'Tecridin kalkması toprağın yeşermesi demektir'

img

İSTANBUL- Açlık grevlerinin kritik aşamaya geldiğin hatırlatan kadınlar, “Tecridin kalkması toprağın yeşermesidir, Newroz’un gelmesidir. Barışın, insanlığın, eşitliğin, özgürlüğün anahtarı Sayın Öcalan’ın elindedir" dedi. 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 132'nci gününde. 
 
‘SUSKUNLUĞUN ARKASI BÜYÜK BİR DİRENİŞTİR’
 
Tecridin sadece İmralı’da değil tüm Türkiye halkları üzerinde olduğunu ifade eden Zübeyde İnce, “Topluma yaşatılan tecridin en yakın kanıtı 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü oldu. Taksim’e giden tüm yollar kapatılarak cezaevine çevrildi. Bu kadar baskı ve zulüm bir yerde patlayacak. Kimse demesin ki ‘İnsanları korkuttuk, sindirdik.’ Hiçbir canlı çırpınmadan can vermez. Bu suskunluğun arkasında büyük bir direniş olacaktır. Hiçbir zalim saltanatını sonuna kadar sürdürememiştir. Bugünün zalimleri de bir gün hak ettiği cezayı alacaktır. Tüm halklar sıra kendilerine gelmeden bu zulme karşı dursunlar. Ucunda ölüm de olsa herkes onuruna sahip çıksın” çağrısı yaptı. 
 
‘BARIŞIN ANAHTARI ÖCALAN'IN ELİNDEDİR’ 
 
Aylin Karataş da tecridin Türkiye’de yaşanan tüm sorunların temeli ve ana kaynağı olduğunu belirterek, “Sayın Öcalan’ın Ortadoğu’daki tüm halkların temsiliyetidir. Onun tecrit edilmesi bizlerin tecrit edilmesi, faşizmin altında ezilmesi anlamına geliyor. Tecridin kalkması toprağın yeşermesidir, Newroz’un gelmesidir. Barışın, insanlığın, eşitliğin, özgürlüğün anahtarı Sayın Öcalan’ın elindedir. Açlık grevlerinin kritik aşamaya geldiğinin bilincinde olmalıyız. Destek vermeli insanlara anlatmalıyız” dedi.
 
‘BİR KİŞİ DAHA EKSİLMEK İSTEMİYORUZ’ 
 
Kürt halkının 40 yıldır çok fazla bedel ödediğini dile getiren Ferda Güneş de yeni ölümler istemediklerini söyledi. Alevi, Hristiyan, Türk, Kürt, Ermeni tüm halkların bir arada yaşamak istediğini belirten Güneş, “Devlet demek teklik demek değildir. Hem demografik hem inançsal anlamda farklılıkları göz önünde bulunduran bir iktidarla tanışmak istiyoruz. Var olmak istiyoruz. Bir süre önce Abdullah Öcalan’ın yanında kalan tutsakların telefon hakkına dair karar alındı. Tecrit, Anayasal sistemin kendisini inkar eden bir pozisyondadır. ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir’ ibaresi anlamını yitirmiş durumdadır. Bu kabul edilebilir olmayan uygulamalara karşı seslerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Bir an önce kanalların açılmasını Leyla’nın taleplerinin gerçekleştirilmesini istiyoruz. Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘FAŞİZME KARŞI BUZKIRAN ROLÜ OYNUYOR’
 
Leyla Güven’in eylemini barışa olan özlem ve kararlılıkla okumak gerektiğini vurgulayan Pınar Türk, Kürtlerin hem bu topraklarda hem Rojava’da faşizme karşı vermiş olduğu mücadelenin barış için olduğunu kaydetti.  Pınar, “Leyla Güven faşizme karşı bir buzkıran rolü oynuyor. İçeriden binlerce siyasi tutsak bu mücadeleye ses vermeye çalışıyor. Bize düşen ise bedenini açlığa yatıran yoldaşlarımıza daha güçlü ses vermek ve mücadelelerine ortak olabilmektir” dedi.