Emekçi Kadınlar: Leyla sınıfımızın kadını onu yaşatmalıyız

img
İSTANBUL - 120 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven'in durumuna "Leyla bizim sınıfımızın bir kadını, yoldaşımız. Onu yaşatmalıyız" diyerek dikkat çeken Emekçi Kadınlar, bu konuda özellikle kadınlara çok büyük görevler düştüğünü vurguladı.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 120'nci gününe girdi. Leyla Güven’in ardından cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri, sonrasında Hewler ve Avrupa’ya yayıldı. 
 
Sağlık durumları giderek ağırlaşan Güven ve diğer açlık grevi eylemcilerine toplumun hemen her kesiminden destek mesajları gelmeye devam ediyor. 
 
Emekçi Kadınlar (EKA) üyesi kadınlar da, tecrit ve açlık grevlerine dikkat çekerek, dayanışma mesajları verdi.
 
Verdiği direniş nedeniyle selamladığı Leyla Güven’in eylemini sahiplendiklerini söyleyen Emekçi Kadınlar'dan Gamze Nihal İyidoğan, “Leyla Güven ve yoldaşlarının taleplerinin karşılanması için eylem yapan herkesi selamlıyorum. Leyla Güven bugün kadınların savaşlarda nasıl en ön saflarda yer aldığının bir örneğidir. Bayraklar artık kadınların elinde dalgalanmalıdır” dedi.
 
Rojava örneği üzerinden her yerde kadınların direniş içerisinde olduğuna dikkat çeken İyidoğan, şunları ekledi: "Leyla Güven, kadınların bir şeye inandığı zaman ondan asla geri durmayışının bir örneğidir. Sonuna kadar yanındayız. Eğer başarıya ulaşılmak isteniyorsa bu başarının tek bir sırrı var, o da sokaklardan geçer. Mücadelemizi yükselterek birleştirmemiz ve sonuna kadar direnmemiz gerekiyor. Leyla’nın yaşaması için kesinlikle geri durulmaması gerekiyor. Sokakları terk etmememiz gerekiyor. Leyla nasıl ki kendi bedeniyle bu mücadeleyi veriyorsa, bizim de geri durmamamız gerekiyor."
 
'LEYLA BİZİM SINIFIMIZIN KADINI'
 
İyidoğan, süren açlık grevlerine sadece açıklamalarla destek olunamayacağı eleştirisinde de bulundu. Yine ortaya konan eylemin seçim veya diğer başka gündemler nedeniyle ötelenmemesi gerektiğini söyleyen İyidoğan, "Her gün dilim dilim eriyor. Leyla bizim sınıfımızın bir kadını, yoldaşımız. Bu nedenle mücadelemizi yükseltmek zorundayız. Her alanda haykırmak zorundayız. Bugün zindan savaşları, işinden olan insanların sorunlarından uzak değildir. Tek bir çözüm noktası var. Bu sisteme karşı mücadele etmekten başka hiçbir çıkar yol bizi zafere götürmeyecektir. Leyla’yı yaşatacağız” ifadelerini kallandı.
 
‘KADINLARA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR’
 
EKA üyesi Songül Yücel de, Leyla Güven'in çığlığının bütün kadınların çığlığı haline gelmesini talep ettiklerini ifade etti. "Leyla haklı ve doğru bir taleple bedenini açlığa yatırdı. Ancak onun eylemi dışarda ses bulur, kadınlar tarafından sahiplenilirse, bütün bir toplum bu soruna dikkat çekerse talepleri karşılanır” diyen  Yücel, bu nedenle herkese, özellikle de kadınlara çok büyük görevler düştüğünün altını çizdi. Yücel, tüm kadınlardan Leyla Güven’in sesini yükseltmelerini, çığlığını her yere taşımalarını istediklerini dile getirdi.
 
'HER YERDE OLMALIYIZ'
 
Yine başta kadınlar olmak üzere tüm toplumsal kesimlerinin cezaevleri konusunda duyarlılık göstererek sokağa çıkmaları gerekliliği üzerinde durup, bu konuda çağrıda bulunan Yücel, "Zindanlar için mitingler, eylemler konferanslar, sempozyumlar yapmalıyız. Ne yapabiliyorsak her türlü eylem etkinlikle sesini yansıtabilmeliyiz. En önemlisi de zindanların yıkılmasıdır. Zindanlara özgürlük tutsaklara özgürlük, sloganıyla her yerde olmalıyız” dedi. 
 
'İNSANLARIN BEDENİNDEN BAŞKA BİRŞEY YOK'
 
EKA üyesi Seher Dursun ise, Leyla Güven ve cezaevlerindeki tutukluların ortaya koyduğu direnişe dair yeterli bir dayanışmanın ortaya konulamadığı eleştirisinde bulundu. Dursun, bu konuda şunarı  dile getirdi: “Türkiye’nin birçok cezaevinde dönüşümsüz açlık grevleri devam ediyor. Dönüşümlü açlık grevine giren siyasi tutsaklar da disiplin cezalarına çarptırıldı. Cezaevlerine gittiğimizde de bunu görebiliyoruz. İHD’ye yansıyan raporlar da var. Dışarıda yapılacak olan şey, açlık grevlerinden çok daha canlı eylemler olması gerektiğidir. Çünkü açlık grevleri bir eylem biçimidir, değerlidir. Cezaevindeki insanların bedeninden başka bir şeyi yok. Ama dışarıda bir çok şey örülebilir. Leyla Güven’e dönük destekler sokak eylemlerine dönüşmeli" diye konuştu.
 
'TECRİT ACİL KALDIRILMALI'
 
Tecrit altındaki Öcalan’la avukatlarının dahi görüşemediğini hatırlatan Dursun, “Bunlara dikkat çekilmesi için avukatlar olarak kampanyalar düzenlenmeli. Halk olarak sokakta kitlesel gösteriler oluşturulursa bir geri adım atılır. Nihayetinde Leyla Güven’in tahliye olması da bu eylemin bir sonucudur. Seçilmiş bir milletvekili. Açlık grevi eyleminin ardından tahliye olmuştu. Dışarıda yapacağımız daha kitlesel eylemlerle tecridin de kalkacağı düşüncesindeyim. Ancak bunun için gerçekten güçlü gösteriler örülmeli" diye belirtti.