Kurtulan’dan Yıldırım'a 'Kürdistan' yanıtı: Kürtler çok iyi biliyor, git Saray’a anlat 2019-06-10 13:26:07 ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, AKP İBB adayı Binali Yıldırım’ın “Kürdistan” açıklamalarıyla ilgili “Meclis'te Kürdistan mebusları olduğunu zaten Kürtler çok iyi biliyor. Bunu git Saray’a anlat” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, gündeme dair Mecliste basın toplantısı düzenledi. Kurtulan, bu hafta Meclis gündemine getirilecek yeni askerlik sistemini düzenleyen “Asker Alma Kanunu” ile yargı paketi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kurtulan, “Yargı paketinde Cumhurbaşkanı’na sorulan bir soruda üzerinde çalışmaların devam ettiğini, içeriğine dair kamuoyuna bilgi verilemeyeceğini söylüyorlar. Tüm AKP yetkilileri aslında konu gündeme geldiğinden beri çeşitli tartışmalar olmakla birlikte aslında kamuoyuna bilgi vermiş değiller” dedi.   ‘TOPLUMUN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAK MI?’    Yargı alanını en sorunlu alan olarak tabir ettiklerini dile getiren Kurtulan, yargı sisteminin daha çok muhalifleri baskılama aracı olarak kullanıldığına değindi. Kurtulan, “Kuvvetler ayrılığının en temel ayağı olan yargının AKP hükümetleri döneminde hem FETÖ ve cemaatle işbirliği içerisinde çalışırken de böyleydi, daha sonra FETÖ’yle kapışırken de cemaatle ortaklıkları bittiğinde de üzerinde en çok oyun oynanan sistem olarak önümüzde duruyor. Dolayısıyla Türkiye’de bir bütünen her kesimin yoğun eleştirilerine maruz kalan bir yargı sistemi önümüzde duruyor. Elbette ki bunun giderilmesi tartışılıyorken, bunun kamuoyu içeriğini, toplumun ihtiyacının karşılanıp karşılanmayacağını merak ediyor” ifadelerine yer verdi.   ‘GÖREV VE SORUMLULUK MECLİSE VERİLMELİ’   Yargı paketinin oluşması durumunda görev ve sorumlulukların Meclise verilmesi gerektiğine işaret eden Kurtulan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis'te gruplardan oluşan bir kurulun öncülüğünde toplumun ilgili dinamiklerinden görüşler alınarak, bir yargı paketinin Türkiye’nin ihtiyacının giderilebileceğini düşünüyorduk. Olması gereken yöntem olarak buydu. Ama AKP her zaman yaptığı gibi daha çok Saray’ın ve kendi iktidarı çerçevesinde tasarıları hazırlayarak Genel Kurul'a dayatmacı bir mantıkla getiriyor. Olması gereken, bir an önce yargı paketinin bu görev ve sorumluluğunun Meclis'e verilmesi gerekiyor. Meclis'in de toplumdaki kesimlerle ortaklaşarak, toplumun ihtiyacı olan adaleti, barışı ve özgürlüklerin önünü açacak bir düzenlemeyi hazırlaması gerekmektedir.    TMK LAĞVEDİLMELİ   Her şeyden önce eğer bir yargı paketinden bahsedilecekse, TMK’nin mutlaka lağvedilmesi gerekiyor, TCK’nin gözden geçirilmesi gerekiyor. Özgürlükleri kısıtlayan düzenlemelerin bertaraf edilmesi gerekiyor. OHAL’in kalıcı hale gelmesini düzenleyen maddelerin mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. Kürt sorunu gibi devasa bir sorunu mahkeme salonlarına havale etme mantığından bu yargı paketi düzenlemesi ile AKP’nin vazgeçmesi gerekiyor.    ASKERLİK YASASI   Tasarının hazırlık sürecine yine eleştirilerimiz olmuştu. Tasarının komisyondan geçtiğine dair AKP yetkilileri ve grup yönetiminin ‘komisyondan çarçabuk geçti’ diye bir beyanı oldu. Sanki bir marifetmiş gibi bunun demecini verdiler. Komisyon toplanacağı zaman gece yarısı, örneğin bizim grup için söyleyebilirim komisyonumuzdan 3 kişiden sadece 1’i aranıyor. ‘Yarın öğlen gibi komisyon toplanacağı’ bilgisi veriliyor. Alelacele komisyon toplantısı yapılıyor. Milletvekillerinin, komisyon üyelerinin yeterli hazırlık yapamadan, üzerinde tartışmadan gelmelerini sağlamaya dönük her zaman yaptıkları bir tezgah, bir oyundur bu.    Zorunlu askerliği zaten reddediyoruz, eleştiriyoruz. Olması durumunda da vicdani ret hakkının tanınması gerektiğini söylüyoruz. Bedelli ücreti 5 bin maaş geliri üzerinden hesaplandığını söylüyor Savunma Bakanı. Bu ülkede ortalama aile geliri 5 bin lira değil. Burada da toplumun yoksullukla mücadele ettiğini, açlık ve yoksulluk sınırından bihaber olduklarını söylemek lazım.    