Diyarbakır'daki 'Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri' sona erdi

img

DİYARBAKIR - Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri’nin son gününde yazar Murat Özyaşar, devletin adaleti sağlayamayacağını adalet ve devlet sözcüklerinin birbirine zıt olduğunu söyledi. Programın “Onur Konuğu” Kürt Şair Berken Bereh ise dile işaret ederek “Kimliğim dilimdir” dedi.

Lis Yayınları ve Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) tarafından edebiyatın ve tarihsel boyutlarının ele alındığı Diyarbakır’da Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri sona erdi. Eğitim Sen Diyarbakır 1 Nolu Şubesi, Diyarbakır Mimarlar Odası gibi kentin farklı mekanlarında gerçekleşen ve haftaiçi ara etkinliklerle beraber 2 hafta süren program, kültürel mirasın ve iletişimin en önemli öğesi olan dil ve edebiyatı çok yönlü ele alacak şekilde tasarlanarak Türkçe ve Kürtçenin ağırlıkta olduğu sunumlar etrafında şekillendi. Çok dilliği merkezine alan programda Ermenice sözlü ve yazılı edebiyatı, Suryani dili ve edebiyatı, Rum dili ve edebiyatı ile Zazaca edebiyatının konuşulduğu dillere ve edebiyatlarına yoğunlaşılan etkinlikler yer aldı.  Program, panellerin yanısıra film okuma, çeviri atölyeleri ile devam etti. Farklı diller ve edebiyatlarda var olan akraba konuları, temaları ve eserleri uluslararası konuklar ve edebiyatçıların penceresinden ele aldı.

Programın son gününde “Rumca Bavula Sığar mı?” adlı söyleşide konuşan yazar Foti Benlisoy, Türkiye’de bir halk problem olmaktan çıkınca daha fazla tahammül gördüğünü bununda etkisizleşmesi, sayısal olarak azalmasından geçtiğini söyledi. Benlisoy, sayısal azalma ve etkisizleşmenin devletin uzun süreli yok etme politikalarıyla ortaya çıktığını dile getirdi.

‘ADALETİN ÖYKÜSÜNÜ YAZMAK’

Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri’nin son etkinliğinde ise Dil Bilimci Necmiye Alpay, yazarlar Dîlawer Zeraq, Murat Özyaşar ve Gonca Özmen’in katılımıyla “Edebiyatın Adaleti” adlı panel düzenlendi. Başka bir dünyayı kurmaya edebiyat dediklerini söyleyen Alpay, edebiyatın adalete iki yönden etkide bulunabileceğini söyledi. Alpay, “Adaletin öyküsünü yazmak ve problemi ortaya koymak. Problem gösteren edebiyat yüksek düzeyli edebiyat sayılıyor” dedi. Ardından söz alan Dîlawer Zeraq, adaletin sağlandığı vakit, insanların adaletsizliğin bütün olumsuzluklarının ortadan kaldırıldığı yanılsamasına kapıldığına dikkat çekti.  Zeraq, “Her ne kadar ki olumlama ile edebiyat ve adaleti bir yerde buluşturmak istesek bile adaletin edebiyatın içinde barınabilen bir şey olduğuna inanmıyorum. Çünkü adalet varoluşundan itibaren iktidara göbek bağıyla bağlıdır ve iktidar varoluş itibariyle bir adaletsizliktir” dedi.

‘DEVLET VE ADALET SÖZCÜKLERİ BİRBİRİNE ZIT’

Devlet ve Adalet sözcüklerinin birbirine zıt olduğunu ifade eden Yazar Özyaşar’da Diyarbakır’ın Merkez Bağlar ilçesinde tanık olduğu bir olayı anlattı. Özyaşar, “Bağlar’da birbirleriyle top oynayan çocuklardan biri hile yapınca diğeri ‘ma bu adalettir’ diye sorgulamasına, diğeri ‘adalet değil devlettir’ diye cevapladı. Çocuğun cevabı ile bir aydınlanma yaşandı. Devlet adaleti getirmez. Adalet ve devlet sözcükleri birbirine zıttır. Memleketin yarısı diğer yarısından şikayetçi. Devletin yaptığı şey bu işte. Sözün bir kudreti vardır, hayatı değiştirir. Edebiyat adaleti sağlayamaz ancak adaleti arayabilir” şeklinde konuştu. Gonca Özmen ise klasik kitaplarda yer alan adalet sorgulamalarından okumalar yaptı.

BEREH: KİMLİĞİM DİLİMDE

Programın sonunda Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri’nin “Onur Konuğu” Kürt Şair Berken Bereh kapanış konuşmasını yaptı. Kürtçe ve Türkçe konuşan Bereh şunları söyledi: “Burada dillerin bir arada birbirleriyle dostça yaşadığı sevincini yaşıyorum. Umut ediyorum ki bu program her yıl sürdürülür. Bir dilin yazarının kaderi halkının kaderiyle bağlı. Bundan dolayı Şair Rênas Jiyan’ın dediği gibi ‘Kimliğim dilimde, babamın, dedemin kimliğidir’ Gördüm ki Ehmedê Xanî ve Mevlana, Melayê Bateyî ve Ahmet Haşim arasında fark yoktur. Gördüm ki Cegerxwîn ve Pol Edward arasında fark yok her ikisi de aynı özgürlüğün şarkısını söylemişler. Aramızda sınırların oluşmasına neden olan, sınıra ilk çiviyi çakanı lanetliyoruz” dedi. Bereh, konuşmasını, “Ne bizimle başladı, ne de bizimle bitecek yaşam. Sonsuz bir şarkıdır. Sen onun makamını daha güzel söylemeye bak” şiiriyle bitirdi.