‘Mültecilerin yaşadığı tüm acılardan savaş politikaları sorumludur’

  • kadın
  • 15:09 19 Haziran 2019
  • |
img
DİYARBAKIR – Sadece yılda bir mültecilik sorununa dikkat çekmenin yeterli olmadığını belirten Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, mültecilerin yaşadığı tüm acılardan savaş politikalarının sorumlu olduğunu söyledi. 
 
Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, 20 Haziran Dünya Mülteci Günü’ne ilişkin Rosa Kadın Derneği’nde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, Dicle Amed Kadın Platformu ve Rosa Kadın Derneği’nin üyeleri katıldı. Kadınlar adına açıklamayı yapan platform üyesi Gülcihan Şimşek, mültecilerin yaşadığı tüm acılardan savaş politikalarının sorumlu olduğunu söyledi.
 
‘DÜNYA EN BÜYÜK MÜLTECİ ORANINA ULAŞMIŞ’
 
2001 yılından bu yana 20 Haziran’ın Dünya Mülteciler Günü olarak belirlendiğini hatırlatan Şimşek, bölgesel ve iç savaşların, mülteciliğin günlük bir realiteye dönüşmesine yol açtığını ve sadece yılda bir günde bu sorunlara dikkat çekmenin yeterli olmadığını belirtti. Mülteciliğin bir tercih olmadığını dile getiren Şimşek, “Açlık, savaş, yıkım, siyasi rejimler ve yoksulluk insanları yaşam alanlarını değiştirme yoluna mecbur bırakmaktadır. Özellikle 2011 yılında başlayan Suriye’deki savaştan ve 3 Ağustos 2014 Şengal soykırımından bu yana dünya, Birleşmiş Milletler verilerine göre en büyük mülteci oranına ulaşmış bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
 
‘KAMPLARIN NE DURUMDA OLDUĞU BİLİNMEMEKTEDİR’
 
Ortadoğu’daki savaşlardan ve radikal cihadist örgütlerden dolayı en fazla mülteci sayısına sahip olan ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Şimşek, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin 2018 Türkiye verilerine göre Türkiye’de bulunan mülteci sayısı toplamda 3.9 milyon olduğunu belirtti. Şimşek, Türkiye’de 3 buçuk milyonu Suriyeli, 169 bin Afgan, 143 bin Iraklı, 35 bin İranlı, 4 bin 800 Somali ve 10 bin 800’ü diğer mültecilerin bulunduğunu söyledi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın 18 Ağustos 2018 tarihli bilgi notuna göre de Türkiye’de 3 milyon 576 bin 337 Suriyeli bulunduğunu ve bunların sadece 222 bin 566’sının AFAD Kamplarında barındığını aktaran Şimşek, “Geri kalanları kendi imkânları ile yaşama savaşını vermektedir. Kamplarda yaşanan hak ihlalleri, cinsel istismar vakalarının boyutu, halkın tanıklıkları ve anlatımlarına rağmen sivil toplum kuruluşlarının kamplara girmesine ve kamplarda araştırma yapmasına izin verilmediği için kampların ne durumda olduğu bilinmemektedir. Gelişmiş ülkelerin hiçbiri savaş, totaliter sistemin acımasızlığı, yoksulluk, can güvenliği gibi gerekçelerle zorunlu olarak yerinden edilen insanların yaşamını ve onurunu gözeten kesin çözüm üretmediği gibi sorunlara ilgi de göstermemektedir. Ayrıca bu ülkeler tarafından utanç verici bir anlaşma olan Geri Kabul Anlaşması ile bu insanlar çaresiz bırakılmış ve pazarlık konusu yapılmıştır. Yüzlerce kadın, çocuk, yaşlı ve hasta mülteci, insan tacirleri aracılığı ile yapılan yolculuklarda can vermektedir” diye belirtti.
 
‘MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ’
 
Şimşek, 3 Ağustos 2014’de Şengal’de yaşayan Êzidî halkına yönelik gerçekleşen 73’üncü fermana işaret eden Şimşek, şunları söyledi: “Bugüne kadar IŞİD ve benzeri çete örgütlerin elinden kaçabilen kadınların tanıklıkları, ne tür işkence ve tecavüzlerin gerçekleştiğini ortaya koyarken; halen yaklaşık üç bin kadın ve beraberindeki çocuklar alıkonulmuş durumdadır. Mültecilik, insanların son çare olarak başvurmak zorunda olduğu bir zorunluluk olup soykırım ve savaş suçları, mülteciliğin ana nedenleridir. Bu sebeple mülteci durumuna düşürülen insanlar, bunun müsebbibi olan faillerin yargılanmasıyla ancak acılarını bir nebze olsun azaltabilirler. Zorla alıkonulan her bir kadın için mücadelemizi sürdüreceğimizi, mülteciliğin son bulmasının yolunun savaşsız, sömürüsüz bir dünyadan geçtiğinden hareketle, adil bir yaşamı tesis etmedeki kararlılığımızı vurgularız.”