İŞÇİ CİNAYETLERİ   Her daim ülkemizin gündeminde olan, HDP olarak da dile getirmeye çalıştığımız, durdurmaya çalıştığımız ve mücadelesini verdiğimiz iş cinayetleri meselesi var. Geçinemediği için ya da işsiz olduğu için intihar edenleri bir tarafta tutarsak, ülkemizde her gün ortalama 5 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Bugün İSİG Meclisi’nin açıkladığı rapora göre Mayıs ayında 163 işçi, iş güvenliği ve iş sağlığı tedbirleri alınmadığı için yaşamını yitirmiştir. Bu bir cinayettir diyoruz. Avrupa’da 1’inci sırayı almak da Türkiye’nin içinde bulunduğu bir utanç tablosudur.   İSTANBUL SEÇİMLERİ   İstanbul seçimlerine 13 gün kaldı. İstanbul İl Örgütümüz gerekli çalışmaları yürüyor. Toplumun tüm dinamiklerine ulaşacak, herkes için önemli olan bu seçimin, HDP için, Kürtler için ne anlama geleceğini bizler anlatacak gerekirse ev ev dolaşacak programları çıkarmış durumdayız. Seçim dönemi boyunca, grubumuzdaki neredeyse bütün milletvekili arkadaşlarımız İstanbul çalışmalarına dahil oluyorlar, olacaklardır. Son güne kadar da bu çalışmalarımız sürecek ve sandıklara sahip çıkma durumunu gerçekleştireceğiz. HDP bu seçimi çok önemsiyor. Türkiye’nin geleceği açısından önemsiyoruz.   AKP ADAYININ KÜRTLERDEN OY İSTEMESİ TRAJİKOMİK   Burada trajikomik olarak gördüğümüz, AKP adayının Diyarbakır’a giderek Kürdistan sözünü kullanması. Yine ‘Dersim meselesi var bu ülkede’ demesi. ‘İstenirse İstanbul'da da Kürtçe öğrenmek için dil kursları açabileceği’ yönünde ifadelerde bulunması ve bunlar yeni bir beyanmış gibi ifade etmesi. Başbakanlık, Meclis Başkanlığı yapmış birinin İstanbul gibi Türkiye’nin kalbi olan bir yere aday olan birinin şu aşamada oraya gidip gelişmeleri, Kürtlerin ihtiyaçlarını, HDP’nin geldiği düzeyi bilmeden orada Kürdistan sözünü kullanarak Kürtlerden oy almayı düşünmesi çok trajikomik bir durum.   KÜRDİSTAN ÖNERGEMİZ KABA VE YARALAYICI BULUNMUŞTU   Meclis Başkanı iken de hatırlaması gerekiyor. Kürdistan, Kürt coğrafyası terimleri geçen soru önergelerimiz kendisini başkanlık döneminde de bugün de kaba ve yaralayıcı olarak değerlendirilip reddediliyor. Osman Baydemir arkadaşımızın Genel Kurul'da Kürdistan sözünü kullandığı için 2 gün Meclisten uzaklaştırma ve maaşının yarısına el konulduğunu Binali Yıldırım’a hatırlatmak isteriz. Kürtler artık eski Kürtler değil, bu çok geride kaldı. Dönemsel olarak Diyarbakır'a gitmek, oradan Kürdistan lafını kullanmak bazı dönemler önem teşkil etmiştir. Ama bu dönem o dönem değildir.    DEMOKRATİK ÇÖZÜM, TOPLUMSAL UZLAŞI VURGUSU   Şimdi yapılması gereken, Kürt sorununu güvenlikçi politikalarla ele alan, ordunun üzerine havale eden, mahkeme salonlarına havale eden bir zihniyeti Kürtler artık karşısında mücadele etme anlayışı olarak görüyor. Kürtler artık anadilin bir kursla çözülmeyeceğini söylüyor, anadilde eğitim almak, kamu hizmeti almak ve vermek istiyorlar. Kürt sorunun demokratik çözümünü, toplumsal uzlaşı ile birlikte demokratik bir barışa kavuşmak istiyorlar. Buradan bakarak eğer samimilerse ve Kürdistan diye bir coğrafyadan bahsedilecekse buradan başlamak isteriz.    KÜRTLER BİLİYOR,  BİNALİ GİTSİN SARAY’A ANLATSIN   Binali Yıldırım’a bunu söylemek isterim; Diyarbakırlılar, Mustafa Kemal’in Kürdistan mebusları ile toplanmasını ve bu Meclis'te Kürdistan mebusları olduğunu zaten Kürtler çok iyi biliyor. Bunu gitsin Saray’a anlatsın, bunu gelsin burada bu Meclis'te anlatsın. Kürtler zaten bunu biliyor. Diyarbakır halkı zaten bunu biliyor. Gereğinin yapılması için mücadele ediyorlar. Kürtler, demokrasi ittifakı için, İstanbul seçimine dönük tutumunu Türkiye’de demokrasinin tesisi için, barış için, sandığa gidecekler, sandığa gidene kadar da çok yoğun çalışacaklardır.”