Dağ ve toprağın ruhunu Kirmanckî dile getiriyorlar 2018-03-07 09:11:41 DERSİM - Çocukluklarından beri sanat ile uğraşan 3 müzik öğretmeni, Mava müzik grubu ile anadilleri Kirmanckî şarkılar söylüyor. Yakından yeni bir albümle dinleyicilerin karşısına çıkacak olan grup, dağ ve topraklarının ruhunu müzik ile anlatıyor.  Dersim’de 2 yıl önce anadilleri Kirmanckî’yi sanatla anlatmak için bir araya gelen 3 müzik öğretmeni “Biz söyledik” anlamına gelen Mava’yı kurdu. İlk yıl bir albüm 8 beste ile çıkış yapan grup, yeni bestelere imza atmak için çalışmalarını hızlandırdı. Amatör bir giriş ile grubu kuran müzisyenler, profesyonelleşme yolunda ilerleyip şarkılarını dünyaya seslendirmek ve dillerini müzik ile anlatmak istiyor. Bestelerin söz ve müziğinin kendilerini ait olduğunu söyleyen grup, Kirmanckî düşünüp Kirmanckî yazıyor. Grup üyeleri, çalışmalarını ve anadillerine verdikleri önemi anlattı.    MÜZİĞE İLGİ AİLEDEN GELİYOR   Çocukluğundan beri müziğe ilgi duyduğunu söyleyen grubun solisti Zeynel Abidin Güngör, ailesinde sürekli bağlama çalınıp şarkı söylendiğine değindi. İlk olarak bağlamayla müziğe başlayan Güngör, “Ortaokulda konservatuar bölümüne hazırlandım. Dicle Üniversitesi’nde okudum. Tabii daha önce de grup çalışmalarımız oldu. Beni var eden hayata olan bakış açımı değiştirip, hayatta tutan müziktir” dedi.    ‘BİZİ VAR EDEN ANADİLİMİZDİR’   Üniversiteyi bitirip Dersim’e döndükten sonra Mava grubunu kurduklarını söyleyen Güngör, grubu imkânsızlıklar içerisinde çölde ağaç yeşertmeye benzetti. Özellikle anadilde bestelerini yazıp söylemelerini önemli bulan Güngör, “Bizi var eden anadilimizdir. Kendimizi anadilimiz ile daha iyi ifade ediyoruz. Öncelikli amacımız elbette kaybolan diller arasında olan anadilimizi müzik ile anlatmaktır. Şarkılar ile Kirmanckî daha ileriye taşımak istiyoruz” diye konuştu.    Bestelerinin en çok gençler tarafından dinlediği bilgisi veren Güngör, “Bu da bizim için çok güzel” diye ekledi.    ‘TÜRKİYE’DE SANAT ÖZGÜR DEĞİL’   Türkiye’de sanatın özgürlüğü hakkında da konuşan Güngör, şöyle devam etti: “Bu ülkede sanatın özgür olduğunu söylemek tartışılır. Tabi yaptığınız müziği nasıl icra ettiğiniz de önemlidir. Aşkı, sevgiyi, doğayı kendi dilinde ifade etmek bu ülkede suç teşkil etmektedir. Hiçbir karşılığı da yoktur. Mevcut durumda sanatı kendi anadilimizle söylesek dahi özgür olduğumuzu düşünmüyorum.”    ‘ZAZACA’YI DÜNYAYA DİNLETMEK İSTİYORUZ’   Çalışmaları hakkında bilgi veren Güngör, şöyle dedi: “Çalışmalarımızı hızlandırdık. Bundan sonra daha farklı alanlarda farklı ülkelerde de konserler vermek için hedeflerimiz var. En kısa zamanda çok güzel beste ve yeni bir albüm ile dinleyicilerimizin karşısında olacağız. Dünyanın her yerinde insanlara ulaşmak istiyoruz. Bizi bu anlamda destekleyen değerli insanlar vardı.”    ‘DERSİM’İ DÜNYAYA ANLATANLARIN İZİNDEYİZ’   Grupta gitar ve bağlama çalan Erhan Erdener de müziğin her zaman hayatının merkezinde olduğunu ifade ederek, ailesi ile müziği tanıdığını anlattı. Erdener, sanata olan ilginin doğuştan geldiğini söyleyerek, 12 yaşından beri müzik ile uğraştığını, Dersim’in kültürünü müzik ile dünyaya tanıtanların izinden yürüdüklerini ifade etti. Erdener, şunları dile getirdi: “Bizim topraklarımız ve dağlarımızın bir dili, ruhu vardır. Bu ruhu en iyi şekilde kendi anadilimizde söylediğimiz şarkılarla anlatabiliriz. Kendi anadilimizde şarkı söylemek bizim için hiçbir zaman tercih olmadı. Doğalında olması gerekendir. Bunun sebebi de bu toprakların bize verdiği ruhtur.”    ‘DİLİMİZİ SANATLA DİLE GETİRİYORUZ’   Grupta Alevi kültüründe önemli yere sahip dede sazını çalan Aziz Erdoğan da arkadaşlarından farksız bir müzik geçmişi olmadığını, ilk müzik dersini ailesinden aldığını yineledi. Erdoğan, grup öncesi amatör bir çalışma ile müzik yaptığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Daha sonra kendi dilimiz ve kimliğimizi sanatsal bir şekilde dile getirmek istedik. Bununla gelecek kuşağa aktarmak istiyoruz. Şarkılarımızda Alevi kültürü, geleneksel tınıların duygusu açığa çıkıyor. Unutulmaya yüz tutan anadilimizi müzik ile anlatmaya çalıyoruz.”    MA / Semra Turan