‘Kadına şiddet uygulayan biri nasıl açık cezaevine alınır?’

  • kadın
  • 10:44 22 Haziran 2019
  • |
img

İZMİR- Açık cezaevinden izinli olarak çıkan Göksel Sağlam, kendisinden ayrılan eşi Habibe Çevik ve kardeşi Fatma Akdağ'ı öldürdü. Cenaze törenine katılan kadınlar, Sağlam’ın kadına şiddet suçundan tutuklanmasına rağmen açık cezaevine konulmasını eleştirdi.  

 
İzmir’in Çiğli ilçesinde iki gün önce Menemen Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndan izinli ayrılan Göksel Sağlam (47), kendisinden boşanan eşi Habibe Çevik (42) ve kardeşi Fatma Akdağ'ı (39) öldürdü. Cenaze törenlerine katılan ve aileyle dayanışmada bulunan kadın örgütleri temsilcileri, iki kadını öldüren erkeğin açık cezaevinde tutulmasını eleştirdi. 
 
Kadına yönelik şiddetin en büyük sebebinin caydırıcı cezalar olmadığından kaynaklandığını belirten Çiğli Kadın Dayanışma Platformu’ndan Kızbes Seyhan Aydın, “Cezalar caydırıcı olmadığı için erkekler indirim alacağını bilerek yapıyor katliamları. Çiğli’de yaşanan katliamda devletin ihmali var. Deniz’lide devlet koruması altında yaşayan Habibe Çevik çocuklarını görmeye geliyor ve ne gaiptir ki cezaevinde olan erkek aynı gün izin alabiliyor, silah bulabiliyor ve gelip öldürebiliyor. Erkeğe verilen bu izin olmasaydı kadınlar da yaşayacaktı. Bu yüzden devletin koruma yöntemlerini yeniden değerlendirmeli ve kadın cinayetlerini daha sıkı takip etmeli” dedi.
 
‘SİLAH TUTUKLULUK YAPMASA ANNE DE ÖLDÜRÜLECEKTİ’
 
Çevik ve Akdağ’ın cenazesine katılan Mor Dayanışma’dan Meliha Mülaim, aileyle yaptığı görüşmeyi aktardı: “Anne silahın tutukluluk yapması neticesinde hayatta kaldı. O kadar çok kadın cinayeti işleniyor ki katliam dememiz daha doğru. Çiğli’de ki olay da bunu teyit eder şekilde gerçekleşmiş. Ailenin anlattıklarına göre, cinayetleri işleyen Sağlam eve girer girmez kadınları katlettiğini ve ölen kadınların annelerine doğrultulan silah tutukluluk yapmasa üçüncü bir kadını daha öldürmüş olacağını anlattılar. Bu memlekette kadın katliamın yaşanıyor artık. Bu katliamları yapanlar cesareti erkek yargıdan alıyor. Yasalarda olmasına rağmen kadına şiddet uygulayan, kadın cinayetleri işleyen erkekler korunduğu için bu katliamlar yaşanıyor. Biz dernek olarak ailenin yanındayız. Bu süreci de sonuna kadar takip edeceğiz.”
 
‘HİKAYELER DE ÖFKEMİZ DE AYNI’
 
İki kadını öldüren Göksel Sağlam’ın eski eşine uyguladığı şiddetten açık cezaevinde olmasının sorgulanması gerektiğini vurgulayan Mor Dayanışma’dan Deniz Uslu, “Çiğli’deki katliamla birlikte erkek egemenliğinin ve hukukun ne kadar dibe batmış olduğunu gördük. Bir kadın yıllardan beri kocasından şiddet görüyor ve bir şekilde boşanabiliyor ve erkek cezaevine giriyor. Fakat erkeğin cezaevine girme koşullarına baktığımızda açık cezaevine ve istediği zaman dışarıya çıkabildiği bir koşulu var. Aslında bu erkeğin neden açık cezaevinde olduğunun da sorgulanması gerekiyor. Kadına şiddet uygulayan, yıllarca onu tehdit eden birinin neden açık cezaevinde olduğu, neden hak ettiği cezayı almadığının da sorgulanması gerekiyor” dedi. 
 
Habibe Çevik’in koruma kararı, sığınma kararı olmasına rağmen katledildiğine dikkat çeken Uslu, “Hukukun dibe vurmuşluğu derken erkek egemenliğinin sistemleşmesi derken bunu kastediyorum. Kadın mücadelesiyle kazanılmış haklarımız olan koruma uygulamasının ne kadar işlendiğini bir defa daha görmüş olduk. Göksel Sağlam eski eşini ve onun kız kardeşini katletti” diye konuştu. 
 
‘HABİBE’NİN KOMŞUKARI DA AYNI TEHDİTLERİ ALIYOR’
 
Olaydan kısa bir süre sonra ailenin yanında olduklarını dile getiren Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile acılı ve tabii ki öfkeli. Sadece öldürülen kadınların annesi değil, çocukları değil orada bulunan komşuları, Fatma ve Habibe’yle bir şekilde temas etmiş insanlar keskin bir acı içerisindeydi. Biz bu acı ve öfkeyi tanıyoruz. Yıllardan beri kadın cinayetleriyle sürekli karşılaşıyoruz. Kadın katillerinin bu kadar yakınımızda olması bir fişeği temsil ediyor. Bu kin ve öfkeyi hepimiz taşıyoruz, ülke hatta dünya genelinde kadınlar benzer öfkeyi yaşıyor. İsimler farklı, hikayeler aynı dediğimiz de bu. Hikayeler de aynı öfkelerimiz de aynı. Dolayısıyla bu öfkeyi örgütlememiz gerekiyor. Bir kez daha bir kadın katledilmesin diye, bir kez daha bir kadın tacize tecavüze uğramasın diye bu öfkeyi örgütleyip belli bir hareketliliğe dönüştürmemiz gerekiyor. Aksi taktirde böyle haberler daha alacağız ve nitekim ailedeki diğer kadınlardan “ben de tehdit altındayım, benim de kocam sırf boşanmak istiyorum diye beni tehdit ediyor diye bize durumlarını açıklıyorlar. Yani bu açıklamalar münferit bir durumla karşı karşıya olmadığımızı gösteriyor. Bu ülkede yılda 300-400 kadın katlediliyor, bunun adı katliamdır.”
Habibe ve Fatma’nın ailesiyle dayanışma içinde olduklarını belirten Uslu, sanığın en ağır cezayı alması için mücadele edeceklerini ifade etti.
 
MA/ Sevda Aydın