‘Ben var oldukça denbêjliği bırakmayacağım’

img

DİYARBAKIR - Kawis Axa, Mihemmed Arifi Ciziri, Meyrem Xan’ın Erivan radyosundaki büyülü sesleriyle dengbêjliğe adım atan Yusuf Mızrak, “Ben var oldukça dengbêjliği bırakmayacağım” dedi.

Kürt halkının tarihinde yaşanan savaşları, göçleri, kahramanlıkları, aşkları, acıları klamlarıyla nesilden nesile aktaran dengbêjler, Kürt geleneğini sürdürüyor. Dengbêj Yusuf Mızrak (Yusuf’ê Goçkarî), Lice’nin Goçkarî köyünde doğan Mızrak, köyde tarım ve hayvancılıkla uğraşan ailesi 1974’teki depreminden sonra Diyarbakır’a göç etmek zorunda kalıyor. 8 çocuk babası Mızrak, yıllarca inşaatlarda çalıştı. Pandemide işsiz kalan Mızrak, Sur ilçesinde tütün ve çay satan bir bakkal işletiyor. 
 
AİLE BOYU DENGBÊJLER 
 
Küçükken, Kawis Axa, Mihemmed Arifi Cizîrî, Meyrem Xan gibi tanınmış dengbêjlerin billur sesi Erivan radyosundan kulağına üflenen klamlarla tanışan Mızrak, bu büyülü seslerin tutkusuna kapılır. Mızrak, küçük yaşta klamlara tutkuyla bağlanır. Mızrak, ailesindeki dengbêjlik geleneğini, “Ağabeyim çok güzel klam söylüyordu. Ben çocukluğumdan beri klamları seviyor, dinliyor ve söylüyorum. Babam ve amcam da dengbêj, klam söylerdi. Mesela annem bir şey olduğunda bir anda o olayı klama dönüştürebiliyordu. Annem hasta olup klam söyleyemeyince bazen beni çağırır ‘Gel bana eski klamları söyle’ derdi, çok severdi klamları” dedi. 
 
Ailece sürdürdükleri dengbêjlik geleneğine gelinen aşamada ilginin azalmasını sitemle anlatan Mızrak, dengbêjlik kültürünün asla yok olmayacağı inancıyla bu geleneği sürdürmeye devam edeceğini ve yayılması için elinden geleni yapacağını söyledi. 
 
Bütün dengbêjleri büyük bir şevkle dinlediğini kaydeden Mızrak, favorilerinin Sêdîkê Karlıova, Hesenê Şêxa, Şakiro, Hevi Mustafayê Firdevsi olduğunu belirterek, “Şahsen bana ait aşk konulu üç tane klamım var. Doğrusu aşk üzerine daha fazla söylemeyi düşünüyorum. İlerde de daha yeni klamlar oluşturup söylemeyi düşünüyorum. Kendimize ait klamlar oluşturup söylemek istiyorum, çünkü istiyorum ki ilerde insanlar desinler böyle bir dengbêj vardı. Çocuklarım şehirde doğup büyüdüler, ama hiçbir şekilde evde Türkçe konuşmazlar, kültürlerini severler, dengbêjliğe de merakları var. Tabi söylemiyorlar, ama dinliyorlar” diye konuştu. 
 
‘AYIP GÖREMEZ’
 
Dengbêjlik kültürünün yayılmasının önünde ki en büyük engelin teknoloji olduğuna vurgu yapan Mızrak, “Dengbêjlik Kürt dilinin kültürüdür. Eskiden şuan ki teknoloji olsaydı, eski dengbêjler Kürtleri sesleriyle bütün dünyada tanıtırdı. Aslında bizim eksikliklerimizde buradan başlıyor. Bizlerin bu kültürü en iyi şekilde devam ettirmemiz gerekiyor. Biz bu dili ve dengbêjlik kültürünü bırakmamalıyız. Bizlerin ana dili Kürtçedir ve biz böyle doğduk. Kimse bunu bir ayıp ve özür olarak da göremez. Dengbêjlik farklı bir kültürdür. Dengbêjlik yapan gençlerimiz var, ama sayının daha da artması gerekir. Bu dilin kültürün meydana çıkarılması ve devam etmesi lazım.  Evine ekmek götürmek isteyen biri çalışmak zorundadır. Yani demek istediğim dengbêjliğinde sürmesi için çalışma gerekli. Kültürünü geliştirip meydana çıkarmadığında o kültür yok olur. Ben şahsen var oldukça dengbêjliği bırakmayacağım. Dilimi, kültürümü ve dengbêjliği seviyorum ve elimizden gelenin fazlasını da yapmaya çalışacağım” şeklinde konuştu. 
 
‘KLAMLAR SÖYLERİZ’
 
Kürt siyasi geleneğinden gelen dönemde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından 2007’de kurulan Dengbej Evi’nde yaklaşık 13 yıl dengbêjlerle beraber klamlar söylediklerini ifade eden Mızrak, belediyeye kayyım atanmasından sonra birçok denbêjle birlikte oraya terk ettiğini dile getirdi. 
 
Dicle Fırat Dengbêj Evi’nde klamlarını seslendirmeye devam ettiğini kaydeden Mızrak, şöyle konuştu: “Halkımız buraya gelsin, bizlerin yanına gelsin biz onlar için boğazımız yırtılıncaya kadar klamlar söyleriz. Orada kayyım atandı her ne olursa olsun orda kalan dengbêjler bizim insanımız ama 4 kağıt paraya kendilerini sattılar ve oradan ayrılmadılar. Dicle Fırat’ı ve kültürümüzü bırakmayacağız. Bir gün buraya muhtaç olacaklar, ama ellerinden alınmış olacak. Dünyadaki bütün Kürtlere sesleniyorum gelsinler Dicle Fırat’a gelsinler, onlar bir tane istese bizler on tane söylemeye hazırız. Bizler büyük dengbêjlerimizden sonra meydana çıkıp dengbêjlik yapıyoruz, istediğimiz yarın bizim yerimize bugün ki gençler devam etsin ve bu kültürü yaysın. Halkımızdan isteğimiz bu.”