Dayanışmayla 8 yılda 4 bin 113 kadına destek sundular

  • kadın
  • 09:09 14 Eylül 2019
  • |
img

MUĞLA - Kadına yönelik şiddeti önlemek ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla kurulan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, 8 yılda kendilerine başvuran 4 bin 113 kadına destek sundu. 

Türkiye genelinde her geçen gün kadına yönelik şiddet artarken buna dair tepki ve örgütlenme de büyüyor. Muğla'nın Bodrum ilçesinde bulunan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKDD), hem ilçede hem de kent genelinde çalışmalar yürütüyor. 2008 yılında platform olarak yola çıkan kadınlar, 2012 yılında dernekleşerek faaliyetlerini bu doğrultuda ilerletiyor. 
 
PSİKOLOJİK VE HUKUKİ DESTEK 
 
Yaklaşık 80 üyesi bulunan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, 150 bin nüfuslu olan kentte kendilerine başvuran kadınlara hukuki ve psikolojik destek sunuyor. Kadın örgütlülüğünü ve dayanışmayı büyütmek amacıyla faaliyet yürüten dernek, bu kapsamda her kadını da derneklerinin doğal üyesi olarak kabul ederek çalışmalarına dahil ediyor. Dernek şiddet gören kadınlara bazı özel durumlarda Sığınma Evi ve kimlik değişimi gibi konularda destek sunuyor. 
 
Derneğin başkanlığını yürüten Figan Erozan ile derneğin faaliyetleri ve kadına yönelik şiddet üzerinden görüştük. 
 
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği olarak her türlü şiddetle ilgili kendilerine gelen kadınlarla yol yürüdüklerini belirten Erozan, başvuran bazı kadınların yaşamını güvenceye almak için sığınma evi ayarlayarak bu kişileri buraya yerleştirdiklerini söyledi. 2010-2018 yılları arasında kendilerine başvuran 4 bin 113 kadına destek sunduklarını ve bazı özel durumlarda kadınların kimlik değişimi noktasında da yardımcı olduklarını söyledi. 
 
Türkiye'nin tamamında olduğu gibi Bodrum'da da şiddet oranının yüksek olduğunu söyleyen Erozan, "Özellikle yaz aylarında Bodrum yaşanan tecavüz oranlarıyla Türkiye'nin birinci sırasındadır. Kimse bunu bilmiyor. Bu rakamların tespitine de ulaşmak çok zor. Bu anlamda kadın örgütlerinin veri tutması ve oluşturması çok önemlidir” diye konuştu.
 
ŞİDDET YENİ BİR BOYUT KAZANDI
 
Erozan da birçok kadın gibi Türkiye'de kadına yönelik şiddeti önlemek adına yasal yükümlülükler olmasına rağmen bunların uygulanmadığına işaret etti. Kadına yönelik şiddete ilişkin 6284 sayılı yasanın ve İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması halinde şiddetin önünün kesileceğine işaret eden  taktirde bu tarz şiddetlerin önünü keseceğini belirten Erozan, "Türkiye’deki erkek şiddeti DAİŞ vari yöntemlerle pervasızlaştı. Son zamanlarda erkeklerin öldürme biçimlerinde tamamen DAİŞ benzeri bir vahşet görünümünde oluyor. Bu da şiddetin yeni bir boyut kazandığını görebiliyoruz. Dolayısıyla kadına yönelik şiddet Türkiye’deki iç siyasetle paralel gidiyor" diye belirtti.  
 
'KADIN KENDİSİNE BİÇİLEN ROLÜ KABUL ETMİYOR'
 
Türkiye’de kadının ev içinde anne ya da eş olarak tanımlandığını ve hükümetin de boşanmayı önlemek amacıyla politikalar geliştirdiğine işaret eden Erozan, şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet ilk başta evin içinde öğretiliyor. Kadınlar da buna karşı artık evin içinde ona biçilen rolü kabul etmiyor. Eşinin ekonomik baskısını, parasız bırakmasını ya da evlilik içindeki cinsel saldırıyı, kaba dayağı kısacası bu hayatı kabul etmiyor. Dolayısıyla en doğal hakkı olan boşanma hakkını kullanıyor. Tam da bu noktada kadınların haklarını koruyan ve onları savunan bir yasa olan İstanbul Sözleşmesi hedef alınıyor. İstanbul sözleşmesinin fes ettirilmesi kadının nafaka hakkını elinden alınması demektir. Bu yapılarak kadın boşanamaz hale getirilmek isteniyor. Böylesi bir durumda kadın evin içinde erkeğe boyun eğmek zorunda bırakılıyor." 
 
'EŞBAŞKANLIK KALKARSA KOTA UYGULAMASI DA KALDIRILIR'
 
Kadına yönelik baskıların hayatın her alanında olduğu gibi siyaset alanında da var olduğunu belirten Erozan, HDP'li belediyelere atanan kayyum atamalarına gerekçe gösterilen eşbaşkanlık sisteminin hedef tahtasına oturtulduğunu söyledi. Eşbaşkanlık sistemine saldırının aslında kadın örgütlülüğünün dağıtılması amacıyla yapıldığını ifade eden Erozan, "Kadınlar siyasette, ekonomide, istihdam da yer almıyor. Peki sözünü ne zaman söyleyecek. Tam da bu noktada eşbaşkanlık sistemi seçme seçilme hakkı demektir. Eşbaşkanlık kadın siyasetinin ürettiği bir politik noktadır. Bugün eşbaşkanlığı hedefe koyanlar yarın kotayı ve pozitif ayrımcılığı kaldırır" diye ifade etti. 
 
MA / Esra Solin Dal