündelik politikalara maske yapılacak bir dil değildir. Yapılması gereken Kürtçe anadilde eğitimin önünü açmaktır.   İSTANBUL’DA KAYYUM VARMIŞ, ONU DA SÜPÜRECEĞİZ   İşte İstanbul seçimleri böyle bir atmosferde sürüyor. Az bir süre kaldı İstanbul seçimlerine, hala bizim tavrımızı soranlar var. Her seferinde söyledik, ama ısrarla söylemeye devam edeceğiz. Bizim tavrımızı soranlara bir kez daha söyleyeyim. Nerede bir kayım varsa onu süpürmeye devam edeceğiz. Duyduk ki İstanbul’da bir kayyım var onu da süpüreceğiz.  Algı yöneterek akıl karıştırmaya çalışıyorlar. HDP’ye rağmen HDP’yi konuşuyorlar. HDP demek ilkeli siyaset demektir. Bizim amacımız AKP-MHP blokunu geriletmektir. Bu mücadele uzun soluklu bir mücadeledir. İstanbul seçimi bu mücadelenin önemli bir uğrağıdır. HDP olarak 23 Haziran’da da tüm halklarımızla, emekçilerle, kadınlarla birlikte YSK marifetiyle el konulmuş, çalınmış belediyelerimizi geri alma mücadelemizi sürdüreceğiz. Eğer İstanbul seçmeniyseniz buradan herkese sesleniyorum; nerede olursak olalım 23 Haziran’da İstanbul’da olalım, oyumuza, irademize ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkalım.   HASANKEYF’İ KURTARABİLİRİZ   Hasankeyf tahribatın büyüklüğünü göstermesi açısından bir örnek. Dicle Nehri üzerinde planlanan ve ömrü 50 yıl olan hidro-elektrik inşa ediliyor. Hala engelleyebiliriz, Hasankeyf’i kurtarabiliriz.  Bu betoncu anlayışı durdurabiliriz. Evet hatalı enerji politikaları, hatalı ulaşım politikaları nedeniyle bugün ülke içinden çıkılmaz bir yere sürüklendi. Doğayla barışık bir enerji politikası yok bu ülkede. Bu denli değerli kıymetli ve önemli tarihe kaşı yapılan yıkıma bakın. Tam 100 bin insanı doğrudan ilgilendirecek bir yıkımla karşı karşıyayız.   MECZUPLAR KABİNESİ   Yoksulluk giderek yaygınlaşıyor, işsizlik giderek yaygınlaşıyor. Bakın son 3 yılda bu nedenden 100 insanımız intihar etmiş. Ataması yapılmayan 13 işsiz emekçide intihar etmiş. Ve yine Binali Yıldırım, seçim çalışmaları çerçevesinde bayramda Urfa’ya gitmiş. Bir işsiz yanına yaklaşıp iş istiyor. ‘Lafı zurna gibi uzatmayın, söylendi bakacağız’ diyor. İşte insana yaklaşımları bu. Hazine ve Maliye Bakanı ‘ekonomide en kötüsünü geride bıraktık’ diyor her hafta. Ben söyleyeyim bu kabine meczuplar kabinesi. İçişleri Bakanına da söylemiştim o kabul etmişti ‘evet ben meczubum’ demişti yakında ekonomi bakanı da kabul edecek.   ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN ADI KÜRT DÜŞMANLIĞI    AKP, her geçen gün militarizme dört kolla sarılmaya devam ediyor. Yine her seçim öncesi olduğu gibi 23 Haziran seçimlerinden önce de sınır ötesi harekat başladı. Pençe Harekatı. Afrin’de olduğu gibi, sivillere saldırılar var. Burada yaşayan halk göçe zorlanıyor, içeride anlatılan  hikaye başka ama oraya gittiğinizde gerçeklik bambaşka. Efrin’de 150 bin insanı yerlerinden yurtlarından ettiler, zeytinleri talan ettiler şimdi de Pençe Harekatı ile insanları yerlerinden yurtlarından ediyorlar. Pek çok sivil hava bombardımanından etkileniyor, hayatını kaybediyor. Ve bu kirli pazarlığına devam eden AKP kendisini de ifşa ediyor. İşte S-400 ne işe yarayacağı belli değil.  