‘Aynı gemideyiz diyorlar, biz dolmuşa zor biniyoruz’

  • kadın
  • 09:09 21 Eylül 2018
  • |
img

DİYARBAKIR – Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kriz yok, hepsi manipülasyon” dese de, ardı ardına gelen zamlar halkın belini bükmüş durumda. Yarı aç, yarı tok yaşar hale geldiklerini söyleyen düşük gelirli yurttaşlar, tepkilerini “Aynı gemideyiz diyorlar ama dolmuşa bile zor biniyoruz. Nereden aynı gemideyiz” sözleriyle gösterdi.

Siyasal gelişmelerle bağlantılı olarak döviz kurlarındaki dalgalanmaların ve bu zamana kadar izlenen kötü ekonomi politikalarının yol açtığı ekonomik kriz, her geçen gün daha çok hissediliyor. Ardı ardına gelen zamların piyasalarda durgunluğa yol açması nedeniyle işyerlerinin kapılarına bir bir kilit vurulurken, düşük gelirli yurttaşlar ise ay sonunu getiremez hale geldi.  
 
Bu durum hükümete dönük tepkileri büyütürken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, önceki gün Beştepe’de düzenlenen bir programda "Kriz filan sakın ha bunlara aldırmayın, bunların hepsi manipülasyondur, bizde kriz filan yok, güçlenerek geleceğe yürüyoruz" sözlerini sarf etti.
 
Siyasi iktidar kendi kontrolündeki medya aracılığıyla gizlemeye çalıştığı kriz, özellikle asgari ücretle geçinmeye çalışan ailelerin belini bükmüş durumda.
 
Diyarbakır’ın en yoksul bölgelerinden merkez Bağlar ilçesinde yaşayan ev emekçisi kadınlar, zamlar nedeniyle kuru ekmeğe muhtaç hale geldiklerini ifade edip, içinde bulundukları bu duruma dair tepkilerine dile getirdi.
 
'YARI AÇ YARI TOK YAŞIYORUZ '
 
Geçimlerini hamallık yapan eşinin günlük kazancıyla sağlamaya çalıştıklarını dile getiren 5 çocuk annesi Edibe Çiçek (45), son gelen zamlarla birlikte yarı aç, yarı tok yaşamaya başladıklarını ifade etti.
 
Her gün yeni zamlarla uyandıklarını belirten Çiçek, "Ayın sonunu getirmekte güçlük çekiyoruz. Eskiden ihtiyaç duyduğumuz malzemeleri kısmen de olsa marketten alabiliyordum ama şimdi bir paket deterjan 45 TL olmuş. Eskiden 50 lirayla pazar alışverişine çıkıyor, elimde beş poşetle dönüyordum. Şimdi iki poşetle eve dönüyorum. İhtiyaçlar sadece yemekle sınırlı değil ki. Ev ve okul ihtiyaçları, çocuklara elbise… Büyük un torbası 125 lira olmuş. Haftada iki gün fırına ekmek götürüyorduk, ona da zam gelmiş. Eşimin kazandığı para, aylık ortalama bin 500 TL. Bizim aylık gereksinimlerimiz ise 2 bin TL’nin üzerinde. Bu zamlarla nasıl başa çıkalım" diye sordu.
 
'YASAKLAR YÜZÜNDEN KİMSE EKİP BİÇMİYOR'
 
Zamların en çok yoksulları vurduğunu, bu nedenle ülkenin yakında Afrika'dan beter hale geleceğini dile getiren Çiçek, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Pazara gidiyoruz dolar diyorlar, markete gidiyoruz dolar diyorlar. Madem öyle dışarıdan almasınlar. Her yere yasak koymuşlar, kimse köyüne gidemiyor doğru dürüst. Yasaklar kalksın, insanlar kendi topraklarını ekip, biçsinler, üretsinler. Ama her yere yasak getiriyorlar. Çiftçiler tarlalarını ekip biçmeye korkuyor. Bu yasaklar kalkarsa kendimiz üretir, kendimiz satarız. Fakir fukara da biraz doyar." 
 
