HDP’li Gülüm: Erkek adalet bir kez daha devreye girdi

  • kadın
  • 09:02 28 Mayıs 2019
  • |
img

ANKARA - Nevin Yıldırım’ın cezasının Yargıtay tarafından onanmasını “erkek adalet bir kez daha devrede” diye yorumlayan HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, itiraz eden kadına "haksız tahrik", "meşru müdafaa" ve "iyi hal" indirimleri uygulanmadığını söyledi.

Kendisine sistematik olarak cinsel saldırıda bulunan Nurettin Gider’i öldürdüğü için “haksız tahrik” ve “iyi hal” uygulanmayan Nevin Yıldırım’ın cezasının Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi tarafından onanması ardından avukatları Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmaya hazırlanıyor. Erkeklerin fail olarak yargılandığı kadın cinayetleri, cinsel saldırılarda sık sık kullanılan, ancak Nevin Yıldırım’a uygulanmayan “iyi hal” ve “haksız tahrik” indiriminin yasal çerçevesinde neler var?
 
Türk Ceza Kanunu (TCK) 62’nci maddesinde düzenlene “iyi hal indirimi”, şöyle tanımlanır:  “Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadar indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkisi gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir.”
 
TCK madde 29 ile düzenlenen “haksız tahrik” tanımı şöyle: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimsenin ceza indiriminden yaralanacağı…”
 
Kanunlarda açık açık tarif edilen yasaların söz konusu sanık kadınlar olunca neden uygulanmadığı, erkek yargılamalarında ise “kravat takmanın” dahi iyi hal indirimine neden olduğu sorularını beraberinde getiriyor. Nevin Yıldırım’a ve diğer kadınlara uygulanamayan “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimini Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm değerlendirdi.
 
‘KADINLAR OLUNCA ERKEK ADALET DEVREDE’
 
“Karara bakıldığında aslında erkek adalet dediğimiz şeyin kendini bir kez daha gösterdiğini gördük” diyen Gülüm, “Söz konusu kadınlar olunca, kadınlar yargılanınca yani kendisine tecavüz eden, cinsel saldırıda bulunan erkeklerin öldürülme davalarında erkek adalet, erkek dayanışması devreye giriyor. Kadınlar aleyhine yargı sürecinin tamamı işlemeye başlıyor. Gözaltı sürecinden soruşturma, yargılama aşamasına kadar aslında kadına ceza vermek üzere kurulu bir süreç işletiliyor” ifadesinde bulundu.
 
 ‘ERİL YARGI YARGILAMADA KADINI GÖZETMİYOR’
 
Kadın yargılamalarında “kadına toplumsal rolü gereği boyun eğmesi, kabullenmesi gerektiği ve tepki göstermemesi gerektiğini” vurgulayan erkek egemen sistemiyle karşı karşıya kaldıklarını aktaran Gülüm, şöyle devam etti: “İtiraz eden kadını erkek egemen toplum, yargı kabul etmiyor. İtiraz eden kadına ne haksız tahrik indirimi ne de meşru müdafaa hükümleri ne de iyi hal dediğimiz indirimler uygulanmak istemiyor. Nevin Yıldırım kararı da bunun bir örneği. Birçok vaka da karşımıza çıktığı gibi. Oysa bir erkek yargılandığında özellikle kadına yönelik suçlarda bu öldürme vakası olabilir, saldırı vakası olabilir, muhakkak bir ‘namus gerekçesiyle öldürdüm’ ve ya ‘bana hakaret etti, erkekliğime laf söyledi öldürdüm, şiddet uyguladım’ dediğinde haksız tahrik indirimi yapılıyor. Üstelik bu indirimler çok yüksek indirimler oluyor. Bu da yetmiyor özellikle çok vahşi yöntemlerle cinayet işleyen erkeklere bile iyi hal indirimi uygulanıyor.”
 
‘NEVİN GÖZETİLMEDİ’
 
Erkeklerin işlediği suçlarda erkeklerin sorgulanmadığı yargılama süreçleri olduğunu ancak söz konusu kadınlar olduğunda ise tam tersine kadını sorgulayan bir yargı sürecine tanıklık ettiklerine dikkat çeken Gülüm, şunları ekledi: “Erkek adalet dediğimiz şey tam da böyle bir şey. Bu erkek egemenliğinin yargıya yansıması kadın veya erkek olduğunda failin kendisi nasıl farklı tutumlar aldığı kimi koruduğu gösteren bir karar oldu. Yıldırım dosyasında çok açık bir durum var. Nevin yıllarca kendine sistematik bir şekilde tecavüz eden bir erkeği, hatta en sonunda başka bir yere çocuklarından ayrılarak götürülmesini dayatan yani en son noktada öldürmek zorunda kalmıştı. Herkesin sessiz tanıklığında gerçekleşen bir olaydı. Ama dava sürecinde aleyhe tanıklık yapıldı. Beyanlarda çelişkiler olmasına rağmen Nevin lehine resen toplanması gereken deliller toplanmadı. Yargı süreci, Nevin’i gözeten bir yargılama yapmadı. Meşru müdafaadan beraat verilmesi gereken bir davada, bırakın bunu tecavüz olgusu olmasına rağmen haksız tahrik hükümleri, iyi hal uygulanmadı.”
 
‘MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ’
 
Yıldırım kararıyla birlikte erkek yargıyla bir kez daha yüz yüze kaldıklarını dile getiren Gülüm, toplumdaki erkek egemen sistemin yargıya da sinmiş halinin bir kez daha gün yüzüne çıktığını ifade etti. Buna karşı mücadele etmeye devam edeceklerini söyleyen Gülüm, “Devlet korumuyorsa, kadınlar kendi yaşamlarını korumak için kendi savunmalarını yapacaklar. Haklarımızı savunmaya devam edeceğiz. Yaşamımızı savunmaya devam edeceğiz. Erkek yargı gerçek yargı, tarafsız bir yargı olana kadar mücadelemiz sürecek. Davaları takip etmeye devam etmeye devam edeceğiz. Bu sistemin her yerine erkek egemenliği sirayet etmiş durumda erkekten yana bir mekanizma işliyor bununla ancak dayanışma ile mücadele edebiliriz” ifadelerinde bulundu.
 
MA / Berivan Altan