‘Kayyumla kadınlar yaşamdan izole edildi’

  • kadın
  • 09:01 8 Eylül 2018
  • |
img

DİYARBAKIR - DBP’li Yenişehir Belediyesi Eşbaşkanı Ülkü Baytaş, kayyum faaliyetleri olarak lanse edilen bütün çalışmaların kendileri tarafından hazırlanan 5 yıllık stratejik planlamalar olduğunu belirterek, “Kayyumdan sonra kurumlar kapatılarak kadınlar yaşamdan izole edilmeye başlandı” dedi. 

Mart 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) adayları Selim Kurbanoğlu ve Ülkü Baytaş, yüzde 50 oranında oy alarak Yenişehir Belediyesi Eşbaşkanlığına seçildi. 2 yıl 8 aylık çalışmalarının ardından Kurbanoğlu ve Baytaş, İçişleri Bakanlığı tarafından Aralık 2016’da görevden alınarak yerlerine kayyum atandı. 
 
Ülkü Baytaş, belediyecilikte kayyum öncesi ve sonrası yaşanan değişimleri Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi. 
 
'CİNSİYETÇİ YAŞAMI İNŞA POLİTİKASI’ 
 
Kayyumları sadece devletin atadığı memurlar olarak değerlendirmemek gerektiğini kaydeden Baytaş, bunun toplumda gelişen demokratik ve ekolojik yaşamı değiştiren, yerine tekçi ve cinsiyetçi bir yaşamı inşa etme politikası olduğunu belirtti. Baytaş, kayyum uygulamalarını aynı zamanda “politik bir gasp ve yeni bir fethetme biçimi” sözleriyle yorumladı. 
 
'HALKIN BİRİKİMLERİNİ ÇALDILAR’
 
DBP’li belediyelere kayyum atanmasıyla birlikte belediyelere bağlı çok sayıda birimin kapatıldığını,  yerine ranta dayalı uygulamaların hayata geçirildiğini aktaran Baytaş, kayyum çalışmaları olarak lanse edilen bütün çalışmaların kendi belediyeleri tarafından hazırlanan 5 yıllık stratejik planlamalar olduğuna dikkat çekti. Baytaş, "Kayyumun tek bir projesi yok. Kent için bir taşın dahi taş üstüne koyduğu yok. Tam tersine kayyumun gasp ettiği bütün belediyeler borçsuz belediyelerdi. Belediyelerin kasalarında yeniden hizmet üretmek için birikimleri bile vardı. Tüm bunlara el koydular. Kayyumların çoğu, ranta bulaşarak halkın birikimlerini çaldı. Bundan dolayı yerlerine yeni kayyumlar atadılar" dedi. 
 
'KAYYUMLA KADINLAR YAŞAMDAN İZOLE EDİLDİ'
 
Kayyumların başta kadın kazanımlarını hedefleyen bir politikayla kadın kurumlarını kapattığını dile getiren Baytaş, şöyle devam etti: "Kayyum atanmadan önce bizim esas aldığımız; demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü belediye anlayışı vardı. Örneğin; Kadın politikalarından, daire başkanlıkları ve eğitim kurumları vardı. Belediyede oluşan kadın meclisleriyle sorunlara birlikte çözüm olma anlayışı vardı. Belediye çatısı altında çalışan bütün kadınların birbiriyle ilgili fikirleri vardı. Çünkü bu insanlar kente dahildi ve kentin içinde yaşıyorlardı. Kadınlar kamusal alanda ilk kez bir kentin onlara ait olduğunu hissetti. Kayyumdan sonra, kurumlar kapatılarak kadınlar yaşamdan izole edilmeye başlandı.”  
 
‘İLK İŞ KADININ BİRİKİMİNİ ORTADAN KALDIRMAK OLDU'
 
Temsiliyetinin gasp edilmesiyle kadına karşı bir tavır takınıldığına vurgu yapan Baytaş, “Kadının hakkını gasp etmek, tüm toplumun hakkını gasp etmekle eş değerdir. Kadının kendisi toplumsaldır ve bir ülkenin gelişiminin ilk ayağıdır. AKP kayyumu gelir gelmez ilk işi kadın ve kültür çalışmalarını yok etmek oldu. Birçok yerde sığınmaevlerinde çalışma yürüten kadınlara kayyum tarafından ‘siz oturun yerinizde bir şey yapmayın, zaten maaşınızı alıyorsunuz’ denildi. Kadının derdi sadece maaş ve gereksiz bir işmiş gibi yaklaşılan bir bakış açısı kadınlara dayatılıyor. Kadınlar, elbette ki bunu kabul etmeyecekler. Mesele, kadının kendi emeğiyle ortaya koyduğu bütün birikimleri ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.
 
'KAYYUM POLİTİKASI EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNİ HEDEFLİYOR'
 
Eşbaşkanlık sisteminin toplumsal yaşamı ifade ettiğini aktaran Baytaş, şöyle konuştu: "Dünyada İlk kez, belki de bir örneğini yaşadığımız; ama hızla gelişen ve toplumun içinde kabul gören, toplum içinden yeniden toplumsallaşamayı esas alan bir çalışma biçimiydi. Kayyum tam da bütün bunlara el koydu. Asıl gasp etmek istedikleri bu toplumsal gelişimdi. Kadının yeniden kamusal alanda yeniden görülme haliydi. Eşbaşkanlık, kaybolmuş değerlerinden kopmuş, kadını hapseden ve yeniden bunların kazanımları ve müsaadesini veriyorduk. Eşbaşkanlık sitemi böyle bir sistemdi." 
 
'KADIN KURUMLARI KURAN KURSLARINA ÇEVRİLDİ' 
 
Kayyumlardan sonra bütün kadın kurumlarının Kuran kurslarına çevrildiğini anımsatan Baytaş, "Kente bulunan kadın kurumları, kadın müdürlüklerinin çoğu Kuran kursu veya benzeri yerlere çevrilmiş. Yani kadına, Kürt kültürüne ait ne varsa yabancı ve yerel halkla ilgisi olmayan garip isimler verilerek değiştirdiler. Bu değişimle birlikte AKP zihniyetinin yaşam biçimi ve tarzının Kuran kurslarıyla özdeşleştirilerek kendini örgütlemeye çalıştığını görüyoruz. Bu kursların çoğunda aslında Allah’ı anlatmaktan çok, bir asimilasyon ve devşirme; çocuk ve gençlerin yoz bir hayatın içine çekme mekanlarına çevirdiler" ifadelerini kullandı. 
 
'BELEDYELERİ KARAKOLA ÇEVİRMİŞ DURUMDA'
 
Kayyumdan sonra kentte bulunan belediyelerin kocaman beton bariyerlerle çevrildiğini belirten Baytaş, "Kentte bulunan insanlar belediyeye girmekten korkar hale getirildi. Şu anda karakolu andıran bir belediye var. Kamusal alanı kapatmakla yetinmeyen, hemen hemen bütün yolları kapsayan beton bariyerle her anlamda kenti felç etmiş durumda. Normal bir vatandaş zaruri olarak gittiğinde en az 7 kapıdan geçiyor, ha keza aynı şekilde kimlik kontrollerinden geçerek meramını dile getiriyor" dedi.
 
MA / Esra Solin Dal