‘İŞ YOK, ZAM VE YOKSULLUK VAR’
 
Kentte asgari ücretle geçimlerini sağlayan ailelerden biri de, 7 ferdi bulunan Çakır Ailesi. Diğerlerinin iş bulamamaları nedeniyle evlerinde sadece bir oğlunun çalıştığını belirten anne Müslime Çakır, peş peşe gelen zamlar nedeniyle hiçbir ihtiyaçlarını doğru dürüst karşılayamaz duruma geldiklerini ifade etti. Çakır, geçinmekte yaşadıkları zorluğu, “Bu pahalılık bizi perişan etti. İş yok, zam ve yoksulluk var. Bir teneke yağ 130 TL, bir un torbası 125 TL olmuş. Domates, biberin kilosu olmuş 3 lira. Bir akşam yemeği yapmak için iki defa düşünür hale geldik. Bunun yanında elektrik, tüp ve su faturaları….Bir maaşla nasıl geçinelim. Milletin evini yaktılar. Eskiden 300 lira ile bütün kış hazırlığımızı yaparken şimdi bir torba şeker ile un alamıyoruz” sözleriyle dile getirdi.
 
‘OLAN BİZ GARİBANLARA OLUYOR’ 
 
Eşi ve 6 çocuğu ile birlikte 500 TL kira ödedikleri evde yaşayan Fatma Kızıltepe de yaşanan ekonomik kriz ve hayat pahalılığından dertli.
 
Eşi hasta olduğu için eve asgari ücretle çalışan oğlunun baktığını, bu yüzden geçinmekte zorlandıklarını dile getiren Kızıltepe, “Üç çocuk okula gidiyor onların aylık masrafları 300 TL, eşimin hastane masrafları her ay 150 TL. Pazar masrafı almış başını gidiyor. Eskiden her hafta 50 lirayla dolabı doldururken, simdi 100 lirayla bile hiçbir şey alamıyorsun. Evin diğer masraflarını hiç söylemiyorum” diye konuştu.
 
Daha önce mutfak masrafları için toptancıdan borca alabildiklerini, ancak krizden dolayı onların da artık veresiye vermemeye başladığını belirten Kızıltepe, içinde bulundukları bu durumdan “Pahalık giderek artıyor, iş yok. Hiçbir şey alamaz duruma geldik. Ben bu yaşıma geldim bu kadar dengesiz bir pahalık görmedim. Kriz zenginleri vurmuyor. Olan da biz garibanlara oluyor” diyerek yakındı.
 
‘ALLAH’TAN KORKSUNLAR’
 
Ekonomik krizin en çok kadınları etkilediğini söyleyen ev emekçisi Hanım Çetin (58) de, zamlar arttıkça evlerinin huzurunun kaçtığını ifade etti. Eşini kaybettikten sonra oğlu ve geliniyle birlikte yaşadığını belirten Çetin, yaşadıkları ekonomik zorluk karşısında duyduğu tepkiyi şu sözlerle dile getirdi: “Oğlum asgari ücretle çalışıyor maaşı belli. Her üç ayda bir elektrik faturalarına zam geliyor, su faturaları yine öyle. Pazar desen domatesin, patlıcanın kilosu 3 lira. Biraz Allah’tan korksunlar, biz nasıl alalım bunları. Bu sene bir kurutma dahi yapamadık. Torunlar hastalandığında artık hastaneye götüremez bir duruma geldik. Çünkü fiş parası ayrı, tahlil parası ayrı. Hastayım ilaç alamıyorum. Her şey daha da kötüye gidiyor. Halka biz ‘aynı gemideyiz’ diyorlar ama biz onlarla aynı gemide değiliz. Onlar gemiye biniyor, biz dolmuşa bile zor biniyoruz. Nerede aynı gemide olmak.” 
 
MA / Esra Solin Dal