2019 örgütlü kadınların yılı olacak

  • kadın
  • 09:02 29 Aralık 2018
  • |
img

İSTANBUL - Türkiye’de, kendileri aleyhine çıkan yasalar ve politikalara karşı kadınlar 2018 yılında da mücadeleyi bırakmadı. 2018 yılının kadınların yılı olduğunu söyleyen KCDP İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim, 2019’un da örgütlü kadın yılı olacağını belirtti. 

Türkiye ve Kürt kentlerinde yaşayan kadınlar, erkek-devlet şiddetine karşı 2018 yılında da mücadele etmekten geri durmadı. Kendilerine yönelik her türlü şiddete karşı örgütlenen kadınlar, pek çok yasa ve düzenlemeyi de geri çektirmeyi başardı. Kadınlar, 2018 yılı biterken yeni bir yıla da aynı örgütlülük ve kararlılıkla girmeye hazırlanıyor. 
 
KADINA ŞİDDET 2018’DE İKİ KATINA ÇIKTI 
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) kadın cinayetlerine ilişkin hazırladığı rapora göre; 2018’in ilk 11 ayında 394 kadın öldürüldü. 2017 yılında 290 kadın ve 22 çocuk öldürülürken, bunların büyük çoğunluğu da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yaşandı. Türkiye’de kadın cinayeti ve cinsel saldırıların giderek arttığını da, 2018 yılına ait veriler ortaya koyuyor. 
 
bianet’in kadına yönelik şiddet çetelesine göre; erkekler 2018 yılının ilk 9 ayında en az 183 kadını öldürdü, 54 kadına cinsel saldırıda bulundu, 162 kadını taciz etti; 279 çocuğa cinsel istismarda bulundu ve 316 kadına şiddet uyguladı. Bu rakamlar, aynı zamanda 2017 yılında kadına ve çocuğa yönelik yaşanan şiddet ve cinsel saldırı örneklerinin iki katına çıktığını kanıtlar nitelikte.
 
EN SERT TEPKİ BOŞANMA KOMİSYONU’NA
 
Kadınları ilgilendiren önemli bir konu geçtiğimiz yıl, Meclis’te, “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi İçin” kurulan Araştırma Komisyonu’nda tartışılan gündemler oldu. Kadınların tüm itirazlarına rağmen kurulan komisyon, çocukları; istismarda bulunan şahıs ile evlendirmenin önünü açarak, müftülere nikah kıyma yetkisini verdi. Komisyon ayrıca, istismarın önlenmesi için “kimyasal hadım” ve “idam” tartışmalarının yanı sıra çok sayıda yeni düzenlemeyi de hayata geçirmeye çalışıyor. 
 
KİMYASAL HADIM VE İDAM TARTIŞMALARI
 
Adalet Bakanlığı tarafından Meclis'e sunulan ve cinsel saldırıya karşı caydırıcı yöntem olarak yürürlüğe konulmak istenen “kimyasal hadım” düzenlemesi tartışılan yasa tasarılarından oldu. Bu tasarıya göre; çocuklara yönelik cinsel suçların artmasıyla cinsel saldırı suçlularına öngörülen hapis cezasının üst sınırı 20 yıldan 40 yıla çıkarılacak. Suçun 12 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı işlenmiş olması halindeyse, 30 yıldan 40 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Son yıllarda artan çocuk istismarına ilişkin devletin aldığı “önlemler” oluşan kamuoyu tepkisiyle kimyasal hadımın ötesinde “idam” tartışmalarına kadar da gitti. 
 
NAFAKA HAKKININ KALDIRILMASI GÜNDEMDE 
 
 2016 yılında kurulan ve o günden bu yana çeşitli başlıklara dair düzenlemelerin hayata geçirilmeye çalışıldığı “Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu”nda bu sefer de kadın örgütlerinin ısrarla karşı çıktığı "Nafaka Düzenlemesi"ne ilişkin tartışmalar yürütüldü. Komisyonda, nafaka hakkının kaldırılması gündeme geldi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 21 Haziran’da, “Kadının korunması esas, ama iki yıl evli kalmışlar sonra medeni şekilde ayrılmışlar. İki sene evli kaldılar diye bunları birbirleriyle ölene kadar hukuken bağlamak doğru değil” derken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 100 günlük eylem planını açıklarken nafaka ödeme sisteminin adil bir hale getirilmesinin gündemlerinde olacağını söyledi. 
 