Çözümsüzlüğün adı Kürt düşmanlığı içeride dışarıda Kürtlere karşı savaş politikaları ile bir çözümsüzlük politikasını sürdürmeye devam ediyorlar.   ÖCALAN’IN MESAJLARI ÖNEMLİ   Onlar, savaş desin biz barış demeye, demokratik çözüm, müzakere demeye devam edeceğiz. Tıpkı 200 gün boyunca Leyla Güven’in dediği gibi, 200 gün boyunca binlerce tutsağın dediği gibi barışta ısrar edeceğiz. Barışta ısrar etmek tecridin kırılmasıdır. Bu güçlü mücadele ve direnişle mutlak tecrit kırılmıştır. Sayın Öcalan’ın mesajları ile kamuoyu toplum buluşmuştur. Önemli mesajlardır. Tam da bu çözümsüzlüğe karşılık bir çözümü işaret eden, bir çözümü yeniden bize hatırlatan mesajlardır. 2013’ü bize işaret etmiştir. 2013’ten bugüne yapamadıklarımızla bizi yüzleşmeye davet etmiştir.   ÖCALAN’A KULAK VERİN   Ülkede bir Kürt meselesi var. Ülkede bu Kürt meselesinin çözümü olmadan diğer meselelerin çözümünün olmayacağını geride bıraktığımız 4 yılda hep birlikte yaşadık. Bu meselenin çözümü muhatapları ile olur. Kürt meselesinin çözümünde bakacağınız muhatap Sayın Öcalan’dır. Hem 2 mayıs hem 22 mayısta Ada’dan gelen mesajlar da bizim tezimizi doğrulamıştır. Toplumsal uzlaşıdan, demokratik müzakereden, onurlu bir barıştan bahseden mesajlar gelmiştir.  O yüzden diyoruz ki bu meselenin çözümü için Öcalan’a kulak verin, Öcalan ile konuşur. Kendisini demokratik siyasetin içinde gören tüm partilere, STK’lere bu çağrıyı yapıyoruz.   ŞİMDİ ONURLU BİR BARIŞI İNŞA ETME ZAMANI   Biz ortak vatanımızda Demokratik Cumhuriyeti var etmek istiyorsak o zaman çözümün parçası olmak zorundayız. Bu iktidarın yaptırımlarına mahkum değiliz. Bu iktidara rağmen AKP-MHP faşist bloğuna rağmen demokratik çözümü demokrasi güçleri ile var edebiliriz, var edeceğiz de. Şimdi onurlu bir barışı inşa etmek zamanıdır. Şimdi demokratik cumhuriyeti inşa etme zamanıdır. O yüzden de demokrasi ittifakı diyoruz. O yüzden de herkesi demokrasi ittifakında buluşmaya çağırıyoruz.   DÖNEN DÖNSÜN BİZ DÖNMEYİZ YOLUMUZDAN   Eşit yurttaşlık temelinde, demokratik bir anayasa için çoğulculuğu gözeten, laik demokratik bir toplumu gözeten bir anayasa yapalım. Bu parlamento çatısı altında olan bütün milletvekillerinin sorumluluğudur. Ama sadece bu çatının altında sıkışmamalı. Her yerde herkes buna katkı sunmalıdır. Gelin hep birlikte toplumsal barış için adım atalım. Demokrasi ittifakında buluşanlar mutlaka bu ülkede iktidar olacaktır, halkın iktidarını var edecektir. Evet bizim yolumuz budur, asla bu yoldan vazgeçmeyeceğiz. Dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz.”