‘Uzayan davalar ve cezasızlık kadın cinayetlerine davetiye çıkarıyor’

  • kadın
  • 09:07 4 Haziran 2019
  • |
img
İZMİR - Kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarındaki artışın nedenlerine dikkat çeken avukat Sibel Önder, özelikle boşanma davalarının uzun sürmesi ve sistemin cezasızlık politikası nedeniyle faillerin ödüllendirildiğini dile getirdi. 
 
Kadına yönelik her türlü şiddet ve bunun yasalardaki karşılığını mahkeme salonlarına yansımamasına ilişkin konuşan avukat Sibel Önder, 6284 Sayılı Kanun’un uygulamaya geçirilmeyerek yeni katliamlara davetiye çıkarıldığını söyledi. Hükümetin kadın politikalarının çok yetersiz olduğunu belirten Önder, kadınların büyük bir mücadeleyle kazanmış olduğu hakların üstü örtülü bir şekilde ellerinde alındığını belirtti. 
 
KADIN CİNAYETLERİNDE ARTIŞ
 
Mevcut hükümetin bir kadın politikası olmadığını hatırlatan Önder, “Kadın alanına yönelik kadın, yararı gözetilerek oluşturulan çok projenin sadece sözde kaldığını görüyoruz. Mevcut durumda kadın haklarında, eşitlikten bahsetmek mümkün değil. Kadına kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor. Kadın cinayetleri konusunda ciddi önlemlerin alınması gerekiyor. Cezai muayedelerin daha fazla attırılası gerekiyor. Yine mahkeme salonlarının kadına yönelik dilin ve bakış açısının değişmesi gerekiyor. Özelikle hakimlerin takdir yetkisinin kısıtlanması gerekir. Sistemde kadının hem yer, hem adı bir bütün olarak belirtip hayata geçirildiği takdirde sorunun bir nebze de önüne geçilebileceğine inanıyorum” diye belirtti. 
 
CEZASIZLIK POLİTİKASI 
 
Kanunun çok ciddi eksiklikler olmakla beraber var olan maddelerin, kanun koyucular tarafından uygulanmadığına dikkat çeken Önder, “Bu durum fili gerçekleştiren kişilere cesaret vermektedir. Kadın cinayetlerinin artışındaki bir diğer etmen ise kullanılan dil. Her gün istisnasız kadın cinayetlerinin işleniyor ve gazetelerin üçüncü sayfasında haberinde rutinleştirildiği görüyoruz. Kadın cinayetlerinin cezalandırılmasında basının gücünü yadsıyamayız ama veriliş şekli, genellikle olayın nasıl yaşandığı ve kim tarafından yapıldığıyla ilgilidir. Sıralı ve sanki normalleştirilen bir dil kullanılıyor. Hemen akabinde, sanık hakkında verilen tutuklama ya hemen birkaç gün sonra kaldırılıyor veya tutuklanmadan serbest bırakılıyor. Şimdi suç ve ceza arasındaki illiyet bağını yeteri şekilde sağlam bir düzenek içinde kurulmuyor. Kurulmadığı zamanda şahısla işlenen cinayeti daha öncesinden emsalleri olduğu için nasıl olsa bana bir şey olmayacak iki gün cezaevinde kalırım ondan sonra çıkarım zihniyetiyle hareket ediyorlar” diye konuştu.
 
‘BOŞANMANIN UZUMASI CİNAYETLERİ ARTIRIYOR’
 
Kadın cinayetlerinin en faza yaşandığı süreçlerin boşanma süreçlerinde gerçekleştiğini vurgulayan Önder, şöyle devam etti: “Suç potansiyeli olan kişilerin, cezaevinden çıktıktan sonra tekrar aynı eylemi devam ettirmeye ya da yarım bıraktığı eylemi devam ettirmeye çalışıyor. Hata birçok vakada sanık, cezaevinden izin alıp çıkıp kadın katlederek cinayete sebebiyet verebiliyor. Yakın zamanda Diyarbakır’daki meslektaşımız Müzeyyen Boylu, cinayeti buna örnektir. Kadına yönelik şiddettin giderek attığı kadın cinayetlerinin durdurulamadığını görüyoruz. Şiddet uygulayanın eğitimli olup olmamasının değiştirmediği, kadına bakış açısını değiştirmeksizin kadın üzerindeki tahakküm kuran erkek bakış açısının devam ettiğini görüyoruz. Yani burada yine yasaların tam ve zamanında işletilememesinden kaynaklı. Burada boşanma sürelerinin çok uzun olması yine koruma verilse dahi süreç uzadıkça kadınlar bir cinayete kurban gidebiliyor tıpkı meslektaşımız gibi."
 
‘KANUNLAR SADECE KAĞIT ÜSTÜNDE KALIYOR’
 
Ceza kanunların sadece kağıt üstünde odluğunu sözlerine ekleyen Önder, bunun fiiliyata uygulanmadığını dile getirdi. Önder, şunları söyledi: “Türkiye toplumunda kadının yeri çok gerilerde olmak birlikte hala ‘saçı uzun, aklı kısa’ bakış açısıyla karşı karşıyadır. Maalesef ülkemizde bir kadın asla hak ettiği değeri almıyor. Burada yine iş yönetim erklerine düşüyor. Özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, sosyal statüsü ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yeni politikalar üretmeli. 6284 sayılı kadından rahatsız olan belli başlık bir kesim var. Bundan kaynaklı yakın zamanda kadına verilen nafakanın süresiyle ilgili yeni kararlar verildi. Ama burada kadının yaşamış olduğu mağduriyet, uğradığı şiddet göz önünde bulundurulmadan karar veriliyor. Tüm bunlara bakıldığı zaman kadına yaşam ve çalışma hakkının kısıtlandığını ve boşanma süreci içerisinde kadın boşanmak istediğinde ciddi zarar gördüğüne şahit oluyoruz. Bırakın adalet sisteminin içerisinde insanlık etik ahlakına da uymuyor.” 
 
 MA / Esra Solin Dal