TARTIŞMA YARATAN ‘AF DÜZENLEMESİ’
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ısrarla gündeme getirdiği ve yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na sunduğu af teklifine göre; 162 bin tutuklu ve hükümlü aftan yararlanabilecek. Bu teklifle birlikte en dikkat çeken ve kadın örgütlerinin ısrarla karşı çıktığı konu ise, kadın cinayeti ve çocuk istismarına yönelik işlenen suçlardan ceza alanların yararlanıp yararlanmayacağı meselesi. Hükümet yetkililerinden her ne kadar bu gruptakileri kapsam dışı bırakacağı yönünde açıklamalar yapılsa da bunun sonuçlarının böyle olmayacağı konusunda kadınlar hemfikir. Kasten öldürme ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hüküm giymiş kişilerin afla serbest bırakılmasının da önünü açan Bahçeli’nin af teklifine kadın örgütleri karşı çıkıyor.
 
MECLİS AÇILIR AÇILMAZ  ‘100 GÜNLÜK PROGRAM’
 
 Meclis’in yeni döneminde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun (KEFEK) 100 günlük programının içeriğindeyse kadın ve çocukları yakından ilgilendiren çok sayıda düzenleme mevcut. Bunlardan biri kadın istihdamına dönük gösterilen “İş’te Anne” düzenlemesi. Bu düzenleme, kadının iş yaşamındaki konumuna müdahaleye de kapı aralayacak türden. Bir diğeri de, “boşanmış ailelerde çocukların icra kanalıyla teslimi”ne yönelik düzenlemede değişiklik yapılması öngörülüyor.
 
KADINLARA ŞİDDET OLARAK DÖNEN 'EKONOMİK KRİZ'  
 
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda kadın-erkek eşitliğinde 149 ülke arasında 130'ncu sırada yer alan Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz ise bir başka şiddet biçimi olarak kadınların karşısına çıktı. İşten ilk çıkarılanlar kadınlar olurken, erkekler ekonomik olarak kendilerine yetmeme durumunu kadına uyguladığı şiddetle açığa çıkardı. 
 
KADINLAR KAZANIMLARINA SAHİP ÇIKACAK 
 
Ulusal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan en temel yasal hak ve kurumlarının ciddi tehdit altında olduğunu söyleyen 152 kadın kurumu Ağustos ayında, "Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz” çağrısı yaptı. Kadınların eşitlik, özgürlük ve insan onuruna yakışır yaşam şartlarına sahip olma mücadelesinin yüzyıllardır sürdüğüne dikkat çeken kadınlar, kazanımlarına karşı gelecek her türlü saldırıya karşı mücadele edeceklerini belirtti. İstanbul ve birçok ilde toplantılar düzenleyen kadınlar, büyük Türkiye buluşmasında bir araya gelerek 2019 yılı yeni dönem örgütlülüğüne ilişkin kararlar alacak. 
 
DÜNYADAKİ KADINLARDAN ‘MEE TOO’ KAMPANYASI 
 
 Kadınların günlük yaşamda maruz kaldığı cinsel tacize dikkat çekmek amacıyla Amerika’da başlatılan ‘Me Too’ (Ben de) kampanyası dünyanın her yerine yayıldı. Kadınlar, yaşadıklarına karşı mücadele etme yöntemlerinden biri olarak ses çıkarmak gerektiğini savundu. Çok sayıda kadının destek verdiği kampanya, Türkiye’de de karşılığını buldu. Farklı sektörlerde çalışan kadınlar yaşadıkları şiddet ve cinsel tacizi teşhir etti. Kamusal alandan dışlanmaya çalışılan ve din kisvesi altında baskılanan kadınlar ise “artık bıçak kemiğe dayandı” diyerek çeşitli eylemler düzenledi. 
 
25 KASIM’DA POLİS ŞİDDETİ 
 
Yaşanan bu gelişmelerin yanında kadın düşmanı politikalara ses çıkarmak için 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle kadınlar, “Erkek şiddetine bahane çok susmaya hayatlarımızdan vazgeçmeye niyetimiz yok” pankartı etrafında Taksim Tünel’de bir araya geldi. Kadınların isyanına polis barikat kurarak karşılık verdi. Erkek-devlet şiddetinin bir kez daha açığa çıktığı o gün de kadınlar sokakları terk etmedi. 
 
LEYLA GÜVEN AÇLIK GREVİ EYLEMİNDE
 
Türkiye ve Kürt kentlerindeki saldırılara karşı kadınların cezaevlerinde ve hayatın her alanında göstermiş olduğu direnişe de tanıklık etmek mümkün. Demokratik Toplum Kongresi ( DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması amacıyla tutuklu bulunduğu Diyarbakır Cezaevi’nde girdiği açlık grevi buna örnek. 52’nci gününe giren Güven’in eylemini en çok kadınlar sahiplenirken, cezaevinde tutuklular da aynı taleple süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine başladı. 
 
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ NADİA MURAD’IN 
 
Bunun yanı sıra bu seneki Nobel Barış Ödülü ise Êzidî kadın hakları savunucusu ve DAİŞ esiri Nadia Murad’a verildi. Rojava ve dünyada devrim mücadelesi veren kadınların büyük sevinçle karşıladığı bu ödülü Murad, “Büyük onur duydum” sözleriyle dile getirerek, “Bu ödülü bütün Iraklılar, Kürtler, azınlıklar ve dünya çapındaki cinsel şiddet mağdurlarıyla paylaşıyorum” dedi. 25 yaşındaki Kürt insan hakları savunucusu Murad, DAİŞ tarafından kaçırılan ve esir kaldığı süre boyunca cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmış binlerce Êzidî kadından biri. Murad, örgütün elinden kurtulduktan sonra Êzidî Katliamı’nın tanınması için mücadele vermeye başladı. Murad, 2016 yılında da kendisi gibi DAİŞ’in elinden kurtulan insan hakları savunucusu Lamiya Başar ile birlikte Avrupa Parlamentosu (AP) Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü almıştı.
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim, 2018 yılında kadınların verdiği mücadeleyi anlattı.
 
‘2018 YILI KADINLARIN YILI OLDU’
 
2018 yılının tüm yaşananlara rağmen kadınların yılı olduğunu söyleyen Ataselim, “ Tüm dünyada kadınlar #Metoo diye ayaklandı, birçok ülkede kadınlar lehine yasalar için gelişmeler olan kazanımla sonuçlanan kadınların eylemleri oldu. Tüm dünyanın susmayan kadınları artık çok. Türkiye’de de daha önce olmadığı kadar toplumumuz ne yazık ki bir kadın cinayeti ya da şiddet karşısında ne yapılması gerektiğini öğrendi. Öldürülen kadınların aileleri kendileri mitingler düzenledi. Şiddete uğrayan kadınlar ‘ölmem mi gerekiyor?’ diye sorarak sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalıştı. Liseliler tacize karşı aklanmaya çalışılan istismarda bulunan hocaya karşı ayaklandı. Üniversiteli genç kadınlar hiç olmadığı kadar feminizm ile buluştu. Kendileri gibi olan, olmayan tüm kadınlar için kadınların kurtuluşu için özne oldu. Üniversite öğrencileri, kadın meclislerinde örgütlendi. Kadınlar ellerinden geleni yapıyorken meclis kadınları korumak yerine var olan haklarına göz dikti. Önce bakanlıklar birleştirildi torba bakanlık oldu, sonra nafakayı tartışmaya açmaya çalıştılar. Yandaş yazarlar, gazeteler 6284 Kadınların Koruma Kanunu’nu hedef gösterdi. Yargıda gereğini yapmayanlar kabul edilemez, çözümden uzak idam ve af kanunu gündeme getirdiler” dedi.
 
‘KADINLAR MEYDANLARI TERK ETMEDİ’
 
“Tüm bu kadın düşmanlığına rağmen kadınlar meydanları terk etmedi” diyen Ataselim, şöyle devam etti: “25 Kasım’da da türlü engellemeler fayda etmedi onlar açısından. Sıla ile de birlikte 6284 her yere yayıldı. Bizler, İstanbul Sözleşmesi’ni dilimizden düşürmedik. Büyük kitlesel yürüyüşler ve toplantılar gerçekleştirdik. Şimdi en güncel olanı da ev işleriyle meşgul denilerek 11 milyon işgücünden dahi sayılmayan, yok sayılan kadınları açığa çıkartacağız.”
 
Ataselim son olarak, “2019 yılının örgütlü kadın yığınlarının yılı olması, tek bir kadının bile yalnız olmaması dileğiyle, kadın cinayetlerini durduracağız, daha nice haklarımıza kavuşacağız” dedi.
 
MA / Necla Demir